KORKMAKTAN KORKUYORUM.!

BENİ KORKUTANLARIN AKİBETİNİ DÜŞÜNDÜKÇE DAHA ÇOK KORKUYORUM.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

KORKMAKTAN KORKUYORUM.!

 

BENİ KORKUTANLARIN AKİBETİNİ DÜŞÜNDÜKÇE DAHA ÇOK KORKUYORUM.!

  

İnsanın güvenip sığınacağı  devletten başka bir güç olabilir mi.? Bu konuda polis ve  savcılık devletin şefkatli  iki kolu gibidir. Öyle bilinir.

Bu son yıllarda öyle bir duruma geldik ki, ikisi de ‘korkunun kaynağı’ haline getirildi…

Yargıtay’daki duruşmada Erzincan Başsavcısı Cihaner isyan etti: “Beni yargılamakta görevsiz bir ‘mahkemenin terörüne’ maruz kalıyorum… Önümün eşkıya tarafından kesilip bir yere kapatılmam neyse, şu anda yaşadığım durum da böyle...” dedi.

Avukatı  Kazan, dosyanın Yargıtay’a gönderilmemesi için Diyarbakır’a gönderildiğini  ileri sürerek “dosyayı kaçırdılar!” diye bas bas bağırıyor.!

Barolar kendi seçimlerinin ‘ittifak’ görüşmeleriyle meşgul.!

Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, görevde olduğu süre boyunca yasadışı olarak dinlendiğini ve izlendiğini öne sürüyor. Hrant Dink cinayeti ve asıl sorumluların kimler olduğuyla ilgili araştırma içinde olduğu için emniyet içindeki bazı kimselerin rahatsız olduğundan yakınıyor...

Arslan, "Dink cinayeti konusunda bana gelen bilgilerle, cinayeti zamanla aydınlatacaktım. Zaman içinde hiç bir şey gizli kalmayacak. Her şey ortaya çıkacak. Bu konuda çalışma yürütürken başıma bunlar geldi" diyor…(1)

Arslan:”Görev için yapılan yürütülen ilişkiler ustaca ‘çarpıtılıyor’. Bir konuda yardımcı olan kişiye ‘arkadaş sen yardımcı ol başına bir şey gelmez, senin ele verdiğin adamlar seni öldüremez, devlet seni korur’ şeklindeki cümleler anında çevrilerek, ‘biz seni koruruz, sen istediğin gibi mal sat’ şekline getiriliyor...

Bu kadar çirkindir. 40 yıllık meslek hayatımda her konuyla karşılaşmıştım. Böyle bir şerefsizlikle karşılaşmadım” diyerek gözleri İstanbul Narkotik Şubesine ve Hüseyin Çapkın’a çevirtiyor... (2)

Şırnak’ta 1993-95 yılları arasında işlenen 20 cinayetten sorumlu tutulan Albay Cemal Temizöz’ün Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmasında davanın ‘kilit tanığı’ korucu Mehmet Nuri Binzet mahkemede konuşuyor:”

Benim ‘olabilir, duydum’ gibi beyanlarım, ifademe ‘biliyorum ve gördüm’ şeklinde geçirilmiş”…

Binzet,  konuşmasına şöyle devam ediyor:”Savcı, bana ‘biz olayın gerçeğini biliyoruz Albay Cemal Temizöz’ü tutuklamamız için senin desteğine ihtiyacım var.

Kendisi içeri girer adamları da dışarıda kalırsa sana zarar verebilirler. Onun için adamları için de beyanda bulunmak gerekiyor’ diyor…

Savcılara saygım var ama, bu olayın bu kadar çığırından çıkacağını bilmiyordum” dedi… (3) Savcı tanığı bilmediği bir konuda “..adamları için de beyanda bulunmak gerekiyor” diyerek  ‘yalan beyan’da bulunmaya mı zorluyor.?

Konuşanların biri Başsavcı, diğeri Emniyet Genel Müdür Yardımcısı. Son konuşmacı da korucu ‘kilit tanık’… Bu tanık ‘gizli’ değil, sadece ‘kumanda’ edilemiyor. Gidişata bakılırsa, bundan böyle ‘gizli tanık’ları mumla arayacağız.!.?

Olaylar yukarıda anlattığım gibi, aynen böyle… Daha fazlasını öğrenmek isteyenler için haberlerin bağlantılarını dipnotlar altlarında verdim… Bu olanlar yanında yasa dışı telefon dinlemelerinin bir ‘kıymeti harbiyesi’ bile olmaz…

 Hiçbir yorum katmadan bir olasılıktan söz etmenin zamanı geldi. Kamuoyu yoklamalarına göre ilk seçimlerde bu hükümet gidiyor. Bu belli oldu. Ama 250. maddeye göre yetkili özel ağır ceza mahkemeleri ve savcılıklar duruyor.

Gelecek hükümetin, bu mahkemelerdeki ‘kadroları’ değiştirdikten sonra, AKP’lileri yargılamaya başlaması sürpriz değil. Heyyyy.!

AKP’nin hukuk tanımaz kadroları,  bu olasılığı aklınıza hiç getirdiniz mi.? Yargılanabileceğiniz o kadar çok konu var ki, saymakla bitmez…

Hepsinden önemlisi, birbirini gammazlamakta elinize kimse su dökemez, bunu en iyi siz bilirsiniz.!

İşler bu noktaya doğru  gelirken ‘yargı reformu’ adı altında ilk  yapmanız gereken, bu özel  ve geniş yetkili mahkemeleri kaldırarak,  yargı bağımsızlığını sağlamak iken,  polisi polis olmaktan, mahkemeyi de mahkeme olmaktan ne diye çıkarttınız.?.! 

“Yargı Reformu” diye başlattığınız süreç, aklınızdan geçenin “Tahkikat Komisyonu” olduğunu ortaya çıkarttı. Çok yakında ‘adaleti’ mumla arayacağınız kesin.!(4)

Hiç değilse bundan böyle adaletli davranın ve size de en fazla lazım olacak  kurumları hırpalamayın.!

Dilerseniz şimdi de başımıza bu musibetleri getirenlerin nerelerde gezindiğini bulmaya çalışalım. Bunun için de tarihi bir olay bize rehberlik etsin:

Soğuk savaş döneminde üretilen ‘komünizm tehlikesi’nin yerini,  AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte bizde ‘Ergenekon masalı’ aldı. 

Başbakan CHP’nin son kongresi ile ilgili olarak:” Ergenekon’un olduğu bir kongreden bu ülkeye ne (fayda) gelir.?” diyerek, CHP’lileri top yekûn “Ergenekoncu” ilan etti. (5)

Türklerin en çok sevdiği bu kurtuluş destanının adı, bu dönemin en korkutucu “tehlikesine” isim olarak verildi.

Bu durumun ilk akla getirdiği, bu senaryonun yazarlarının Türk olmadıkları… Bu birinci yargı.

Arkasından bu korkunun ürettiği bir başka korku daha geldi. ‘Ergenekon efsanesi’ ile insanlarda, ‘demek, bu Türk düşmanları o kadar içimize girdi ki, kimin dost kimin düşman olduğunu anlamak mümkün değil’ yargısı oluşturuldu.

Bunun devamı olarak, satılık ve işbirlikçi yandaş medyanın tek yanlı yayınlarıyla, ‘en güvenilir sivil toplum örgütlerinin yöneticileri de sanık sandalyesinde oturtulduğuna göre, güvenilecek hiçbir kurumumuz kalmadı’ paranoyası topluma yerleştirildi...

Üstelik bu kurumların söylemleri,  her koşul altında ‘dokunulmaz’ kabul edilen “Atatürkçü Düşünce”ydi. Yaratılan bu ‘sanal’ tablo içinde ‘düşmanımızın hem ne kadar içimize yerleşmiş olduğu, hem de ne kadar güçlü olduğuna’  özelikle vurgu yapılıyordu...

Gelinen bu noktada pek çok insanın “güçlü” olan düşmanın yanında yer alması olmayacak bir şey değildi. Bu ‘varta’yı en az zararla atlatmak kurnazlığı zaten toplumun yapısında vardı. 

Böylece düşünce düzeyinde bile olsa, düşmanla savaşmadan ‘teslim olma’ kolayca devreye girebildi. Teslim olanlar, teslim alınanlardan fazla olunca, ‘mücadeleye devam’ diyenler doğal olarak azınlıkta kalacaktı…

Bu durumumuz aklıma McCarthyizm’i getiriyor.

1950’lerin başında ABD’nde ortaya çıkan ve toplumu kasıp kavuran McCarthyizm, Komünizm tehlikesini bahane ederek, demokratik bir ülkede siyaseti, devlet mekanizmasını ve medyayı kullanarak, çamur atma ve karalama yoluyla önemli insanları, sanatçıları, politikacıları, kamuoyu liderlerini haksız yere itham etti.

Suçsuzları cezalandıran, toplumun temel hak ve özgürlüklerini zedeleyen, demokrasiyi istismar ederek bütün toplumu baskı altına alan, yüz karası bir uygulamanın adıdır…(6)

 

ABD laboratuarlarında hazırlanan ve topluma ‘hap gibi’ yutturulmak istenen ‘Ergenekon tehlikesi’ ile 1950’lerin  ‘komünizm tehlikesi’ aynı imalathanenin ürünüdür… Ben bu gerçeği gördükçe, hem kendim,  hem de bu senaryoda rol alanlar  için çok korkuyorum.!

 

Av. Cemil CAN

 

DİPNOTLAR:

(1) http://www.ntvmsnbc.com/id/25100614/)

(2) http://www.ihlassondakika.com/detail.asp?id=205153

(3) http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14872161.asp)

(4) Demokrat Parti tarafından 18 Nisan 1960'ta kurulan 15 üyeli Meclis komisyonu. 7 Nisan'da DP Meclis Grubunun bir bildiri yayımlamasından sonra kurulan Muhalefet ve basının faaliyetlerinin tahkik edilmesi için kurulmuş bir komisyondur. Komisyon sadece Demokrat Partili milletvekillerinden oluşmaktadır.

Bildiride "CHP'nin ülkedeki bütün yıkıcı grupları çevresinde topladığı, halkı, orduyu iktidara karşı ayaklanmaya kışkırttığı" öne sürüldü. Bu bildirinin ardından DP Meclis Grubu TBMM Başkanlığı'na muhalefetin eylemlerinin soruşturulması için bir önerge verdi.

Önerge 27 Nisan 1960 tarihinde Meclis'te büyük bir çoğunlukla kabul edildi. 28 Nisan 1960 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe konuldu. Buna göre bir Tahkikat Komisyon'u oluşturulacak ve bu komisyon üç ay boyunca muhalefetin ve basının eylemlerini soruşturacaktı.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Tahkikat_Komisyonu

(5) http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=988208&title=mansetle-gelen-mansetle-gider

(6)http://www.kongar.org , “Aydınlanma” başlıklı makale.

 

 

http://www.medyagunebakis.com/ - http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

 

 

TEK YOL DEVRİM

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Yaşasın Halkların Kardeşliği.!

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ

ÜLKÜMÜZ TAM BAĞIMSIZ VE

GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE

 

 

RTE nin VECİZ sözlerine yanıt..

Eğer söylediyse en hafif tabiriyle "ayıp etmiş" denmez mi.? Sayın Başbakan, başı açık kadınları perdesiz eve benzetmiş.

"Perdesiz ev ya kiralıktır ya da satılıktır" demiş...

Bir düşünür de demişti ki:

Penceresi kapalı ev ise; Ya illegaldir, Ya da Kerhanedir.!

 

 

 

 

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP