YÜCEL FEYZİOĞLU'NUN MAHİYE MORGÜL'E CEVABI

Mahiye Morgül,Zahmet Buyurmuş, Ders Kitabımızı 24 Sayfa Dolusu Eleştiriye Tabii Tutmuş.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

YÜCEL FEYZİOĞLU'NUN MAHİYE MORGÜL'E CEVABI

ELEŞTİRİ Yerine SALDIRI.!

İlköğretim 4 „İnsan Hakları, Yurttaşlık Ve Demokrasi“ Ders Kitabımızı Mahiye Morgül, Zahmet Buyurmuş, 24 Sayfa Dolusu Bir „Eleştiri“Ye Tabii Tutmuş.

Kendisine teşekkür ederiz. „Yol gösterici, ön açıcı“ olmuştur diye biz de bu sıkışık zamanımızda merakla okumak zorunda kaldık.

Fakat eleştiri değil bir saldırı düzenlediğini, bu kitap üstünden şan şöhret elde etmek için bir olay çıkarma hevesine kapıldığını, bizi Talim Terbiye Kurulu Başkanlığına, MEB Temel Eğitim Daire Bşk’na, MEB Ders Materyalleri Daire Bşk.‘na, Genel Kurmay Eğitim ve Doktrin Daire Başkanlığına, TBMM Parti Grup Başkanlıklarına, Jandarma Genel Komutanlığına, Ankara İdare Mahkemesi Başkanlığına ihbar ve şikayet ettiğini, kitabın okullardan kaldırılma talebinde bulunduğunu gördük.

Ciddiye alıp cevap vermeye değmeyeceğini düşündük ancak o ve arkasındakiler “sükût ikrardan gelir demesin diye:

1. Resim ve grafik eleştirisine,

2.Türkçe yazım hataları ve genel yanlışlar”ı hakkında sözlerine,

3. Masallar konusundaki görüşüne ve Saldırılarına; kısaca cevap vereceğiz.

Kendisine nasıl bir eleştiri yapılması gerektiğini de öğrenmesi bakımından bir kolaylık sunmuş olacağız.  (Meraklıları şu siteden onun eleştirisini okuyabilir: Medya günebakış internet gazetesinden okuyabilir.)

RESİM VE GRAFİK

1-) Eleştirmenimiz“ kitap kapağından başlayarak „resimlerin, çocuğun ruh sağlığını bozacağını, bu devlete, bu topluma güven duymayacağını, yazıların arasına renkler ve resimler girilirse kafa karmaşası yaratacağını, 26-27 sayfalarda yazıya giren renklerin PKK renkleri olduğunu,“ iddia ediyor. “Resimlerin sayfalardan taşmasını” “yazı ile resimden kolaj yapılmasını” ve kelimelerin “hareketlendirilmesini” tehlikeli buluyor, çocuğun kafasının karışacağını“ yineliyor“. “Resimlerdeki karakterler farklı” diyor. Cetvelle çizilmiş sıralı grafikler bekliyor.

Hiç bir ressam ve hiç bir grafik sanatçısı bir mühendislik görevi ya da fotoğraf makinesi işlevini üstlenmez. Resim ve grafiğin kendi yasallığı vardır. Nasıl ki gerçek edebiyat okurun hayal dünyasını geliştirir, beynin sınırlarını zorlarsa resim ve grafik de öyledir, belli kalıplar ve sınırlamalardan insanı çıkarır, çocuğu (insanı) sınırsız düşünmeye sevkeder, estetik zevkini geliştirir, bu bir. İkincisi sayfaları çerçeveye koymak, “senin sınırın bu kadar!” demektir, biz artık sınırsız düşünen kuşaklar istiyoruz.

Renkleri PKK renklerine benzetmeye gelince, „eleştirmenimiz“ koyu kırmızı, gül rengi, yeşil ve zeytin yeşili renklerden; kırmızı, yeşil, sarı renkler sonucuna vararak iftira ediyor. Kitapların yasaklanmasını istediği Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst kurumlarının renk körü olduğunu sanıyor.

Yazı içinde bazı sözcüklerin „hareketlendirme“sine gelince; hiç bir sakınca yoktur bizce, gereklidir de. Statik değil, „harekette bereket var.“ Daha M.Ö. 300-180’li yıllarda Bergama sanata ilk kez „hareket“ kazandırarak dünya sanatını hâlâ etkilerken, „eleştirmenimiz“ bizi 2300 yıl öncesine mi götürmek istiyor.?

„Resimlerdeki karakterler farklı“ diyor. Elbette farklı olacak, insanlar farklı, çocuklar farklı, düşünceler farklıdır. Ölü, cansız, sıralı, ikonalar ya da fotoğraflar koymamızı bizden beklemesin.

TÜRKÇE YAZIM HATALARI ve GENEL YANLIŞLIKLAR

2-) “Eleştirmenimiz”in gördüğü, her kitapta olabilecek gözden kaçmış birkaç hatayı kendisinden önce biz zaten tesbit ettik. İkinci baskıda düzeltilecek. Ancak “eleştirmenimiz” asla iyi niyetle bir eleştiri yapmayı, bu çalışmayı ileri taşımayı hedeflemiyor. O nedenle söylediklerinin hepsine cevap verme ihtiyacı duymuyoruz. Şu kadarını söylemek isteriz ki, bu kitap üç kafadar’ın bir araya gelerek oluşturduğu bir çalışma değil, tam tersine çocuklarımızı sadece yabancı kültüre mahkum eden, kendi öz kültüründen uzaklaştıran bir uygulamaya karşı acil bir ihtiyaçtır.

Bakanlık kendi alanında yetkin insanlara bu çalışmayı yaptırmıştır. Üniteler 400’den fazla öğretmenle tartışılmış, kitap hazırlandıktan sonra Talim Terbiye Kurulu üyelerinin de katıldığı 60’tan fazla uzman öğretmen ve akademisyenle yeniden tartışılmış, gruplar kurularak her ünite onar kişilik bir grupla işlenmiş, grup görüşleri de kitaba yansımıştır.

 

“EĞİTİMCİ YAZAR”

3-) Kendisine “eğitimci yazar” diyor “eleştirmenimiz”. Ama masalların eğitici rolü konusunda ilkokul seviyesinde bile bir bilgiye sahip değil. Masalları eleştirmeye yelteniyor. Masalın derslerde kullanılması durumunda çocukların gerçek hayattan kopacağını, eğitimin öğretimin amacına ulaşmayacağını dillendiriyor.

Bu yeni bir görüş değil. Jean-Jacques Rousseau da Emile adlı romanında aynı görüşü dile getirmiş ve ciddiye bile alınmamıştır. Çünkü daha okullar olmadan, binlerce yıl boyunca her halk, çocuğunu masallarla eğitmiş, her masal defalarca işlenmiş, her bir masal devasa bir hazinenin nadide incileri haline gelmiştir.

Bir halkın tarihi, anadilinin incelikleri ve renkleri, düşünce zenginliği, geleneği, göreneği, inancı, töresi, duygu ve davranış biçimleri, terbiye ve edebi masalların içinde anlatılmıştır. Her masalcı çocuğun merakını keşfettikçe masala hayal dünyasını katmış, masala çeşitli işlevler yüklemiş, gerçekleri fantaziye katarak ballandırıp anlatmıştır.

Çocuğun psikolojik durumuna uygun olan ve çocuğun ihtiyacı olan budur. Siz bunun yerine mesleği yazarlık bile olmayan insanlara metinler yazdırır çocukların önüne koyarsanız, o metinler çocuğun ne yüreğine ne de beynine ulaşır. Hiç bir etkisi de olmaz. Bu şekilde yazılmış kitapların da hiç bir etkisi olmamıştır.

SALDIRILAR

4-) “Eleştirmenimiz” bu kitapta her halkın olduğunu ama Türklerin olmadığını söylüyor. 213 sayfalık kitapta kendi deyimiyle “156 gizli sessiz mayın” keşfediyor. Öğrenciler her sayfayı açtıkça ellerinde mayınlar patlıyor, elleri, zihinleri darmadağın oluyor. Önce şunu söyleyelim: Her yenilik yadırganır, yargılanır, çıkarlarının sürgit devamını isteyen bir avuç insanı tedirgin eder. Bu ders kitabı da bu niteliğinden ötürü bir tepki çekeceği belliydi. Ama düşmanca bir saldırı olacağı beklenmiyordu.

Bir kez bizim kültür hazinemiz Türkiye coğrafyasıyla sınırlı bir kültür değil. O, dünyanın altıda birini kapsayan bir coğrafyada üretilmiştir.

Altaylar, Anadolu, Azerbaycan, Gagavuz Yeri,Tataristan, Dağıstan, Kazakistan, Kırgızistan, Kosova, Makedonya, Özbekistan, Yakutistan, Türkmenistan, Uygurlar, Çuvaşistan, Kıpçak, Hakas ve Tuva’dan, Kerkük-İran Türkmenlerinden, Başkurtistan, Makedonya, Nogay, Karay, Kumuk ve Mezopotamya coğrafyasıdır bu. Türklerin tarih boyunca yaşayıp ürettikleri, etkiledikleri ve etkilendikleri coğrafya. İşte bütün bu Türk topluluklarının ve Mezopotamya’nın binlerce yıllık geçmişe dayanan masal geleneğinden yola çıkarak ünitelere uygun konular seçilmiş ve eğitim tarihimizde ilk kez böyle birleştirici bir ders kitabı hazırlanmış, bütün Türkiye’de çocukların ve öğretmenlerin en çok dikkatini çeken kitap olmuştur.

Bu masalların derlendiği süreçte bir Rus Türkolog: “Neden Rusya’daki Türklerle bu kadar ilgileniyorsunuz.?” sorusunu sormuştu.

Ve “eleştirmenimiz” de “Meğer ne kadar çok özerk Türk cumhuriyeti varmış; çocuklarımız şaşkınlıkla bunları öğrenecek ve sonra, kendi ülkesinin de özerk cumhuriyetlere bölünmesini demokratik hak gibi öne sürenlere karşı hiçbir tepki gösteremeyecek...” diye Türk yurtlarının çokluğundan korkuya kapılıp, “Türklerin adı yoktur bu kitapta” diyor, “Türk çocuklarının kendi kültürel ve fiziksel varlığını korumalarına mani olmak üzere onları akıl gücünden mahrum düşürecek şekilde sinsice sessiz mayınlarla doldurulmuştur kitap.!” diye iftiralar atıyor.

Dört yıl savaşıp yüz yıl “düşman” diye tanımladığımız komşularımızı ya da bu toprakların evlatlarını kitapta görmek tahammül sınırını aşıyor. İlle de bir gerginlik bir düşmanlık tehlikesiyle çocuklarımızı büyütmemizi öneriyor. Edebali’nin Osman Gazi’ye: “Ey oğul, geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam adım atasın!” dediğini, aynı sözleri 400 yıl sonra ünlü şair Goethe’nin Alman halkı için tekrarladığını bilmiyor. O içine kapanıp büzüşmeyi öneriyor. İçine kapandıkça da orada iflah olmaz hastalıklar buluyor.

Ve “eleştirmenimiz” tıpkı Moğol Vali Nured-din Caca gibi “Çok Türk” görünüp Anadolu Selçuklularının belkemiği, örgütleyicisi, bu topraklara kültürel ve fiziksel kök salan Ahi Evren’i ve onun bütün taraftarlarını, Mevlana’nın oğlu Alaaddin Çelebi’yi katlettiği gibi o da bizim kültürümüzü yok etmek için, kitabın okullardan kaldırılmasına çağrı çıkarıyor.

Ne yaparsanız yapın, Türkiye Cumhuriyeti, en ücra köşesine kadar yaydığı okullarda bu yurtların ürettiği kültürü de çocuklarına yayacaktır. Bu kültürün kökleri o kadar derinlerdedir ki, işte yeniden filizlendi bile, bütün dağlarımızı, tepelerimizi yeşillendiriyor. Peki bu çıkmaz yolu niçin seçersiniz ey “eğitimci yazar?” Neden ille de Kraldan çok kralcı görünerek ve bilmediğiniz o “pedagoji ve çocuk psikolojisine” sığınarak bu ülkenin evlatlarına iftira atarsınız? Tıpkı sizin deyiminizle “akıllara ziyan bir iş.!”

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Kasım.2016 – okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ –okkesb@turkfreezone.com,

 

Ökkeş Bey,

Medya Güne Bakış adlı İnternet Gazetenizde Mahiye Morgül 07.11.2016 tarihinde "İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi" 4.sınıf ders kitabımız hakkında bir yazıyı 2. kez yayımladı.

Üstelik adımı gizleyerek bütün masallarımı Eyyüp Nakir adıyla okurlarınıza tanıttı. Sizden ricam bu yanlışı düzeltin ve cevabi yazımı lütfen yayımlayın.

35 yıldan beri bütün Türk yurtlarından ve Mezopotamyadan derleyip 32 ciltte yayımladığım bu dizi 3760 yıllık bir birikimi içeriyor.

Bu kadar kapsamlı çalışma tarihimizde ilk kez yapılmış oluyor. Bunlardan bir seçki yaparak kendi kültürümüzü yine bu yoğunlukta ilk kez çocuklarımıza sunmuş oluyoruz. Bu hanım neyin peşindedir.? Anlamak mümkün değil. Hayat hikayemle cevap yazısı ilişikte.

Saygılar. Yücel Feyzioğlu

Diğer Haberler

  • 90 YILLIK REKLAM ARASI BİTMİŞ.!
  • RASİM OZAN ÇARK ETTİ
  • YÜCEL FEYZİOĞLU'NUN MAHİYE MORGÜL'E CEVABI
  • BABA ŞEFKATİ GÖSTERMİŞ.! UTANMAZ.!
  • KILIÇDAROĞLU DEĞİŞSE NE OLUR, DEĞİŞMESE NE OLUR.?
  • BU ESEDULLAH TİMİ, KİMİN TİMİ.!
  • ERDOĞAN’I ERDOĞANDAN KURTARMAK-2
  • MHP’den Baykal’a CEVAP
  • YALÇIN AKDOĞAN CAN DÜNDAR'I YALANLADI
  • CEMİL CAN’IN KEMAL ÇALIŞKAN’A YANITI
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP