YENİ BİR DARBE ANAYASASI MI GELİYOR.?

CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel, TBMM'de AKP'nin Önerdiği Anayasa Değişiklik Teklifinin Suriye Anayasasının Bir Kopyası Olduğunu Açıkladı...

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

AKP ANAYASASI SURİYE ANAYASASININ KOPYASI

CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel, TBMM'de AKP'nin Önerdiği Anayasa Değişiklik Teklifinin Suriye Anayasasının Bir Kopyası Olduğunu Açıkladı...

CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel, TBMM'de AKP'nin önerdiği Anayasa değişiklik teklifinin Suriye anayasasının bir kopyası olduğunu açıkladı.

Cemal Okan Yüksel, AKP’nin TBMM’ye getirdiği Anayasa değişikliğinin, “Esad’ın Anayasası’ndan alınma olduğunu” söyledi. TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Yüksel, “Böyle bir anayasa size yakışsa bile Türkiye'ye yakışmaz. Esad bu anayasası ile ülkesine yıllarca acı çektirdi. Yapmayın” ifadelerini kullandı.

 

ESAD ANAYASASI İLE AKP TEKLİFİNİN BENZERLİKLERİ

Yüksel, Suriye Anayasası ile AKP - MHP ittifakı ile hazırlanan Anayasa değişiklik paketindeki benzerlikleri de madde madde anlattı. İşte CHP’li Yüksel’in verdiği örneklerle, anayasa paketinin Suriye Anayasası ile benzerlikleri,

* Suriye Anayasası Madde 93; “Cumhuriyet başkanı -yani cumhurbaşkanı- bu anayasada tanınan sınırlar dâhilinde halk adına yürütme yetkisini uygular.”

- AKP’nin paketindeki 8. madde- “Yürütme yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı tarafından kullanılır”

* Suriye Anayasası madde 95; “Cumhurbaşkanı, bir veya daha fazla başkan yardımcısı seçer, görevlerinin bir kısmını onlara verir. Cumhurbaşkanı, ayrıca bakanları atar, istifalarını kabul eder, görevlerinden uzaklaştırır.”

- AKP’nin paketindeki 104. madde değişiklik önerisi; “Cumhurbaşkanı, yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir.”

* Suriye Anayasası 107. Madde; “Cumhurbaşkanı sebepleri açıklayan bir kararla halk meclisini feshedebilir”

- AKP’nin paketindeki 116. maddeye ilişkin değişiklik önerisi; “Cumhurbaşkanı Meclisi feshedebilir.”

* Suriye Anayasası’nın 139. Maddesi; “Anayasa Mahkemesi 5 üyeden oluşuyor, hepsini, Yüce Divan sıfatıyla kendini yargılayacak olanları 139’uncu maddesinde Cumhurbaşkanı atıyor.”

- AKP’nin paketindeki Anayasa Mahkemesi maddesi 15; “Anayasa Mahkemesi üyesinin 12’sini Cumhurbaşkanı atıyor, 3’ünü de ona bağlı olan Meclis atıyor.”

* Suriye Anayasası’ndaki ülke bütçesine ilişkin madde; “Meclis, bütçeyi yeni mali yılın başlangıcından önce onaylamazsa bir önceki mali yıl, yeni mali yıl onaylanıncaya kadar yürürlükte kalır.”

- AKP’nin paketindeki ülke bütçesine ilişkin madde; “Bütçe, Meclis tarafından kabul edilmediği takdirde, eski yılın bütçesi artırılarak devam eder.”

* Suriye Anayasası’nda 111. Madde; “Cumhurbaşkanı kanun çıkarıyor”

- AKP’nin paketindeki 104. maddeye ilişkin değişiklik, “Cumhurbaşkanı kanun çıkarıyor, kararname çıkarıyor”

Odatv.com - 24.12.2016 00:36 

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Aralık.2016 – okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb@telmar.net,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi, - okkesb@gmail.com,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Aralık.2016 – okkesb61@gmail.com,


YENİ BİR DARBE ANAYASASI MI GELİYOR.?

RTE / AKP Yeni Anayasa Konusunda Da Fiili Durum Yaratmaya Mı Hazırlanıyor.


Anayasa Uzlaşma Komisyonu beklendiği gibi daha üçüncü toplantısında dağıldı. Komisyon’un dağılmasından sonra açıklama yapan AKP sözcüsü Ömer Çelik, “Süreç CHP tarafından sabote edilmiştir” dese de; CHP’nin başkanlık sisteminin gündeme alınmasına karşı çıkması üzerine, TBMM ve Komisyon Başkanı’nın, “Mutabakat olmadığı anlaşılıyor. Bu şekilde çalışmanın anlamı yok. Komisyon nihayete ermiştir” diyerek bir daha toplanmamak üzere Komisyon çalışmasına son verdiği kısa sürede ortaya çıkmıştır.

Böylece RTE/AKP’nin amacının, “Darbe Anayasası” diye niteledikleri anayasayı değiştirmek değil, “RTE Tipi” başkancı sistemi anayasallaştırmak olduğu açık biçimde anlaşılmıştır.

Aslında RTE/AKP, “RTE Tipi Başkancı Sistem” dayatması nedeniyle Komisyon’dan bir sonuç çıkmayacağını biliyordu. Bile bile komisyon oluşturmalarının nedeni, sürece meşruiyet kazandırma düşüncesiydi. Ne yazıktır ki, muhalefet bu oyuna geldi.

ÖN REFERANDUM ANAYASAYA AYKIRI

RTE/AKP’nin asıl amacını ise, Ömer Çelik aynı açıklamasında dile getirmiştir. Çelik, “Bu Meclis'in yeni Anayasa yapamayacağı ancak anayasayı yenileyebileceği şeklindeki bir şey, Meclis'in kurucu irade vasfına saldırıdır. TBMM'nin isterse son günü olsun, istediği anda yeni anayasa yapma yetkisine, hakkına sahiptir” demiştir.

Çelik’e göre, Anayasa’nın vermediği bir yetki “Fiilen” AKP tarafından kullanılabilir.

Genel seçimlerle oluşan Meclis’in “kurucu iradeye” sahip olmadığı, ancak anayasanın verdiği yetki bağlamında değişiklik yapabileceği tüm anayasa hukuku kitaplarında yazılıdır. Dayanağını ve meşruiyetini anayasadan alan bir meclis anayasa dışı bir yetki kullanamaz. Anayasa’nın 6 ve 11. maddeleri buna engeldir. Kullanırsa bu anayasaya karşı darbe olur. Yeni anayasa denilen de gerçekte bir darbe anayasası olur.

Ama sanırız fiili durumun yarattığı hukuksuzluktan ve bunun doğurduğu sorumluluktan kurtulmak için RTE/AKP bu darbeyi göze almıştır.

Ne yazık ki biz de, bilincinde olmadan bu darbeye katkı vermeye çalışıyoruz. CHP milletvekili Aytun Çıray, Uğur Dündar’la yaptığı söyleşide; “İki aşamalı referandum yapılsın. Anayasa’nın hangi sisteme göre yazılması istediğini halkımıza soralım. Anayasa çıkan sonuca göre yazılsın” demiş (Sözcü, 10.02.2016) ve bunun için bir yasa önerisi hazırladığını belirtmiştir.

Bu öneri, iyi niyetle yapılmış bir yanlış yönlendirmeyi içermektedir. RTE/AKP’nin ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değildir. Ama bu formül Anayasa’ya aykırıdır.

Anayasamıza göre referandum, ancak Meclis’te yöntemince kabul edilen anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesi bağlamında yapılabilir. (m.175)

Anayasa’da yapılacak değişikliğin ana başlıklar olarak önceden halka sorulması, bir yasayla öngörülse bile, Anayasa’nın yalnız yukarıda açıklanan kuralına değil, aynı zamanda 67. maddesine de aykırı olacaktır.

Çünkü 67. maddede, halkoylamasının “Serbest, Gizli Ve Genel Oy” esaslarına göre yapılacağı yazılıdır. Anayasa değişikliğine yansıyacak sistem konusunda halkın görüşünün önceden belirlenmesi “Gizli Ve Genel Oy” ilkesine aykırıdır.

Ayrıca, çıkacak sonuç, anayasa değişikliğinin oylanması sırasında kimi seçmen üzerinde baskı oluşturacağından, ön referandumun “Serbest Oy” ilkesiyle de bağdaştırılmasına olanak yoktur.

MECLİS'TEN GEÇMESE BİLE REFERANDUMA GİDECEK

Ön referandumla ilgili anayasal durumu böylece ortaya koyduktan sonra gelelim asıl önemli bir konuya.

Meclis’teki çoğunluğa güvenmeyen RTE/AKP’nin, kendi kafalarındaki anayasal sisteme ilişkin metni, Meclis ne derse desin, halkoyuna sunarak yürürlüğe koyması şaşırtıcı olmayacaktır.

Yani kanımızca RTE / AKP yeni anayasa konusunda da fiili durum yaratmaya hazırlanmaktadırlar.

Bilindiği gibi, Anayasa’ya göre, bir anayasa değişikliğinin kabul edilmesi için en az 330 milletvekilinin oyu gerekir. 330’dan az oy alan değişiklikler kabul edilmemiş sayılır. Meclis’te kabul edilmeyen metinler de Anayasa’ya göre halkoyuna sunulamaz.

RTE/AKP ise, 330’dan az oy alsa bile, kendi metinlerini referanduma götürme hazırlığı içindedir. AKP Milletvekili Mustafa Şentop bunun adımını şu sözlerle atmıştır: “Birkaç ilde ufak kaymalar olmasaydı, aynı oy oranıyla AK Parti 335-340 milletvekili çıkarabilirdi. Dolayısıyla 300’ün üzerindeki tüm tablo yeni anayasa açısından bir işarettir."

Yani demek istiyor ki, “Anayasa’nın Meclis’te aradığı nitelikli çoğunluğa gerek yoktur. Biz yüzde 49.6 oy aldığımıza göre yeni bir anayasa yapabiliriz.”

Bu düşünceye göre, AKP anayasa taslağı, Meclis’te kaç oyla kabul edilirse edilsin Cumhurbaşkanı’nca referanduma sunulup, yeterli oy çoğunluğuna ulaşılırsa yürürlüğe girmiş olacaktır.



MECLİS BY-PASS EDİLEBİLİR.!

Anayasa ve hukuk dışı bu görüş giderek öylesine egemen olmaya başlamıştır ki, “Anayasa’nın millet iradesini sınırlayamayacağını, milletin, yeni anayasayı hiçbir sınırlama olmadan, kural tanımadan yapabileceğini” dillendirmeye başlamışlardır. Yani Meclis’ten geçirmeden, hazırladıkları metni doğrudan halkoyuna sunarak geçerli kılmak gibi bir düşünceleri bile vardır.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından Şeref Malkoç bu düşüncenin yolunu açmış; Ankara Birlik Vakfı’nca düzenlenen yeni anayasaya konulu konferansta, “DeGol bir anayasa hazırladı ve direk referanduma sundu. Buna kurucu referandum deniyor. Bu metotla da olabilir” diyerek, Meclis’i de devre dışı bırakacak darbeci anayasa yapımının ilk adımını atmıştır.

Başdanışman Malkoç halkoylamasını “Kurucu Referandum”  olarak ilan etmiştir. “Kurucu Referandum” kavramının salt kendi görüşlerini haklı göstermek için uydurulmuş bir kavram olduğunun altını çizmek gerekir.  



Başdanışman demek istemektedir ki, “Referandum öncesinin hiç önemi yoktur. AKP anayasa taslağının halkoyunca kabul edilmesi durumunda anayasa yürürlüğe girmiş olur.”

Bu görüş egemen olduğu içindir ki, Saray içi ve dışı dinamikler halka başkanlık sistemini, içeriğini gizleyerek anlatma yarışı içine girmişlerdir. Sivil toplum örgütlerine, yandaş basın-yayın organlarına, üniversitelere, muhtarlara, kamu görevlilerine, AKP’li belediyelere bu konuda gizli-açık talimatlar verilmiştir.

Bu görüşü savunanlar hiç kuşkusuz anayasal suç işlediklerini bilmekte, ama umursamamaktadırlar. Tıpkı parlamenter sistemi askıya alıp “Fiili Başkanlık” sistemini ilan edenler gibi.

Çünkü önlerinde fiili durumu anayasal statüye kavuşturup, sözüm ona meşrulaştırmaktan başka çare kalmamıştır.

Bir yararı olacağını umarak anımsatalım ki, anayasalar toplumsal sözleşmelerdir. Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden’in vurguladığı gibi, bir arada yaşama andıdır. Devletin kurucu metinleridir. Toplumun bir arada huzurlu yaşaması için yapılacak anayasal düzenlemelere halkın büyük çoğunluğunun katılması gerekir.

Karmaşanın egemen olduğu dönemlerde anayasa yapılamaz. Anayasayı kabul edecek seçmen kitlesinin düzenlemeler konusunda bilgili ve doğuracağı sonuçlar yönünden bilinçli olmaları gerekir.

Bunun için düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğü konusunda sorun/yasak/sınırlama bulunmamalıdır. Değişiklikler basın aracılığıyla toplumda enine boyuna tartışılmalıdır.

Türkiye yangın yerine dönmüştür. Böyle bir karmaşa ortamında anayasa yapmak yangından mal kaçırmaktır. Bunun sonucu karmaşaya karmaşa katılmış olur ve toplum bu yükü çekemez duruma gelir.

Ancak anayasaya karşı darbe yapmak, tam da karmaşanın egemen olduğu böyle ortamlarda olanaklıdır.

Bülent Serim - Odatv.com  

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Aralık.2016 – okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb@telmar.net,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi, - okkesb@gmail.com,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Aralık.2016 – okkesb61@gmail.com,


Diğer Haberler

  • DARBE KİMDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ..
  • TRABZONLULAR BİRLEŞİNİZ
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI…
  • KUL VE MAHLÛKAT HAKKI..
  • ADAM OLMAK–OLAMAMAK VE GAZETECİLİK
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..
  • DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP