DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET

Bir arkadaşımız son köşe yazısında, Sivil Toplum Örgütlerinin, bilerek veya bilmeyerek ya da en tehlikelisi *kanun dışı* yanlış-hatalı örgütlendiklerini, Sahte unvanlar altında yaptıkları etkinlik ve faaliyetler ile bu etkinliklere üst düzey yöneticileri konuk ettiklerini ve bu etkinliklerden haksız kazanç elde edilip edilmediğinin anlaşılamadığını, bu tür örgütlenme içinde olanların ise temsil ettikleri toplulukları da kandırdıklarını belirtmiştir.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

Bir arkadaşımız son köşe yazısında, Sivil Toplum Örgütlerinin, bilerek veya bilmeyerek ya da en tehlikelisi *kanun dışı* yanlış-hatalı örgütlendiklerini, Sahte unvanlar altında yaptıkları etkinlik ve faaliyetler ile bu etkinliklere üst düzey yöneticileri konuk ettiklerini ve bu etkinliklerden haksız kazanç elde edilip edilmediğinin anlaşılamadığını, bu tür örgütlenme içinde olanların ise temsil ettikleri toplulukları da kandırdıklarını belirtmiştir.

Bunların sonucunda ise doğal olarak kandırılma ve kullanılmayı fark edenlerin, sadece bunu yapanlardan değil tüm Sivil Toplum Kuruluşlarından soğuduklarını ve uzaklaştıklarını yeni etkinlik ve faaliyetlere katılıp katılmama konusunda çekimser kaldıklarını, bunun da Sivil Toplum İnisiyatifini, vatandaş duyarlılığını zayıflattığını açıklamıştır.

Bu duruma *el konulmasının zamanı geçmektedir. Bu durum yazımızın başlığındaki *Dernekler Kanununa Muhalefet* terimiyle açıklanamaz. Çünkü

Arapçada - muhalefet: isim (muha : lefet) Arapça muhalefet,

Türkçede -1.Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olma durumu, aykırılıktır.

Bireysel anlamda 2.Karşı görüşte, tutumda olan kimseler ve örgütleri topluluğu.

Kurumsal anlamda 3.Demokraside iktidarın dışında olan parti veya partiler. Demektir.

Atasözü, deyim ve Birleşik fiiller,  olarak bakıldığında *muhalefet etmek*

Birleşik Sözler, olarak bakıldığında ise muhalefet partisi, ana muhalefet, kıyasa muhalefet, muhalefet şerhi gibi deyimlerle karşılaşırız.

Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi bazı unvanları hala (yanlış, hatalı, kasıtlı ya da art niyetli) ısrarla kullananların *Muhalefet*inden söz edilemez. Bu olsa olsa Kanuna karşı gelme yani *yasayı ihlal* kapsamına girer.

Türk Demokrasi’nin her alanda gelişmesinde Sivil Toplum Örgütlerinin önemi her geçen gün daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Bu örgütlenmelerin günümüz şartlarına ve Avrupa Birliği Müktesebatına uygun bir şekilde olması için; 

Derneklerin hareket alanları ve faaliyetlerini düzenleyen eski kanunların özelliklerini kaybetmesi ile birlikte 18184 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7.10.1983 Tarih, 2908 Sayılı eski Dernekler Kanunu;  yerine yeni yasa hazırlanarak 4.11.2004 tarihinde Resmi Gazete yayımlan 5253 sayılı kanunla değiştirilmiştir.

Doğal olarak, Yeni Yasa ile artık Dernekler Faaliyetlerini yeniden düzenlemek ve AB uyum yasalarına aykırı olan yapılanmalarını değiştirmek, yani tüzük değişikliği için Genel Kurul veya Olağanüstü Genel Kurul ya da en yakın tarihteki Olağan Genel Kurullarında gerekli değişiklik kararlarını almak zorundadırlar.

Yeni yasada her şey gayet açık ve net bir şekilde tarif edilmiş olmasına rağmen Hala eski alışkanlıklarını devam ettiren *burası Türkiye’dir, ne yapsan yeridir* diyerek bildiklerini okuyanlar hala mevcuttur.

Yeni yasada kimin nereye üye olması gerektiği, ast, üst kurumları açıkça yazılmış, yapacağı çalışmalar ve sorumlu olacağı kurumlar, kullanabileceği unvan’lar belirtilmiştir.

Buna göre her derneğin kendi tüzüklerinde belirttiği konuları tek başına yapabileceğinin yanında üye olabileceği üst kurumlar ile de neler yapabileceği kurallara bağlanmıştır.

Geçmişteki yasanın eksik taraflarından biri olan “birçok derneğin ortak faaliyetler yapabilecek bir yasal merkezleri yoktu.

Bu boşluğu tek bir dernek içerisinde toplanıp “Gönül Birlikteliği” – “Dernekler Birliği” isimlerini unvan gibi kullanarak uzun yıllar çalışmalarını sürdürdüler.

Ancak, en önemli konu; Aslında eski diğer bazı kanunlarda var olmasına rağmen pek dikkate alınmayan *Birlik* konusudur.

Bilindiği gibi bir derneğin isminde *Birlik* unvanını kullanması için “Uluslar arası olma ve Ticari olma” zorunluluğu vardır Örneğin, *Tarım Satış Kooperatifleri Birliği” – FİSKKO BİRLİK – Türkiye Ziraat Odaları Birliği – Sanayi, Ticaret Oda ve Borsaları Birliği* gibi. 

Fakat Sosyal, Kültürel, Çevre Koruma, Güzelleştirme, Yardımlaşma, Dayanışma, Mezunlar ve Mensupları gibi unvanları kullanan ve ticari faaliyetleri sınırlı ve dar kapsamlı olan dernek yapılanmaları *Birlik* nitelikleri olmadığından bu unvanı kullanmaları kesinlikle yasaklanmıştır.

 “Gönül Birlikteliği” ve “Dernekler Birliği” unvanlarının kullanılması 5253 sayılı Kanunun yürürlüğünden itibaren ortadan kalkmıştır.

Ama İstanbul’da bulunan yöresel kaynaklı Derneklerin (Rize, Giresun, Samsun, Trabzon) içerisinde geçmişteki alışkanlıklarını Yasa’nın üzerinde tutup, yeni düzenlemelere ve Anayasa Değişiklikleri ile de desteklenerek hazırlanan 04.11.2004 tarih 5253 sayılı yeni Dernekler Kanunu’na karşı geldikleri gözlenmektedir.

İstanbul’da Kurulu İl Derneklerinin birçoğunun Federasyon’u ve bununla birlikte bu il Federasyonların bağlı olduğu Konfederasyonları mevcuttur.

Örneğin KASTOB (Karadeniz Sivil Toplum Örgütleri Birliği)  Artik *Konfederasyon adını alarak faaliyetini sürdürmektedir.

Sivil Toplum Örgütü olarak sivil inisiyatifin egemen olduğu bir süreci isteyen Dernek Başkanlarının da Ülkede çıkarılan Kanun’lara riayet etmekte herkesten çok öncü olmaları gerekir.

Yoksa bu konumlara gelmiş, görevleri; halkı bilinçlendirmek yapılan yanlışlarını veya eksik çalışmalarını düzeltmek, tamamlamak için çalışma yapması gereken Dernek Başkanlarının *kurulu Federasyonları olmasına rağmen* hala “Dernekler Birliği“ unvanı altında çalışma yapmaya devam etmeleri *KANUN’A MUHALEFET* suçu işlemeleri demektir.

Gerçekte olması gereken; FEDERASYON’LAR içerisinde yer almalarıdır. Gerek Başkanı oldukları Dernek çalışmalarını tek başına yaptıkları gibi, gerektiğinde Federasyon çatısı altında da bazı çalışmaları yapmaları ve Kanun’da belirtilen seçme ve seçilme maddelerindeki Kanunların kendilerine vermiş oldukları haklarını Demokratik çerçevede kullanarak, Federasyon Başkanı, yönetim kurulu üyesi olmalarını, bunu yaparken de yeni Dernekler Kanunu çerçevesinde yasal olarak yapmaları gerekir.

Şu anda yasal olmayan bir Unvan altında inatla çalışmaların sürdürülmesi ile ortaya çıkan bu olumsuz yapının aslında istenmeden de olsa İstanbul gibi bir metropol kentte, Karadeniz’den gelen hemşerileri arasında da ayrışmaya neden olduğu, beraberliğe zarar verdiği, yapılan çalışmalarda da istenilen başarının sağlanamadığı açıkça görülmektedir.

Bu konuda açık bir dille ifade etmek gerekir ise önümüzdeki aylarda Karadeniz illeri Derneklerinin İstanbul’da yapacakları faaliyetler de, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin, Gümüşhane ve diğer illerimizdeki “Dernekler Birliği” oluşumlarının sonlandırılmasını ümit ederiz.

Belirtmiş olduğumuz illerin hepsinde bu yaklaşımların olduğu, tümünün aynı kategoride değerlendirilmesi gerektiğinin anlamı çıkarılmamalıdır ama Karadeniz illerine ait Derneklerin içerisinde oluşan bu tür oluşumların artık ortadan kaldırılması ve bu yazımızdan pay çıkaracağını dileyerek, esen kalın diyoruz.

ÖNEMLİ NOT:

İş bu yazı hiçbir kişiyi, kurumu hedef olarak dikkate almadan, İlzam ve İtham etmeden, sadece görülen gereklilik üzerine tamamen bilgilendirme ve bilgi paylaşımı amacıyla yazılmıştır. Suç Duyurusu değildir..

Ökkeş Bölükbaşı - istanbul

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP