HAMİDİYE SUYU, FETÖ & PKK MESELESİ HAKKINDA
Hamidiye Suyu, FETÖ ve PKK Arasında Ne İlgi Var.?
Diyeceksiniz. Türkiye’deki Siyasal İslamcı Kurnazlığın Mantığını
Anlamak İçin, Bu Üç Konunun Birlikte Ele Alınmasından Çıkarılacak Çok Dersler
Bulunuyor.!.
Mesele; Ne Hamidiye Suyu, Ne
FETÖ, Ne De PKK.!
İstanbul Belediyesi’nin işlettiği Hamidiye Suyu seçimleri kaybeden
iktidar ve elindeki kurumlar tarafından boykota uğrayınca tanınmış İslamcı ve
akademik unvanlı politikacılardan biri hemen “zaten temiz ve sağlıklı bir su
değildi” fetvasını verdi. Çeyrek asır boyunca siyasal İslamcılar tarafından göklere
çıkarılan, yerli, milli ve ulu Hakan Sultan Hamit’in hatırası diye övülen su
birdenbire pis ve sağlığa aykırı oldu.
FETÖ DE ÖYLE OLDU.!
İktidar
yandaşlarının FETÖ konusundaki tavırları da bundan farksız olmuştu.
Yıllar boyu birlikte çalıştıkları, tepe tepe kullandıkları, aldattıkları, tüm
toplantılarına tam takım katılarak destekledikleri “sevgili cemaatleri”,
çıkarlarına zarar vermeye başlayınca o güne kadar İslami ve vatansever bir
hizmet hareketi denilirken birden bire terör örgütü ilan ediliverdi. Üstelik o
güne kadar FETÖ hakkında gerçekleri söyledikleri için ağır bedeller ödemiş
olanlardan özür bile dilenmeden.
16
Aralık 2013 gününe kadar iktidarın bir ortağı kabul edilen bu siyasal İslamcı
grup 24 saatte bir terör örgütüne dönüşüvermiş ve bu el çabukluğu tabii örgütün
suç ortaklarını, azmettiricilerini, asıl elebaşlarını, perde arkasındaki diğer
siyasal İslamcıları, Türkiye imamlarını temize çıkarmıştır. Hamidiye Suyu nasıl
bazı “beyefendilerin” işine gelmediği ve İmamoğlu hazımsızlığı su nefretine
dönüştüğü için tu kaka ilan edilmişse, eski dostları FETÖ de kişisel ve
partisel bekaya zarar verince düşman olmuştur.
PKK BİRDEN ASIL DÜŞMAN OLDU.!
Ancak
Hamidiye suyunun anımsattığı tek olay sadece FETÖ konusunda yapılan 180
derecelik dönüş değildir. Bunun bir benzeri de 2015’de 7 Haziran ve 1 Kasım
seçimleri arasında yaşanmıştır. O döneme kadar birlikte gizli-açık toplantılar
ve görüşmeler yapılan, açılım ortağı kabul edilen, hükümet tarafından ülkemizde
“anaların artık ağlamamasını” sağlayacak bir güç olarak sunulan PKK,
birden “bir numaralı beka sorunu” gösterilmeye başlanmıştır.
Peki,
burada siyasal İslamcılığın hangi çıkarı zedelenmiştir de PKK da Hamidiye suyu
gibi birden iktidarın hedefine girmiştir.? Bunu sadece seçimlerde oy kazanmak
çabası olarak açıklayamayız, örneğin FETÖ olayında ana etken hiç de oy
olmamıştır ve üstelik PKK karşıtlığı üzerinden ne kadar oy kazanıldığı da kuşkuludur.
Yine, PKK’ya karşı değişen tavrın nedeni Suriye’de kurulacak federe bir
devlette etkin olacak bir terör örgütünün Türkiye’ye yönelik terör tehdidinin
arttıracağı ihtimali bile değildir. Çünkü açılımın durdurulduğu ve PKK’ya
birden bire cephe alındığı 2015 yılında terör örgütünün henüz bir iki kasaba
dışında bir devlet yapılanması da yoktu.
Suriye
konusunda siyasal İslamcı çevreyi gizliden gizliye asıl rahatsız eden unsur
(kendisi de bir terör örgütü olsa da) PKK’nın küresel bir örgütle ve aslında
Türkiye için daha tehlikeli bir terör örgütü olan cihatçı terörle
mücadelesidir. Suriye hakkında, Osmanlı hayalcisi, mezhepçi ve yayılmacı
emeller besleyen çevreler ülkemizin güneyinde bir cihatçı terör devleti
kurulması için çok uğraşmışlar ve bu konuda Obama yönetiminin bazı unsurlarıyla
cihatçılara yönelik “eğit-donat” faaliyetlerinde de bulunmuşlardır. Ancak
Türkiye İslamcılarını o güne kadar (kesinlikle Türkiye için değil) İslamcılık
davası için bel bağladıkları ABD’nin PKK’ya destek vermesi ve Suriye’deki
cihatçıların bu yolla yenilgiye uğratılmaları durumu değiştirmiştir.
KİŞİSEL BEKA.!
İşte
PKK’nın da Hamidiye Suyu gibi İslamcıların gözünden bir anda düşmesinin nedeni
budur. Siyasal İslamcılar için ulusun, vatanın, devletin çıkarları
yoktur. Hayali ümmetlerinin, İhvancı İslamcılık davalarının ve kendilerinin
şahsi çıkarları vardır. Bu çıkarlara uyan her kimse, kendine Atatürkçü de dese,
cemaatçi de dese, Türkçü ya da Kürtçü de dese onu alır, kullanır ve işine
gelmeyince kaldırır atarlar.
Bu
gerçeği dikkate almadan, siyasal İslamcılıktan Türkiye için bir fayda
bekleyenler, ondan en büyük zararı önce bizzat kendileri göreceklerdir.
Türkiye’nin en büyük beka sorunu bu siyasal İslamcı zihniyetin ta kendisi
haline gelmiştir. Bu zihniyet ne terör sorununu, ne cemaat sızmalarını
çözebilir ve ne de Kürt sorunundan kaynaklanan tehlikeleri azaltabilir, aksine
bu sorunların hepsini kangren yapacağı gibi kendisi zaten beka sorunlarının en
önde gelenidir.
Kendimizi
kandırmayalım, mesele ne Hamidiye Suyu, ne FETÖ ne de PKK’dır, mesele; Türkiye
devletini yabancı güçler adına önce yıpratıp, sonra yıkmaya yarayacak siyasal
İslamcı zihniyettir.
Kayahan Uygur - 06.10.2019 -
Odatv.com
@#ÖkkeşBölükbaşı
©#MedyaGünebakış
Ökkeş
Bölükbaşı,
İstanbul –Ekim.2019- okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,
|