FARKI ETMELI INSAN

Farkı fark etmeli, Fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen... Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli. Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

http://www.medyagunebakis.com & http://www.istanbulgunebakis.com FARKI ETMELI INSAN Farkı fark etmeli, Fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen... Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli. Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli. Şu çok geniş görünen dünyanın, ahrete nispetle anne karnı gibi olduğunu fark etmeli. Henüz bebekken ‘Dünya benim!’ dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı olduğunu, ölürken de aynı avuçların ‘her şeyi bırakıp gidiyorum işte!’ dercesine apaçık kaldığını fark etmeli. Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli. Baskın yeteneğini fark etmeli sonra. Azraillin her an sürpriz yapabileceğini, nasıl yaşarsa öyle öleceğini fark etmeli insan Hayvanların yolda, kaldırımda, çöplükte ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini fark etmeli. Yaratılmışların en güzeli olduğunu fark etmeli ve ona göre yaşamalı. Gülün hemen dibindeki dikeni dikenin hemen yanı başındaki gülü fark etmeli. Evinde kedi, köpek beslediği halde çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını fark etmeli. Eşine ‘seni çok seviyorum!’ demenin mutluluk yolundaki müthiş gücünü fark etmeli. Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini ama arka sokaktaki komşusunun o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli. Zenginliğin ve bereketin sofradayken önünde biriken ekmek kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli. Annesinden doğarken tertemiz teslim aldığı gırtlağını ve aşırı beslenme yüzünden sarkan göbeğini fark etmeli, fark etmeliyiz çok geç olmadan..... Ömür dediğin üç gündür, dün geldi geçti yarın meçhuldür... O halde ömür dediğin bir gündür,o da bugündür.... Can Yücel http://www.medyagunebakis.com & http://www.istanbulgunebakis.com FARKI ETMELI INSAN Farkı fark etmeli, Fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen... Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli. Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda bir metre karelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli. Şu çok geniş görünen dünyanın, ahrete nispetle anne karnı gibi olduğunu fark etmeli. Henüz bebekken ‘Dünya benim!’ dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı olduğunu, ölürken de aynı avuçların ‘her şeyi bırakıp gidiyorum işte!’ dercesine apaçık kaldığını fark etmeli. Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli. Baskın yeteneğini fark etmeli sonra. Azraillin her an sürpriz yapabileceğini, nasıl yaşarsa öyle öleceğini fark etmeli insan Hayvanların yolda, kaldırımda, çöplükte ama kendisinin güzel hazırlanmış mükellef bir sofrada yemek yediğini fark etmeli. Yaratılmışların en güzeli olduğunu fark etmeli ve ona göre yaşamalı. Gülün hemen dibindeki dikeni dikenin hemen yanı başındaki gülü fark etmeli. Evinde kedi, köpek beslediği halde çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlığını fark etmeli. Eşine ‘seni çok seviyorum!’ demenin mutluluk yolundaki müthiş gücünü fark etmeli. Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini ama arka sokaktaki komşusunun o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli. Zenginliğin ve bereketin sofradayken önünde biriken ekmek kırıntılarını yemekte gizlendiğini fark etmeli. Annesinden doğarken tertemiz teslim aldığı gırtlağını ve aşırı beslenme yüzünden sarkan göbeğini fark etmeli, fark etmeliyiz çok geç olmadan..... Ömür dediğin üç gündür, dün geldi geçti yarın meçhuldür... O halde ömür dediğin bir gündür,o da bugündür.... Can Yücel JAPONYA'DA BİR ÇOCUK Japonya'da bir çocuk 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş. Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya’nın ünlü bir Judo ustasına gidip yapılacak bir şeyin olup olmadığını sormuş.. Hoca: Getir çocuğu ..bir bakalım, demiş. Ertesi gün baba-oğul varmışlar hocanın yanına.. Hoca çocuğu süzmüş ve:Tamam demiş..yarin eşyalarını getir, çalışmalara başlıyoruz.Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiş ve 'bu hareketi çalış 'demiş. Çocuk bir hafta ayni hareketi çalışmış.. Sonra hocasının yanına gitmiş. Bu hareketi öğrendim başka hareket göstermeyecek misiniz?'diye sormuş. Hocanın cevabi: -Çalışmaya devam et olmuş...2 ay,3 ay,6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş.. Çocuk bu bir yıl boyunca hep o ayni hareketi tekrarlamış. Hocanın yanına tekrar gitmiş: Hocam bir yıldır ayni hareketi yapıyorum bana başka hareket göstermeyecek misiniz? Sen ayni hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz..2 yıl ,3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını doldurmuş.Bir gün hocası yanına gelip. ...'Hazır ol! ' demiş.. 'Seni büyük turnuvaya yazdırdım.Yarin maça çıkacaksın!'..Delikanlı sok olmuş.. Hem sol kolu yok hem de judo da bildiği tek hareket var. Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş; ama hocasına saygısından ses çıkarmamış. Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmış. Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış. Derken.. ikinci ,üçüncü maç....çeyrek, yari final ve final...Finalde delikanlının karşısına ülkenin son on yılın yenilmeyen şampiyonu çıkmış. .... Tam bir üstat delikanlı dayanamayıp hocasını yanına koşmuş..'Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakin hele..Bende ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var..bu kadar bana yeter..bari çıkıp ta rezil olmayayım izin verin turnuvadan çekileyim..' -Olmaz demiş hocası. Kendine güven, çık dövüş. Yenilirsen de namusunla yenil. Çaresiz çıkmış müsabakaya. Maç başlamış. Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmış ve tak.! Yenmiş rakibini şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş: -Hocam nasıl oldu bu is? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım.? -Bak oğlum 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki, artik yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir, ikincisi de o hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir.! Bunu anlatan dostumuz bir de sunu ekledi: 'İnsanların eksiklikleri bazen, ayni zamanda en güçlü tarafları olabilir: Ama yeter ki bu eksiklik kafalarında olmasın..!! ' http://www.medyagunebakis.com & http://www.istanbulgunebakis.com JAPONYA'DA BİR ÇOCUK Japonya'da bir çocuk 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş. Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya’nın ünlü bir Judo ustasına gidip yapılacak bir şeyin olup olmadığını sormuş.. Hoca: Getir çocuğu ..bir bakalım, demiş. Ertesi gün baba-oğul varmışlar hocanın yanına.. Hoca çocuğu süzmüş ve:Tamam demiş..yarin eşyalarını getir, çalışmalara başlıyoruz.Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiş ve 'bu hareketi çalış 'demiş. Çocuk bir hafta ayni hareketi çalışmış.. Sonra hocasının yanına gitmiş. Bu hareketi öğrendim başka hareket göstermeyecek misiniz?'diye sormuş. Hocanın cevabi: -Çalışmaya devam et olmuş...2 ay,3 ay,6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş.. Çocuk bu bir yıl boyunca hep o ayni hareketi tekrarlamış. Hocanın yanına tekrar gitmiş: Hocam bir yıldır ayni hareketi yapıyorum bana başka hareket göstermeyecek misiniz? Sen ayni hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz..2 yıl ,3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını doldurmuş.Bir gün hocası yanına gelip. ...'Hazır ol! ' demiş.. 'Seni büyük turnuvaya yazdırdım.Yarin maça çıkacaksın!'..Delikanlı sok olmuş.. Hem sol kolu yok hem de judo da bildiği tek hareket var. Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş; ama hocasına saygısından ses çıkarmamış. Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmış. Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış. Derken.. ikinci ,üçüncü maç....çeyrek, yari final ve final...Finalde delikanlının karşısına ülkenin son on yılın yenilmeyen şampiyonu çıkmış. .... Tam bir üstat delikanlı dayanamayıp hocasını yanına koşmuş..'Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakin hele..Bende ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var..bu kadar bana yeter..bari çıkıp ta rezil olmayayım izin verin turnuvadan çekileyim..' -Olmaz demiş hocası. Kendine güven, çık dövüş. Yenilirsen de namusunla yenil. Çaresiz çıkmış müsabakaya. Maç başlamış. Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmış ve tak.! Yenmiş rakibini şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş: -Hocam nasıl oldu bu is? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım.? -Bak oğlum 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki, artik yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir, ikincisi de o hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir.! Bunu anlatan dostumuz bir de sunu ekledi: 'İnsanların eksiklikleri bazen, ayni zamanda en güçlü tarafları olabilir: Ama yeter ki bu eksiklik kafalarında olmasın..!! ' http://www.medyagunebakis.com & http://www.istanbulgunebakis.com

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP