SABAHATTİN EYÜBOĞLU DER Kİ.!

Doğu Medeniyetlerinin Hepsi Halka Dayanarak Doğmuş Ve Halktan Koparak Batmışlardır.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

SABAHATTİN EYÜBOĞLU DER Kİ.!

Doğu Medeniyetlerinin Hepsi Halka Dayanarak Doğmuş

Ve Halktan Koparak Batmışlardır.

Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği İstanbul Şubesince düzenlenen Sabahattin Eyüboğlu İmece’si 16 Ocak 2013 Çarşamba günü, saat: 19.30 da gerçekleştirildi. 

“Sabahattin Eyüboğlu’nu Anma Gecesinde”

Köy Enstitülü  şair ve öğretmenler ile her zamanki gibi gençlerin de katıldığı imece’de;  Mustafa Eyüboğlu, Şükran Kurdakul, Yaşar Kemal, Mehmet Başaran, Cevat Çapan ve İlhan Selçuk’u ve Sabahattin Eyüboğlu’nu (Reisi) kendi seslerinden dinlenildi.

Gecenin sunuş konuşmasını yapan Pelin BEKTAŞ Eyüboğlu’nu şöyle anlattı…

Sabahattin Eyüboğlu. Akçabat'ta doğdu diye başlayabilirim konuşmama, ama ben bu akşam Reisin fikirlerinden bir demet sunmak istedim sizlere.

Bakın O Halktan Yana Neler Demiş.

Halktan Kopma, Tabiattan Kopma Gibidir.

İnsanın Düşüncesini İnceltir, Yüceltir Gibi Görünerek Kökünden Ayırdığı İçin Kısırlaştırır.

Volter'e göre halkı yönetmek, onu eğitmekten daha akıllıca bir iştir. Volter'in niçin kısırlaştığını anlıyoruz. Halktan yana olabilseydi Rousseau'nun İsviçre'den kaçıp Fransa'yı tabiattan ve halktan yana çevirmesine gerek kalmazdı.

Doğu Medeniyetlerinin hepsi halka dayanarak doğmuş ve halktan koparak batmışlardır.

Halkı hor görenlerle tabiatı hor görenler kolay anlaşır. Aralarındaki ortak payda halktan ve tabiattan üst olduklarını sanmaktır. Oysa her ikisinden de öğreneceklerimizin sonu yoktur. Ancak bu sonsuzluğu sezinlediğimiz ölçüde dünya kültürüne bir şeyler katabiliriz.

 

Türkiye'nin Halkı Mikroplarından Kurtulduğu Gün, Dünya Demokrasisine Yeni Değerler Katabilecek Bir Halktır.

İnsanlık destanını tüm serüvenlerini yaşamış. Bütün tanrıları kapı dışarı etmiş, bu gün susan halkımızın uyandığı gün dünyaya söyleyeceği çok şeyler olacaktır.

Akıl, bilim, doğa halkın karşısında saygılı olmalı haddini bilmelidir. Uygarlıklar halktan yana gitmeye başlar başlamaz doğu karanlıklardan sıyrılır.

 

Filozofun, Şair Ve Sanatçının Sahicisi Halkı Hor Görmez, Ondan Ders Almasını Bilir.

Halk anlamaz diyenlerin insanlığa bir şey kattığı görülmemiştir. Kim halktan koparak büyük adam olmuş, hangi büyük adam sonunda halkın malı olmamıştır.

Dış sömürgen yalıngözle görülüp halkın duygu gücüyle tepelenebilir, ama iç sömürgen ancak bilim gözüyle, mikroskopla görülüp halkın akıl gücüyle tepelenebilir. Birinci savaş bilgisiz de kazanılabilir. İkincisi bilgisiz, bilinçsiz kazanılamaz.

 

İç sömürgeni yenmek için Batının görüşüne değil özüne, kendini eleştirme gücüne, devrimci yaratıcı yönüne ayak uydurmak gerekir.

Gerçek Atatürkçüler sosyal gelişmeden yana ve iç sömürgene karşıdır. Sahte Atatürkçüler sosyal gelişmeye karşı iç sömürgenlerin emrinde Anayasanın gizli düşmanlarıdır.

Yeni Sanat Halka Yaranarak Değil..

 Halkı Yadırgatarak Doğabilir.

 

Sanatçının görevi halkı hor görmek değil, halkı saymak ondan ders almaktır.

Bu gün Yunus Emre gibi yazmak geriliktir, ama 0'nun l3. Yüzyılda yaptığı gibi, çağının en ileri düşüncelerini halk diliyle 21. Yüzyıla anlatmak ileriliktir.

Opera, sonat, senfoni, dram, roman gibi Batı'nın halktan yana giderek yarattığı biçimlerdir. Kimi aydınlarımız bunları halkın çok üstünde mutlu azınlık malı sayar. Folkloru hor görmeleri bundandır.

Bizim Halkımız Gerici Değil, Geri Kalmıştır.

Gerici; Halktan Yana Görünen, Halk Düşmanı Ya Da Halk Düşmanının Yetiştirdiği Bir Yobazdır.

Halk bunu bilir ama devletin dokunamadığına halk, hele birleşemeyen tekler halkı türkülerine atasözlerine döker içini.

 

"Halka verir talkını kendi yutar salkımı.

  Elinden gelse yutturur mu salkımı.?"

Milletin çoğunluğunu kendi kaderine bırakan bir görüş, halkçılığın hiçbir türlüsüyle bağdaşamaz.

Gerçek halkçı düşünme, düşündüğünü söyleme özgürlüğünü kısıtlayamaz. Çünkü en küçük sınırlama bile kendimizi yurdun en akıllı insanı saymamızı gerektirir. Bir kitabın yasaklanmasını isteyen kimse halkı hor gördüğünü ve bildiğini halktan saklamaktan çıkarı olduğunu söylemektir.

Özgür Düşünce; Bütün Kalıpları, Altından Da Olsa Bütün Kafesleri, Bütün Yasakları Yıkan Düşüncedir.

Düşünce özgürlüğü insanı kulluktan kurtardığı ölçüde tedirgin eder. Özgür düşünceyi yaratan ve geliştiren Batı, düşünce uğruna çok kurban vermiştir.

Yeni bir düşünce donduğu anda, donmuş eski düşüncelerle aynı yaştadır.

Tasarladığı devlete Homeros'u sokmayan Platon, kendi başına çorap ören özgür düşüncenin ta kendisidir. Devletin iyisi Homeros'la Platon'dan birini seçen değil ikisini birlikte yaşatabilendir. Karşıt düşünceye yer vermeyen devlet insana değer vermiyor demektir. Gerçek bilim gibi gerçek devlette kendi kendisini çürütüp yenileştirecek çatışmaları besler.

Eserleri:

Sabahattin Eyüboğlu çok geniş bir konular alanı üzerinde yazılar yazmış günümüzde de referans kabul edilen çeviriler gerçekleştirmiş, bu arada kısa metrajlı filmler de yapmıştır. Yazıları dört döneme ayrılır:

- 1933 - 1939 İstanbul dönemi yazıları,

- 1940 - 1947 Ankara dönemi yazıları,

- 1947 - 1952 Paris mektupları,

- 1957 - 1973 dönemi yazı ve çevirileri.

Deneme - İnceleme:

Avrupa Resminde Gerçeklik Duygusu (1952).

Fatih Albümüne Bakış (1952) :

Mavi ve Kara (1961).

Yunus Emre'ye Selam (1966),

Yunus Emre (1971)

Sanat Üzerine Denemeler (1974),

Pir Sultan Abdal (1977)

Köy Enstitüleri Üzerine (1979) ,

Çeviri:

Denemeler (Montaigne, 1947)

Oblomov (Gonçarov, E. Güney ile 1945-49)

Fransa Üzerine Deneme (Curtius, 1953)

Troilos ile Kressida, William Shakespeare, 1956)

Devlet (Eflatun. A. Cimcoz ile 1959),

Moby Dick (H.Melville, M. Urgan ile i960),

Masallar (La Fontaine, i960)

Macbeth (William Shakespeare, 1962)

Hamlet (William Shakespeare, 1965)

Atinalı Timon (William Shakespeare. 1965)

Julius Caesar (William Shakespeare, 1966)

Antonius ve Kleopatra ( William Shakespeare 1967)

Ermiş Antonius ve Şeytan (Flaubert, 1968)

Gargantua (Rabelais, A. Erhat ve V.Günyol ile 1973)

Şiir çevirileri (1976)

Hesiodos Eseri ve Kaynakları (A. Erhat ile 1977)

Film:

Anadolu ormanları (1956)

Surnâme (1959)

Anadolu Roma Mozaikleri (1959)

Karanlıkta Renkler: Göreme (1959)

Anadolu Yolları (1959)

Hitit Güneşi (1957)

Yaşamak için (Şakir Eczacıbaşı ile: 1963)

Nemrut Tanrıları (1964)

Eski Antalya'nın Suları (1965)

Ana Tanrıça (1966)

Karagöz'ün Dünyası (1972)

Siyah kalem (1973)

Ödülleri:

1959 - Türk Dili Kurumu Çeviri Ödülü, Eflatun'un Devlet kitabının Adalet Cimcoz ile birlikte yaptığı çevirisi ile.

1960 - Nurullah Ataç Armağanı, Mavi ve Kara

Tercüme Dergisini Çıkardı.

Milli Eğitim Bakanı'nın değişmesinden sonra Köy Enstitüsü ve Tercüme Bürosu'ndaki görevlerinden uzaklaştırılınca 1947-1948 yıllarında ikinci kez Fransa'ya gitti. Dönüşünde Milli Eğitim Bakanlığı müfettişi olarak çalıştı.

Orhan Veli ile birlikte Yaprak Dergisi'ni çıkardı ve yeni şiir hareketinin toplumsal bir içerik kazanmasına katkıda bulundu.

İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde karşılaştırmalı Türk - Fransız Edebiyatı (1950 -1960).

Teknik Üniversite ve Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu'nda sanat tarihi (1951 -1958) dersleri okuttu.

Azra Erhat ve Halikarnas Balıkçısı ile birlikte yeni bir Anadoluculuk görüşü geliştirdi. Türk kültürünün kökenlerini Orta Asya'da arayanların aksine, Anadolu'daki eski uygarlıklarda aradı.

1955 'ten itibaren üniversite film merkezinde Anadolu uygarlıkları ile ilgili belgesel filmler hazırladı. Mazhar Şevket İpşiroğlu ile başladığı belgesel film çalışmalarını Macit Gökberk ve Aziz Albek'le sürdürdü.

İlk filmi Hitit Güneşi ile Berlin Film Festivali'nde ikincilik ödülü kazandı (1956).

Bir yandan da Vedat Günyol'un çıkardığı Yeni Ufuklar dergisinde yazan Eyüboğlu, yazılarında emperyalizm ve kültür ilişkileri sorununa ağırlık verdi. İsmail Hakkı Tonguç'la birlikte İmece dergisini kurdu. Öztürkçeciliği abartmayan: duru bir anlatımla çeviriler yapmayı sürdürdü.

Adalet Cimcoz'la birlikte yaptıkları Eflatun'un Devlet adı kitabının çevirisiyle 1959'da Türk Dil Kurumu Çeviri ödülü aldı. Denemelerini derlediği Mavi ve Kara kitabı ile > 1960 yılında dönemin saygın edebiyat ödüllerinden birisi olan Nurullah Ataç Armağanını kazandı.

27 Mayıs 1960 müdahalesinden sonra 147'ler içinde yer alarak üniversiteden uzaklaştırıldı, Vedat Günyol’la Babeuf tan çevirdikleri Devrim Yazılan adlı kitap 1965'te toplatıldı. Ceza yasasının 142. maddesine aykırı görülen bu kitap nedeniyle yargılandı ve beraat etti.

Görevlerinin iadesinden sonra yalnızca İstanbul Teknik Üniversitesi'ndeki öğretim üyeliğine devam etti. 1966'da Sinematek'in kurucuları arasında yer aldı = ölümüne dek onur üyeliği devam etti.

Sabahattin Eyüboğlu, 12 Mart Darbesi sonrasında ise "gizli komünist örgütü kurmak" suçuyla Vedat Günyol ve Azra Erhat ile birlikte tutuklandı, dört ay tutuklu kaldıktan sonra görülen dava sonucu beraat etti.

Azra Erhat ile birlikte çevirisi için çalıştıkları Fransız yazar Rabelais'in Gargantua adlı eserinin çevirisini tamamlayamadan 13 Ocak 1973'te geçirdiği kalp krizi sonucu İstanbul'da yaşamını yitirdi.

 

Mehmet Sabahattin Eyüboğlu;

Doğumu: 1908, Akçaabat - Ölümü: 13Ocak 1973, İstanbul

Türk yazar, akademisyen ve çevirmen.

Türkiye'de, Aydınlanma düşüncesinin öncülerinden birisidir. Fransız, İngiliz, Rus, Yunan, Latin edebiyatlarından ellinin üzerinde yapıtı Türkçeye kazandırmış, özelikle Montaigne ve Moliere 'nin kuruluşuna aktif biçimde katılan Sabahattin Eyüboğlu, eski Anadolu uygarlıkları hakkmdaki belgesel filmleriyle Türk belgesel sinemasına öncülük etmiştir. Çevirileriyle ünlenmiştir. İsmail Hakkı Tonguç'la Köy Enstitüleri

Mualla Eyüboğlu ve Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun ağabeyidir.

Yaşamı:

1908 yılında Akçaabat'ta doğdu. Mehmet Rahmi Bey ve Lütfiye Hanım çiftinin beş çocuğundan en büyüğü idi. Babası, Maçkalı Eyüboğlu ailesindendi. Kaymakam olan babasının görevi nedeniyle çocukluğu Anadolu'nun değişik yerlerinde geçti. İlköğrenimini Kütahya'da (1922), ortaöğrenimini Trabzon'da tamamladı (1928). Lise son sınıfta iken girdiği sınav sonucu, Atatürk'ün talimatıyla Avrupa'ya eğitime gönderilecek gençler arasında yer aldı ve yüksek öğrenimini Dijon (1928)

Lyon (1930) ve Paris (1937) üniversitelerinde, filoloji, edebiyat ve estetik alanlarında yaptı. Bir süre Londra'da İngiliz Edebiyatı üzerine incelemeler yaptı.

Akademik kariyerine yirmi beş yaşındayken İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümundedoçent olarak başladı. (1933 -1939). Ankara'da eğitim müfettişliği ve Talim Terbiye Kurulu üyeliği yaptı;

Büyük bir eğitim hamlesi olarak gördüğü Köy Enstitüleri'ne de gönülden katılarak: Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsii'nde kültür tarihi dersleri verdi (1943 -1947); bu arada Haşan Ali Yücel tarafından kurulan Tercime Bürosu'nda çalışan (1939 -1947) çevirileriyle ünlendi Eyüboğlu.

Montaıghe, Ömer Hayyam, Moliere, 1930'lardan itibaren yazmaya başlayan Eyüboğlu'nun deneme ve eleştiri yazıları, Hâkimiyet-i Milliye ve Tan gibi gazetelerde, Kültür Haftası, İnsan, Varlık gibi dergilerde yayınlandı.

Yazılarında Türk kültürünün kökenlerine ve sorunlarına eğildi, hümanist bir düşüncenin öncülüğünü yaptı. Orhan Veli Kanık, Nurullah Ataç, Melih Cevdet Anday ile birlikte

 

Fikrîn En Tehlikelisi Gizli Kalandır.

Fikirler İşkence İle İmha Edilemezler.

Tek çare fikrin karşısına daha kuvvetli fikirlerle çıkmaktır.

Clemenceau der ki  "Cumhuriyetçi ve demokrat doğdum ve öyle öleceğim. Demokrasinin haykıran ıstıraplarını Marx'i okuduktan sonra duyabildim. "

Halk kavramı insanlığın ta kendisini anlatır gibi sınırsızdır.

Ümmetler,  Milletler Kolay Kolay Anlaşamaz, Ama Halklar Anlaşır.

HALK HER YERDE HALKTIR.

Dil gibi sanatta halktan ayrı düşünülemez. Sanat halkı,

halk sanatı besler. Canla beden ağaçla kök gibi. Üst tarafı züppeliktir.

Halkın hor görüldüğü yerlerde tiyatro gelişmemiştir. Tiyatrosuz demokrasi olmaz. Halk saygısı ve tiyatro

birbirini yetiştirir.

En çirkin yalan çocuğa ve halka söylenen yalandır.

Çünkü her ikisi de kolay kanar.

Yeni köy enstitülüler

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul Ocak.2013

http://www.medyagunebakis.com/  okkesb61@gmail.com,

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

 

 

EĞER BİR ÜLKEDE

“Hukuk Üstün Değilse, Adalet Yok Hükmündedir...”

"Türk Yargısında Kronik İşlev Bozukluğu Var"

Bağımsız Bir Millet Olan Papua Yeni Gine,  Parlamenter Demokrasi Sistemini Kabul Etmiş Ülkelerdendir.

"Adil Yargılamayı Etkileme Suçunun Oluşabilmesi İçin, Öncelikle Adil Yargılamanın Olması Gerekir."

Türkiye, ‘Hukuk Devleti İlkesizlikleriyle Malul’ Ülkeler Kategorisini Oluşturan ‘Hibrit Rejimler’ Arasında 88. Sırada. 

 

* * * * * * * * * *

TEK YOL DEVRİM.!

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM.!

Yaşasın Halkların Kardeşliği.!

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ.!

ÜLKÜMÜZ TAM BAĞIMSIZLIK VE

GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE.!

 

Hazırlanmakta olan AKP Anayasası

Halkımız İçin Kölelik Anayasasıdır,

KÖLELİK ANAYASASINA HAYIR.!

 

SU HAYATTIR… SU BİR HAKTIR…

SU, KAYNAK DEĞİL, DOĞAL VARLIKTIR.

SU YASASI ÇIKARILMALIDIR.!

 

TEMA Vakfı Eko Siyaset Bildirgesi:

 “Salt ekonomi odaklı projeler dönemi

bitmeli, Ekolojik Siyaset dönemi başlamalıdır.!”

 

GELECEĞİN TÜRKİYE’Sİ İÇİN

TEMA VAKFINDAN PARTİLERE..!

“Yaşamın sürdürülebilmesinin” ve

“sürdürülebilir gelişmenin” ön koşulu

“çevrenin, toprağın, suyun, ormanın,

biyoçeşitliliğin” korunarak yönetilmesidir.

 

ÜLKEMİZ, TOPRAKLARIMIZ…

GÖZ GÖRE GÖRE ÇÖL OLMASIN.!

YEŞİL OLMASI İÇİN DESTEK OLUN..

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP