HÜLYA DÜZENLİ'NİN İNFOGRAFİK YAŞAM SERGİSİ AÇILDI 
Hülya Düzenli'nin 11 Ekim 2018
Perşembe ~ 06 Kasım 2018 Salı Tarihleri
arasında açık olacak İnfograkik Yaşam sergisini Kadıköy, Çiftehavuzlar'da Galeri Ark' da görebilirsiniz.


“DOKUNARAK
ANLAMAK” GALERİ ARK’TA
Hülya
Düzenli'nin Filli Boya tarafından desteklenen “İnfografik
– Yaşam” sergisi sanat ve resim
severlerin katılımıyla açıldı.
35 resmin yer aldığı serginin
önemli bir özelliği görmeyenlerin renkli
resim ve tabloları anlayabilmeleri ve yorumlayabilmelerini sağlayacak olan bir
renk alfabesinin Hülya Düzeni tarafından patentinin alınarak hayata geçirilmesi
oldu. 

Engelsizlere
Sergiyle Destek Oluyor…
Filli Boya’nın engelsiz yaşama katkı vizyonuyla
sponsorluğunu üstlendiği, Ressam Hülya Düzenli’nin “İnfografik – Yaşam” sergisi 11 Ekim 2018 tarihinde Galeri Ark’ta açık olacak.
Sergide görme engelli bireylerin renkleri
ve desenleri, oluşturulan üç boyutlu imgeler ve Renk Alfabesi yardımıyla kendi
zihinlerinde canlandırabilmesine olanak sağlanıyor.
@#ÖkkeşBölükbaşı ©#MedyaGünebakış

Galeri
Ark:
Çiftehavuzlar, Cemil Topuzlu Cd. No: 49 Kadıköy, Telefon: 0216 369
49 00
Web: http://www.galeriark.com - EPosta: info@galeriark.com

@#ÖkkeşBölükbaşı
©#MedyaGünebakış
Ökkeş
Bölükbaşı,
İstanbul –Ekim.2018 -- okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ -
okkesb@turkfreezone.com,

HÜLYA DÜZENLİ İLE RÖPORTAJ
Hedefim Aydınlık ve özgür bir ülke, eşitlikçi bir dünya
için yapabileceklerime devam etmek...
03 Mayıs 2017 Çarşamba 17:26 1.9B Okunma
- Sevgili Hülya Hocam, öncelikle çok teşekkür
ederim, bu değerli vaktinizi bana ayırdığınız için...
- Hocam bu resim yapma tutkusunu kendinizde ne zaman
keşfettiniz?
- Ben çocukluk yaşlarımda hem resim, hem müzik hem el
işlerine meraklı idim. Okumaya özellikle şiire özel bir ilgim vardı...
Güzel şiir okuma yarışmalarına girmiş, halk dansları ile ilgilenmiştim. O
yıllarda okullarda resim ve müzik derslerimiz yapılırdı. Aslında bir
Fen bölümü öğrencisi için edebiyat, psikoloji ve sosyal konulara merak biraz
şaşırtıcıdır. Benim matematik ve duygusal dünya ile ilgimin birlikte
olması ne kadar doğru olmuş...
Ortaokulda çizgi roman kahramanlarını çizerdim, bir
araştırma yaptığımda ansiklopedi deki ya da kitaplardaki resimleri kopya
ederdim. Yani çok yönlü ve sosyal konularla ilgili idim.
Ama sonuçta ressam olmak gibi bir hayalim yoktu.!
Sonra ağabeyim İstanbul Devlet Güzel Sanatlar
Akademisi’nde mimarlık okuyordu ve onun önerisi ile yetenek sınavlarına girdim.
Heykeltraş olmak isterdim. Heykel ve Resim bölümlerinin sınavlarına
girdim. İkisini de kazandım ve kararımı değiştirip resim bölümünü seçtim. İyi
ki öyle yapmışım.
- Neden Resim?
- Heykel malzeme ve teknik özellikleri nedeniyle çok daha
özel atölye şartları isteyen, üretilen çalışmaların depolanması, taşınması vb.
özellikleri nedeniyle çok pahalı bir alan. O nedenle heykeltraşların
büyük çoğunluğu ya biblo boyutunda işler yapabiliyor ya da çoğu kez kişisel
görüşlerini bağımsız olarak yansıtamadıkları, çok az sayıda teklif
alabildikleri anıtlar yapabiliyor.
Bu güçlükler
nedeniyle heykeltıraşlara olağanüstü bir saygım vardır. Sanat
disiplinleri arasında bence en zor olanıdır. Soruya döneyim. Ben daha
o gencecik yaşlarımda bir öğretmen ailenin çocuğu olarak heykelin bu zorluklarını
fark etmiştim. Her zaman resim yapabilirim. Gündüz çalışır gece üretirim,
yapabilirim diye düşündüm. Öyle de oldu. Hem akademisyen olarak çalıştım, hem
resim yaptım. Gün yirmi dört saat
ben hep 30 saat olarak yaşadım.
Bence fizik yaşımla, yaşadığım yaşım ve üretim yaşım
çok farklı. Hala aynı enerji ve istekle çalışmaya, üretmeye devam ediyorum.
- Kaç yıldır resim sizin hayatınızda?
- Bilmem, Akademiye 1975 yılında girdiğime göre
profesyonel olarak o tarihten bu yana galiba biraz zaman geçmiş...
- Ressam olmak için mutlaka bir üniversiteye
gitmek mi gerekiyor?
- Hayır. Güzel sanatlar okulları dışından gelen çok sanatçı
var. Sanatçıların yaşamlarını incelediğimizde usta-çırak geleneğinin etkin
olduğunu görüyoruz.
19. yüzyılın sonlarından beri serbest olarak yetişen
sanatçılar çok fazla. Hatta bence katı akademik yaklaşımla yapılan
eğitimler, sanatçının yaratıcı kimliğine zarar verebilir, özgür ve özgün
olmasına ket vurabilir. Ancak bu söylediklerim sanatın bilgi, beceri, disiplin
ve çalışma gerektirmediği anlamına gelmesin. Her alanda olduğu gibi
başarılı insan çok çalışan insandır. Öğrenme merakı ile kıvranır.
Bence dâhilerin birkaç temel özelliği vardır. Matematik
düşünme yetilerinin yüksekliği, deneysel yaklaşımlarda ki cesaretleri, duygusal
zekalarının varlığı, öteki olana ilgileri, her türlü baskı ve zorlamaya
‘rağmen’ ürettikleri ve çok ama çok çalışkan olmalarıdır. O halde sıradan bir
insanında ne yapacağı bellidir. İşin sırrı bu kadar basittir!..
-Ressam olmak isteyen bir çok genç arkadaşımız var. Ne gibi
önerileriniz olabilir?
- Yalnız ressam olmak isteyenlerin değil sanat eğitimi
almak isteyen herkesin ne yapması gerektiği, biraz önce konuştuklarımızda
saklı. Ancak şunları eklemek isterim. Eğer sanat alanına girmek
istiyorsanız önce şunu kabul etmelisiniz. Yaygın kanının aksine çok ama çok
çalışmalısınız. Her türlü zorluğu aşma direncine sahip olmalısınız.
Çünkü bir sanatçı bir ürün ortaya koyduğu zaman; her
toplumsal kesimden, her meslek grubundan, her yaştan, her gelirden, her
kültürden, her psikolojiden insanı ilgilendiren bir şey ortaya koymuştur.
Yaptıkları bilindik, alışık olunan bir dilden olmayabilir. Ortak kabullere,
beğenilere aykırı olabilir. Yapıtın dili sert ve acımasız ya da zarif ve
naif olabilir.
Sanatçı son derece kişisel ya da toplumsal bir söz
üretebilir. Bu yaklaşımların ve yapıtların tüm toplum kesimlerinde hatta
toplumlarda beğeni alması olanaksızdır.
Hatta genellikle tam tersi olur. Bu durum uzun
sürebilir, bir ömür geçebilir. Sanatçı tüm bu süreçte direncini korumak
zorundadır. Sanat ‘rağmen’ yapılan bir iştir. Genç sanatçı
dostlarıma, üretmenin keyfi ile direnmenin onurunu taşıyacaklarını
unutmamalarını tavsiye ederim...
- Hangi sanat akımı sizi daha çok cezbediyor?
- Ben 1941 de Nazım Hikmet’in ünlü ‘20. Asra Dair’ şiirinde
söylediği gibi düşünüyorum. ... Hayır, kendi asrım beni korkutmuyor ben kaçak değilim. Asrım sefil, asrım yüz kızartıcı, asrım cesur, büyük ve kahraman. Dünyaya
erken geldim diye kahretmedim hiçbir zaman.
Ben yirminci asırlıyım ve bununla övünüyorum. Bana yeter
yirminci asırda olmak, bulunduğum safta olmak bizim tarafta olmak. ...
diyor Nazım.
Ben de 21. yüzyılda aynen böyle düşünüyorum o nedenle tüm zamanlar ve
çağımızın akımlarının cazibesine kapılmadım. Ben yapıtların cazibesine, yapıtın
plastiğine, yapıtın felsefesine, sanatçının duruşuna kapıldım. O kadar çoklar
ki hangisini söyleyeyim.
Memleketimin kokusu Hitit eserlerini, İskender
Lahtini, San Francesco’nun Hayatını anlattığı freskleri ile Giotto di
Bondone’yi, La Gioconda ile Leonardo’yu, Atina Mektebi ile
Raffaello’yu, Judith ve Halofernes ile Artemisia Gentileschi’yi,
otoportreleri ile Rembrandt’ı, Suda Nilüferleri ile Monet’yi, Guernica ile
Picasso’yu, mavi resimleri ile Yves Klein’ı, Ulay’la karşılıklı duruşu ile
Maria Abromoviç’i, sayabilirim...
- Türkiyede sayılı ressamlar arasındasınız.Kendinizi farklı
görüyor musunuz?
- Evet kendimi farklı görüyorum. Ben kişisel söylemimin
peşindeyim ve bunu yapabildiğimi düşünüyorum. Sanatın özellikle resim ve
heykel gibi alanların temel özelliği olan; ‘individuel olma /
kendine özgü olma’ durumu ile ilgiliyim. Ben ancak bana ait
olanı paylaşabilir. Bana ait olanı içimden çıkarabildim ise ne mutlu...
- Resim yapmanın size vermiş olduğu etki nedir?
Ne hissediyorsunuz resim yaparken?
- Öncelikle ben ne söylemek, nasıl düşündüğümü iletmek ve
ne ile ilgilenmek istiyorsam ona dair işler yapabiliyorum, çok ama
çok büyük bir şanstır bu.!.. Ben kendimi şanslı hissediyorum. Üretirken
ne hissettiğime gelince sancı çekiyorum. Çünkü kafanızda olanla elinizden çıkan
hemen örtüşmezler. Bu örtüşmeyi gerçekleştirdiğinizde ise yeni bir sancı
başlamıştır bile... Sanatçılar, denizciler gibidir. Bir karaya ulaşmak
için çok fırtına atlatır. Karaya vardıklarında ise tekrar ve bir an önce denize
açılmayı isterler...
- Resim yapmaya başlamadan önce herhangi bir ön hazırlık,
araştırma yapıyor musunuz?
- Evet genellikle önce bir araştırma sonra ön hazırlık,
eskizler yaparım.
- Resimlerinizin konuları oluyor mu?
- Konu demeyelim de bir içerikleri oluyor diyelim. Her
içerik beni yeni bir plastik anlatıma hatta bazen yeni ve farklı tekniklere
götürür.
- Resimlerinizde
kullandığınız boyaları neye göre seçiyorsunuz?
- Doğrusu yapacağım çalışmanın durumuna göre farklı özelliklerde
boyalar kullanıyorum. Yalnız akrilik ile ilişkim uzak artık. Bir dönem bu
malzemeyi kullandım fakat zaman geçince resimlerde değişimler gözlemledim bu nedenle bugün
akrilik kullanmıyorum. Ancak o zamandan bu zamana bu malzemenin özellikleri ve
kalitesinde gelişimler oldu. Bazen alt katmanlarda akrilik kullanıyorum.
- Ruh halinizi resimlerinize yansıtıyor musunuz?
- Bunu bilemem ancak resim doğrudan doğruya bir kişiliğin
yaklaşımı hatta yansıması olduğuna göre psikolojim mutlaka
yansıyordur.
Yalnız bunun ben ne kadar farkındayım. Hiç farkında
değilim. Genele ya da dönemsel durumlara yansıyordur evet, belki o ana
dair psikolojik etkiler de yansıyordur...
- Aşkın resmini nasıl yapardınız?
- Aşkın resmini yapabilirim. Sanatçılar büyük bir aşkla
üretirler. Her yapıt aşk kokar...
- Birazda sergilerinizden bahseder misiniz?
- 1992-94 arasında müzik ile ilgili resimler yapmıştım.
Mussorsgky’nin ‘Bir Sergiden Tablolar’ adlı süiti Victor Hartmann’ın resimleri
üzerine yapılmış, ben de bu müzik için resimler yapmıştım.
Sergiye gelenlere bir kaset veriyordum müziği dinleyerek
sergiyi geziyorlardı. Bu sergiyi Türkiye’yi temsilen Rusya’da da açmıştım.
Bu yıl İstanbul Müzik Festivali’nde piyanist Michael Rudy aynı müzik
ve repertuvarında yer alan diğer eserlerin icrası sırasında Kandinsky ve
Chagall resimlerinden oluşan bir digital gösterim yapacak. Ben de 31
Mayıs’ta bu konuda bir konuşma yapacağım. 1992 de başlayan macera devam ediyor.
O yıllarda müzik-resim bağlantılı performanslarda yapmıştım. Sonra Hitit
kültürü ve sanatı ile ilgili çalışmalar ve sergiler yaptım. Gen-etik başlıklı
sergiden itibaren, genetik ve GDO konularını tartışan işler yaptım. Toplumu
derinden ilgilendiren, bu büyük bilimsel sonuçlara ne kadar hazır
olduğumuza dair bir uyaran, sorular soran olmak istedim. Özellikle hukuğun
bu konularda geriden geldiğini düşünüyorum. Aslında ben her zaman eşitlik, hak,
adalet, toplumsal duyarlılıklarla ilgili işler yaptım. ‘Ortak
BirAcı’ sergisi Gölcük ve Fukuşima depremlerine dairdi ve iki uygarlığın
kendi plastik dillerini temel alıyordu. ‘Çocuk Kadın’ okuyamamış, geri
bırakılmış, sömürü düzeni ve feodalitenin baskılarını sorgulayamayan
kız çocukları hakkında idi. Son sergi ‘Dokunarak Bakmak’ körlük hakkında.
Rengi dokunarak algılama üzerinden yeni
bir dil oluşturduğumu söylüyorlar. Yepyeni bir çalışma. Her rengi
farklı kabarık çizgisel kodlarla tanımladım. Umarım uluslararası bir dil olarak
kabulünü gerçekleştireceğiz. Bir ekiple fikir haklarını alarak gündelik yaşamda
kullanımına yönelik çalışmalar yapıyoruz. Şu anda kafamda başka projelerde var.
Zihnimi durdurabilirsem birde‘tembellik sergisi’ açmak istiyorum.
- Resimleriniz satıldığında ne hissediyorsunuz?
- Resimlerin satışına
resimlerin doğumu diyorum. Artık onlar kendi evlerine gittiler ve
orada yaşamaya başladılar. Çok güzel hepsi evlerini bulmalılar.
- Sergi açmak kolay oluyor mu?
- Hayır. Bizim birçok zorluğumuz var. Sanatçı, galerici ve
alıcı üçgeninin bermuda şeytan üçgeni halleri oluyor bazen. Yüksek egolu
alanlar ve hassasiyet ve bilgi, görgü gerektiren alanların zorlukları
işte...
- Sergi açtığınızda Devlet herhangi bir maddi manevi
destekte bulunuyor mu?
- Hayır ancak Devletin desteğinin olması ile ilgili
pek çok çalışma yapılıyor ve bazı küçük ilerlemeler kaydedildi ancak
hükümetlerin desteği oluyor mu? diye sormalıyız. Sanatçıların yaşamsal
gereksinimleri, üretim şartları, nitelik, koruma ve tanıtımda neler yapılmalı,
vb. konularında kulaklar genellikle sağır, gözler kör, akıllar tutulmuş...
Daha hiçbir olumlu desteklerini görmedim,hani bir söz vardır: ‘köstek
olmasınlar yeter...’
- Ressamların Türkiye de iyi para kazandığını
düşünüyor musunuz? - Hayır. - Ressam olmasaydınız ne olurdunuz?
- Ben reenkarnasyon varsa birçok kez dünyaya gelmek
istiyorum, daha doyamadım. Multi disipliner baktığım için başka birkaç
disiplinde de yer almak isterdim. Örneğin heykeltraş olmak, dansçı olmak, bilim
insanı olmak ve felsefeci olmak isterdim...
- Şimdi Hülya Düzenli ne yapıyor?
- Ders veriyor, konferans veriyor, sanat konuşuyor, sanat
üretiyor ve yakında babaanne oluyor...
- Hedefleriniz var mı?
- Aydınlık ve özgür bir ülke, eşitlikçi bir dünya için
yapabileceklerime devam etmek...
- Hayallerinizin peşinden koşar mısınız?
- Hayalperest miyim? Evet. Hayallerimden peşinden koşar mıyım’
bazen. - Ev işleri ile aranız nasıl?
- Harika. Ben iş yapmayı severim. Ev işleri ile aram gayet
iyidir. Bazen düşünsel olarak rahatlamama yardım eder...
- Aşk mı? Mantık mı ?
-Galiba ikisi de... - Aile kavramı sizin için ne ifade
ediyor?
- Aile benim için çok önemlidir. Aslında süreli tüm
ilişkilere olağanüstü bir hayranlığım vardır. Hani ‘40 yıllık
arkadaşım’ dersin ya... Şöyle dolu dolu, güvenli, sevgi dolu, dimdik
durarak ’40 yıllık arkadaş, kırk yıllık sevda’ ... Harika değil mi?
Aile bu bağlamda çok önemlidir. Korumak ve kollamak isterim...
- Arkadaş seçimlerinizi neye göre yapıyorsunuz?
- Ben seçmiyorum hayat seçiyor. Karşılaşıyoruz
sürdürebilirsek sürüyor.
- Teşekkür ederim hocam.
- Bu söyleşi benim içinde çok güzel geçti. Hem
sen tasarım alanında üretim yaparak, hoca Hülya Düzenli olarak bana
gurur veriyorsun. Ben de sana çalışmalarında başarılar dilerim. Tüm
sanatseverlere, sanatçılara, sanat kurumlarına ve gazetenizin okurlarına
saygılarımla...
Önce Vatan
Gazetesi
@#ÖkkeşBölükbaşı
©#MedyaGünebakış
Ökkeş
Bölükbaşı,
İstanbul –Ekim.2018 -- okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ -
okkesb@turkfreezone.com,
İNFOGRAFİK YAŞAM, GALERİ ARK & HÜLYA DÜZENLİ
Tarihler: 11 Ekim 2018 Perşembe ~ 06 Kasım
2018 Salı
Yer: Galeri Ark
--- Saat: 17.39 - 20.00
Adres: Çiftehavuzlar, Cemil Topuzlu Cd.
No: 49 Kadıköy,
Telefon: 0216 369 49 00
Web: http://www.galeriark.com - EPosta: info@galeriark.com
“DOKUNARAK
ANLAMAK” GALERİ ARK’TA
Filli Boya, Engelsizlere
Sergiyle Destek Oluyor…
Filli Boya’nın engelsiz yaşama katkı vizyonuyla
sponsorluğunu üstlendiği, Ressam Hülya Düzenli’nin “İnfografik – Yaşam” sergisi 11 Ekim 2018
tarihinde Galeri Ark’ta açılıyor. Davetlisiniz...
http://www.medyagunebakis.com/haber_detay.asp?id=10117&hadi=İNFOGRAFİK
YAŞAM, GALERİ ARK & HÜLYA DÜZENLİ &menuno=43
Sergide görme engelli bireylerin renkleri ve desenleri,
oluşturulan üç boyutlu imgeler ve Renk Alfabesi yardımıyla kendi zihinlerinde canlandırabilmesine
olanak sağlanıyor.
@#ÖkkeşBölükbaşı ©#MedyaGünebakış
Kaliteli ürünleri ve sınırsız renk seçenekleriyle
yaşam alanlarında estetik standartları yükselten Filli Boya, renkleri ve renk
etkisini kullanarak insan hayatına değer veren projeleri hayata geçirmeye devam
ediyor.
Filli Boya, son dönemde ülkemizin
psikolog desteği ile hazırlanmış ilk renk koleksiyonları olan;renklerin çocuk
psikolojisi ve gelişimi üzerindeki etkilerini anlatan ve önerilerde bulunan
“Çocuklarda Renk Etkisi” ve eğitimdeki verimliliği artırmak amacıyla renklerin
dikkat ve öğrenme üzerindeki etkisini ortaya koyan “Okullarda Renk Etkisi”
projelerini hayata geçirmişti.
Renklerin hem fiziki hem ruhsal etkileri
üzerine çalışmalar yapan Filli Boya, bu kez rengin sanatla olan ilişkisini yine
duyarlı bir yaklaşımla ele alıyor.
Filli Boya; 11 Ekim 2018 tarihinde
açılacak görme engellilerin, renkleri resim sanatı ve renk alfabesiyle
algılamasını sağlayan ressam Hülya Düzenli’nin İnfografik-Yaşam resim
sergisinin sponsorluğunu üstlendi. Görme engellilerin renkleri algılamasına
imkan veren özel resim çalışmalarından oluşan sergi, görme engelli olmayı yalnız fiziksel olarak
değil kavramsal olarak da ele alıyor.
Filli Boya’nın görme engelli olma ve renk
algısı üzerine ressam Hülya Düzenli ile birlikte geliştirdiği İnfografik –
Yaşam resim sergisi 06
Kasım 2018 tarihine kadar Galeri Ark’ta “dokunarak anlamak” isteyen
sanatseverleri bekliyor.
Sanatçı Hülya Düzenli bu özel resim sergisi ile ilgili olarak; “Yaşam
insanoğlu için bir ödül gibidir. Bu değerli ödül, tüm zamanlar için kısa,
insanın ömrü için uzundur. Kelebek gibidir hayatımız.Anlatım biçimi grafikleri
yaşamımızın vazgeçilmezleri oldular. Kızdın mı, beğendin mi, anlamadın mı,
sorun mu var, hayret mi ettin, üzüldün mü, uzakta mısın… Bir konuda bilgilenmek
mi istiyorsun hemen bir şema iki çizim belki üç kelime işte oldu da bitti…
Kolaycılıkla, derinlik
arasındaki uçurumun alabildiğine açıldığı bir çağda yaşıyoruz. Bir kelebek
kadar kısa yaşayacak olsak da yaşam; üç beş emoji ile birkaç boya darbesiyle
geçmiyor.Kelebeğin onuruna yakışan; körleşmeden okuyarak, duyarak, koklayarak,
dokunarak ve hissederek yaşamaktır.”
Hülya Düzenli.?
Sanatçı Hülya Düzenli; Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi, Resim ana sanat dalı, Adnan Çoker atölyesi mezunudur.
1980’den beri “İstasyon Sanat Akademisi Resim ve Grafik Bölümleri” başkanlığını
yapmaktadır. Dünya müzelerinde canlı olarak sanat tarihi anlatmakta, sergi düzenlemekte, konferanslar vermektedir.
GALERİ ARK –
0216 369 49 00
Çiftehavuzlar, Kaya Apt. No: 49 Kadıköy
İstanbul
@#ÖkkeşBölükbaşı ©#MedyaGünebakış
Ökkeş
Bölükbaşı,
İstanbul –Eylül.2018 -- okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ -
okkesb@turkfreezone.com, |