KARA YÖRÜK ÇADIRININ DUMANI TÜTÜYORSA...!

Ey Ağalar Beyler, Toroslara Çıkın Bir Bakın. Nerede Kara Bir Yörük Çadırı Görürseniz, Dumanı da Tütüyorsa; Dünyada Hiç Bir Güç Bizi Asla Yenemez.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

30.AĞUSTOS.1922 BAŞKOMUTANLIK ZAFERİ.!


30.Ağustos.1922  Başkomutanlık ve Milli Mücadele Zafer Bayramı.!

*-Ya istiklal, ya ölüm.!-*

 

 *-Ne mutlu Türküm diyene.!-*

 

*-Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.!-*

 

*-Büyük şeyleri büyük milletler yapar.!"

 

*-En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır.!-*

 

*-Fikirler zorla ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez.!-*

 

*-Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.!-*

 

*-Bizim milletimiz, vatanı için, hürriyeti ve egemenliği için fedakâr bir halktır.!-*

 

*-Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur.!-*

 

*-Ey ağalar beyler, Toroslara çıkın bir bakın. Nerede kara bir Yörük çadırı görürseniz, dumanı da tütüyorsa dünyada hiç bir güç bizi asla yenemez.!-* 

 

*-Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.!-*

 

*-Felaket ve saadet getirsin, iyi ve fena olsun, daima gerçekten ayrılmayacağız.!-*


 

*-Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk milletine canımı vereceğim.!-*

 

*-Memleket mutlaka modern, medeni ve yeni olacaktır. Bizim için bu hayat davasıdır.!-*

 

@#MedyaGünebakış ©#MedyaGünebakış

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul-Ağustos.2018- okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ --- okkesb@turkfreezone.com,

 

 

KARA YÖRÜK ÇADIRININ DUMANI TÜTÜYORSA...!

*-Ey Ağalar Beyler, Toroslara Çıkın Bir Bakın. Nerede Kara Bir Yörük Çadırı Görürseniz, Dumanı da Tütüyorsa; Dünyada Hiç Bir Güç Bizi Asla Yenemez.!-* 

 

Sarıkeçililer, binlerce yıldır Toroslarda yürüyorlar. Anadolu'nun önemli Yörük boylarından biri olan ancak modernleşmeyle birlikte giderek yaşam alanları daralan Sarıkeçililer, zamana direnen kültürlerini ve yaşama biçimlerini sürdürmekte zorlanıyorlar. Onlar doğanın çocukları. Dolayısıyla dilini bildikleri doğanın çetin şartlarına karşı en iyi onlar dayanıyor. 

 

ONLARIN DUMANI TÜTÜYORSA BİZİ KİMSE YENEMEZ

Kış aylarını Akdeniz'de, Mersin sahillerinde, Yaz aylarını ise Konya ve Karaman'ın yaylalarında geçiren bu göçebe topluluk, bürokratik engeller ve çeşitli baskılara karşın göçerek yaşamayı sürdürmeye kararlılar. 
24-26 Eylül 2010 tarihlerinde Konya'da düzenledikleri Yörük Şenliğine bütün doğa tutkunlarını ve Yörük Türkmen kültürüne ilgi duyan herkesi davet eden Sarıkeçililer  Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Çoban Savran, Sarıkeçililerin yaşamlarını sürdürdüğü alanlarda baskılara ve zorluklara maruz kaldıklarını söylüyor. Yaklaşık iki buçuk ay sürecek büyük yolculuğun hazırlıklarının başladığı şu günlerde, göç şenliği öncesi sorularımızı yanıtlayan Savran, kendilerine' son göçerler' denmesine kızgın. Zira bu, son kez göçülüyor anlamına da geliyor. "Göçen son grubuz ve sonsuza kadar göçeceğiz" diyen Savran, "Biz Toroslarda o kara çadırların bekçileriyiz. O dumanı da tüttürüyoruz. Bu çoban ateşini de birlikte yakalım, bu kültür sonsuzluğa kadar sürsün istiyoruz" diye ekliyor...
İşte Konya yaylalarında göç için çadırların toplandığı şu günlerde "Sarıkeçililer ne istiyor?" diye sorarak teybimizi uzattığımız Pervin Çoban Savran'ın anlattıkları...

 

YÜZYILLARIN GELENEĞİ BİR ÇIRPIDA YOKEDİLEMEZ
Son zamanlarda Sarıkeçililerin son kez göç ettiklerine dair basında yer alan kasıtlı ve yalan haberlere öfkeliyiz. Yüz yıllardır süregelen bir gelenek böyle bir çırpıda yokedilemez. Birileri geliyor, bizim üyelerimizden görüş alıyor, 'şunları şunları söylerseniz iyi olur' diyorlar. Onlar da 'artık biz de bıktık bu yaşamdan, biz de yaşamak istiyoruz' türünden şeyler söylüyorlar. Ya da söylettiriliyor. Bu tür yalan haberlere artık son verilmeli diye düşünüyorum. Ülkemiz, 2006 yılında UNESCO tarafından hazırlanan Somut Olmayan Kültürel Miras'ın korunması projesine imza koydu. Yani Türkiye olarak somut olmayan kültürel mirası korunması adına imza atılmış. Sarıkeçililer gibi başka bir topluluk kalmadı artık ülkemizde. Bu kültürün korunması için uluslararası düzeyde imza atılmış. Bu konudaki bilincin geliştirilmesini istiyoruz. Yaptığımız etkinliklerle de bunu kamuoyuna aktarmaya çalışıyoruz. Fotoğrafçı, dağcı, televizyoncu, gazeteci ya da bu kültüre ilgi duyan herkesi, işini dürüst bir şekilde yapabilen insanları yanımızda görmek istiyoruz biz.

 

BİZİ SİNDİRMEYE ÇALIŞIYORLAR
Bize yaşam hakkı verilmek istenmiyor adeta. Örneğin Konya'da çok büyük sıkıntılar yaşadık.Daha önce coğrafi alanlar daralmıştı. Şimdilerde psikolojik baskılara kadar dayandı iş. Orman muhafaza memurlar üyelerimizi götürmeye kalktılar. Bunun üzerine Jandarma çağırdık. Bu baskıları mahkemeye de taşıdık. Pazartesi günü Hadim'de bir duruşmamız var bu konuda. Duruşmaya girecek üyemiz bana 'sen de gel' dedi. Allah izin verirse gideceğim ama bizim de yürüyüş hazırlıklarımız var. İşte bunlar tek tek baskı altına almanın yolları. Tek tek sindirmeye çalışıyorlar. Çobanımız ne bilsin, üyemiz ne bilsin hakkının ne olduğunu. Ben de ona 'git mahkemede herşeyi olduğu gibi anlat' dedim. 'Yaşadığın alanın hazine arazisi değil, bedel karşılığı köylüden kiralanan bir alan olduğunu söyle. Muhtar da yanında olacak' dedim. Sonuçta bölgede beni biliyorlar. Başbakan'a bir kaç kez yazılı dilekçe ilettim, sonrasında Orman İşletme Müdürlüğü'nde sorgulandım resmen. 'Bu şikayetin ne, bu zulum ne' diye. Jandarma sorguladı, 'bunlar ne demek?' diye. 'Bunların hepsi zulüm, bize bu yapılanlar baskıdır' dedim ben de. Bizi böylesi baskılarla yıldırmaya çalışıyorlar.

 

500 KİLOMETRE YÜRÜYORUZ
Yaz gelince sahiller ısınıyor ve doğada canlanma oluyor. Doğayı tahrip etmemek için yaylaya göç ediyoruz. Hayvanların daha sağlıklı olmaları ve su kaynaklarından yararlanmak için bulunduğumuz bölgeyi değiştirmemiz gerekiyor. Bu amaçla yaylaya, yükseklere göç ederiz. Şimdi bizim bulunduğumuz Orta Toroslarda geceler serinledi. Konya ovasında harmanlar kalktı. Buğday, nohut, fasulye gibi harman sırasında yere dökülen bitkileri de hayvanlara yedirerek yavaş yavaş göç ediyoruz. 400-450 kilometre yürüyoruz. Bazen bu mesafe daha da uzun, 500-550 kilometreyi buluyor. Çünkü bizim belirli bir yolumuz yoktur. Subaşları, çeşme, sarnıç gibi hayvanları sulayabileceğimiz su kaynaklarının bulunduğu güzergahları seçeriz. Hayvanlarını kamyon ve traktörlerle göç ettirenler daha fazla sıkıntı çekiyor. Sürüyle yürüyerek göç eden üyelerimiz daha rahat. Çünkü taşıtın giremediği yerler var. Hayvanlarla birlikte söz ettiğim mesafeyi yürüyerek katediyoruz. Günde yaklaşık 6 ila 10 kilometre arası yürüyoruz. İlkbahar göçü biraz hızlı gider. Çünkü bahar yenilenme, diriliştir. Yaklaşık 45 ile 60 gün arasında sürer. Sonbahardaki dönüş göçü ise yaklaşık 75 gün sürer. Konaklaya konaklaya döneriz. Üç yıl öncesi yaklaşık 2 bin kişilik bir nüfusumuz vardı. Tabi bu arada Karaman'a yerleşenlerimiz oldu, kayıplarımız oldu.Ortalama 2 bin kişilik bir nüfusumuz var diyebiliriz.

 

KONUKLARI ÇADIRLARIMIZDA AĞIRLAYACAĞIZ
24 Eylül'de şenliğimize gelecek olan konuklarımızı Konya/ Taşkent'te Hanboynu mevkiinden alacağız. Göç eden üyelerimizin çadırlarında konuk edeceğiz. Doğa Derneği'nden on kişilik bir grup önceden bize katılacak ve gelen konuklara rehberlik edecekler. Gelenler isterlerse yanlarında getirdikleri çadırlarda da konaklayabilecekler. Sabah erkenden, güneş doğmadan kalkacağız, keçi çobanlarına eşlik etmek isteyenler ya da çadırı toplamak, evi sarmak isteyenler yapacağı işi seçecek. Bu şekilde gelen konuklarla öğleye kadar yürüyeceğiz. Öğleyin konaklama yerine varınca çadırlarda çaylarını, ayranlarını içip sıkmalarını yedikten sonra biraz dinlenilecek ve yola devam edilecek. Akşama Hanboynu dediğimiz bölgede toplanılacak. Gelen konuklarımızın arasında sanatçılar olabilir; gönüllülük esasına göre sanatsal etkinlikler yapılacak. Bizler de gelen konuklara yaşama biçimimizi, kültürümüzü anlatacağız. Yaşayan bu göç kültürünün geleceğe aktarılması için neler yapabiliriz, bunları konuşacağız.

 

ATATÜRK'ÜN İŞARET ETTİĞİ KARA ÇADIRLARIN BEKÇİLERİ
Sarıkeçililerin göçünün sonu gelmeyecek diye düşünüyoruz inşaallah. İki yönlü düşünürsek, Sarıkeçililerin 'göçen son grup' olarak tanımlanması belki mantıklı olabilir ama biz son grup olarak sonsuza kadar göçeceğiz. Bakın Atatürk'ün bir sözü var, bunu hep söylerim ben; "Ey ağalar beyler, Toroslara çıkın bir bakın. Nerede kara bir Yörük çadırı görürseniz, dumanı da tütüyorsa dünyada hiç bir güç bizi asla yenemez" diyerek bize işaret etmiş Atatürk. Biz Toroslarda o kara çadırların bekçileriyiz. O dumanı da tüttürüyoruz. Bu çoban ateşini de birlikte yakalım, bu kültür sonsuzluğa kadar sürsün istiyoruz. 


Yusuf Yavuz -
Odatv.Com - 19.09.2010

@#MedyaGünebakış ©#MedyaGünebakış


Diğer Haberler

  • DARBE KİMDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ..
  • TRABZONLULAR BİRLEŞİNİZ
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI…
  • KUL VE MAHLÛKAT HAKKI..
  • ADAM OLMAK–OLAMAMAK VE GAZETECİLİK
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..
  • DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP