BAZI GERÇEKLER ‘DARBE’ YALANLARI İLE GİZLENEMİYOR!..

AKP iktidarı samimiyet sınavından hiçbir zaman geçemedi. Hizmet yerine hayali senaryolar üreterek yıllarını boşuna geçirdi.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

BAZI GERÇEKLER ‘DARBE’ YALANLARI İLE GİZLENEMİYOR!..

AKP iktidarı samimiyet sınavından hiçbir zaman geçemedi. Hizmet yerine hayali senaryolar üreterek yıllarını boşuna geçirdi. Elinde birkaç tane daha komplo planı kaldıysa eğer, onları da kısa süre içinde kullanmak zorunda kalacağı belli oldu. Çünkü AKP iktidarının sonuna geldi. SONAR’ ın yaptığı araştırmaya göre oyların sadece %29.50’si AKP’nin…  CHP’nin oyları %27.11 ile ikinci sırada; MHP %20.41’lere tırmanmış…  En kötü olasılıkla tünelin ucunda AKP’siz bir koalisyon görünüyor(1)…

8 yıllık iktidarı boyunca AKP’nin en başarılı olduğu konu,  halkın gerçek gündemini saptırmak oldu. İktidarın sahipleri, halka ne durumda olduğunu düşünüp değerlendirmesi için bir saniyelik bile fırsat tanımadılar.

Bir darbe edebiyatıdır tutturdular gitti, yıllar yılları kovaladı da, hala ortaya somut bir şey koyamadılar. Yandaş yayın organlarının tek yanlı bombardımanı ile vatandaşı ‘darbe manyağına’ çevirdiler. Gerçekte darbeye karşı olsalardı gam yemezdik.  Bizi sinsi, ikiyüzlü çirkin bir siyaseti izlemeye mecbur bıraktılar. 12 Eylül darbecileri ortalıkta duruyor; onları koruyan Anayasa’nın geçici 15. maddesi de öyle… Muhalefet partileri aylar önce AKP’ye açık çek verdiler bu konuda. “Getir değişikliği biz de destekleyelim” dediler…  Bu teklife hiçbir zaman yaklaşmayan hükümetin, her Allah’ın günü ortaya attığı “darbe” söylentilerinde samimi olduğuna neden inanalım?  Üstelik bugüne kadar ciddi kanıtlar olarak ileri sürdüğü belgelerin tümü ‘fos’ çıkmışken… TSK’nin geçmişinde üç buçuk darbe var diye,  onun bu sicilinden sıkıştıkları her konuda yararlanma hesabı içinde olduklarını daha fazla gizleyemezler… Nasıl olsa darbe yapma ihtimali yok diye,  Silahlı Kuvvetlere en insafsız ve ihanete varacak ithamları yapıyorlar… Sonunda ortaya çıktı ki, yürütülmekte oldukları siyaset; gündemi sürekli değiştirerek günü kurtarmaktan ibaretti…

Yaratılan bilgi kirliliği içinde en çok etkilenenler; ne yazık ki, askerliğini mutfakta soğan doğrayarak bitirenlerdi.

Nedendir bilinmez, onların silahlı kuvvetlere karşı açıkça ortaya koyamadıkları bir nefret var içlerinde. Ellerini ovuşturarak olağanüstü gelişmeler beklemeleri biraz da bundandır. Örneğin ABD ordusunun TSK’ne saldırıp da bir  zarar vermesine sevinebilirler!.. Bu da tuhaf ve sanırım dünyada bir tek bizde özgü bir hastalığımızdır. Bu tür insanlar için  “vatan haini”  nitelemesi bile az kalır. Zira vatan hainliği yapabilmek için de insana bir parça akıl gerekir… Kendi ülkesinin silahlı kuvvetlerinden böylesine nefret eden,  ikiyüzlü, aşağılık, yüz karası insanlarla aynı kimliği taşımış olmak bir diğer şansızlığımızdır. Siyasal iktidarın böyle kolayca gündem değiştirmeyi becerebilmesi, biraz da bu ahmak kişilerin varlığı yüzündendir… Ne yazık ki günümüzde, 12 Eylül faşist döneminin bir ürünü olan 1982 Anayasasını savunmak ilericilik sayılıyor!..  Bu da bir başka acınacak halimizdir…

Kim ne derse desin, AKP kendi darbesini gerçekleştirmenin peşindedir… Evrensel ve temel hukuk ilkelerine aykırı, yasal düzenlemeleri yapmaktan hiçbir zaman vazgeçmemiştir…

Ele geçirmeye çalıştığı devletin bazı organları direndikçe,  başka yollar denemeye geçmiştir. Anayasa değişikliği gerektiren hususlarda başarılı olunmayınca aynı sonucu elde etmek için, bu defa da  ‘Anayasanın üstünde’(!) yönetmelik çıkarmaya yönelmiştir. Normlar hiyerarşisi tepe taklakmış, umurlarında bile değil…AKP ısrarla yürürlükteki hukuk dışında durarak,  tabanına muktedir olduğu mesajını mı vermek istiyor acaba?.. Bu kabadayı tutum AKP tabanının gerçekte hoşuna gidiyorsa, durum daha da vahimdir. O zaman iktidar hukuka saygılı olmayan bir tabanı memnun etmek, gibi daha ağır bir suç işliyor.   Aynı zamanda böyle bir iktidarın varlığı, insanlık tarihi boyunca tırnakla sökülerek alınan temel hak ve özgürlükler için başlı başına bir tehdittir...

Hukuka aykırı olarak yapılan düzenlemeler kaçıncı kezdir, yüksek mahkemeden geri teptiler. İktidar her seferinde geriye doğru bir adım atar gibi yapıp,  başka bir denemeyle aynı sonucu elde etmeyi deniyor.

Bunu bir itibar meselesi kabul edip, Anayasal kurumları haksız yere halka şikayet ediyor. Yine başarısız kaldığında,  bu defa da kaybettiği prestiji geri almak için  “darbe planı” yalanlarına sığınıyor… Dedikodu üreterek gündemi saptırmak ve halkı boş şeylerle meşgul etmek yegane icraat oldu. Denebilir ki, AKP‘nin iktidarı boyunca tek başarı olduğu konu gündemi değiştirmektir… Bu konudaki en yakın müttefiki Taraf ve Vakit gazeteleri üstendikleri görevi eksiksiz olarak yerine getirdiler… Kelimenin tam anlamıyla ‘yandaşlığı’ onlar hak ettiler. Ortaya attıkları her iddia birkaç ay içinde ‘çürütüldü’ de, onlar usanmadan ve utanmadan ayı palavralara devam ettiler… Hükümetin hiçbir seferinde özür dileme erdemliliğini göstermemesi, bunun bir taktik olarak benimsendiğinin temel kanıtı.

Son günlerde “Balyoz Planı”   adıyla kamuoyunun önüne konulan ‘dolma’ da bir masaldan ibarettir.

Gerçekte her ordunun hayali düşmanlarla masa başında yaptığı ve orduların manevra kabiliyetini yükselten olağan  ‘harp oyunları’  veya ‘tatbikat planları’  yine ortalığa atıldı. Bunlar üzerine kurgulanan senaryolar da aynı oyunun bir başka perdesi… Öküzün altında buzağı arayanlar da ahırda nöbet tutmaktan bıkmadılar. Ne yazık ki, insanlarımızı bu duruma düşüren de yine bu iktidar. Yoksa bizdeki salakların sayısı sanıldığı kadar çok olamaz…

Geçen Haziran ayında hükümetin yaptığı bir düzenleme vardı. O günlerde adına “gece yarısı operasyonu” deniyordu. Hatırladınız mı bilmem... Hatta Erdoğan kendisini eleştiren muhalefetle,  ‘uyamasaydınız’ diyerek tuhaf bir şekilde alay edip övünüyordu.(2)…

İşte o gece bir kelime oyunuyla hükümet, askerlere sivil yargının yolunu açmıştı. Üstelik Anayasada ‘Askeri Yargı’ ile ilgili hükümler dururken… Temel hukuk ilkelerine aykırı olarak yapılan o düzenleme, Anayasa Mahkemesince ‘oy birliği’ ile iptal edildi. Bu karardaki ‘oy birliği’ son derece önemlidir… Raportör bu defa da düzenlemenin Anayasaya aykırı olmadığını savunmuştu. Başkanın böyle önemli davlarda seçtiği raportörün, hukuki kimliğinden ziyade, siyasal eğilimine daha çok önem verdiği bir kez daha görülmüştür. Birinci husus budur. 

Oy birliğinin ikinci önemli yanı; Anayasa Mahkemesi Başkanı ve kendine yakın görüşte olan diğer üyenin raportörün saçmalamasına ortak olmamasıydı… Hepsinden daha da önemli üçüncüsü, bu karar ile AKP içinde çağdaş hukuk ilkelerini içine sindirmiş bir tek kişinin bile bulunmadığı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla böyle bir iktidarın demokrasiden sapması da an meselesi olduğu için, ilk fırsatta rejimi totaliter bir rejime dönüştürebileceği de anlaşılmıştır. Bizi 12 Eylül Faşizminin bir ürünü olan 1982 Anayasasına savunmak mecburiyetinde bıraktıran da AKP’nin bu samimi olmayan iki yüzlü ve fırsatçı tutumu olmuştur…

Şimdi gelelim gerçek gündeme:

Gerçek günden bu tür maskaralıklarla gözden kaçırılabilecek kadar basit değildir… Gerçek gündemin ilk sırasında, AKP’nin eline geçirmeye ramak kaldığı ülkenin ve rejimin savunma mekanizmaları vardır. Onlara karşı sürekli yapılan saldırı nedeniyle  ‘Hukuk Devleti’  olma yolunda bir arpa boyu yol da alınamamıştır. Bunda iktidarın kusuru çok ağırdır.

Röntgenimizi gösteren, gerçek gündeme ilişkin, güncel ve çarpıcı bir örnek vermek istiyorum:

Bildiğiniz gibi geçmişte de nakde sıkışan iktidarlar, önce tekel ürünlerine bir zam yaparak bu sorunlarını aşarlardı. TEKEL adeta ikinci banknot matbaası gibi görev yapardı. Bu nedenle de hiçbir zaman zarar etmeyen kuruluşların başında TEKEL vardı. AKP iktidarı ‘devleti hantallıktan kurtaracağız, kamuya ait işletmeleri verimli çalıştıracağız’ söylemiyle zarar yapmayan kuruluşları da bir bir satıp elden çıkarttı. Bunlardan TEKEL’in hikayesi hepsini kapsayacak nitelikte olduğundan örneği ondan veriyorum. Bilindiği gibi Tekel bölünerek iki etapta özelleştirildi. İçki bölümü 2003’te özel sektöre satıldı. Alıcı firma zarar görmesin diye işçilerin 32 milyon dolar tutan kıdem tazminatı devlet tarafından yüklenildi.  Ve iki yılı ödemesiz olarak içki bölümü taksitle 292 milyon dolara satıldı. Bu sıralar TEKEL’in kasasında 384,4 trilyon lira nakit ile birlikte 126 milyon dolar içki stoku da vardı. Alıcı firma(3) daha iki yıllık ödeme süresi dolmadan,  hisselerinin %90’ını 810 milyon dolara bir Amerikan firmasına sattı(4)… Bu satışla ceplerinden 1 lira bile çıkmadan 600 milyon dolar kar ettiler…  Yazı daha fazla uzamasın diye sigara bölümünün başına gelenleri anlatmıyorum size.  O bölümde Tokat ve Ballıca fabrikalarının arazileri de satış bedeline dahil edilip 1.7 milyon dolara İngilizlere satılmıştı(5)…

Geldiğimiz noktada hükümet 12 bin TEKEL işçisine verdiği ‘üretim’ sözünü tutmamıştır, yaprak tütün işletmelerini de kapatarak,  işçileri asgari ücret düzeyinde ve geçici işçi statüsünde çalışmaya veya işi bırakmaya zorlamıştır.

TEKEL işçileri özelleştirilmeden önceki koşullarda istihdam edilmelerini istiyorlar. Direnişleri bu yüzdendir ve haklıdırlar…  Ne yazık ki, onları kapı dışarı etmeye çalışan eli sopalı bir hükümet karşılarında durmaktadır…  İşçiler, havadan milletin 600 milyon dolarını cebe indirilen yandaş şirketlerin de kimler olduğunu biliyor… Ciplere yine siz binin, gemiler sizin olsun!.. İşçiler çoluk çocuk sokaklarda,  diğer çalışanlar gibi sadece ekmek parasını istiyor... İşte GERÇEK GÜNDEM BUDUR…

TEKEL İşçilerinin başı örtülü eşleri de yanlarındadır…

‘Türbanlı kızları’ sokaklara salarak ve onları istismar edip kullanarak iktidarı ele geçirenler, TEKEL işçilerinin sesini nedense duymak istemiyor!.. İşçiler açlık grevini geçtiler; sırada ölüm oruçları var… Avrupa’daki işçi sendikalarından her gün destek yağıyor. AB’ye girmeye pek hevesli AKP’liler, onları da görmezden geliyorlar. Gözden kaçırılmak istenen gerçek gündemde bu da vardır… Hükümet sonunda geri adım atacağına eminim, başka yolu yok bunun… Yandaşlarına bir lira bile harcatmadan, bu milletin 600 milyon dolarını hibe edenler, o değeri yaratan işçilere bir ekmek parasını çok göremezler… Panzerler, gaz bombaları ve tazyikli soğuk su ile kitleler daha fazla  durdurulamaz!..

Ey hükümetin kırmızı plakalı otomobil içinde gizlenen sayın üyeleri!.. İşçilerin hakkını yandaşlarınıza birlikte dağıttınız değil mi?.. Şimdi sokağa çıkmaktan korkuyorsunuz… 

Bu yüzden TEKEL işçilerine her istediklerini vermeye de hazırsınız; bunu tahmin etmek zor değil. Sizin asıl korkunuz henüz ayağa kalkmamış diğer kitleler… Memurlar, çiftçiler, küçük esnaf ve diğer çalışanlar var sırada… Ya onlara örnek olursa bu direniş, ya tekel işçilerine vermeye hazır olduğunuz  miktar emsal teşkil ederse diğerlerine,  ne yaparsınız?!  Sizi kara kara düşündüren kabus budur, bunu biz de biliyoruz!… Bu nedenle gündemi dağıtmak, elinizdeki bütün komplo planlarını ileri sürmek hakkınızdır!?..  En son ne demiştiniz tam olarak duyamadık?  “Balyoz Planı” mı neydi?..  Yoksa ‘kozmik  odalarda’ da bir şey bulamadınız mı?..  Halbuki oradan çıkartabileceğiniz ‘evraklardan’ üretilecek komplo teorileriyle, biraz daha devam edebilirdiniz… Bak o çok kötü oldu sizin için… Arınç’a suikast planı da tutmadı!..

Vah  vah vah !..  Çok yazık…  O da sizin şansınız işte!..Dilerseniz bir de iktidara gediğiniz 2002’den bugüne gelen temel ekonomik rakamları hatırlatalım.

Yıl 2002’de devletin iç ve dış borçları toplamı 247.2 milyar idi, 2009’a gelindiğinde rakam 438.8 milyara ulaştı!..  Özelleştirmeden aldığınız paralar hesaba dahil değil…  Peki bu kadar parayı ne yaptınız?.. Kişi başına düşen gelir sıralamasında 50’nci sıradayız dünyada. Refah endeksinde ise 69’ncu sıradadır yerimiz…

Galiba ‘malı götürenler’ komşu ülkelerde istatistiklere dahil edildi!.. Paraların kimlerin cebine nasıl girdiği, TEKEL örneğinden ayan beyan  belli değil mi?..

Vatandaşın din ve dince kutsal sayılan değerlerini istismar edip sömürerek,  ele geçirdiğiniz iktidar ile, devleti 8 yılda ne hale getirdiğiniz   işçilerin direniş çadırından belli. Elinizde yeterince zabıta gücü var iken, ‘falçata’ ile onu da kesip kaldırsanız yeridir!..

Darbe yalanları ile bu halkı daha fazla uyutamazsınız!.. En iyisi ‘iç ettiğiniz’ paraları  çıkartıp getirin!..  Hadi bakalım beyler,  pamuk eller ceplere...

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1)  Bu arada Kürtlerin partisinin de % 6,78 oranında halk desteğine sahip olduğunu belirtelim.

(2) Bak: http://www.cemilcan.av.tr/s.152.htm

(3) Nurol-Özaltın-Limak-TÜRSAB Ortak Girişimi

(4) Texas Pasific Groups

(5) Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporuna göre  genel müdür devinden önce 100 trilyonluk hammadde satın alarak devleti zarara uğrattı.  Kamu Etik Yönetmeliğine aykırı olarak genel müdür MEY İçki’nin genel müdürlüğüne atandı.

http://www.medyagunebakis.com/

 

 

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP