CEMİL’DEN, CEMAL’E..!

Sevgili Cemal’im; Benim temiz kalpli çocukluk arkadaşım.! Son mektubunda “yazık değil mi bunca insana yaptığınız zulme” diyorsun.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

CEMİL’DEN, CEMAL’E..!

 

Sevgili Cemal’im; Benim temiz kalpli çocukluk arkadaşım.!

Son mektubunda “yazık değil mi bunca insana yaptığınız zulme” diyorsun.  Aferin eskiden olduğu gibi yine hassassın. Gel kendine daha fazla zulüm yapma güzel huylu arkadaşım. Yazını dikkatle okudum. Her cümle üzerine ayrıca düşündüm de. Çıkarttığım sonuç: Senin kendine zulüm ettiğin. Yazık o beyaz bedenine. Kafan için bir şey demiyorum,  çünkü o  her yapılanı hak ediyor.!

 

Şimdi de “Türbanlı Milletvekili Aday Adayları”na takmışsın. Senin destekçisi olduğun partin AKP, onlardan aday gösterdi mi bilmiyorum. Trabzon’da yayınlanıp da buralara kadar gelen yerel gazetelerden aklımda kaldığı kadarıyla “temayül yoklaması” nda, bir hanım aday üçüncü sırayı almış. Çok da önemli değil bu durum. Çünkü senin gibi “türban mağdur”larının şişini indirmek için böyle bir gösteri gerekli görülmüş olabilir. Dikkat ettiysen ben bu konuda senden biraz farklı düşünüyorum. Bana göre, türban mağduru olan sensin, kızlar değil.! Uzun süre daha bu mağduriyetin devam edecek gibi. 

 

Merve Hanım o işin sadece bir aktörüydü. Militan bir tetikçi de denebilir kendisine… O bir davanın adamı olsaydı eğer, kavgayı senin gibi zavallılara üzerine yıkıp,  Amerikalarda keyif çatmazdı herhalde. Türban için önümüzde hala bazı engeller var diye savunma yapmaya çalışma;  o yalana artık sen de inanmazsın…

Bu memlekette “karşı devrim” tamamlandı Cemal Kardeşim. Nihayet, o çok özlemini duyduğun rejim gelip Cumhuriyetin başına çökmüş. Gözün aydın.!  Adım adım icraatlarını da yapıyor. Sen hala uykuda mısın arkadaşım.? Dolayısıyla ne Merve Hanımın ne de diğer türbancı kızların, türban örtmek diye bir sorunları kalmadı. Böyle bir sorun ülkenin hiçbir yerinde olmadığı halde, sende neden hala kaldı.? Onu da anlayabilmiş değilim. Yoksa o sorunun yapay olduğunu daha yeni mi fark ettin.?  Hadi itiraf et bakalım…  Bu soru için “susma hakkı” nı kullanamazsın. Bu defa itirafını arkadaşlarımız arasında yayarak, seni kızdırmayacağıma söz veriyorum…

Hazır söz türbandan açılmışken, dilersen bir defa daha kendi görüşümü tekrar edeyim. Belki o kalın kafanda kalır da bir daha bu konuya açmazsın.  Daha önceki yazılarımda defalarca anlattığım gibi benim ve benim gibi düşünenlerin, annelerimizin başındaki örtü ile bir sorunu yoktur. Hiçbir zaman da olmadı zaten. Bizim karşı geldiğimiz başörtüsünün, adının değiştirilerek “türban” yapıldıktan sonraki durumdur. Siyasi bir simge olarak kullanılmasına karşı geldik biz. Bu şekilde inanan insanların aldatılmasını içimize sindiremedik. Çünkü onlar da bizim anamız bacımızdı..

Oylarını aldatarak aldılar uzun süre, engel olamadık. Çünkü dini bir vecibeyi yerine getirmek inancıyla örtülen bu bez parçası, salt bu nedenle dokunulmazlık zırhına sahipti.

Dolayısıyla bu masum dokunulmazlık zırhı, onu kullanan siyasi düşünceye de sirayet ettirildi.

Türbanın altında gizlenen kirli siyasete bir dokunulmazlık sağlanmış oldu anlayacağın. Gelişmeler her zaman böyleydi… Şimdi bu gerçeği sen de inkâr edemezsin. 

Sonunda işler “velev ki simge olsun” sözüne kadar geldi iş. İşte bizim karşı olduğumuz bu KULLANILMAYDI…  Ne yazık ki, sen hala eski yerindesin. Buradan çıkarttığım sonuç şudur: Kullanıldığını bir türlü hazmedemedin dostum...  Bu nedenle seni önemsiyor ve bu mektubu yazıyorum. Sende umudum var hala.

Ya da beni yalancı çıkartıp zamana yayarak bu durumu hazmedeceksin, benim güzel kardeşim. Senin için bu hazım sorunu çok zor olmayacak, göreceksin.!.?

 

Bugün türbanın önünde hiçbir engel yok ki: Buyursun AKP bütün adaylarını türbanlı olanlardan seçsin… SEÇEMEZ Kİ.! Peki neden.? Bu sorunun yanıtını hiç düşündün mü.? 

Biz Cumhuriyetçiler karşı geliyoruz da ondan değil.! Bizi dinleyen kim.?  Bizim en ileri uçlarımızı çay filizi gibi toplayıp Silivri’ye koydunuz. Unuttun mu.?  Libya’ya giden birliklerimizin bile komutası bizde değil.

Komutanlar da Silivri’de tutuluyor. Emir komuta İtalyanlarda artık…

Dışarıda olanlarımız, son derece sınırlı bir alanda top koşturuyor. Tıpkı benim gibi... 74 milyonluk ülkede,  sesimi kaç kişiye duyurabilirim ki.?  Hem duyursam ne olacak? Sen bile dinlemiyorsun beni. Başka dinleyen kim olacak.? Atı alan Üsküdar’ı  çoktan geçti dostum.!

Yani kısaca söylemek gerekirse;  türbanın önündeki engel biz değiliz… Hiçbir zaman da olamadık.  Türban bir araç, bir silah olarak kullanıldı bir dönem. Şimdi onun yerine başka araçlar kullanılıyor. 

Günaydın Dostum.! Biz türbanı değil, artık yeni örtüleri fark etmeye çalışalım.  Hepimiz için daha iyi olur.

 

TÜRBAN DİNLER ARASI DİYALOG’A ENGELDİR.!

Gelelim işin özüne: Dinler arasında bir diyalogun olabilmesi için, dinlerin eşit olması baş koşuldur.

Hiçbir din, kendisini ahır zaman dini olarak lanse etmemelidir. Bir din, diğerlerine üstünlük taslarsa onlarla masaya oturamaz. Aksi halde diyalog kurulamaz.  Buna rağmen bir dunu masaya oturtup diyaloga zorlamak DAYATMADIR..

Dayatmayı ise bir tek GÜÇLÜ olanlar yapabilir… Güçlü olan ise Müslümanlar değildir…

Dolayısıyla türbanlı milletvekili çok görmek istiyorsan, bize yalvarman gerekmiyor. Git ABD’nin ve AB’nin önünde diz çök. Tıpkı yetki vererek başımıza musallat ettiğiniz AKP yöneticileri gibi. Dini eski haline getirin artık. Bunu biz de istiyoruz. Geçersiz dinler ile diyalog çabalarına girmeyiniz… Bizden bu konuda yardım istiyorsan, seve seve biz hazırız…Ne yapmamızı istiyorsunuz.?

ABD ve AB’nin kulağını mı çekelim.? BİR KERE YETKİ VERİN, O İSTEĞİNİZİ DE YERİNE GETİRELİM…

Başörtüsüne takılı kalmanın bir başka nedenini de şu şekilde saptadım: Kendi isteğine uygun siyasi rakip seçmek arzusu içindesin. Olabilir mi.? 

Bence öyledir. Benimle hep başörtüsünü tartışmak istiyorsun nedense. Bir tek bu konuda kendine hazır hissediyorsun sanırım. Belki de en iyi çalıştığın ders budur. Öyle de olsa, bu dersten bir daha soru sorulmayacak dostum. Tartışacak siyasi rakip araman beyhudedir…

 

Demek tartıştığın o eski arkadaşın “karşı devrim gerçekleşirse AB’ye veya ABD’ye giderim” demiş. İlginç.!

Ona benden selam söyle; yarından tezi yok, biletini alsın güle güle... Bize gelince, bizim başka vatanımız yok. Sonuna kadar direneceğiz!..  Gerçek Cumhuriyetçiler asla ülkelerini terk etmezler. Biri terk ediyorsa anla ki o da sizden biridir…

“Türban” ve “SAKAL” ikisi de şekil ile ilgili konular. Kılık kıyafet özgürlüğünü savunan bizim gibi insanların ilgi alanına giremezler. Yalnız her ikisinin de dini bir yönü olduğundan bizi ilgilendirirler. Çünkü hala onları araç olarak kullanarak, dini bütün samimi Müslümanları kullanmak olanaklıdır. Müslümanların miadı hiçbir zaman dolmaz.!

Bizim uyarı görevimiz de burada başlar. Nitekim bu kâfirler, aynı yöntemlerle 74 milyon insanı fena halde kullandılar. Dün Irak’taki Müslümanlara yağdırılan bombalar, bugün Libya’dakilere yağdırılmaktadır. Bunların tümünün arkasındaki el aynıdır.

O el Müslümanlara ILIMLI İSLAM’ı dayatan eldir. Ve sizin pamuk elleriniz onlara bir EŞ BAŞKAN seçip göndermiştir.  Dolayısıyla çorbada sizin de tuzunuz vardır;  sizin elleriniz de biraz kanlıdır… 

Ölmeden önce, TÖVBE EDEBİLİRSENİZ ŞANSLISI SAYILIRSINIZ…

Mandela ile Müslümanları karıştırma dostum. Orada ırkçı bir yönetim vardı. Senin anlattığın konular dini çerçevede değerlendirilecek şeyler. Birbirleri ile hiç mi hiç ilgileri yoktur. Kaldı ki, Mandela’nın “Geçmişi unutalım, birlikte yaşayalım, başka Afrika yoktur” manasına gelen sözlerini, sizin cenahta söyleyebilecek bir tek kişi bile yoktur… İşte sana en yakından bir örnek: İran’daki rejim bütün muhalif sesleri susturmadı mı? Vinçlerin ucuna asılmış insanları ne çabuk unuttunuz... Bu örnekleri çoğaltabilirim… Sen de biliyorsun zaten.. Geçelim…

Medine Bircan örneği de gereksiz yere verdin. Anlatılanlar doğruysa eğer, münferit bir hadise olduğu kesin. Doktorlar Hipokrat Yemini yapmışlardır. Onlar hastalarının dinsel ve etnik yanları ve siyasi düşünceleri ile ilgilenmezler. Haberal’ın sağlığı ile ilgilenen Adli Tıp Uzmanları hariç elbette.!.? Bir tek onlar, hastalarının siyasi duruşu ile ilgilenebilirler… Bugünleri görmemizde senin o kadife ellerinin katkısı vardır. Bunu hiçbir zaman unutma dostum… Hatta bir dahaki yazında bu durumunla övünebilirsin de…

Merve Kavakçı olayına “zulüm” dedin ya söylediklerinin arasında bir tek buna şaşmadım. Merve Kavakçı Hanım bir tetikçiydi dostum. O BOP’ nin başarısı için kendini feda etmiş bir militandı. Zulme filan da uğramış değil.. Kendisine verilen görevi gereği gibi yapmış ve köşesine çekilmiştir. Tıpkı diğer türbancı kızlar gibi… O gün ölesiye kavgasını verdikleri sorun, orta yerde durduğu halde, o soruna hiç biri sahip çıkmıyor nedense.  Türban kala kala yine seninle bana kaldı. Büyük olasılıkla kızlar dört çeker ciplerinde keyif çatıyorlar. Sen düşün artık… Kendin ettin kendin buldun.  Dikkat edersen “Bana ne” demiyorum.. Yine de senin huzurlu olmanı için bir şeyler yapabilirim belki...

Rejim değiştiği halde, bunu fark edemeyen bir tek sen kaldın Cemal’im. Yatıp kaldığın o derin uykudan uyan artık.

Cübbeli Ahmet Hoca kadar da olamadın. Bak o ne diyor: “Başka din mi var ki, aralarında diyalog olsun?”

Sonuç olarak,  hiç kusuruma bakma : BEN SENİN “ILIMLI İSLAM“ DİNİNE GİRMEMEYE KARARLIYIM.!

O yolda bensiz yürüyeceksin. Sana iştirak edecek pek çok insan olacağından da eminim…

Cemil Can

 

http://www.medyagunebakis.com/ -http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

Diğer Haberler

  • CUMHURİYET KURTARILMAYI BEKLİYOR.!
  • İBN-İ HALDUN: 1332 - 1406
  • GEÇERKEN UĞRADIM; Özler Aykan Röportajı
  • BU; MİLLETİNE ÂŞIK BİR ADAMIN HİKÂYESİDİR.!
  • #BEN #MARİA #SUPHİ* OCAK.2021’de #KİTAPÇILARDA
  • *ERDOĞAN YARGILANSIN, CEZASIZ KURTULMASIN*
  • KAÇIŞ 1950 & İHSAN TAŞ
  • SABAH ALMANYA MUHABİRİ TÜRKİYE'Yİ TEHDİT ETTİ
  • ÜLKÜ TAMER'İN ARDINDAN
  • TÜRKİYE KISKAÇTA, AMBARGO BAŞLADI.!
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP