SEÇMEN PROFİLİMİZ GÜVENSİZ.!

SEÇMEN PROFİLİMİZE VERİLEN NOT: GÜVENİLMEZ.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

SEÇMEN PROFİLİMİZ GÜVENSİZ.!

SEÇMEN PROFİLİMİZE VERİLEN NOT: GÜVENİLMEZ.!

 

Seçmen profilimizi her gün yaşadığımız sıradan bir olaydan çıkartmak mümkün.  Kars’taki insanlık anıtı heykelini ucube olarak niteleyip,  yıkılmasına karar veren Başbakan’ı, kınamak için yapılan toplantıdan çıktıktan sonra bıçaklı saldırıya uğrayan ünlü Ressam Bedri Baykam’ın Vuruldum beni hastaneye götürün çığlıkları karşısında oradan geçenlerin tutumu gerçekten ibret vericidir. Baykam’ın yanından geçerken, kapılarını içeriden kilitleyip hızla yoluna devam eden otomobillerin sürücüleri,  12 Haziran’da sandıklarda oy kullanarak, iradelerini TBMM’ne yansıtacaklar. Ülkemizi bundan sonraki 4 yıl yönetecek iradeyi oluşturacak olan seçmenlerin bir kısmı bu vatandaşlarımızdır. Güncel soru şudur: O gün Bedri Baykam’ın önünden bütün seçmenleri geçirebilseydik, çoğunluğunun davranışı nasıl olurdu.?

Bu sorunun yanıtını oradan geçen birinin yerine kendimizi koyarak da bulabiliriz.! Yanıt aslında kendi içimizdedir… Ama bizim gibi düşünenler kaç kişidir.?

  

Başbakan’ın YGS sınavında yaşanan şifre olayını protesto eden gençler için söylediği  “biz de karşılarına 5 bin 10 bin kişi çıkartırız  sözündeki kişilerden biri de, kuşkusuz bu saldırgan olacaktı. Bu olaydan sonra, Başbakan’ın düdük çalması üzerine sokağa inecek gençlerin sayısı 9999 kişiye indi… Böyle robot kişiler, bazen birilerinin emri ile ortaya çıkıp bıçaklarını çekerler, bazen de kendiliğinden bu kararı verirler. Yakalanıp karakola getirildiklerinde, genellikle  tahrik edildiklerini ya da kurbanlarının kendilerine  “küfür” ettiğini söyleyerek, kendilerini savunmaya çalışırlar. Orantılı güç” kullanmanın savunma olduğu bir ülkede, katillerin savunması da elbette işlenen suçla orantılı olacak.! Ceza indirme nedenlerinden biri olan tahrik dünyada bir tek bizde savunmanın önüne geçiyor!.. Bizim katiller, akıllarınca ilk ifadelerinde böyle söylemekle ağır tahrikhükümlerinden yararlanarak, daha az ceza almayı sağlayacaklar. Bu koşullarda dahi yaşama istekleri,  “tahrik” olmalarının önüne geçiyor. Buna rağmen yine de başkasının yaşam hakkına tecavüz edebilirler.  İstedikleri tek şey: Tanrı’nın ve devletin tekelinde olan cezalandırma yetkisinin, kendilerine devredilmesidir! Bizim insanlarımız nedense çok kolay tahrik olabilirler.!  Nedense en galiz küfürleri ederler, ama kendilerine küfür edilmesine hiç tahammül edemezler.! Elin gâvuru anamıza söver,  bir tekinin bile çıtı çıkmaz. Dünya çapında ünlü bir sanatçımız heykel yapar, adamı yerlerde süründürürler. Gücü yeten yetene…   Böyle iğrenç saldırılar ne ilktir, ne de son olacaktır ülkemizde…  Gerçekte bu bir Türkiye klasiğidir. O nedenle bu tür olaylar çok da Türk halkının umurunda değildir.!

 

Hasta ruhlu saldırganlar; sanat ile uzaktan yakından ilgileri olmadığı halde,  bu konulardaki tartışmalarda her zaman kendilerini taraf kabul ederler. Sırası geldiğinde en etkili inisiyatifi de koyarlar tabi. Gözlerini kırpmadan adamı öldürürler.!  Danıştay saldırısını yapan Alparslan Aslan da öyle değil miydi.?  Cinayetten önce,  ülkenin eşit haklara sahip bir yurttaşı gibiydi. Her türlü haktan yararlanabilirdi.  İhtiyaç duyanlara hukuki yardım yapmakla görevliydi. Ceza verme ve infaz yetkisinin devletin elinde olduğunu en iyi bilenlerden biri de oydu. İnançlıydı. O nedenle de Tanrı’nın ceza verme yetkisini kimseye devredilmediğini ve devredilemeyeceğini çok iyi bilirdi. Ama kendine vehmettiği bazı fazlalıklar vardır ki,  işte onlardan yola çıkarak, başka insanları cezalandırma yetkisinin olduğunu sanıyordu.  Tıpkı Ogün Samast  gibi…  Ogün de kaç yıldan sonra kullanıldığını nihayet bu yıl anlayabildi. İkisi de tutuklu olmasaydı, kim bilir daha ne canları acıtacaklardı. Bu cins hastaların, ceza ehliyeti olup olmadığı tartışılır da nedense seçme ve seçilme hakları tam olarak kullandırılır. Onların iradelerine fazlasıyla değer verilir ülkemizde. En küçük bir kısıtlama söz konusu değildir hiç birine. Herkes gibi onların da oyu bir sayılır. Demokrasinin yüceliği de buradadır işte.

Saldırgan katiller, çoğu kez bir eş ve babadırlar… Günü gelir çocuklarının önünde, eşlerinin kafasına silah dayayabilirler.  Ama seçmen yanları ise her zaman önde tutulur. Oyları bir paket makarnaya eş değerdedir… Bu dünyada insanlığa yararlı bir tek iş yapmış değildirler, o başka bir şeydir. O kusurlarına bakmayalım dilerseniz.! Seçmene saygılı olmak gerekir… Oy toplama zamanıdır, bir oy da bir oy sayılır.!

Asıl seçmen profilimizi oluşturanlar bu tiplerdir işte. Bir başka ifade ile Bedri Baykam’ın imdat çağrısına, otomobillerinin kapısını içerinden kilitleyerek karşılık verenler bizim seçmen profilimizdir.  Bu gerçekten kaçamayız artık.  Bu bencil yaratıklar, hızla olay yerinden uzaklaşmakla gerçekleri değiştiremezler kuşkusuz. Sadece kendilerini aldatırlar. Aldatılmaya ne de yatkındır bünyemiz!.. Ya kendimizi aldatacağız, ya da biri çıkıp bizi aldatacak. Aslında aldatılmış olmayıda bir savunma olarak tutuyoruz beynimizde. Bu durumumuz çok da kötü olmadığımızı ele veriyor işte. Vicdanımızda baş başa kaldığımızda sığınacağımız tek savunma aldatılmış olmakdır sadece.  Bir kez daha “aldatılmış olmak” mazeretiyle kendimizi aldatacağız işte…

O gün olay yerinden kaçanların derdi çok daha başkaydı aslında:  Bu bayanların ve beylerin ilk düşündüğü şey,  kurbanın kanının kirleteceği koltuklardı. Büyük olasılıkla İstanbul’da otomobil iç temizliği 20-25 lirayı bulabilir. İkinci düşündükleri şey;  tanıklık yapmaktan kaçınmaktı elbette. Mahkemede tanık olarak dinlenmenin getireceği iki problem var: Birincisi bir gününü bu iş için feda etmek, ikincisi katilin düşman kabul ettiği kişiler arasında yer almaktır. Üçüncü bir seçenek bulabilene helal olsun! Bu sorumsuz ve bencil yurttaş tipi, bir tek bizde vardır herhalde!  Bedri Baykan olayında  buharlaşıp yok olan yurttaşların, yarın başlarına benzer bir iş geldiğinde,  herkesin kendilerine yardımcı olmasını ve tanıklık yapmasını  yüzlü yüzlü isteyebilirler.! Sanki buna hakları  vardır.! Sanki yurttaşlık ödevlerini hakkıyla yerine getirmişlerdir.!  Görev önlerine geldi, ama onlar ne yaptılar.? Tabanları yağlayıp olay yerinden uzaklaştılar… Bedri Baykam ile asistanı Tuğba Kurtulmuş oracıkta öylece kala kaldılar…

 

Eğri oturup doğru konuşalım artık. Taşıma işini profesyonelce yapan taksici olay yerine gelene kadar, bütün araçların gösterdiği ortak davranış; Bedri Baykam’ı ve asistanını ölüme terk etmekti. Mağdur olan bir başkası olsaydı da durum çok fazla değişmeyecekti… Bu bizim insan yaşamına ne kadar değer verdiğimizi gösteriyor. Sonuçta insana bu kadar değer verenler, kendi değerlerini de gösteriyor...

Kendine değer vermeyen, bencil, sorumsuz ve hiçbir erdem tanımayan bu insanlarla, yapılan bir seçimin galibi kim olabilir? Hiç kuşku yok ki,  yine onlardan biri kazanacak, halk kaybedecektir.! Bu şekilde seçilenler,  memleketin anasını da ağlatırlar, satılabilecek olan her şeyi de satarlar… Anasını satayım deyimi bu satışların karşısında yaya kalır!..

Ne yazık ki, seçmen profilimiz böyledir. Adaylar,  genel seçimlerde bu tipteki insanları ikna edip oylarını isteyecekler. Allah onlara da kolaylık versin. İşleri oldukça zordur. Sonuçta seçmenimizin iradesine, bu ülkenin geleceğini teslim edeceğiz…  Seçilenler,  küçük hesaplar uğruna düşmanla işbirliğine girerler mi.? Başımıza türlü çoraplar örerler mi.?  O konuda şimdilik bir şey söylemek doğru değil. Ama potansiyel olarak tehlike önümüzde duruyor. Yaşananlardan ders almadığımıza göre,  aynı deneyi sürekli yapacağız demektir!..  Bir kere de ötekileri deneyelim diyemeyiz… Eşek ve otlar özdeyişi tam da bize göredir. Bizim seçmen ham armut gibi; ne yutabilirsin ne kusabilirsin, boğazına dizilir…

Sonuç olarak yurttaşın önünde iki seçenek vardı: Birincisi bana ne, başka biri götürsün diyerek Bedri Baykam ve asistanı Tuğba Kurtulmuş’u kaderiyle baş başa bırakmak; ikincisi;  kapıyı açıp, onu araca bindirerek hastaneye götürmekti. Yurttaş seçimini ikinci seçenekten yana yapmıştır.  Bu defa seçeneklerin şifresi kendine verilmiş değil!..

Şimdi sırada ikinci büyük seçim var. Bu seçim, ülkemizin kaderini yakından ilgilendiriyor. Gelecek nesillere bırakacağımız ülkenin rejimi nasıl olacak? Torunlarımıza nasıl bir dünya bırakmak istiyoruz? Sandıkta bu sorulara da yanıt vereceğiz. 12 Eylül Halkoylaması’ndan dersimizi aldığımızı hiç sanmam! Yurttaşın önüne yine iki seçenek gelecek: Birincisi AKP ile yola devam, ikincisi AKP’siz.! Bakalım bu seçimde yurttaşlar ne diyecek. Olay yerinde  hastayı bırakıp kaçacaklar mı, yoksa  onu hastaneye mi  yetiştirecekler.!

Av. Cemil Can

 

 

SON KÖŞE YAZILARIM:

http://www.cemilcan.av.tr/guncel-syf3.htm

 

1:) 9 Yılın Hesabı: http://www.cemilcan.av.tr/9_yılın_hesabı.ppsx

2.) Aile Sigortası        :http://www.cemilcan.av.tr/chp_aile_sigortası(2007_Sunusu).ppsx

3.) 41 Vaat :http://www.cemilcan.av.tr/41_soz.2007.ppsx

4.) CHP Ekonomisi: http://www.cemilcan.av.tr/chp_ekonomi.ppsx

5.) CHP Stratejisi (!) : http://www.cemilcan.av.tr/s.302.htm

6.) Seçim Bildirgesi: http://www.cemilcan.av.tr/Seçim_Bildirgesi-.pdf

7.) Ekonomi Raporu: http://www.cemilcan.av.tr/ekonomi_raporu.pdf

8.) Çılgın Projeler: http://www.cemilcan.av.tr/s.303.htm

9.)Cemal'e Mektup: http://www.cemilcan.av.tr/s.304.htm

10.)Diğer paylaşımlar: http://www.cemilcan.av.tr/guncel-syf4.htm


http://www.medyagunebakis.com/ -http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

 

* * * * * * * * * *

TEK YOL DEVRİM.!

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM.!

Yaşasın Halkların Kardeşliği.!

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ.!

ÜLKÜMÜZ TAM BAĞIMSIZ VE

GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE.!

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP