KIBRIS MI ÖNEMLİ.. AVRUPA BİRLİĞİ Mİ.?

AB’ye Girmekten Vazgeçtiğimize Göre, Kıbrıs’ı Vermek Artık Doğrudan Anadolu’nun, Ankara’nın Kalbini Alttan Hançerlemektir…

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

KIBRIS MI ÖNEMLİ.. AVRUPA BİRLİĞİ Mİ.?

AB’den Vazgeçtiysek Kıbrıs’ı Niye Veriyoruz.?

 

AB’ye Girmekten Vazgeçtiğimize Göre, Kıbrıs’ı Vermek Artık Doğrudan Anadolu’nun, Ankara’nın Kalbini Alttan Hançerlemektir…

Madem AB yok, Kıbrıs’ta verilecek en küçük bir taviz bile yoktur.

Kıbrıs pazarlıklarına bir hafta ara verildi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı KKTC’nin dün 33. kuruluş yıldönümünde dedi ki:

“Rum Tarafının Makul Bir Uzlaşıya Yanaşmaması Halinde Yola KKTC Olarak Devam Edeceğiz.”  Bu bir ilk idi.!

Çünkü Rum tarafı yarım yüzyıllık Kıbrıs pazarlıklarında, bulabilecekleri en tavizkar, en yumuşak, en AB’ci Mustafa Akıncı’nın önerilerini bile kabul etmemek için “bir hafta” zaman kazanmaya çalışıyor… Akıllarınca kurnazlık yapıyorlar…

Rumlar akıllı, Türkler aptal mı.?

Rumların istediği bir haftalık süreden yararlanarak Ankara’ya, AKP iktidarına ve Saray’da son sözü söylemeyi seven Erdoğan’a şimdi şu soruyu sormanın zamanıdır:

AB’den vazgeçtiysek, Kıbrıs’ı neden verelim.?

Onaylamak için idam isteğinin Meclis’ten geçmesini heyecanla bekleyen Erdoğan, idamı referanduma götürmekle bunun aynı zamanda bir AB referandumu olacağını bilmiyor mu.?

Tabii ki biliyor. Referandumu da zaten bunun için istiyor.

Erdoğan AB’den gelen ambargo tehditlerine ‘Her tarafın ambargo olsa ne yazar.?’ diye yanıt vermiyor mu.? Veriyor.

AB’ye ve Almanya’ya PKK’lıları, FETÖ’cüleri koruyor diye kızmıyor mu.? Kızıyor.

Türkiye AB ile ‘evlenme’ umudunu çoktan terk edip, nişan yüzüğünü atıp, Putin ve Trump ile flörte başlamadı mı? Başladı.

Trump seçilince, iktidar medyası ‘AB dağılacak’ diye zil çalıp oynamıyor mu.? Oynuyor.

Türkiye’nin bu saatten sonra bir AB perspektifi ve isteği kaldı mı? Kalmadı.

O zaman sormak gerekiyor: Şimdiye kadar sadece ‘AB’ye girdik, giriyoruz’ diye Kıbrıs’ta verilen ve verilmek istenen tavizler neye yaradı.?

Bundan sonra Kuzey Kıbrıs’ı, KKTC’yi verirsek, yarın AB korumasındaki teröristlerin Kıbrıs’tan bize saldırmayacağı ne malum.?

Suriye ve Irak’ta askeri operasyonlar içindeki TSK’nın Kıbrıs gibi sabit bir uçak gemisi ve deniz üssünü kaybetmesinin acı faturası ilerdeki savaşlarda Türkiye’ye kesilmez mi.?

Evet, Türkiye AB’den vazgeçtiğine göre artık Kıbrıs’ı Rumlara ve AB’ye vermek için bir gerekçe kalmadı.

AKP 2002’de iktidara gelirken, ‘AB’ye gireceğiz, Denktaş engelliyor’ diyerek adeta Denktaş’ı sürekli döve döve, Avrupacılık ve liberallik yapmıştı…

O zaman Denktaş aleyhine söylenmedik ne Türkçülük, ne ırkçılık, ne faşistlik ne de darbecilik suçlaması kalmıştı…

Denktaş Türkiye’deki AB yanlılarınca lanetlenmişti..

Onlara göre Rumlar ‘cici’, Denktaş ‘Tu kaka’ydı’

Tam bu kampanyanın doruk noktasında, 2004’te gazeteci olarak Kıbrıs’taydım…

 

Şimdi aklıma Kıbrıs’ta 2004’te yaptığım söyleşiler geldi.

KKTC lideri Denktaş ile ve o sıradaki muhalefet lideri Talat ile de görüştüm…

Talat AB’ye girmek için Denktaş’ın tasfiyesini istiyordu…

Üstelik bunun AB’de Türkiye’nin de önünü açacağını söyleyerek AKP’ye göz kırpıyordu…

 “Muhalefet lideri M. Ali Talat’a göre Denktaş’ın tasfiyesi AB için Türkiye ve AKP’nin  de önünü açacak bir adım olacak” demişim 2004’te.

Ayni yıl seçim döneminde Kıbrıs’taki Ortam gazetesi Mustafa Akıncı’nın sözünü manşet yapmıştı: “Kuzey Kıbrıs topraktan ibaret değildir”.

Söyleşide ise : “Halk daha iyi bir hayat için AB’ye girmek istiyor” demişti. Mehmet Ali Talat ile Mustafa Akıncı birlikte Annan’a “evet” kampanyası yürüttüler. ‘Yes Be Anam’ dediler…

2005’de Talat Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Rumlarla masaya sayısız kez oturdu…

2010’a kadar tam 60 kez masaya oturdu.

DENKTAŞ HAKLI ÇIKTI, TALAT BİLE ANLADI

Rahmetli Denktaş demişti ki; "Talat Cumhurbaşkanı olduktan sonra Rumları daha iyi tanımıştır."

Doğruydu, bunu kabul eden Talat daha sonra şöyle diyecekti:

”Bizimkilerin şansı Rumların son derece cesaretsiz bir lidere sahip olmasıdır. Kendi gölgesinden, ortaklarından, halkından ve papazlardan korkuyor. Eroğlu karşısında bile Dimitris Hristofyas daha uzlaşmaz görülüyor. Kendilerini eski Yunan’ın torunları gibi görüyorlar. Eski Yunan’da tanrılar bile entrikalı siyaset yapardı, bunlar da onu yapıyor."

Talat bir toplantı için gittiğim Kıbrıs’ta  Denktaş’ın haklı olduğunu bana belirtecekti.

Rumların Türklere 40 yıldır teklif ettiği tek çözüm var; ‘Ya Tam Teslimiyet, Ya Ölüm.!’

2004’de rahmetli Denktaş bana demişti ki; “Engellemek için zorluk çıkaran adam olarak lanse ediliyorum muhalefet tarafından, bu doğru değil. Vizyon aynıdır. Türkiye AB’ye önce girerse işimiz çok kolaylaşır. Bizim Türkiye ile gireriz dememizin nedeni bu. 1960 Anlaşmalarına göre ısrarımız Türkiye’nin girişini çabuklaştırır.

Ben de AB’ye girmek istiyorum. Devlet olarak tanınmamız gerekir. Rum’un müracaatı bizi ilgilendirmez. Kıbrıslıların AB’ye girme isteğini muhalefet başlangıçta kullanmaya kalktı. Annan Planını her istediğimizi veren bir anlaşma gibi sundu.”

Denktaş, Avrupa aracılığıyla Kıbrıs’ı elimizden alacaklarını o günlerde söyledi. Şimdi AB taraf!

Denktaş medya gerçeklerini de anlatmıştı o söyleşide… Bir gecede “millici gazetenin” nasıl Annancı olduğunu, patronun İngiltere’den gelip emir verdiğini falan…

2004’de AB Komiseri gözü dönmüş bir halde “Eğer Denktaş kazanırsa tanımayacağız” demişti.!

 

Bu yıl bir konuşmadan çıkarken EOKB’nin devamı olan ELAM terör örgütü Talat’a saldırdı. Rumlar Kilise ve faşist terör örgütleriyle yıldırma faaliyetine alışkın, siyasetleri bu.

Zaten Avrupa’nın emperyalist ülkelerinin kurduğu bir ülkeye daima kör kalmalarının zemini bu!

Yani Denktaş savaşmıştı, Rumların öldürdüğü insanları kucağında taşımıştı, bağımsızlık için her şeyini verdi. Bu gün tekrar aynı yerdeyiz.

Rumların Türklere 40 yıldır teklif ettiği tek çözüm; ‘Ya Tam Teslimiyet, Ya Ölüm.!’ yine masada. O masaya oturan herkes bunu net görüyor, yaşıyor ve anlıyor.

Kıbrıs onlara lazım diye Kıbrıs’ı ve Kıbrıslı Türkleri kurban edemeyiz.

Hele AB’ye girmekten vazgeçtiğimize göre, Kıbrıs’ı vermek artık doğrudan Anadolu’nun, Ankara’nın kalbini alttan hançerlemektir…

Umarız Ankara’da oturanlar, Saray’ı nükleer füzelere karşı güçlendirirken, Kıbrıs’ı verirsek, ilerde oradan gelebilecek tehlikelere karşı da uyanık olurlar…

Madem AB yok, Kıbrıs’ta verilecek en küçük bir taviz bile yoktur.!

 

 

Nevval Sevindi 17.11.2016 10.01

Odatv.com

 

 

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Kasım.2016 – okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ –okkesb@turkfreezone.com,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Kasım.2016 – okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ –okkesb@turkfreezone.com,

Metni

Diğer Haberler

  • DARBE KİMDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ..
  • TRABZONLULAR BİRLEŞİNİZ
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI…
  • KUL VE MAHLÛKAT HAKKI..
  • ADAM OLMAK–OLAMAMAK VE GAZETECİLİK
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..
  • DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP