YENİ UZLAŞMALAR VE İLKESİZ SİYASET:

AKP, MHP, CHP Ve Ordu: Siyasetin Hiç Bu Kadar İlkesizleştiği Bir Döneme Daha Tanık Olmamıştık.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

YENİ UZLAŞMALAR VE İLKESİZ SİYASET:

AKP, MHP, CHP Ve Ordu: Siyasetin Hiç Bu Kadar İlkesizleştiği Bir Döneme Daha Tanık Olmamıştık.

Ergenekon, "türban meselesi", kara harekâtı, AKP-MHP uzlaşması, AKP-ordu "kurumlar arası uzlaşma", CHP-ordu arası tarihsel kırılma…

Cumhurbaşkanı seçiminin e-muhtırayla, “367 dayatmasıyla”  yargının araçsallaştırılmasıyla ve muhafazakâr Kemalist düşün rehberliğinde hareket eden parlamento dışı ulusalcı grupların ajitasyonuyla yarattığı siyasal türbülanstan AKP-Adalet ve Kalkınma Partisi özellikle "çevre"nin, "merkez"in bu aktörlerine gösterdiği tepki ve ekonomik istikrarın sürdürülebilirliği bağlamında galip çıkarak; bu rüzgârı kendine çevirmesini bildi ve iktidarını perçinledi.

Bu durum bir anlamda İttihat Terakki’den beri modernleşme sürecinin motor güçleri olan asker-sivil bürokrat olarak da açımlayabileceğimiz "merkezi elit/blok"un veya "devletçi seçkinlerin" siyasetin merkezindeki imtiyazlı konumlarından geri çekilişlerinin belki de en dramatik dönemine denk geldi.

ERGENEKON DENEN İRİNİN BİR KISMI PATLATILDI 

Bu pozitif momentumun Türkiye’de mevcut rejimin hakim parametrelerini özellikle AB-Avrupa Birliği projesi ekseninde bir biçimde radikal olarak dönüştürebileceğine ihtimal vermişken birden Ergenekon denen devletin kirli çıkınındaki garabetin, irin dolu bir pisliğin "bir kısmının" patlatılması, neredeyse aynı günlerde AKP ve MHP-Milliyetçi Hareket Partisi'nin üniversitelerde türbana serbestlik tanıyan yasa ve Anayasa değişikliği girişimi ve bunun hemen akabinde ise özellikle medyamızın bazı "şahin" çevrelerin iştahını kabartan militarist yayınlarıyla beraber gelen Kuzey Irak operasyonu "bu kadar da tesadüf olmaz be kardeşim.!" dedirtecek cinstendi.

Aslında AKP ve MHP’nin muhafazakârlık odaklı dirsek teması, dar alanda kısa paslaşması ve son tahlilde ittifakının tarihçesinin türbanla sınırlı olduğunu söylemek bu muhafazakâr ittifakın içeriğini kavramak açısından yetersiz gibi gözüküyor.

Zira bu "tarihsel uzlaşmanın" tohumlarının, 2009’a darbe parolasıyla giren; ancak eli boş dönen "Ergenekoncular"ın esasında pek de ani sayılamayacak;

İçişleri Bakanlığı ve Emniyet düzeyinde Ümraniye baskınından sonraki uzun bir izleme/takip sürecinden sonra -MHP’nin Emniyet ve Bakanlık düzeyindeki tüm bu gelişmelerden haberdar olduğunu ve destek verdiğini söyleyebiliriz.- yakalanmasıyla atıldığını söylemek mümkün.

Bilhassa bazı Atatürkçü Düşünce Derneği şubelerinin, Kuvayı Milliye, Vatansever gibi "laik-ulusalcı" tınılı bir Türk milliyetçiliğini benimsemiş gruplardan bilinçli olarak uzak/soğuk durmuş (bu kertede Bahçeli’nin MHP’yi bu grupların taşeronu olmaktan imtina edici rolünün önemli olduğunu düşünüyorum.)

Türk milliyetçiliğinin Sünni-İslam tonlu geleneksel mecrasını oluşturan MHP, 22 Temmuz seçimlerinin bir anlamda vukuatsız geçmesini sağladı.

MUHAFAZAKÂR SENTEZ "TÜRBAN"LA DORUĞA ULAŞTI

Bu minvalde, bir zamanlar bir yazarın aslına rücu ettiğini belirttiği MHP’nin aslına rücu etmeyerek bu yarı gizli, yarı paramiliter örgütlenmeleri hayal kırıklığına uğrattığını söyleyebiliriz. AKP ve MHP’nin siyaset arenasında çıkarlarını ve varlıklarını korumak ve pekiştirmek üzere muhafazakâr sentez temelinde Ergenekon operasyonuyla başlayan ittifakının "türban meselesi" ile doruk noktasını ulaştığına şahit olduk.

Şu anda Türk(iye) siyasetine hâkim olan muhafazakâr dinamiklerin ve bu nebula’nın oluşturduğu "büyük muhafazakâr uzlaşmanın" bir diğer ayağını da ordu oluşturuyor. Hem Ergenekon operasyonunda hem de "türban meselesinde" AKP ve MHP uzlaşmasının orduyu da içerdiği ve her iki girişimin düğmesine ordunun en azından örtülü icazeti ve desteğiyle basıldığı kuvvetle muhtemel gözüküyor.

Siyasal ve toplumsal uzlaşmayı MHP ile ittifak kurarak; kurumsal uzlaşmayı da ordu ile "anlaşarak" gerçekleştiren "muhafazakâr demokrat" AKP sayesinde, Türkiye siyasal tarihinin aralarında en eski dikotomik rezonansı bulunan; farklı iki modernleşme paradigmasına, yaşam biçimine, sembollere ve metaforlara sahip "merkez" ve "çevre" Ömer Laçiner’in son derece yerinde tespitiyle "zaten uzlaşmayan olmayan muhafazakârlıklarının sentezinde birleşip, bundan böyle aynı mecrada akmaya başladılar" (Ömer Laçiner, Ergenekon Operasyonu: Muhafazakârlar İttifakı, Birikim Sayı:226).

ŞEMDİNLİ'DE BAŞLAYAN BASİRETSİZLİK ERGENEKON'DA KATMERLENDİ 

22 Temmuz seçimlerinden hatırı sayılır bir oyla zafer elde eden AKP, Türkiye’de demokrasinin ilerlemesi ve demokratik alanın genişlemesi bağlamında önemli bir umut / potansiyel yaratmıştı. Ancak, iktidar olduğu ilk dönemde Şemdinli olayında gösterdiği basiretsizliğin daha katmerlisini; Ergenekon operasyonunda gösterdi.

Bu operasyonun ordu içinde yüksek komuta kademesinde yer alan kimi mensuplara uzanacağı beklenemezdi ve öyle de oldu. “Kurumlar arası uzlaşma” burada da kendini ifşa etti. Bu “kurumlar arası uzlaşma”nın da 27 Nisan e-muhtırasından hemen sonra Başbakan ve Genel Kurmay Başkanı arasında Dolmabahçe’de yapılan görüşmeyle temellerinin atıldığını, AKP’nin “türban meselesi”ni kotarıp; Kuzey Irak’a operasyon kararı ile rayına oturtulduğu kuvvetle muhtemel.

Buradan da anlaşılacağı gibi AKP; DP-Demokrat Parti, AP-Adalet Partisi ve ANAP-Anavatan Partisi'nden farkı olmaksızın, Türkiye Cumhuriyeti’nin hâkim siyasal ve iktisadi dinamiklerini egemenlik ilişkileri bağlamında değiştirmedi. Zira, AKP'nin bu yapıyla, "bu yapıya nasıl entegre olurum" ve "Bu yapının nimetlerinden nasıl nemalanırım" sorunu dışında bir problemi yok.

Bu nedenle AKP, devletçi-milliyetçi cenahtan (sivil-askeri bürokrasiden) "derin devlet" ve malum çeteler konusunda karşılaşabileceği direnci, parlamento ile sınırlı olmayan bir sivil-demokratik anayasa oluşturma iradesi ile aşmak yerine, şimdi elini daha da güçlendirmiş olarak gireceği "kurumlar arası" pazarlıkla zamana yayarak hafifletmek yolunu seçti.

AKP İLKESİZ SİYASETİYLE MUKTEDİR 

AKP’yi muktedir yapamayan "ilkesiz siyaset" anlayışıdır. Ergenekon operasyonu, "türban meselesi" ve Kuzey Irak operasyonu vesilesiyle yeni güç ilişkileri ve uzlaşmalar ekseninde tanzim olmakta olan toplumsal-siyasal alanın her hücresini(e) parselleyen / kapsayan / virüs gibi yayılan muhafazakâr hegemonya aslında ironik olarak Türkiye’de 19. yüzyıl sonlarından beri hâkim olan bir dönemin de nihayete erdiğini çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriyor.

Bugün, CHP genel başkanı Deniz Baykal "türban meselesi" konusunda azası olduğu "merkez"in kadim ve başat aktörü ordudan beklediği desteği alamazken, ordunun gölge bile etmemesini sükût-u hayale uğrayarak ifade ederken;

Ordunun Kuzey Irak’tan ani çekilişini Amerika’nın telkinleri doğrultusunda yaptığını söyleyip bir kez daha hayal kırıklığı yaşarken; ordu tarafında kolay yutulur cinsten olmayan bir eleştiriye maruz kaldı.

Aslında, Baykal’ın idrak etmekte zorlandığı şey kendisinin ve partisinin de artık birer gölgeden farksız hale geldiği. Baykal’ı bile şaşkınlığa uğratan AKP-MHP ve ordu uzlaşması / ittifakı, muhafazakâr-otoriter ittifakı mecrasında akmaya devam ediyor.

Siyasetin hiç bu kadar ilkesizleştiği bir döneme daha tanık olmamıştık. Ergenekon, "türban meselesi" ve Kuzey Irak kara harekâtı, AKP-MHP siyasal-toplumsal uzlaşması, AKP-ordu "kurumlar arası uzlaşma", CHP-ordu arası tarihsel kırılma… Anlayacağınız, bu hamur daha çok ama çok su kaldırır. (ÜK/GG)

* Ümit Kurt, Boğaziçi Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, araştırma görevlisi 

Ümit Kurt, İstanbul

BİA Haber Merkezi - 15 Mart 2008, Cumartesi

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul Mart.2014 - okkesb@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/  - okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb61@gmail.com,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,

MEDYAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul Mart.2014 - okkesb@gmail.com,

Diğer Haberler

  • DARBE KİMDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ..
  • TRABZONLULAR BİRLEŞİNİZ
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI…
  • KUL VE MAHLÛKAT HAKKI..
  • ADAM OLMAK–OLAMAMAK VE GAZETECİLİK
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..
  • DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP