PKK CEPHANELİĞE KADAR GİREBİLDİ Mİ.?

Her 9 Eylül Günü İzmir Hükümet Konağı’na Bayrağın Çekilmesi, Düşman İşgalinden Kurtuluşumuzun Simgesi Olmuştu.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

PKK CEPHANELİĞE KADAR  GİREBİLDİ Mİ.?

 

Her 9 Eylül Günü İzmir Hükümet Konağı’na Bayrağın Çekilmesi, Düşman İşgalinden Kurtuluşumuzun Simgesi Olmuştu.

AKP hükümeti ve İzmir Valisi ile birlikte 9 Eylül 1922 öncesi de geri geldi. Vali Efendi, bundan böyle törenlerden, bayrak çekilmesi bölümünü çıkartmış!.. Lozan'ı tanımayan ve dış düşmanlar sevinmiş tabi... Hükümet ise, tam kadro Söğüt.'te, Onlar, Osmanlı'nın kurtuluşunu kutluyorlar.!?

Yaptıkları Büyük Ortadoğu Projesi ile son derece uyumlu tabi. BOP'un  haritası Sevr'inkinden farklı mı.?

 

 

Şemdinli'yi basmak isteyen PKK’lılardan öldürülen üçünün cesetlerini taşıyan askeri aracın önüne, PKK bayrağı takılması bile bu necip milleti çileden çıkartamamış.!

Yetmezmiş gibi bir de askeri lojmanlardan Türk bayrağını indirmişler. İndirenler olayların büyümesinden korkan askerler. Bu ara nasılsa, Türk bayrağı ile derdi olanlara, devletin görevlileri bekledikleri ortamı bir şekilde sağlıyorlar. İleri sürdükleri bayrağa bir zarar gelmesin mazeretine kargalar dahi gülüyor. Bayrağı, takılı olduğu yerden kaldırarak korumak, bir tek bizim hükümetimiz tarafından akıl edilmiş. Vakit o vakittir demek ki,  Birilerinin M. Kutay'ın Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır  sözlerini, bu hükümete ve PKK'ya hatırlatması gerekir.!

 

Afyon'daki patlama sonrasında Türkiye'nin yüreği ağzına geldi. PKK, kışlaya sızarak böyle korkunç bir sabotaj yapabilir mi.?

Bu soru henüz yanıtını bulamadı, kolay kolay da bulacağa benzemiyor. Hükümet kanadından yapılan ilk açıklamadan sonra, artık bütün olasılıklar eşit ağırlıkta. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun sözleri,  hükümetin kontrolü kaybettiğinin ve  kokuşmuşluğunun resmi gibidir.!

21.15'te cephanede sayım yapan ask/erlerin elinden düşen bomba patlayarak, böyle bir felakete neden olabilir mi.? 

Bakan Hazretleri, herkesi kendisi gibi askerliği arazi konumunda tamamlamış sanıyor. Olağanüstü bir hal olmadıkça bütün kışlalarda saat 21.00'de  yat borusu çalınır. Ve asker yatar. O saatte, nöbetçiler hariç, tekmil Mehmetçik'in koğuşunda olması gerekir.

Ayrıca öngörüşlü komutanlar, öyle acemi askerleri cümbür cemaat cephaneliğe göndermezler. Eskilerimiz anlatırdı: Bir yumurtayı getirmek için 10 askere emir verirler, askerler yumurtayı getirirken yolda kırıp dökerler. Deneyimlerle sabit olan bu fikri, basiretli komutanlarımız da çok iyi bilirler. Bu nedenle yumurtayı kıracak şekilde emirler veremezler...

Bu işin içinde başka işler var demektir.!

Kaldı ki, olağanüstü olan neydi de,  akşamın o saatlerinde, üstelik de acemi erlere böyle tehlikeli bir görevi verdiler.?

Sabahleyin seferberlik mi ilan edilecekti.?

Deneyimli komutanlar, Hasdal'da Silivri'de esir edilince, meydan hükümetin ağzının içine bakanlara kaldı tabi...

Afyon Valisi ile Genelkurmay Başkanının, hediye alıp vermelerini, “şaşkın ördek” örneği ile açıklamak gerekir. Neyse ki, çok fazla zaman geçmeden, Genelkurmay ile Cumhurbaşkanı, olayın nedenlerinin araştırıldığı açıklayarak, Orman ve Su Bakanı'nı yalanladılar da bu komedi daha fazla büyümedi...

İrtica, yıkıcı ve bölücü faaliyetleri nedeniyle ordudan re'sen ihraç edilen subayları, AKP hükümetinin danışman sıfatıyla kamu kurumlarında istihdam ettiği biliniyordu.

Büyük devlet adamı Bülent Arınç'ın o zaman kurun diyerek onay verdiği SADAT - Savunma ve Danışmanlık şirketinin, ASDER kurucuları tarafından kurulduğunu da Aydınlık gazetesi ortaya çıkardı.

ASDER,  Başbakan Erdoğan ile yakın temas içindeydi. Başbakan, ihraç edilen o askerleri, Dolmabahçe'de kabul edermiş.! 

Neden Dolmabahçe'de.? O da ayrı bir soru işareti olarak kaldı.

SADAT'ın, ilgili bakanlıklardan izin alarak kurulduğu anlaşılıyor. Ana sözleşmesine göre, faaliyet gösterdiği konular Türkiye'de bir ilkmiş.

SADAT,  tıpkı CIA adına çalışan şirketlere benziyor. Güya devletin yapmak istemediği bazı “kirli” işleri yapmak için kurulmuş. Bu işlerin arasında, başka bir ülkenin muhalif askerlerini Türkiye’de eğitmek ve terör dersleri verebilmek de var.!

Sanki hükümet devleti de  özelleştirilmiş.!.?

Anayasa değişikliğinden tutun da meclis kararına kadar çok önemli mevzuat değişiklikleri yapmadıkça, bu tür faaliyetlerin özel şirketler tarafından yürütülmesi olanaksızdır. Mevzuat değiştirilmedikçe tüm bu yapılanlar için, anayasa ve yasa ihlalidir demek mümkündür...

Anlaşılmaktadır ki,  acelesi olan hükümettir ve yapılacak tartışmalardan zarar görmemek için SADAT'ı, ordudan ihraç edilen askerlere kurdurmuştur.

Ticari bir şirketin, kamu hukuku alanında faaliyet gösterebilmesi için imtiyazlı olması da gerekiyor. İrtica, yıkıcı ve bölücü faaliyetleri nedeniyle ordudan atılanlara, böyle bir imtiyazı verebilmek, bir tek meclisten yasa çıkartmakla mümkündür.!

Bu yapılmadan SADAT'ın kuruluşuna ve faaliyet göstermesine  Savunma ve Danışmanlık şirketinin izin vermek de yasadışıdır ve suç ortaklığıdır.!

 

Suriyeli muhaliflerin, internet sitesi açarak yaptıkları itiraf, bir skandaldır ve böyle bir şeye hukuk devletlerinde asla göz yumulamaz.

Bağımsız bir ülkenin meşru rejimini devirmek için, komşu ülkenin topraklarındaasker toplamakzaten başlı başına bir suçtur. 

Yetmezmiş gibi, bir de internet sitesinde Hatay'ı merkez göstermek ve Türkiye'de faaliyet gösteren bir telefon operatöründen alınmış telefonu irtibat telefonu olarak vermek, tam anlamıyla itiraf niteliğindedir. Bu noktada hükümetin aymazlığı da ortaya çıkmıştır. Boğazına kadar yasa dışı işlere batmıştır.!

 

Hukuksuz olarak kurulmuş bulunan SADAT ile ÖSO -Özgür Suriye Ordusuarasında nasıl bir ilişki var.? Kamptaki militanların basına yansıyan açıklamaları ile CHP milletvekillerinin kampa sokulmamış olmasını, böyle bir ilişkinin varlığına delil kabul edebiliriz. Hükümet, suç işlemek için neden bu kadar ısrarlıdır.? Anlamak mümkün değil.!

Çuvalcı general CIA Başkanı Petraeus'un, yaklaşık 3 ayda bir Türkiye ziyareti,  Mısır'ın Aşark El Avsat gazetesinin, İsrail ile Türkiye arasındaki gizli görüşmelerin başladığını yazması, her geçen gün biraz daha ateşe doğru itildiğimizi göstermeye yetiyor.! Birinin el frenini çekmesi gerekiyor.!

 

Y-CHP'nin ABD desteği ve kaset komplosu ile genel başkanlığa getirilen liderinin, emperyalizmin  yayılma aracı haline gelmiş bulunan Sosyalist Erternasyonal'in başkan yardımcılığına seçilmesiyle, CHP'nin doğrudan kullanılma dönemi de başlamıştır.!

PKK'nın yıllardır başaramadığı Kürt sorununu uluslararası bir sorun haline getirme çalışmasını,

Y-CHP'nin Genel Başkanı, Sosyalist Enternasyonal kararını imzalayarak nihayet başarmıştır.!

BOP'nin memuru Kemal Kılıçdaroğlu sayesinde, bundan böyle Kürt sorunu da uluslararası zeminde  İsrail ve Filistin sorunu gibi,  çok taraflı bir sorun olarak tanımlanacaktır.!

 

Dolayısıyla 24. Kurultay'da, oylarını Kılıçdaroğlu’na tereddütsüz veren Anadolu delegesi,  eşekten düşmüş karpuza dönmüştür.!

Ne var ki, son pişmanlık fayda vermiyor. Yeniden seçimli bir olağanüstü kurultay toplayarak, Kemal Efendiye Haydi sana güle güle demek, artık çok kolay değil.!

Ne de olsa, yönetimde bulunduğu süre içinde,  kendine yakın, iktidar olabilmek için her türlü tavizi vermeyi mubah gören delegeleri, yönetim kademelerine getirerek, kendi için bir güvenlik ağı oluşturmuştur. Çeşitli vaatlerle ve hayali beklentilerle aldatılmış olan bu Brutuslar,  artık bu ülke için hiçbir şey yapamazlar...

Kafalarını kuma gömerek, olup biteni görmemek istemeleri sadece bir tercih kabul edilemez.!

Kendileri ile yüzleşmekten de korktukları bellidir.! Son günlerde dönekler Y-CHP'de de artmaktadır.!

AKP'nin iktidarda iken oylarını artırması ve buna karşılık muhalefetin oy kaybına uğramasının en temel nedeni, iktidar ve arkasındaki güçler tarafından ele geçirilmiş olmaktır.!

Bir de Gemisini kurtaran kaptan özdeyişine göre hareket edenler var ki, memleketimizin anası ağlatanlar da asıl bunlardır. Bu iki faktör birleşmiştir. Bu nedenle, laik, demokratik  Cumhuriyeti savunanların işi  daha da zorlaşmıştır.!

 

Av. Cemil Can

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul –Eylül.2012

http://www.medyagunebakis.com/ -http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

 

Emperyalistler Tarafından, Müslüman’ın Müslüman’a Kırdırıldığı Ve Bunun Taşeronluğunun Da Kendine Müslüman’ım Diyen Kendi Liderleri Aracılığıyla Yapıldığının Ve Emperyalistlerinin Esas Amacının Da Ortadoğu’da Siyonistlere Hizmet Eden Sözde Kürdistan, Gerçekte Büyük İsrail'i Kurmak Olduğunun Tüm Müslümanlar Tarafından Bütünüyle Anlaşılması Dileğimle…Ayşe Eren

 

EĞER BİR ÜLKEDE

“Hukuk Üstün Değilse, Adalet Yok Hükmündedir...”

"Türk Yargısında Kronik İşlev Bozukluğu Var"

Bağımsız Bir Millet Olan Papua Yeni Gine, 

Parlamenter Demokrasi Sistemini Kabul Etmiş

Ülkelerdendir.

"Adil Yargılamayı Etkileme Suçunun Oluşabilmesi

İçin, Öncelikle Adil Yargılamanın Olması Gerekir."

Türkiye, ‘Hukuk Devleti İlkesizlikleriyle Malul’

Ülkeler Kategorisini Oluşturan ‘Hibrit Rejimler’

Arasında 88. Sıradadır.

 

SU HAYATTIR… SU BİR HAKTIR…

SU, KAYNAK DEĞİL, DOĞAL VARLIKTIR.

SU YASASI ÇIKARILMALIDIR.!

 

TEMA Vakfı Eko Siyaset Bildirgesi:

“Salt Ekonomi Odaklı Projeler Dönemi Bitmeli,

Ekolojik Siyaset Dönemi Başlamalıdır.!”

 

GELECEĞİN TÜRKİYE’Sİ İÇİN

TEMA VAKFINDAN PARTİLERE..!

“Yaşamın sürdürülebilmesinin” ve

“sürdürülebilir gelişmenin” ön koşulu

“çevrenin, toprağın, suyun, ormanın,

biyoçeşitliliğin” korunarak yönetilmesidir.

 

ÜLKEMİZ, TOPRAKLARIMIZ…

GÖZ GÖRE GÖRE ÇÖL OLMASIN.!

YEŞİL OLMASI İÇİN DESTEK OLUN..

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP