MEDENİ KANUN DA RAFA KALDIRILIYOR
Evlenmeden Boşanmaya Sosyal Hayat
Dini Yaşam Standartlarına Uygun Olarak Yeniden Şekillenip Düzenleniyor.! 
İlkokul, 8. sınıf Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitabında Medeni Kanunu rafa
kaldıran maddelere ağırlık verilirken yabancısı olduğumuz
“Muamelat” kavramı da tekrar yerini aldı.
17 Şubat 1926 tarihinde TBMM’de kabul
edilip
4 Ekim 1926’da yürürlüğe giren Medeni
Yasa’nın getirdiği önemli haklar:
1) Resmi nikâh zorunlu hale getirildi.
2) Tek eşli evlilik zorunlu hale
getirildi.
3) Mirasta kız ve erkek çocukların eşit
pay almaları sağlandı.
4) Tek taraflı olarak erkeklerin olan
boşanma hakkı eşit koşullarla kadınlara da tanındı.
5) Kadınlara istedikleri işte çalışabilme
hakkı tanındı.

Yeni ders kitapları ise Medeni Yasa’ya
aykırı ifadelerle doludur.
EVLENMEDEN BOŞANMAYA SOSYAL HAYAT
DÜZENLENİYOR
8. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
ders kitabında yabancısı olduğumuz “Muamelat” kavramı yer
aldı. Muamelat; “insanlar arasındaki hukuki, beşeri ve sosyal
ilişkileri düzenleyen hükümler” olarak tanımlanıyor.
İfade açık; doğumdan ölüme yaşamın her
alanı dine göre hukuksallaştırılmak isteniyor. Yeni ders kitapları nişan,
evlenme, boşanma, miras gibi Medeni Yasamızla bağdaşmayan pek çok ifadeye yer
verdi. 
ERKEK MÜMİN DEĞİLSE MÜSLÜMAN BİR KADINLA
EVLENEMEZ
Akaid ders kitabında müminin göreceği
muameleye dair şunlar yazılıdır:
“Müslüman muamelesi görür. Müslüman bir
kadınla evlenebilir. Kestiği hayvanın eti yenir, zekât ve öşür gibi dinî
vergilerle yükümlü tutulur. Ölünce de cenaze namazı kılınır, Müslüman
mezarlığına defnedilir. Eğer bir kimse inancını diliyle ikrar etmezse ona,
Müslüman’a özgü bu tür hükümler uygulanmaz.”[1]
Başka türlü söylenecek olursa inancını
diliyle ikrar etmeyen kişi erkekse Müslüman bir kadınla evlenemez imiş. 
KADIN EVLENMEYE KENDİ KARAR VEREMİYOR
İmam Hatip Lisesi Fıkıh ders kitabında ise
nikâhın gerçekleşmesi aşamasında velinin söz sahibi olmasına yönelik “Evlilik
her ne kadar bir erkek ve bir kadın arasında olsa da kadın ve erkeğin ailesini
de etkilediğinden İslam hukukçuları özellikle kadının ailesinin nikâha müdahil
olabileceğini söylemişlerdir”[2] ifadesi vardır.
Kızların nikahta taraf olmaları mezheplere
göre ayrılmakta ve velilerin rızasına şöyle bağlanmaktadır:
“Hanefilerin dışındaki diğer üç mezhebe
göre ise tam ehliyetli erkek, nikâhta kendi adına taraf olabilirken kızlar, tam
ehliyetli de olsalar ancak velileri tarafından
evlendirilebilir.”[3] Hanefilerde ise “velisinin izni ve rızası olmadan dengi
olmayan birisi (kefâet) ile evlenmesi veya mehrinin emsal mehirden az olması
hâlinde bu evliliğe velisinin itiraz hakkı vardır. Veli izin vermedikçe kızın
yapmış olduğu böyle bir akit bağlayıcı değildir.”[4]
Dahası 10. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
kitabında evlilik engelinin bulunmamasına dair Nisa Suresi 23. Ayet’e atıf
yapılan şu cümle geçmektedir:
“İslam’da kişinin kendi üst ve alt
soyuyla; yani annesi, kızı, kız torunu, halası, teyzesi, erkek kardeşlerinin
kızları, kız kardeşleri gibi yakın akrabalık bulunan kişilerle evlenmesi
engellenmiştir.”[5]
Medeni Kanunumuzun 129. maddesine
göre aşağıdaki kimselerin aralarında evlenmesi yasaktır:
1. Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler
arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında,
2. Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan
evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu
arasında,
3. Evlât edinen ile evlâtlığın veya
bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında. 
BOŞANMADA MEHİR DÜZENLEMESİ
Modern yaşamın gözetilmediği yukarıdaki
duruma bir başka örnek mehir konusunda verilebilir. Hakimin boşanma nafakasına
hükmetmesine aykırı ifade şudur:
“Boşanma durumunda iddet süresince koca
tarafından kadına ödenmesi gereken nafakaya boşanma nafakası denir. Koca, iddet
sonrasında kadına nafaka ödemek zorunda değildir.”[6]
Ortaöğretim (Lise)
Temel Dinî Bilgiler (İslam 1) ders kitabında “İslam’ın öngördüğü
nikâh, tarafların karşılıklı rızası ve şahitlerin tanıklığıyla herkese ilan
edilen ve kadın için mehir gibi hakları tanıyan bir akittir. Mehir, Müslüman
bir erkeğin nikâh sırasında evleneceği hanıma verdiği veya vermeyi kabul ettiği
mal ya da paradır. İslam dininde mehir, kadının boşandıktan sonra yalnız başına
ayakta durabilmesinin ekonomik güvencesi olarak kabul edilmiştir.”[7] 
ERKEK, KADINLAR ARALARINDA AKRABA
DEĞİLSE ÇOK EŞLİ OLABİLİR
Fıkıh ders kitabında geçici evlenme
engelleri de şöyle sıralanmıştır:
“• Müslüman erkek müşrik kadınla, Müslüman
kadın da Müslüman olmayanlarla evlenemez.
• Koca üç talakla boşadığı kadınla
evlenemez.
• Bir kadın bir erkekten fazla kişiyle,
aynı anda evlenemez.
• Bir adam aynı anda kadının teyze, hala
ve kız kardeşi ile evli olamaz.”[8]
“Fıkıh Okumaları” ders kitabında da
erkeğin kadının iki akrabasıyla birden evlenmesi, evlenme engellerinden biri
olarak sayılmış ve şöyle denmiştir:
“Örneğin iki kız kardeşin veya hala ve
yeğeninin ya da teyze ve yeğeninin aynı anda bir erkeğin nikâh altında olmaları
yasaklanmıştır.”[9]
Demek ki akrabası olmamak şartıyla,
erkeğin aynı anda birden fazla kadınla evlenmesi olanaklıdır. Evlenme
engellerinden sayılan “din farkı” başlığında Fıkıh kitabına benzer şu ifade
vardır:
“Müslüman bir erkek veya kadının müşrik
biri ile evlenmesi yasak olduğu gibi tamamen inançsız olan ateist birisi ile
evlenmesi de yasaktır. Bunun dışında Müslüman bir erkek, ehl-i kitap (Yahudi ve
Hıristiyan) bir kadın ile evlenebilirken, Müslüman kadının ehl-i kitap bir
erkek ile evlenmesi de yasaktır.”[10] 
BOŞAMA YETKİSİ KOCAYA AİT
“Koca üç talakla boşadığı kadınla evlenemez”
ifadesinden de anlaşılacağı üzere boşama hakkı kocanındır vemahkemeye
başvurulmadan boşanmanın önü açılıyor. Medeni yasaya açıkça aykırı bir durum.
“Fıkıh Okumaları” ders kitabında
boşanmada başvurulan yöntemlerden biri olarak düzenlenen Talak, “belirli sözler kullanılarak tek taraflı irade
beyanı ile evliliği sona erdirmek” olarak tanımlanıp “öncelikle kocanın hakkı”
sayılmıştır.[11] 
KADININ İLK KOCASI İLE TEKRAR
EVLENMESİNİN ŞARTLARINDAN BİRİ ZİFAF
Fıkıh Okumaları kitabında peygamber hadisiyle hülle yasaklanmış ve
yeni evlilikte zifafın gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir:
“Kadının ilk kocası ile tekrar evlenmesini
helal hâle getiren ikinci koca ile evlenip boşanmasına fıkhî bir terim olarak “şer’î
tahlil” denilmektedir. Halk arasında “hülle” olarak bilinen
bu uygulama kocanın boşama yetkisini sorumsuz yere kullanmasını önlemek için
alınmış bir müeyyidedir. Bir başka ifade ile üç talakla boşanan eşlerin tekrar
evlenebilmeleri için boşanan kadının başka biriyle evlenmesi ve bu evliliğin
hilesiz, sahih bir şekilde ve evlilik amacına uygun olarak yapılması ve zifafın
gerçekleşmesi gerekir. Hz. Peygamber, ikinci eşiyle zifaf olmadan birinci
eşiyle evlenmesinin helal olmadığını belirtmiştir.”[12]
Kocanın üç kez “boş ol, boş ol, boş ol”
sözünü sarfederek boşanmanın gerçekleşmesiyle artık tekrar evliliğin
gerçekleşemeyeceği vurgulanmaktadır. Kadın başka biriyle evlenmelidir, dahası
zifaf da gerçekleşmelidir. 
ÜÇ KERE BOŞANILINCA ÖNCEKİ KOCAYA GERİ
DÖNÜŞ YOLU
Yine bu kitapta evlenme konusu kadar
kadını erkeğin karşısında güçsüz bırakan bir başka konu da boşanmadır. Erkeğin
boşanma hakkı üç kadınınki birdir. Eski eşe geriş dönüş yolu Bakara suresinin
228-229. ayetlerine dayanılarak açıklanmaktadır:
“Bir erkek, üç kere boşadığı hanımı ile
artık evlenemez. Buna göre bir erkeğin üç talak ile boşadığı kadın, başka bir
erkek ile normal bir şekilde evlenip bu ikinci kocasından normal bir şekilde
boşanması veya bu ikinci kocasının ölmesi hâlinde eski kocası ile tekrar evlenebilir.”[13]
“Geçici Evlenme Engelleri” olarak din
farkı, üç kere boşama, iki akraba ile birden evlenme de sayılmıştır.[14] 
ANNELERİ İLE ZİFAFA GİRİLMEYEN ÜVEY
KIZLARLA EVLENİLEBİLİR
Evlenilmesi “haram” kılınanlar
arasında üvey kızlar ile de evlenilemeyeceğine dair ayet kitapta şu
şekilde yer almıştır:
“Analarınız, kızlarınız, kız
kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş
kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın
anneleri, kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde
bulunan üvey kızlarınız –eğer anneleri ile zifafa girmediyseniz onlarla
evlenmenizde size bir günah yoktur-, öz oğullarınız karıları, iki kız kardeşi
(nikah altında) bir araya getirmeniz ancak geçenler (önceden yapılan bu tür
evlilikler) başka. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır ve çok merhamet
edicidir.”[15]
Yani anneleri ile zifafa girmediyseniz
üvey kızlarınızla evlenmenizde günah yoktur. Peki zifaf olmadan kadın nasıl
erkeğin “karı”sı oluyor? Cinsel birliktelik bile olmasa aynı evde
yaşadığınız karınızın kızıyla evlenmeyi sindirmek nasıl bir duygudur? 
BULUĞA ERENLER EVLENEBİLİR
Eş adaylarının birbirlerini “bir dereceye
kadar” görüşmesi önerilerek tarafların “yanlarında üçüncü bir şahsın -tercihen
kızın bir yakını- bulunması” kaydıyla biraraya gelebilmelerine izin
verilmektedir.[16] Dahası buluğa ermiş herkesin evlenebileceğinden
bahsedilerek Medeni yasamızdaki evlenme yaşına karşı
çıkılmaktadır.[17] Buluğ çağının ne olduğu belirsizdir. 
MİRAS PAYI MEDENİ YASA’YA DEĞİL AYETE
GÖRE
Mirasın paylaşılması hususunda miras
bırakanın (murisin) mal varlığından borçları ödendikten sonra paylaşım Medeni
yasaya aykırı şekilde şu şekilde hükme bağlanmıştır:
“Mirastan kimin ne kadar pay alacağı
bizzat Kur'an-ı Kerim tarafından belirlenmiştir. Hak sahiplerine belirlenen
paylar Kur’an-ı Kerim’in gösterdiği doğrultuda verilmelidir.”[18]
Hüküm çok açık. “Mirastan kimin ne kadar
pay alacağı bizzat Kur'an-ı Kerim tarafından belirlenmiştir.”
Din bu mudur değil midir sorusuna yanıt vermek
uzmanlık alanımı aşar ama şurası var ki Medeni Yasamıza aykırı, kadını köle
konumuna indirgeyen cümlelere yer verilmemelidir. Çünkü mevcut hukukumuza
alternatif hukuk oluşturulmasına zemin oluşuyor. İlkokul, ortaokul, lise
öğrencisine bunu öğretirseniz modern yasalarımızın gereksizliğine inanacak ve
bu yasaların kaldırılması için çabalayacaktır.
Bu ifadeler milli birliği bozar,
kutuplaşmayı artırır. Etrafımız ateş çemberiyken milli birlik, toplumsal huzur
noktasında her zamankinden daha hassas olmalıyız.
[1] U. Murat Kılavuz, Nihat Morgül,
Veli Karataş, Eba Müslim Yaşaroğlu, Ed. Ahmet Saim Kılavuz, Akaid, MEB Devlet Kitapları, Ankara, 2018, s.27.
Ders kitabını şu bağlantıdan indirebilirsiniz: 
http://www.eba.gov.tr/ekitap?icerik-id=6524.
[2] Orhan Çeker, Saffet Köse,
Abdullah Kahraman, Servet Bayındır, İbrahim Yılmaz, Recep Özdirek, Adnan
Memduhoğlu, Hasan Serhat Yeter,Editör: Recep Özdirek, Fıkıh, MEB Yayınları,
Ankara, 2018, s.156.
Ders kitabını şu bağlantıdan
indirebilirsiniz:
http://www.eba.gov.tr/ekitap?icerik-id=6540.
[3] Abdullah Kahraman, Servet
Bayındır, Recep Özdirek, Adnan Memduhoğlu, İbrahim Yılmaz, Ahmet Özdemir, Fıkıh Okumaları, 5. Basım, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları,
Ankara, 2018, s.102. Ders kitabını şu bağlantıdan indirebilirsiniz: http://www.eba.gov.trekitapicerik-id=6546.
[4] Age,
s.104.
[5] Doğan, age, s.76.
[6] Age,
s.155.
[7] Sabahattin
Nayir, Mustafa Yılmaz, Veli Karataş, Mustafa
Nezihi Pesen, Furkan Özüdoğru, Ortaöğretim Temel Dinî Bilgiler (İslam 1) Ders Kitabı, MEB, Devlet Kitapları,
Ankara, 2018, s.14. Ders kitabını şu
bağlantıdan indirebilirsiniz: http://www.eba.gov.tr/ekitap?icerik-id=7034.
[8] Fıkıh,
s.157.
[9] Fıkıh Okumaları,
s.105.
[10] Aynı
yer.
[11] Fıkıh Okumaları,
s.108.
[12] Age,
s.108.
[13] Age,
s.105.
[14] Age,
s.105-106.
[15] Age, s.104.
[16] Age, s.98.
[17] Age,
s.101.
[18] Fıkıh
kitabı, s.159.
Mustafa Solak - 05.10.2018 - Odatv.Com 
@#ÖkkeşBölükbaşı ©#MedyaGünebakış Ökkeş Bölükbaşı,
İstanbul –Ekim.2018 -- okkesb61@gmail.com, http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com,
500 YILLIK GELENEK EYÜPSULTAN'DA CANLANIYOR!
Osmanlı'da eğitime yeni başlayan çocuklar için
düzenlenen “Amin Alayları” geleneği Eyüpsultan'da 2. kez canlanıyor ve
çocuklarımız ilkokula dualarla başlıyor.
Osmanlı'da eğitime yeni başlayan çocuklar için Amin
Alayları düzenlenirdi. Osmanlı kültürünün zenginliklerinden biri olan Amin
Alayları, mektebe yeni başlayan çocukların okul korkusunu giderme, çocuklara
okuma isteğini aşılama ve çocukları arkadaşlarıyla kaynaştırma gibi önemli
pedagojik faydalar taşıyor.Eyüpsultan Belediye Başkanı Remzi Aydın da Osmanlı'nın
500 yıllık bu güzel geleneğini Eyüpsultan'da yaşatıyor. Amin Alayları için 14 Eylül Cuma günü Eyüp Sultan
meydanında bir program gerçekleştirilecek. Programda ilk olarak Başkan Remzi
Aydın öğrencilere hitaben bir konuşma yapacak. Konuşmanın ardından ise çocuklar
çeşitli etkinliklerle eğlenecek. Köklü bir geleneği ihya etmek ve
ilkokul 1'inci sınıf öğrencilerimizin okula adaptasyonunu kolaylaştırmak için
2. kez düzenlediğimiz Amin Alayları programımızda siz değerli basın
mensuplarını da aramızda görmekten memnuniyet duyarız.
İletişim: Burak
ÖZTÜRK - 0543 601 75 93
(Eyüpsultan Belediyesi Yayın Yönetmeni)
Yer: Eyüpsultan
Meydanı
Tarih: 14
Eylül Cuma - Saat: 09:30
AMİN ALAYLARI NEDİR?
Osmanlı Devleti’nde çocuklar olgunlaşma durumlarına
göre, 4 ila 7 yaş arasında Sıbyan Mektebinde ilk eğitimlerine başlardı. Bu
okulların çoğu, camilere bitişik olarak inşa edilirdi. Bu mekteplerde eğitime
başlayan çocuklar için 14. Yüzyıl’dan 19. Yüzyıl sonlarına kadar çeşitli
merasimler düzenlenmekteydi. Bu merasimlerin en önemlisi ise Amin Alayları idi.
Amin Alayı yapılacağı gün bütün aile hava
aydınlanmadan kalkar, sabah namazından sonra çocuklara yeni elbiseleri
giydirilerek, üstü başı mücevherat veya parıltılı taşlarla süslenmiş olduğu
halde hep birlikte faytonlara binilip, çoğunlukla Eyüp Sultan Camii’ne ziyarete
gidilir ve burada dua edilirdi.

@#ÖkkeşBölükbaşı ©#MedyaGünebakış
Ökkeş Bölükbaşı,
İstanbul –Ekim.2018 -- okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com,
|