HAYATIMIZLA OYNUYORLAR!
Önlem Almazsak Durum Çok Vahim ! 
Geçen gün bir marketin balık reyonunda gördüm.
Bilenler bilir, havyar (siyah) kutusu tipiktir.
Baktım, Rusça ve Kiril harflerinin taklidi İngilizce 'chaviar' yazıyor kapakta.

Bir de mersin balığı resmi. Altında da,
"Original Product of Russia" yazmışlar.
Karadeniz’de mersin balıklarını bitirdik şükürler olsun.
Ruslar, Azeriler ve İranlılar uyanıklık yaptılar, Hazar Denizi'nde balığı
yakalayıp ameliyatla yumurtasını alıp, balığı geri bıraktılar.
Biz Türk usulü çalıştık, balığı da, yumurtayı da yedik.
(Hatta yumurtlama erginliÄŸine
gelmemiş balıkları da yedik).
Kavanozdan gördüğüm kadarıyla siyah inci taneleri parlıyor, tıpkı havyar.
Satıcıya sordum, "bu mersin balığı havyarı mı.?", "evet
abi" dedi.
"Neden ucuz.?" "Rusya'dan geliyor abi, Hazar havyarıı".
Kavanozun altındaki etiketi de okumalı. Derin bilgiler var orada.
İçindekiler: Okyanus balık bulyonu (uskumru), Tuz, Zeytinyağı, Pektin E211,
Sodyum benzoat. E202, Potasyum Sorbat, DoÄŸal renk E153. MuhteÅŸem, deÄŸil mi.?
Sen uskumruyu al, parçala, minik toplar yap, siyaha boya, koruyucu
kimyasallarla harmanla ve elaleme "doğala özdeş haavyar"diye kakala. Satan
adamın haberi yok. Baktım markette zencefilli gazoz da var, ithal etmiş
büyüklerimiz,sağ olsunlar. İçinde zencefil var mı? Yok. Aroması da, rengi de
yapay. 
Ama kendisi doğala özdeş.
Bizim bir çiçekçi var, serada karanfil ve gül yetiştiriyor.
Satmadan önce üstlerine koku sıkıyor. Doğala özdeş gül.! - Zavallı bülbül.!
Kayseri'nin en ünlü mantıcısına götürdüler, Kaşıkla diye bir yer.
'Yer' demek doğru değil, entegre tesis mübarek.
Bir kapıdan 80 kilo giren, diğer kapıdan 100 kilo çıkıyor.
"En iyi Kayseri mantısı burada"
Aldım iki kutu, eve getirdim koydum dondurucuya.
Bir ay sonra yemeğe kalktık, baktık mantı acılaşmış.
Niye ki.? Et mi bozuldu.?
Etin bozulması mümkün değil, çünkü et yerine soya kıyması kullanıyorlar, içinde
et olan mantı neredeyse kalmadı.
Acılık içindeki azot gazından geliyor. Raf ömrü uzasın diye paketlenme
aşamasında azotu basmışlar mantıya. Doğala özdeş.!

Bir Bilgi Daha:
O, mantının raf ömrü uzasın diye
içine konan azot gazı zamanla gıda zehirlemesine yol açıyor. Bunların hepsi
doğayla özdeş gazlar. Onlara "gıda gazı" diyorlar. Azot gazı da,
oksijen de istenmeyen durumlarda inert atmosfer oluşturarak gıdaların kısa
sürede bozulmasını önlüyor.
Mesela, taze etlere de oksijen gazı
veriyorlar ki, hep taze, kıpkırmızı görünsün raflarda. Yasal bunlar, girin
internete "gıda gazı" diye yazın, görün neler yediğinizi.
Markete üzüm gelmiş. Kırmızı, iri, dipdiri şeyler. Erik gibiler maşallah!
Nereden Geliyor
Bunlar.? Åžili'den.
Şili mi.? Evet.! Kaç gündür buradalar.? 3-5 gün oldu.
Düşünün, Şili'nin bir köyünde topluyorlar bunları. Uzun yolculuklar sonunda
bizim kasabaya kadar geliyor. Bir süre bizim manavda bekliyor. Alıyorsun eve
getiriyorsun, evde de 3-5 gün daha, bana mısın demiyor. Hala kütür kütür. İyi
ama, nasıl.?
Şahane şeyler var, adına ilaç diyorlar. Üzümlere verilen bu ilaçlardan birinin
etiketindeki faydaları sayalım mesela:
Dane büyüklüğünü arttırır,Dane ağrılığını arttırır,Dane şeklini daha düzgün
olarak değiştirir, Tam olgunlaşmadan daneye parlak sarı yeşil rengini verir,
Dayanıklı ve dirençli kabuk sayesinde hasat ve hasat sonrası olabilecek
yaralanmalar en aza iner, hastalıklara direnç katar, Kullanım dozu
yükseldiğinde sofralık üzümlerde hasadı geciktirir. Raf ömrü uzar. 
NEDİR BU? SİTOKİNİN.
BÜYÜME HORMONU.
Bakın şu şansa ki, sitokinin insanda da aynı işe
yarıyor. Sonra anneler şikayet ediyorlar "ee benim çocuk erken
kıllanıyor.!"
Bu dünya böyle hanım abla, sen üzümü alırken kıllanmazsan, çocuğun kıllanır.
Adana'da çiftçilerle çalışıyoruz. Yaz güneşi altında soğutması olmayan tankerle
süt topluyorlar mandıralara.
Şöföre soruyorum "Bozulmuyor mu bu sıcakta süt.?"
"Abi, tankere iki bardak hidrojen peroksit döküyorum, akşama kadar bir şey
olmuyor."
Hidrojen peroksit dediği şey kadınların saçlarının rengini açmak için
kullandıkları bir kimyasal.
Çok kötü değil, sadece canlıları öldürüyor. Süte koyunca bütün bakteriler
ölüyor, geriye bozulacak bir şey de kalmıyor.

DOĞALA ÖZDEŞ SÜT.!
Bu anlattıklarımın hepsi yasal.
Temel problem şu ki: İnsan doğa ilişkisi değişti.
İnsan yeni bir doğa kurgusu yaptı, kendini doğanın dışına aldı, doğayı
alınır-satılır mal yaptı, sentetikleştirdi ve tüketime sundu.
Hal böyle olunca, insan kendinin doğal bir varlık olduğunu unuttu. (Beşer işte,
unutacak elbet)
İnternetten pantolon, ayakkabı, peynir, arkadaş ve sevgili edinmeyi marifet
bildi.
Optik kabloların sunduğu hayatı da hayat bildi.İnsan artık bu.!
Doğala özdeş.!
Â
@#MedyaGünebakış ©#MedyaGünebakış
Ökkeş
Bölükbaşı,
İstanbul-Ağustos.2018- okkesb61@gmail.com, http://www.medyagunebakis.com/
--- okkesb@turkfreezone.com,
Â
|