HUKUK DEVLETİ SİZLERE ÖMÜR

YARGI MENSUPLARINA DA SUÇ İŞLETİLİRSE HUKUK DEVLETİ SİZLERE ÖMÜR...! “Kürt Açılımı”nın açılan bir ayağı olmamak hususunda direnen Baykal haklı… Baykal’ın Erdoğan’la görüşmesini kamera ile kayıt altına alma isteğinin “ahlaksızlık” olarak değerlendirilmesine ise, “pes yani!” demek bile yetmez!...

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

YARGI MENSUPLARINA DA SUÇ İŞLETİLİRSE

HUKUK DEVLETİ  SİZLERE ÖMÜR...!

                                                                                               

            “Kürt Açılımı”nın açılan bir ayağı olmamak hususunda direnen Baykal haklı… Baykal’ın Erdoğan’la görüşmesini kamera ile kayıt altına alma isteğinin “ahlaksızlık” olarak değerlendirilmesine ise, “pes yani!” demek bile yetmez!...  Bunun adı dikkatleri yapılan hukuksuzluklardan uzaklaştırmaya dönük yeni bir tartışmayı başlatma planı!…

Baykal kendisi ile yapılan bir görüşmeyi, gizlice kayıt altına almış olsaydı eğer, yaptığına ahlaksızlık demek olanaklıydı…  Yapılacak olan bir görüşmeyi, önceden  kayıt altına alma koşuluna bağlamanın  neresinde  ahlaksızlık var?.. Her şeyden önce bu konu açıklanmaya muhtaç… Şimdi o tartışmaya girersek, o zaman kurulan tuzağa biz de düşeriz… Birkaç gündür ‘yandaş medya’nın Baykal’ı salt bu nedenle “ahlaksız” olarak nitelemesini, asıl konuyu saptırmak için yapılmış bir manevra olarak değerlendirilmeli…

            Oysa ortada tartışılacak hayati önemi sahip çok daha önemli şeyler var…

            Hükümet bu defa nasıl becerebildiyse, muhalefeti düşüremediği tuzağa yargı ve güvenlik mensuplarını düşürdü!.. Bu söylediğim çok iddialı bir suçlama, bunu biliyorum…  O halde iddiamı tekrar ediyorum: Hükümet yargı ve güvenlik mensuplarını tuzağa düşürüp, onlara  suç işletti bugün!..

            Dilerseniz önce gelişen olaylara bakalım kısaca:

            Televizyonlarda canlı olarak herkesin gördüğü gibi, “Kürt Açılımı” veya göbek adıyla “Demokratik Açılım” kapsamında,  Habur Sınır Kapısı’ndan giren PKK terör örgütü  üyelerinin “Sayın Öcalan” ve “önderliğin çağrısı üzerine geldim” şeklindeki beyanları tutanağa geçilmedi… PKK terör örgütü militanları ve onların meclisteki sözcüsü Ahmet Türk  “gelenler barışa katkı için burada, pişman olduklarından değil!”diyerek, etkin pişmanlığı düzenleyen TCK 221/2, maddesinden yararlanmak istemediklerini ve bu kapsamında bir irade beyan etmediklerini özellikle vurguladı… Benzer sözleri militanlar da tekrarladı… Bu arada, “Kandil’den gelenlerden 5 militan ile sabah TIR garajından toplanan  gruplar, Habur Sınır Kapısı’na doğru PKK flamaları ve Öcalan Posterleri ile yürüyüşe geçti… Polis gümrük alanı yakınlarında barikat kurarak eylemcileri durdurdu.”

            Cumhuriyet 21 Ekim 2009 tarihli nüshasında haberi böyle duyuruldu…

            İlk bakışta benim gözüme takılanlar bu kadardı… Nasılsa uzun bir süre daha televizyonlarda yer alacak olan bu görüntüler… Diğer ayrıntıları hep birlikte tekrar tekrar izleyeceğiz...

            Şimdi dönelim yürürlükteki yasalarımıza ve bu yasalara göre Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına

            “765 sayılı TCK’nun, silahlı örgüte yardım ve yataklık suçunu düzenleyen 169. maddesi,(1) 5237 sayılı TCK.nun 314/3 (2) yollaması ile 220/7.(3) maddesinde düzenlenmiştir… 5237 sayılı TCK.nunda silahlı örgüte yardım ve yataklık adıyla ayrı bir suç tanımlaması yapılmamış, bu kavram altında söz konusu edilen fiillerin örgüt üyeliği gibi cezalandırılması öngörülmüştür.  Suç karşılığında uygulanan yaptırım; 5237 sayılı TCK.nun 314/3. maddesi yollamasıyla 220/7 ve 314/2. maddeleri uyarınca beş yıldan on yıla kadar hapis cezası, karşılığı, 765 sayılı TCK.nun 169. maddesinde ise 3 seneden 5 seneye kadar hapis cezasıdır. Ayrıca 5237 sayılı TCK.nun 221.(4) maddesinde etkin pişmanlık hükümlerine yer verilmiştir”(5)

            5237 Sayılı TCK'nun 314. maddesinin 3. fıkrasında; "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler bu suç açısından aynen uygulanır." denilmekte, Yasanın 220. maddesinin anılan 6. fıkrasında ise "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılır." hükmünü taşımaktadır. Anılan Yasa maddelerinin amaç, kapsam ve gerekçesi birlikte nazara alındığında; 5237 sayılı TCK'nun suçların içtimaı bakımından gerçek içtima kurallarını benimsediği, "Suç oluşturan kaç eylem varsa o kadar ceza vardır." ilkesi yönünde düzenlendiği anlaşılmaktadır(6)

            “Silahlı örgüt üyesi olup kendiliğinden teslim olan sanığın, örgüt faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suça iştirak edip etmediği araştırılarak sonucuna göre etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmelidir.” (7)

            “3713 sayılı Yasanın suç tarihinde yürürlükte bulunan 7/2. Maddesinde;(8)

`örgüt mensuplarına yardım edenlere veya şiddet veya diğer terör yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek şekilde propaganda yapanlara fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca` cezalandırılacağı belirtilmiş,

            5237 sayılı TCY'nın 220/7. maddesinde ise;

            `Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır.` hükmüne yer verilmiş, terör örgütüne üye olmak ise aynı Yasanın 314/2. maddesinde yaptırıma bağlanmıştır.

            3713 sayılı Yasanın 7/2. maddesi ile 5237 sayılı TCY'nın 220/7. maddesinin unsurları benzerlik arz etmekte ve bir kısım fiiller her iki maddede de düzenlenmiş bulunmakta ise de, uygulamada benimsenen en ayırıcı ölçüt yardım fiillerinin maddi nitelikte bulunup bulunmamasıdır.  Maddi nitelikteki yardım fiilleri suç tarihinde yürürlükte bulunan normlar dikkate alınmak suretiyle 5237 sayılı TCY'nın 220/7. maddesi kapsamında, maddi nitelikte olmayan fiiller ise 3713 sayılı Yasanın 7/2. maddesi kapsamında değerlendirilmelidir.

            …

            “’Ben bir Kürdistanlı olarak, Kürdistan’da sayın Abdullah Öcalan'ı bir siyasal irade olarak görüyor ve kabul ediyorum` ibarelerini içeren bildirileri imzalatmaktan ibaret eylemleri, nitelik ve yoğunlukları da dikkate alınmak suretiyle 3713 sayılı Yasanın 7/2. maddesi kapsamında değerlendirilmelidir.”(9)

            …

            “…anılan normun konuluş amacı gerekçesinde; "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılır." şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCY'nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede, örgütün faaliyetleri doğrultusunda işlenen suçlardan da ayrıca sorumluluk esası kabul edilmiş, yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiş,  gösterdiği vahamet dikkate alınarak örgüte silah sağlama şeklindeki yardım fiilleri 315. maddede bağımsız olarak, diğer yardım fiilleri ise örgütün niteliğine göre anılan Yasanın 220 ile 314. maddeleri kapsamında yaptırıma bağlanmıştır…  zafer işareti yapıp "Öcalan siyasi irademizdir", "Başkan siyasi irademizdir" "Gerilla vuruyor, Kürdistan’ı kuruyor" şeklinde sloganlar atmak, ateş yakarak yolu trafiğe kapatan grubu yönlendirmek suretiyle, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği tüm dosya kapsamından anlaşılmakla hem silahlı örgüt üyesi olmak suçundan hem de suç oluşturan fiilleri nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılması gerektiği…yardım suçunun maddi unsurunun silahlı terör örgütü mensubunun konumunu bilerek yakalanmasını ve cezai kovuşturmaya uğramasını önlemek amacıyla bir yerden bir yere götürmek, sınırdan geçirmek, sahte kimlik temin etmek, barındırmak, saklamak, tedavi ettirmek, örgüte eleman kazandırmak, silah sağlamak gibi somut ve doğrudan doğruya fiiller olabileceği… Anayasa Mahkemesinin 31/03/1992 tarih ve E. 1991/18; K. 1992/20 sayılı kararında da ( RG 27 Ocak 1993/21478 Mükerrer, sh. 31 ); örgüt adına suç işlemekten söz edilebilmesi için suçun örgütün bilgisi ve istemi dahilinde işlenmesi gerektiği açıklanmıştır.(10)

            Yasaları değiştirebilme iktidarında olan bu hükümet, bunu yapma yerine yürürlükte olan ve nasıl uygulanmaları gerektiği yukarıdaki karar örneklerinden yapılan alıntılar  ile gösterilen yasaları çiğnemekle, hangi mesajı vermek istiyor acaba?..

            Günü geldiğinde sormazlar mı adama, Terörle Mücadele Yasası ve Türk Ceza Yasası o gün yürürlükte değil miydi?..

           Etkinliği bir yana bırakın, sınırdan giren PKK’lılar pişman olduk mu dediler?... Hayır, tam aksini söyleyip kendilerine “Barış Elçisi”(!) unvanını vererek hükümetle alay ettiler!..

            Bir de edepsizce  tehdit ediyorlar 70 milyonu!?..

            Onların sözlerini bir an için iyi derecede Türkçe konuşamamalarına(!) bağlayıp, öyle demek istemediklerini var sayabilir miyiz?.. Peki!.. Ayaklarına kadar gönderilen Sorgu Hakiminin, militanların “Sayın Öcalan” ve “Önderliğin çağrısı üzerine geldim” ifadelerini tutanağa geçememesine  ne demeli?.. Sorguyu yapan hakimin bu beyanları tutanağa geçirmeme yetkisi var mı?.. Var diyenlere soruyorum:Nerden alıyor hakim bey bu yetkiyi?.. Bunu yapan  sorgu hakimi de suç işlemiş olmuyor mu?..

            Terör örgütü üyeleri, şartlı teslim olmakla, terör örgütü üyesi olmaktan çıkabilir mi?..

            Daha yasasını çıkarmadan affı fiilen uygulamayı, ‘hukuk devleti’ ilkesi ile bağdaştırmak mümkün mü?..

            Bu anlamda Anayasa suçu işlenmiyor mu?..

            Hükümet yargı mensuplarına bu şekilde yasaları çiğnetirse, PKK’nın isteklerine de boyun eğilmiş olmaz mı?.. Görevlendirilen hakim –kim bilir hangi baskıların altında- suçluya yardım etmek ve suçu övmek anlamına gelen sözcükleri yok sayarak tutanaklara geçirmemiş!.. “Suç sayılan beyanları  gizlemek suretiyle onlara yardım etmek” suçunu da işlemiş değil mi?..

             Yukarıdaki haberde özetlenen olaylar, PKK’lılardan başka, diğer ‘sempatizan’  göstericilerin de açıkça suç işlediğini ortaya koymuyor mu ?… Bütün  bu olup bitenlere göz yummak  bir  başka hukuk skandalı değil mi?..

            Hükümet isterse,  birilerine (!) yapmak için söz verdiği işlere, izin veren yasal düzenlemeleri  çıkartamaz mıydı?..

            Bir gece yarısı operasyonuna bile gerek duymadan çıkartabilirdi elbette...

            Neden çıkartmadı öyleyse?..

            Bence bu bir kaç gün içinde olup bitenler için söylenebilecek en doğru şey şudur:

            Ey millet!... Yürürlükteki yasalara güvenerek bize karşı muhalefet etmeyin!…  Gördüğünüz gibi biz istersek, mevcut duruma göre yasaları  değiştirebiliriz, dilersek onları çiğneriz de!..

            Faşizm de budur işte!..

            Bakalım  AB sözcüleri bu duruma ne der?..

 

DİPNOTLAR:

(1) MADDE 169 - 64 ve 65 inci maddelerde beyan olunan hal haricinde her kim, böyle bir cemiyete ve çeteye hal ve sıfatlarını bilerek barınacak yer gösterir veya yardım eder yahut erzak veya esliha ve cephane veya elbise tedarik ederse üç seneden beş seneye kadar ağır hapis ile cezalandırılır.

(2) Silâhlı Örgüt

MADDE 314 - (1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.

(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.

(3) Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma

MADDE 220 - (1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.

(2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır.

(4) Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur.

(5) Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır.

(6) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılır.

(7) Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır.

(8) Örgütün veya amacının propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Etkin Pişmanlık

MADDE 221 - (1) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(3) Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

(4) Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan (Ek ibare: 5377 - 29.6.2005 / m.26) "ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden" kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır.

(5) Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir.

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.8) (6) Kişi hakkında, bu maddedeki etkin pişmanlık hükümleri birden fazla uygulanmaz.

(5) Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 16.05.2006 tarih ve E:2006/9-141, K:2006/140 sayılı kararı.

(6) Yargıtay 9.C.D.  02.04.2007 tarih ve 2007/2182 E, 2007/2728 K sayılı kararı.

(7) Yargıtay 9.Ceza Dairesi,  10.05.2007 tarih ve E:2006/7781, K:2007/4039 sayılı kararı.

(8) Terör örgütleriMADDE 7 - 3 ve 4 üncü maddelerle Türk Ceza Kanununun 168, 169, 171, 313, 314 ve 315 inci maddeleri hükümleri saklı kalmak kaydıyla bu Kanunun 1 inci maddesinin kapsamına giren örgütleri her ne nam altında olursa olsun kuranlar veya bunların faaliyetlerini düzenleyenler veya yönetenler beş yıldan on yıla kadar ağır hapis ve ikiyüzmilyon liradan beşyüzmilyon liraya kadar ağır para cezası, bu örgütlere girenler üç yıldan beş yıla kadar ağır hapis ve yüzmilyon liradan üçyüzmilyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar. Yukarıdaki fıkra uyarınca meydana getirilen örgüt mensuplarına yardım edenlere ve örgütle ilgili propaganda yapanlara fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca bir yıldan beş yıla kadar hapis ve ellimilyon liradan yüzmilyon liraya kadar ağır para cezası hükmolunur.

Yukarıdaki fıkra uyarınca meydana getirilen örgüt mensuplarına yardım edenlere ve örgütle ilgili propaganda yapanlara fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca bir yıldan beş yıla kadar hapis ve ellimilyon liradan yüzmilyon liraya kadar ağır para cezası hükmolunur. (Değişik 2. fıkra: 4744 - 6.2.2002 / m.3) Yukarıdaki fıkra uyarınca meydana getirilen örgüt mensuplarına yardım edenlere veya terör yöntemlerine başvurmaya özendirecek şekilde örgütle ilgili propaganda yapanlara fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşyüzmilyon liradan birmilyar liraya kadar ağır para cezası verilir. (Değişik 2. fıkra: 4963 - 30.7.2003 / m.30) Yukarıdaki fıkra uyarınca oluşturulan örgüt mensuplarına yardım edenlere veya şiddet veya diğer terör yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek şekilde propaganda yapanlara fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşyüzmilyon liradan birmilyar liraya kadar ağır para cezası verilir.

Bu yardım; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğretim yurtlarında veya bunların eklentilerinde yapılırsa ikinci fıkradaki cezaların iki katı hükmolunur.

Ayrıca; dernek, vakıf, sendika (...) (*) teröre destek oldukları tespit edildiğinde faaliyetleri durdurulur ve mahkemece kapatılır. Kapatılan bu kuruluşların mal varlıklarının müsaderesine karar verilir.

Yukarıdaki 2 nci fıkrada belirtilen örgütle ilgili propaganda suçunun 5680 sayılı Basın Kanununun 3 üncü maddesinde belirtilen mevkuteler vasıtası ile işlenmesi halinde, ayrıca sahiplerine de mevkute bir aydan az süreli ise, bir önceki ay ortalama satış miktarının; (...) (*) yüzde doksanı kadar ağır para cezası verilir. Ancak, bu para cezaları yüzmilyon liradan az olamaz. Bu mevkutelerin sorumlu müdürlerine, sahiplerine verilecek para cezasının yarısı uygulanır ve altı aydan iki yıla kadar hapis cezası hükmolunur.
_____

(*) Madde 7 nin son fıkrasında yer alan "...mevkute niteliğinde bulunmayan basılı eserler ile yeni yayına giren mevkuteler hakkında ise, en yüksek tirajlı günlük mevkutenin bir önceki ay ortalama satış tutarının..." ibareleri ve 4. fıkrasında yer alan " ...benzeri kurumlar ..." ibaresi, Anayasa mahkemesinin 27.1.1993 tarih ve 21478 sayılı mükerrer Resmi Gazete yayımlanan, 31.1.1992 tarih ve Esas: 1992/20 sayılı kararıyla, yayımından altı y sonra yürürlüğe girmek üzere iptal edilmekle hükmü kalmamıştır.
_____

MADDE 7 - (Değişik: 5532 - 29.6.2006 / m.6) Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.

Terör örgütünün propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında da bin günden on bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, yayın sorumluları hakkında, bu cezanın üst sınırı beş bin gündür. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:

a) Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması.

b) Terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde, örgüte ait amblem ve işaretlerin taşınması, slogan atılması veya ses cihazları ile yayın yapılması ya da terör örgütüne ait amblem ve işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi.

İkinci fıkrada belirtilen suçların; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların eklentilerinde işlenmesi halinde bu fıkradaki cezanın iki katı hükmolunur.

(9)Yargıtay Ceza Genel Kurulu 12.02.2008 tarih ve E:2007/9-230, K:2008/23 sayılı kararı.

(10) Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 04.03.2008 tarih ve E:2007/9-282, K:2008/44 sayılı kararı.

Av. Cemil Can

 

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP