EĞRİSİ. DOĞRUSU.. HAYIR..!

HAYIR DE. EVET KAZIĞINDAN KURTUL.! HAYIR DE. HAP GİBİ YUTMA.! HAYIR DEYİN. HAYIR İŞLEYİN.! HAYIR’DA HAYIR VAR..! SİZ DE HAYIR'lanın ki. GELECEĞİNİZ HAYIRLI OLSUN.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

EĞRİSİ DOĞRUSU HAYIR…

HAYIR’DA HAYIR VAR..!

HAYIR DE. HAYIR İŞLE..

HAYIR DE. HAP GİBİ YUTMA..

HAYIR DEYİN. HAYIR İŞLEYİN..

HAYIR DE. EVET KAZIĞINDAN KURTUL..

* * * * * * 

Anayasa değişikliği ile “geçici 15. madde” nin kaldırılması hiçbir şeyi değiştirmez. Atı alan Üsküdar’ı geçmiş gitmiştir. Vatandaşa bir faydası yoktur.

Çünkü 12 Eylül 2010 da 30 yıl “Zaman Aşımı” süresi doluyor.

12 Eylül 2010 günü yani Referandum’un yapıldığı gün, 30 yıllık zaman aşımı süresinin de son günü *bir ayarlama bu kadar olur.* ‘dür. Ve o gün oyların sayımı, kesinlik kazanması ve resmi olarak açıklanıp ilan edilmesi iki üç günü bulur..

Ayrıca referandum günü esas alınır deseniz bile o gün ve oylama saat 24.oo de biter. Ertesi gün 1 Ekim’dir artık. Geçmiş ola…

Dolayısıyla 12 Eylül 2010 günü saat 24’ü bir geçe *Hak iddia edemezsiniz.* etseniz bile olumsuz yanıt alırsınız. Bütün bunlara rağmen göstereceğiniz her çaba *kendi kendini tatmin* nostaljisinden öte bir şey olmaz. Yapacağınız harcamalarınız, bununla ilgili geçireceğiniz zamanınız boşa gitmiş olacak.

Ayrıca bir konu da şudur ki;

Bu iktidar zaten 15.maddeyi normal zamanda kaldırmaya, değiştirmeye cesaret edemezdi. Şimdi yapıyor çünkü zamanı geçmiş bir maddeyi içilemeyecek bir çorbanın içine karıştırıyor ki, suçlu görülmesin ve zaten kendileri gibi herkes *çorbayı içip içmemeyi-hapı yutup yutmamayı* düşünürken üstelik de zamanı geçmiş önemi azalmış maddeyi neden mesele yapsınlar.? Olsa olsa referandum ortamında insanların kafalarını karıştırıp, meşgul edip, konunun özünden uzak tutarak çaktırmadan “Evet” i kapmaktır düşünceleri.

Eğer gerçekten isteselerdi, diğer birçok konuda ustaca yaptıkları planlar gibi, iyi bir planlama ile *mürür-ü zaman* ‘a bırakmadan yapabilirlerdi.

Recep Bey ve iktidarı Anayasa değişikliği konusunda iyi niyetli, samimi ve dürüst ise iktidara gelirken vermiş olduğu *Dokunulmazlıkların kaldırılması* sözünü hatırlayıp gerekeni yapsınlar.

Dokunulmazlıkların Kaldırılmasını Neden Bu Paketin İçerisine Koymadılar. Bunu yanıtlasınlar.

Şimdi son olarak ortaya atılan 35.Madde ile ne yapacaklarını göreceğiz. Niyetlerinin ne olduğunu anlayacağız bakalım. Gerçi kendileri *Özel Yetkili Mahkemeleri – Özel Yetkili Savcıları* varken 35 maddeye ihtiyaç duymazlar ama yine de bu madde ile ilgili gereken ne ise yapılmalıdır.

Gelelim şu TV lerde gece yarılarına kadar hararetli tartışmalar yapan saygıdeğer kişilere. Bunlar madem bu kadar çok, iyi ve doğru biliyorlarsa neden yanlış gördükleri konularda, bu yanlışları yapanları –her kim iseler- mahkemeye vermezler. Bunlar hakkında ihbar mektubu yazmazlar, yazdırmazlar. Haklarında suç duyurusu yapmazlar.

 

 

* * * * * * 

 

HAYIR. 100 BİN KERE HAYIR.. AMA NEDEN, NİÇİN..!

Anayasa Değişiklik Paketine Bir Bakalım. Değişiklik Vatandaşı doğrudan ve kısa vadede ne kadar ilgilendiriyor. Kime ne faydası olacakmış.? Görelim..

Tüm maddeleri tek tek inceleyip ayrıntıya boğulmadan olaya ana başlıklar altında bakacak olursak;

1— Memura toplu sözleşme hakkı getiriliyor. (muş.!)

*Hangi memura toplu sözleşme hakkı getiriliyor. Ortada memur mu var. AB uyum yasaları gereği zaten Devlet küçültülüyor. Çoğu kişi sözleşmeli personel durumuna getiriliyor. Bu madde olsa olsa Emniyet Teşkilatına doldurulan İmam Hatipli polisleri gelecekte başlarına gelebilecek olası bazı durumlarda (iktidara gelecek muhalefetin içinde, virüs gibi çalışacak imam hatipli memurun zarar görmesi hallerinde) ve AKePe yandaşı sözleşmeli memurların sözleşmelerinin yenilenmemesi halinde vs..

2— Siyasi partilerin kapatılması zorlaştırılacak ve siyasi yasaklar 5 yıldan 3 yıla indirilecek. (Miş..)

            *Hangi siyasi partilerin kapatılma ihtimalleri var.? Ve gelecekte olabilecekse, yani en azından kapatılmanın eşiğinden zor dönen partilerinin, ne yaparlarsa yapsınlar, hiçbir şekilde kapatılmaması için ve bütün bunlara rağmen kapatılır ve yasaklı olurlarsa en kısa sürede geri dönebilmeleri için. Kısacası vatandaş için bir faydası yok. Tamamen kendileri için yapılan bir düzenlemedir.

3— Askere sivil yargı yolu açılıyor.

            *En tehlikeli maddelerden birisi budur. Bu gün Avrupa Birliğini oluşturan ve Kurtuluş savaşından yenik çıkan yedi ülke ile küresel Emperyalist ABD’nin Kendilerini mağlup eden KEMALİZM ilkelerine sıkı sıkıya bağlı Türk Silahlı Kuvvetlerini, ellerinde çocuk oyuncağına dönüştürebilmek için kasıtlı hazırlanmış, art niyetli bir düşüncenin ürünü maddedir.

            Bu konuda esas önemli olan ise; Kurtuluş savaşında Cumhuriyet İlkelerine karşı çıkanların, Ayaklanan, yabancı mandacılığı isteyen, hatta onlara mektuplar yazıp davet eden. İçeride Cumhuriyetin ilanından sonra isyanlar çıkaran, aşırı dinci, yobazların hesap sorma ve öç alma duygularıyla, ellerine fırsat geçmişken, uyduruk bahanelerle demokrasi ve hukuk işletimi kisvesi altında orduyu hesaba çekip dağıtma istekleridir.

            Asker yargılanmasın, ne halt ederse üstü kapatılsın, hesap vermesinler diyen yok. Şu anda var olan sistemlerini daha etkin ve olası suçları önleyici, buna rağmen suç işleyen olursa caydırıcılığı yüksek cezaları içeren ağırlaştırılmış uygulamaları işler

Hale getirmeye Asker’in kendisi de karşı çıkmaz. Hata karşı çıkmadığı gibi, içeride böylelerini barındırmayız gerekeni yaparız deyip yapıyorlar. Adamın rütbesini söküp haklarını sıfırlayıp ER düzeyine bile indirmediler mi.? 

4— Anayasa Mahkemesi'nin yapısı değişiyor. Üyeler 12 yıl için seçilecek. Bir üye iki defa seçilemeyecek. Mahkeme, 19 üyeden oluşacak.  3 üye Meclis, 16 üye Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek.

            *Anayasa Mahkemesi'nin yapısı değişiyor olması göstermelik bir aldatmacadır. Çünkü üye sayısının 11 den 19 çıkarılması çok bir şey ifade etmiyor. 19 olsun, 25 olsun, burada sayının çok bir önemi yok. Zaten neredeyse tamamını iktidarın yönetim ve denetiminde olan birimler seçecekler.

Önemli olan bunların nasıl ve kimler tarafından seçileceği ve nasıl çalışacağıdır. Getirdikleri değişiklik Anayasa Mahkemesini bağımsızlık şöyle dursun tamamen iktidarın güdümüne sokuyor ve Adalet Bakanlığının sıradan memurları haline getiriyor.

Örnek mi istiyorsunuz alın size örnek. Şu durumda bile HSYK içinde olmaması gereken Bakan ve Müsteşarı nedeniyle Kurul çalışamaz durumdadır. Bir de istedikleri şekle sokulursa iktidarda hangi parti ve başında kim varsa, onarlın iki dudağı arasında çalışacak basit bir komisyon düzeyine çekilmiş olacak. Dolayısıyla ülkeyi ve geleceğini ilgilendiren önemli olaylara müdahale edemeyecek, ulusal ve üniter yapıyı koruyamaz duruma getirilmiş olacaktır.

5— HSYK’ nın yapısı değişiyor. Kurulun 21 asıl, 10 yedek üyesi olacak. 4 üye Köşk, 1 üye Anayasa Mahkemesi, 3 üye Yargıtay, 1 üye Danıştay, 7 üye adli, 3 üye idari hâkim ve savcılar seçecek. HSYK' nın meslekten ihraç kararına yargı yolu açılıyor. Deniliyor. Ancak

            *Getirilen bu değişiklik gerçekleşirse HSYK, kapalı bir alanda kurt’un önüne bırakılmış kuzu ya da kedi’nin önüne atılmış fare durumuna düşürülecek, Devleti ve Cumhuriyeti kuran partinin arka bahçesi diye açık açık saldırdıkları Yükse Yargı üyeleri ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynayacaklardır.

6— Geçici 15. madde kaldırılıyor. 12 Eylül'e yargı yolu açılıyor. “Muş.

Külahıma anlatsınlar. Kenan Evreni yargılayacak erkek göremiyorum Akepe içinde ve tepesinde..

Anayasa değişikliği ile “geçici 15. madde” nin kaldırılması hiçbir şeyi değiştirmez. Atı alan Üsküdar’ı geçmiş gitmiştir. Vatandaşa bir faydası yoktur.

Çünkü 12 Eylül 2010 da 30 yıl “Zaman Aşımı” süresi doluyor.

12 Eylül 2010 günü yani Referandum’un yapıldığı gün, 30 yıllık zaman aşımı süresinin de son günü *bir ayarlama bu kadar olur.* ‘dür. Ve o gün oyların sayımı, kesinlik kazanması ve resmi olarak açıklanıp ilan edilmesi iki üç günü bulur..

Ayrıca referandum günü esas alınır deseniz bile o gün ve oylama saat 24.oo de biter. Ertesi gün 1 Ekim’dir artık. Geçmiş ola…

Dolayısıyla 12 Eylül 2010 günü saat 24’ü bir geçe *Hak iddia edemezsiniz.* etseniz bile olumsuz yanıt alırsınız. Bütün bunlara rağmen göstereceğiniz her çaba *kendi kendini tatmin* nostaljisinden öte bir şey olmaz. Yapacağınız harcamalarınız, bununla ilgili geçireceğiniz zamanınız boşa gitmiş olacak.

Ayrıca bir konu da şudur ki;

Bu iktidar zaten 15.maddeyi normal zamanda kaldırmaya, değiştirmeye cesaret edemezdi. Şimdi yapıyor çünkü zamanı geçmiş bir maddeyi içilemeyecek bir çorbanın içine karıştırıyor ki, suçlu görülmesin ve zaten kendileri gibi herkes *çorbayı içip içmemeyi-hapı yutup yutmamayı* düşünürken üstelik de zamanı geçmiş önemi azalmış maddeyi neden mesele yapsınlar.? Olsa olsa referandum ortamında insanların kafalarını karıştırıp, meşgul edip, konunun özünden uzak tutarak çaktırmadan “Evet” i kapmaktır düşünceleri.

Eğer gerçekten isteselerdi, diğer birçok konuda ustaca yaptıkları planlar gibi, iyi bir planlama ile *mürür-ü zaman* ‘a bırakmadan yapabilirlerdi.

Recep Bey ve iktidarı Anayasa değişikliği konusunda iyi niyetli, samimi ve dürüst ise iktidara gelirken vermiş olduğu *Dokunulmazlıkların kaldırılması* sözünü hatırlayıp gerekeni yapsınlar.

Dokunulmazlıkların Kaldırılmasını Neden Bu Paketin İçerisine Koymadılar. Önce bunun cevabını versinler..

* * * * * * 

 

http://www.medyagunebakis.com/ - http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.

 

 

HOMOSEKSÜELLİK MECBUR OLMADAN

Karadenizli TEMEL’ den. Anlayana…!

* * * * * * 

Temel 20 senedir Almanya'da yaşıyormuş.

Bir gün göçmen bürosuna gidip Almanya'dan kesin dönüş yapacağını söylemiş.

Göçmen bürosundaki Almanlar Temel'i tanıyorlar, seviyorlar.

Sormuşlar; 'Niye dönüyorsun.?' diye.

Temel 'homoseksüeller yüzünden' demiş.

Bürodakiler şaşırmış; 'Seni rahatsız filan ediyorlarsa hemen bir şikâyette bulun, gereğini yaparız. Buradan bu yüzden ayrılmana değmez demişler'.

Temel “hayır *Beni rahatsız etmiyorlar*” demiş.

Bürodakiler yine şaşırmış; 'Peki neden gidiyorsun.?'

Temel cevaplamış:

Burada 20 yıl önce homoseksüellik yasaktı.

10 yıl önce serbest oldu. 5 yıl öncede evlenmelerine izin verildi.

Homoseksüellik MECBUR Olmadan Dönmek İstiyorum. 
* * * * * * 

KISSADAN  HISSE

Türkiye'de 30 yıl önce TÜRBAN diye bir şey yoktu.

20 yıl önce takmaya başladılar. Şimdi serbest oluyor.

Türkiye'de 30 yıl önce TERÖR diye bir şey de yoktu.

35–40 insan kaybına rağmen bir şey yapılamadı diye Bayrak ve Toprak paylaşımı konuşuluyor. Birileri toprak vermeye başlamadan..

MECBUR Olmadan Bir Şeyler Yapmak Lazım..!

 

 

 

PAKETTE NELER VAR.?

Taslakta Anayasa'nın 10, 20, 23, 41, 53, 69, 74, 84, 94, 125, 128, 129, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 156 ve 159. maddelerinde değişiklik;

Geçici 15. maddenin yürürlükten kaldırılması ile geçici üç madde eklenmesi öngörülüyor.

 

İŞTE TASLAĞIN AYRINTILARI

— Memura toplu sözleşme hakkı getiriliyor.

—Siyasi partilerin kapatılması zorlaştırılıyor. Siyasi yasaklar 5 yıldan 3 yıla indiriliyor.

— Askere sivil yargı yolu açılıyor.

— Anayasa Mahkemesi'nin yapısı değişiyor. Üyeler 12 yıl için seçilecek. Bir üye iki defa seçilemeyecek. Mahkeme, 19 üyeden oluşacak.  3 üye Meclis, 16 üye Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek.

— HSYK’ nın yapısı değişiyor. Kurulun 21 asıl, 10 yedek üyesi olacak. 4 üye Köşk, 1 üye Anayasa Mahkemesi, 3 üye Yargıtay, 1 üye Danıştay, 7 üye adli, 3 üye idari hâkim ve savcılar seçecek. HSYK' nın meslekten ihraç kararına yargı yolu açılıyor.

— Geçici 15. madde kaldırılıyor. 12 Eylül'e yargı yolu açılıyor.

 

Başsavcı Anayasa Değişiklik Paketini Eleştirdi

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda AK Parti'nin hazırladığı anayasa değişiklik teklifi ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

Yalçınkaya, ''Bir parti hakkında kapatma davası açılıp açılmayacağına mahkeme karar verir'' dedi.

İşte Yalçınkaya'nın açıklamasından satırbaşları:        

Anayasa değişikliği, cumhuriyetin ve demokrasinin temel unsurları göz önüne alınarak ne getirip götüreceği dikkate alarak yapılmalıdır.

Değişiklik yapılmak istenen kurumların görüşü her zaman alınmalıdır.

YARGIYA SİYASET EGEMEN OLACAK

Çoğunluk iradesinin ortaya çıkmasını engelleyen Anayasa Mahkemesi ve HSYK’ ya siyasetin egemen olduğu kişilerin getirilmesini sağlayan bir düzenleme olacaktır. Adayların demokratik olmayan bir tarzda seçilmesi niteliklerini değil siyasi görüşlerini ortaya çıkaracaktır.

BAĞIMSIZ YARGI VURGUSU

Üstün değerler taşıyan sağduyulu objektif düşünen, yüce milletimizin öncelikleri ve dikkate alınması gereken hususlar şunlar olmalıdır:

Tarafsız bir HSYK ve Anayasa Mahkemesi oluşturulması için ilk gözetilmesi gereken konu yargıyı iktidarların müdahalesinden uzaklaştıracak siyasi iradenin olmamasının sağlayacak kurallar getirilmesidir.

Bu sistemi, bu standardı getirecek iktidarlar ve bağlı bulunduğu siyasi partiler halkımız nezdinde takdir edileceklerdir.

Bugünlerde gerek basınımızda gerek halkımız tarafından tartışılan ve tartışmaya açılan bağımsızlık konusuna gelince bağımsız olmadan tarafsız olmak mümkün değildir.

Bağımsız yargı demokrasinin ve milletimizin en önemli güvencelerinden biridir. HSYK, bağımsız olmadığında iktidarların etkisi önce Türkiye’deki tüm mahkemelerin hakim ve savcılarına, sonrada milletimize yansıyacak ve sonuçta milletimiz zarar görecektir.

HSYK VE ANAYASA MAHKEMESİ' NE ÜYE SEÇİMİ

Siyasi etkiyi önlemenin tek çaresi, HSYK ile Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçilmesi usulünde getirilecek kuralların siyasi amaç gözetmemesi gerekmektedir.

En çok oy alanların doğrudan atanmış sayılması, siyasete karışmış olanların atamalarda etkinliklerinin olmaması ve seçimle gelmeyen kişilerin kurullarda bulunmamasına bağlıdır.

VENEDİK KOMİSYONU'NDAN GÖRÜŞ ALINMAMASI SORU İŞARETİ YARATIYOR

Venedik Komisyonu'ndan hiçbir görüş alınmadan anayasa değişikliğine gidilmesi de soru işaretleri yaratmaktadır. Milletimiz için AB ile bütünleşmemiz Avrupa demokrasisine yaklaşmamız büyük önem arz etmektedir.

Bunun için AİHM’ in belirlediği Avrupa standartlarını esas almamız gereklidir. Bu standartların bir kısmı şunlardır:

Din vicdan ve inanç hürriyeti demokratik toplumun ayrılmaz parçasıdır. Devlet bütün dini inançlara saygı göstermelidir. Laiklik anayasal bir ilkedir. Anayasa Mahkemesi'nce bu ilke korunmalıdır.

Demokratik bir toplum çoğulculuk ve katılımcılığın desteklenmesiyle oluşur. Devlet Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinde belirtilen adil yargılanma hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkını, cezaların yasallığı, özel hayatın ve aile hayatının korunması, düşünce vicdan ve din özgürlüğü, ifade özgürlüğünü sağlamalı ve bu hak ve özgürlüklere saygı göstermelidir.
Bunlarla birlikte Avrupa Konseyi’nin temel değerleri de dikkate alındığında ve Türkiye’nin Avrupa ülkelerinden önce çağdaş yasaları kabul ettiği gözetildiğinde, kadınlara seçme ve seçilme haklarının tanınması gibi ileri demokrasinin kurallarına uygun olarak mahkemelerin ve HSYK’nın bağımsızlığının daha da ileriye götürülmesi gerektiği düşünülmektedir.

BAKANLIK VE MÜSTEŞAR HSYK'DAN ÇIKARILMALI

Bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesinin sağlanması için Adalet Bakanlığı ve müsteşarının HSYK’dan çıkarılması, kurumun ayrı bir binasının, sekreteryasının, araç-gereç yardımcı personellerinin bulunması, hakim ve savcılar için yapılacak soruşturmalar için kuruldan izin alma usulünün getirilmesi, hakim ve savcıların atanması, adalet akademisinin özerk bir yapıya kavuşturulması yerinde olacaktır.

Adalet bakanı ve müsteşarı adli sistemin, yargısal kararlar dışında en iyi şekilde yerine getirilmesi, mahkemelerin yüksek kurulca atanacak hakim sayısına göre bina araç ve gereçlerin temini, tüm tedbirleri almasıyla görevlendirilmelidir.

SAVCILAR KAMU DAVASINI AÇMAKLA YÜKÜMLÜDÜR

Hakim ve savcıların siyaset yaptığı savına gelince. Hâkim ve savcılar her yasanın çıkarılmasında bu şekilde müdahale etme durumuna düşmezler. Ancak bu yasalar, hakim ve savcıların kendi hakları ve yetkileriyle ilgili bulunmakta, konuşması gereken konular olduğundan, siyasi bir tartışmaya girmemektedir.

Yine evrensel sistemde Avrupa Konseyi hukukunda uygulanan bir ilke vardır. Savcılar kamu davasını açmakla yükümlüdürler. Ceza muhakemesi kanunumuzda bunu belirtmektedir.

DAVA AÇILIP AÇILMAYACAĞINA MAHKEME KARAR VERİR

Tüm savcılar davalarını kendilerini bizzat açarlar. Bu nedenle bir dava açılmasının, bir kişinin iki dudağı arasında olması sözü yerinde değildir. Esas olan dava açmaktır. Bu dava sonucunda mahkeme zaten davayı denetleyecektir. Açılıp açılmaması gerektiğine karar verecektir. Açılmasına karar verdikten sonra delilleri tartışacak ve hüküm verecektir.

Dava açılmaması statüsü getirilmiştir. Bir siyasi partinin müracaatı halinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı dava açmazsa o siyasi partinin Yargıtay’daki daire başkanlarından oluşacak bir kurula itiraz etme hakkı vardır. Bu hak ancak o zaman geçerlidir.

Avrupa ülkelerinin uyguladığı sistemde, siyasi partiler hakkında dava açmak için izin sistemi yerleşik bir durumda değildir. biraz evvelde bahsettiğim gibi anayasal kurallar getirilirken uzun bir süre değiştirilemeyeceği düşünülerek detaylı kurallar konularak düzenlenmelidir.

 

http://www.medyagunebakis.com/ - http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi, Paylaşımı ve Toplum Yararına kullanımı.

 

 

 

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP