HÜSAMETTİN CİNDORUK'UN AÇIK MEKTUBU
Cumhuriyet’in
Kurucusu; Bir İstiklal Savaşını Yöneten,
30
Kongreden Sonra, Halk Tarafından Ankara’da Tescil Edilen Türkiye Büyük Millet
Meclisidir. 
Türkiye Cumhuriyeti bugün yeni kurulmakta olan bir devlet değildir.
Yaklaşık
yüz yıldır giderek güçlenen ve değerlenen çok köklü bir devlettir.
Devletlerin
de Anayasaların da soyağaçları vardır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin
de kurucu iradesi, kökü, tarihi, gerçekleri ilk günkü gibi yaşıyor ve
yaşayacaktır. 
Cumhuriyet’in Kurucusu; bir İstiklal savaşını yöneten, 30
Kongreden sonra, halk tarafından Ankara’da tescil edilen Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
İsminde “Türkiye”
vurgusu olan biz Türklerin kurduğu son Türk devletidir.

Millete
dayalı, Milli Misak sınırlarını çizen bir Milli devlettir. Cumhuriyetimizin
tarifi, bugün yürürlükte olan Anayasamızın ön sözünde ayrıntılı biçimde tarif
edilmiştir.
Anayasanın 176. maddesi, bu başlangıç kısmının metne dahil olduğunu açıkça
ifade etmektedir.
Yürürlükteki
Anayasamızın 174. maddesi ile de sadece sekiz Kanun korunmamakta, başlangıç
bölümündeki ilke ve İnkılâpların yorumunu “Türk toplumunu çağdaş uygarlık
seviyesinin üstüne çıkarmak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliğini koruma
amacı güden” yaptırımlar olarak belirlenmektedir.
Yürürlükteki Anayasanın 2. maddesi Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerini “başlangıçta belirtilen temel
ilkelere” gönderme
yaparak açıklamaktadır.
Anayasanın 4. Maddesi ise Cumhuriyet’in niteliklerinin değiştirilmesinin teklif
dahi edilemeyeceğini söylüyor, yasaklıyor.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin, temel niteliği Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurucu
iktidarına dayalı hukuk düzenidir.
Atatürk’ün belirlediği
inkılâp ve ilkeleri de parlamenter rejimdir. Amasya tamimini yapan Atatürk’ün,
savaşlar yaparken de, zaferden sonra da Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlı,
saygılı ve itaatkâr olduğu gerçektir.
Yüce Meclis’in ilk Başkanı da Atatürk’tür.
Bizim
Anayasalarımızda Atatürk bir şahıs değil, Cumhuriyet’in asli kurucu iktidarının
bir belirleyici kurumu olarak yer almıştır.
Son Anayasa
değişikliği, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Cumhuriyet’in üst organı olmaktan
çıkarıyor. Bir Danışma Meclisi işlevine indiriyor. 
Bu Anayasa Kenan Evren
modelidir.
1980-1983 döneminde
Kenan Evren’in tayin ettiği Bakanlar hiç denetime girmeden yürütmeyi üstlenmiş,
beş kişi bir yandan kararnameler çıkarmış, partiler kapatmış, vetolar, yasaklar
getirmiş ve kurduğu Danışma Meclisine de kısıtlı yasa ve Anayasa hazırlama
görevi vermiştir.
Bugünkü Anayasa
Değişikliği Teşebbüsü Bir Kenan Evren Modelidir.
a) Başbakan ve
Bakanlar Kurulu mülgadır.
b) Cumhurbaşkanı
yürütmeyi belirleyeceği sekreterler eli ile alır götürür.
c) Güvenoyu ve
güvensizlik olanağı da yoktur.
d) Gensoru da,
soruşturma da askıya alınmıştır.
e) Cumhurbaşkanı, 600
kişilik Mecliste yüksek oy oranları ile korumaya alınmıştır.
f) Cumhurbaşkanı
da norm koyan kararname çıkarır.

Bunların ne farkı var
Evren döneminden.?
Hem Meclis, hem de
Başkan Kanun ve Kanun hükmünde kurallar koyarsa aralarında çekişme çıkması
kaçınılmaz olur. Böyle bir uygulama ihtilaf üretir.Yasaların genel, tartışılmaz
olma, ilkesi de yok olur.
Bu Anayasa bir Af
kanunudur.
Geçmişte
görev alan Başbakan ve Bakanlar hakkında Meclis’in soruşturma ve Komisyon kurma
hakkı yok edilmektedir.
Mevcut Anayasa maddelerinde yer alan Başbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri için
soruşturma hakkı Meclis’ten alınmak istenmektedir.
Tayyip Erdoğan, Ahmet
Davutoğlu ve Binali Yıldırım bu Anayasa değişikliği ile adeta ibra edilmek
istenmektedir. Aynı
şekilde geçmiş hükümetlerde görev alan Bakanların da, vazifeleri nedeni ile
takipsizlik kararı almalarına imkân getirilmektedir.
Böylece 17 / 25 Aralık Dosyaları
Da Meclis Arşivine Kaldırılmaya Çalışılmaktadır.
Bu
teklifin 16-17-18 nci maddeleri ise, şekil yönünden tümden Anayasaya ve iç
tüzüğe aykırıdır.
Anayasa bir üst kanundur. Torba madde ile değiştirilemez.
Anayasanın değiştirilecek maddesi açıkça ve yeni bir metin olarak yazılır, iki
kez görüşülür ve iki kez oylanır. Anayasanın 175. Maddesinde her maddesinin
ayrı ayrı halk oylamasına sunulma usulü gösterilmiştir.
Çünkü
halk üst kanun olan Anayasadaki her değişikliği açıkça tek tek öğrenerek oy
kullanacaktır.
Bu Biçimi İle Anayasa Değişikliği
Halk Oylamasına Sunulamaz. Tam Bir Şekil Bozukluğudur. 
Üstelik bu teklifin ilk
iki maddesinde bir kelimelik değişiklikler bile ayrı ayrı maddelere
bağlanmıştır.
Torba madde ile Anayasa değişikliği şeklen geçersizdir. Anayasa Mahkemesinin
denetimine tabidir.
Bir Anayasada her kelimenin, her ibarenin, her virgülün özel bir etkinliği
vardır.
Yönetmelik, sözleşme diğerleri gibi maddelerle kaldırılan, gerekçeleri belirsiz
kurumlar arasında Başbakanlık, Bakanlar Kurulu, Jandarma Genel Komutanlığı,
Askeri Yargıtay ve benzeri tarihsel Anayasal Kurumlar vardır.
Ayrıca, Anayasamızın 21 maddesinin yürürlükten kaldırıldığı bir cümle ile
belirtiliyor.
Bu Anayasa paketi ile
çok partili düzen ve siyasi partiler “düzen” dışına çıkarılmıştır.

Partiler, Kongre
Partilerine Dönüşmüştür.
Böylece, partiler,
siyasi programlarını ve siyasi ideolojilerini iktidara taşımak, bir hükümet ve
yürütme gücüne kavuşturmak gücünü yitireceklerdir.
Siyasi İktidar, Bir
Cumhurbaşkanı Otoritesine Devir Ve Teslim Ediliyor.
Bu Bir “Adrese Teslim”
Belgesidir.
Yürürlüğe Girerse,
Bugünkü Cumhurbaşkanı Hemen Devlete El Koyacaktır.
Yürürlük Maddeleri
Açıktır.
Son Olarak Çok Önemli
Bir Nokta;
Bunları bir sistem veya
rejim değişikliği tartışması olarak görmek mümkün değildir. Çünkü dünyada
benzeri yok.
Bu gidişat, bir kamp ve cephe değiştirme, çağdaş batı demokrasilerinden
ayrılma, din devletine kapı açma ve Avrupa Konseyinden çıkarılma planıdır.

Adalet
Bakanı, Bir Arzuhalci Üslubu İle İfade Ediyor.
Artık Sadece Muhafazakârların
Yönettiği Bir Ülke Olacağız Diyor.
Hâlbuki
muhafazakârlıkla, yobazlık ve bağnazlık arasında dağlar kadar fark vardır.
Türkiye, bir asırdır yaşadığı büyük siyasi birikiminden, bir uygarlık ve
demokrasi cephesinden sinsice çekilmek ve uzaklaştırılmak isteniyor.
Cumhurbaşkanına Verilmek
İstenilen Yetkiler Bir Kuvvetler Birliği Düzenidir.
Bu gidişatla 1949’ da
kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyinin ana sözleşmesine, ek protokollerine,
bağlayıcı kurallarına, ulusal üstü hukuka ve kuvvetler ayrılığı bağlayıcı
ilkesine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ve kararlarına veda dönemi kısa bir
süre içinde başlayacaktır.
Milli Merkez, Cumhuriyetin ve ülkemizin bölünmez bütünlüğünü ve demokrasiyi
korumak için, özellikle milliyetçi, yurtsever, demokrat ve insan haklarına
yürekten bağlı tüm kurum, kuruluş ve yurttaşlarımızı uyarmaya devam edecektir.
Saygılarımızla arz ederiz.Milli Merkez Yönetim Kurulu adına
Hüsamettin CİNDORUK 
TBMM E. Başkanı – Milli Merkez Başkanı"
Ökkeş
Bölükbaşı, İstanbul – Şubat.2017 – okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,
https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,
Ökkeş
Bölükbaşı, İstanbul – Şubat.2017 – okkesb61@gmail.com,
|