ÖNCE SORUN YARAT, SONRA ÇÖZÜM DAYAT

Önce “Dersim Sorunu” Yarat, Sonra Çözümü Dayat…

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

ÖNCE SORUN YARAT, SONRA ÇÖZÜM DAYAT

Önce “Dersim Sorunu” Yarat, Sonra Çözümü Dayat…

Her konuda böyledirler. Önce sorun yaratırlar, sonra kurtarıcı kesilirler. İstediği sonuca böyle ulaşırlar. Yerli halk birbirine düşecek, öfkelerini gelecek kuşaklara aktaracak, birileri gelip gidip bunu kaşıyacak, küresel efendiler de hem silah satacak hem keyfini çatacak.

Dersim adını şehir ilan etmenin yolu Harput’tan geçer.

Harput bir antik şehirdir, burada bizim Oğuzlu atamız Kuruş’a yenik düşen Atina ordusunu mu anlatayım, iki nehrin birbirine Çat’tığı  (Gola Çatu) yerde Kuruş’un anısına kurbanlar kesip hala mumlar yakıldığını mı anlatayım…

Çat Gölü’nü baraj altında bırakmak Kuruş’tan intikam almaktır ve onun antik Şiraz’dan (Persepolis) buraya “Hızır gibi yetişip halkını düşmandan kurtaran” anlamında Hızır olan unvanını tarihten silmektir. Sırada Tunceli’yi tarihten silmek var…

Bölge tarihte çok büyük Pers Oğuz beylerine ev sahipliği yapmıştır. Zazaca, Perslerin devlet dilidir, bilim dilidir; Pers (Fars, Ferhat, Fırat, Part, İran…) bürokrasi ve bilim adamlarının kullandığı hitabet, sanat ve bilim dilidir.

Aziz-analı Sasani uygarlığından Osmanlı’ya kadar bu dil devlet dili olarak devam etmiştir, İran’da devam ediyor. Tunceli kalesi yıkılırsa arkasından onun için İran gelir.

Neden buralar İngiliz misyonerlik faaliyetinin merkezi yapılmıştır, bunu anlatmak için bölgenin 2 bin yıllık tarihine inmek gerek.

Evet, bölgede 8 tane misyonerlik okulu (ecnebi kolej) kurulmuştu. Atatürk onları kaldırdı. Lozan masasında bu kolejler neden en çok konuşulan konuydu, bunları anlamak için de biraz yakın tarihe girmek gerek.

Harput Fırat Koleji 1859,

Tarsus Amerikan Koleji 1878,

Merzifon Anadolu Koleji 1886,

Robert Kolej… vd.

Bunların kuruluş amaçlarına ve dönemlerine bakmalıyız.

İngilizlerin 16 yaşında padişah yaptığı Abdülmecit “batılılaşıyoruz” diye yolu açmış,  yabancılara misyoner okulu açmaları için yasal geçiş vermişti. Bugün de aynı, küreselleşiyoruz, AB’ye entegre oluyoruz, “demokratikleşme fermanı (paketi)”  getiriyoruz diye geliyorlar. Dersim adı böyle bir paketin içinde geliyor, ne alâka değil mi.?

Bakın, 2006’da, misyonerliği serbestleştiren 5544 sayılı yasayı kapalı oturumda geçirdiler.

Harput’taki kolejin kuruluş amacı Protestan Ermeni Papazı yetiştirmek idi. Acaba neden Ortodoks değil de Protestan.?

Püf noktası budur. Bölgedeki Ermeniler ve Süryaniler Ortodoks oldukları halde, neden Protestan misyonerlik… Sonuçlarını ne olarak gördük, bir düşünün; Ortodoks Ermenilere tehcir cezası…

İngiltere ve Amerikan iktidarı Evangelist Siyonist Protestandır. Kim şimdi kazandı?

“Osmanlı İmparatorluğunda misyonerlik” başlığı altında bilgi sunarda şunu okuyoruz:  

 

Fırat Koleji: Harput

13 Mayıs 1875 tarihinde kurulan bu okulun özgün adı Ermenistan Koleji’di, ancak Osmanlı Devleti’nin baskıları sonucunda 16 Şubat 1888’den itibaren adı Fırat Koleji olarak değiştirildi. Kolejin öğrenim dili Ermenice'ydi ama bu okulda çok iyi derecede İngilizce ve Türkçe dilleri de öğretilmekte idi. Okul 1915 yılındaki olaylar nedeniyle okul müdürünün sınır dışı edilmesi ile beraber kapatılmıştır.

Doğu Türkiye Misyonu ise  HarputErzurumVanMardin  ve  Bitlis’ten başlıca Rus ve İran sınırına kadar olan bütün Doğu Anadolu topraklarını içine alıyordu. 1900 yılında bu beş istasyona bağlı 97 uç istasyon bulunuyordu. Tüm bu kurumlarda 36'sı Amerikalı, 266'sı yerli 302 görevlinin gözetimi altında faaliyetler sürüyordu. Yine misyonerlerin yönetimdeki yetimhanelerde 2000 çocuk kalıyordu ki bunların yaklaşık 1100'ü Harput'tadır.

Harput Kolejine daha sonra eklenen müzik dersleriyle buradan besteciler çıktı. Ancak o bestecilere düşen görev, Katolik (Fransa) ve Protestan (İngiliz, Amerikan) misyonerlerin tutuşturduğu birbirini kırma ateşinde yanan kardeşlerine ağıtlar bestelemek olmuştur. 

http://team-aow.discuforum.info/t8998-Harput-Amerikan-Koleji.htm

Misyonerler, Cizvitler, Frensisler, Protestanlar, Osmanlı kazanını kaynatmak için Abdülmecit’ten kopardıkları izinle neler yapmamışlar ki… Ancak Suriye’de Arap Alevilerini ve tahmin etmek zor değil, belli ki Harput’ta da Türk Alevilerini kendilerine çekememişler.

Onlara karşı daha farklı yöntemler gerekecekti. Harput’u da içine alan Dersim adıyla geçen bir bölgeyi kaynatmaya Cumhuriyet döneminde devam edeceklerdi. Kendi mantıklarına göre, Cumhuriyet’in kuruluşuna destek veren bölge halkı cezalandırılmalıydı.

Bölgeyi İngiliz misyonerlerine peşkeş çeken Abdülaziz’in adını da ihmal etmemişler, Elazığ’ın adı Mamuratül Aziz olmuş, Hozat merkezli Dersim şehir ilan edilmiş (1879-86), 1886 yılında Mutasarrıflığa indirilmiş, 1892 yılında tekrar sancak yapılarak Mamuret-ul-Aziz Vilayetine bağlanmıştır.

Bkz: http://tr.wikipedia.org/wiki/Hozat

“1881 - 1922 yılları arasında Mamurat-ül Aziz vilâyetine bağlı Dersim sancağının merkezi olan Hozat 1922 yılında sancağın lağvedilmesinin ardından kaza olarak Elazığ'a bağlanmış, 25 Aralık 1935 yılında çıkarılan 2884 sayılı Tunceli Kanunu ile Hozat Tunceli’ye bağlı ilçe durumuna getirilmiştir.”

Şimdi!

Dersim adı yeniden şehir adı olsun deniyorsa, buyur İngiliz adamı Abdülaziz efendi!

Protestan misyonerleriniz görevlerini tamamlamış demek ki!

Çözüm dedikleri, İngiliz ve Fransızların Osmanlıyı Sevr’e sürüklediği planla aynı.

Dersim adı, Ortodoks’uyla Müslüman’ıyla herkes için kan ve gözyaşı demektir. Oysa Tunç bileği bükülmeyen yer, Tunç eli, HİLAL’in Oğulları demektir.

İşte Suriye, Ortodoks Ermenisiyle, Süryanisiyle, Alevisiyle, Şiisiyle, Sünnisiyle, bütün Bereketli Hilal’in oğulları orada birlikte direniyor!

Daha bitmedi. Tunceli’ni “Eli Tunç” yapan Pülümürlü Zeynep Sultan’ı bilmiyorlar. Kamer Genç de bilmiyor. Diyap Ağa onun kolundan geliyor, bunu biliyor olmalıydı ki, “Biz Türküz” demişti.

Tarihi düşmanlarımız bunu çok iyi biliyorlar. Hızır Dede mekânı, Çat Gölü’nden Harput’a yer altından giden yolun tarihte ne anlama geldiğini bizden önce biliyorlar. Her geldiklerinde burada bize yenildiklerini ise hiç unutmuyorlar. Onun için MÖ.400’de, Anabasis kitabında anlattıkları, Üsküdar valisi Kioslu(Oğuzlu) Kyrus’u ağabeyi Akmenid Oğuzlu Beyi Büyük Kuruş’un üzerine saldıklarında, Fırat kenarında kardeşini yenerek 10 bin Yunan yağmacı askerini salıveren Büyük Kuruş’u anlatmazlar, Yunan ordusunun tam yenik düştüğü yeri ise hiçbir kaynakta telaffuz etmezler. Bedro Kayalığı, Kuruş Bostanları, adını hangi Oğuzlu beyinden alır, bunları yazdırmazlar. Sadece Dersim katliamı derler, Dersim İsyanı demezler, bunu dillerine dolamışlardır, onun da altında İngiliz-Fransız parmağı olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı.?

Anlaşılıyor ki, misyoner kolejlerini kapatmışız, fakat ne acıdır, onların ektiği ayrık otları yeşermeye .devam ediyor.

Meraklısına birkaç Zazaca sözcük ve kavram açacağım:

ZAZA; Oğuzlu Beyi Kuruş’un ve Azize Leyla Zeynep’in kolundan gelenler. İslamiyetin doğuşunda, Zaddayi, Şeddayiler denilen bu kol, Yahudi kökenli Ermeni Hanedanı Bagradi /Pakratunilere karşı Hz.Ali gibi savaşan “Aziz ordular” anlamında Zaza adıyla anılır. Zaza adı, Hitit/İsis/Aziz kavramıyla örtüşür.

Tarih boyunca sembollerinde sarı Hilal(Tur-si) ve kırmızı Şems (Güneş)vardır.

Ahretlik kavramı; Rize’de yaşlı kadınlar arasında yaygındır.

Îvrayîm: İbrahim

came: cami

cüab/cuap: cevap

niwazîl: hastalık (nuzul)

se‘at: saat, zaman

tinya: biricik, tek olmak (timya)

khêr: iyilik, hayır (olsun heyirune)

za’îf: zavallı, değer olarak altta olma

Düşmanlarımız Da Biliyor Bu Oyun Er Geç Bozulur. Onun İçin Saklı Gizli Oynuyorlar.

Başbakanın açacağı paketlerden bize hayırlı hiç bir şey çıkmayacağını herkes bilsin. Kılıçdaroğlu da bilsin. Çünkü o paketler yine dışarıda hazırlanmaktadır.

Tarihe bakarak konuşuyorum; Tunceli halkını “siz başkasınız” tuzağına çekerek yalnızlaştırmanın peşindedirler. Büyük Kürdistan projesine onları katmanın yolu, onları Türk halkından ve İslam’dan kopartmaktan geçer. Bunu kotarıyorlar. Önce bıktırıp, sonra ayrılık istesinler ki, o zaman “tek çözüm bombalamaktır” diye gelecekler. Bizi bize kırdırtmak!

Şimdi yeni bir “Dersim sorunu” yaratma aşamasındalar. Önce sorun yaratırlar, sonra çözüm dayatırlar.

Birileri bana “Alevi deme bak Atatürk olsaydı sizi bombalardı” diye mesaj gönderirse hiç şaşırmayacağım, böyle dezenformasyon misyonerleriyle Ankara’da sıkça karşılaşmaya başladık.

İşleri zor elbette, çünkü koskoca bir Oğuzlu Türk tarihi var karşılarında.!

Mahiye Morgül - 27.9.2013

Yayında: http://www.milliiradebildirisi.org

 

Mahiye Morgül, Ankara –Kasım.2013 – mahiye@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/  - okkesb@telmar.net,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb61@gmail.com,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,

MEDYAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

Mahiye Morgül, Ankara –Kasım.2013 – mahiye@gmail.com,

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP