FAİZ HARAMDIR..HARAM.!

Alamancı'sın değil mi.? Muhafazakâr ve dindar bir aileden geldin öyle mi.? Lüzumsuz masrafın olamaz.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

‘FAİZ HARAMDIR’ HARAM.!

“Alamancı” sın değil mi.? Muhafazakâr ve dindar bir aileden geldin öyle mi? Lüzumsuz masrafın olamaz.

Yıllarca birkaç arkadaşı ile birlikte işçilere tahsis edilmiş, baraka gibi bir yerde kaldın.

Düzenli ödemeleri arasında; kira parası, elektrik, su, gaz, telefon ve yönetim giderleri vardı. Yemeklerini kendileri pişirir, çamaşırlarını kendileri yıkarlardın. Ütü yaptığına dair bir kanıt bulunmadı.

1960’lı yılların “Alamancı” Türk işçileri bu yaşam tarzlarıyla biraz da işçi arılara benziyorlardı. Masraf yok, ha bire para biriktiriyorlardı. Yılda bir kez izine gelirken, çocuklara birkaç küçük hediye; o da belki…

Kendi de “icazetli” olan Ali Hoca, o yıllarda eski meslektaşları ile gizli bir “âlimlik” yarışı içindeydi. Almancayı öğrenip dünyada ne olup bittiğini izlemek yerine, köyünden getirdiği Arapça kitapları gözden geçirip, bilgiçlik taslıyordu yanındakilere. Akşam sohbetlerinde genellikle “iyi bir Müslüman nasıl olunur” sorusunun cevabı aranıyordu. Türkler arasında ufak tefek hırsızlıklar görülüyordu, bu nedenle biriktirdikleri paraları, yastık altında tutamazlardı, bankaya yatırmak zorundaydılar. Buraya kadar bir sorun yok.!

Sorun bankanın verdiği “faiz” haram mıydı değil miydi? Haramsa faiz bankada mı bırakılacaktı.? Bu önemli sorunun cevabını, Diyanet İşlerinin Konsoloslukta görevli müftüsü verdi: Faiz haramdır alınamaz.!

Haftalarca “riba” (1) ile ilgili ayetler tartışıldı işçilerin iki odalı evindi. Sonunda müftünün fetvası üstünde görüş birliği sağlandı: Faiz haramdır.! Tartışma bıçak gibi kesilip atıldı… Tersini savunmak Allah’ın emrine karşı gelmek olacağından imkânsızdı.! Müslüman olan biri, artık Almanya’da kazandığı paraları yatırdığı bankalardan faiz alamazdı! Karar dinin bir gereği idi ve kesindi. Bu “fetva”yı Türkiye’deki “din adamları” da desteklediler. Bundan böyle faizler Almanlara kalacaktı.! Haramsa Almanlar yesinler...

Bir süre sonra faiz yerine  “gelir ortaklığı” diye bir formül bulundu. Tasarrufları Alman Bankalarına yatırma yerine, Türklerin kurmuş olduğu halka açık “çok ortaklı anonim şirketlere” vererek, şirketlerin “yılsonu karından pay almak” moda oldu.

Aynı zamanda şirkete ortak olmak anlamına geleceği için, dine de uygun bir çözüm olarak sunuldu Anadolu’dan kopup gelen işçilere. Dinimiz “ticarete cevaz” veriyor ve hatta helal edinilmiş kazancı, teşvik ediyordu.

 

Peygamber efendimiz bile tüccar değil miydi.? Sorun yok.! Birkaç uyanık Türk’ün, “muhtemelen arkalarında siyasetçiler de vardı” kurduğu şirketlere, bizimkiler balıklama daldılar. Her biri kendini bir “holding” in ortağı, büyük bir “işadamı” gibi görmeye başladılar.

Birikimleri düzenli olarak bu şirketlere aktarıldı. Benim elimde şu anda bile bu şekilde kurulmuş olan 5 ayrı şirketin ortaklık payı senetleri var. Babadan kalma tabii yadigâr tabi. Türk işçileri  “haram”  faizi almamak için girdikleri “gelir ortaklığı” tuzaklarında, ana paralarını bile dolandırıcılara kaptırdılar.!

Dini araç olarak kullanan, bu büyük dolandırıcılar şebekesi, topladıkları paraları ne yaptılar acaba? İslam kültüründe “para toplamak” eskiden beri var ama nedense “denetleme” mekanizması Allah’a bırakılmış.!

Allah rızası için toplanan paraya kim el sürebilir.? Bu kör inanç, Müslümanların sömürülmeleri için son derece önemliydi.

Günden güne pekiştirilerek, günümüze kadar da geldi. Kurban derileri, yurt dışındaki Müslümanların yürüttüğü savaşlar için yapılan yardımlar, doğal felaketlere toplanan paralar vb. gibi “hayır” için toplanan yardımlar, her zaman denetimsiz kaldılar! Erbakan Hoca bile bu yüzden mahkûm olmadı mı.? Korkunç rakamlara ulaşan bu miktarlara, bankaların verdiği faizler haram ya, onlar her zaman zaten hesap dışı kaldılar. İşi organize eden çakallar, haram olan faizi ceplerine indirdiler. Bir süre sonra, “Allah rızası için” toplanan ana paralar da yerlerine gitmedi.! Bu paralar ile özel şirketler, televizyonlar, partiler kuruldu sonunda. Dolarlar bavullar ile sağa sola taşındı. Bütün bunlar “Allah rızası için” yapıldı.!

İnançlı temiz Müslümanlar, kendilerine anlatılan “haram” ve “gelir ortaklığı” masallarına inandılar. Sadece Şeytana uyan bir kaç arkadaşları berbat etmişti her şeyi. “Allah ıslah etsin” diyerek onlara bile dua etmekten erinmediler. Dolandırılmış olmada  bile bir “hayır” aradı Türk işçiler.!

Daha fazla devam etmek istemiyorum bu öyküye. Bu öyküde geçen Hoca Efendi yakınım olur;  suçu da bayağı ağırdır. O dolandırıcılık suçun işlenmesini kolaylaştırdı. Hoca Efendi de artık fer’i faildi.!

“Faiz Haramdır” fetvasını destekleyerek; pek çok arkadaşının bu tuzağa düşmesine neden oldu.! “Faiz haramdır” bu kesin!.. Onu bırakalım Almanlar ile bizim “alimlere”.!

Gelelim bugünlere:

2010 yılının son ayında TBMM’nde 2011’in bütçesi görüşülüyor. Bütçe görüşmelerini eskiden beri izlerim. İktidarların geçmiş bir yılda yaptıkları icraatlar ile gelecek bir yıl içinde ne yapacaklarını, bu görüşmelerden çıkartmak mümkün.  2011 Bütçe görüşmelerinden aldığım notları sizinle paylaşıyorum:

Bütçe giderleri: Faiz Giderleri:47,5 milyar TL, Personel Giderleri:72,3 milyar TL, Mal ve Hizmet Alımları:30 milyar TL, Dış Borç Ödemeleri (dış borçlar ve faizlerinin taksitleri toplamı): 10 miyar TL, Eğitim Giderleri: 34 milyar TL, Sağlık Giderleri:17,2 milyar TL.

 

Şimdi de bazı gelir kalemlerine bakalım:

Gelir vergisi: 47,3 milyar TL, Kurumlar vergisi:23,1 milyar TL.(2)

Dilerseniz bu 47,5 milyar TL tutarlı faiz giderlerinin ne olduğunu biraz açalım.  Bu miktar “Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu” şeklinde ihraç edilen iç borçlanma senetleri ile yapılan borçlanmalara ödenen faizlerdir...

Devlete borç kimler verebilir ve bunların sayısı ne kadardır.? Genellikle devlete kimlerin borç veremeyeceği bilinir ama bu borç verenler nedense hep gizli tutulurlar. İşçiler, memurlar, emekliler, köylüler, küçük esnaf ve öğrenciler iç borçlanma senedi satın alamazlar.! Bu senetleri alanları İMKB’nde hisseleri alınıp satılan şirketler alabilir.!

Bu senetleri satın alanların, bankalarda hesapları vardır.! Bu iki veriden yola çıkarak, sorunun cevabını yaklaşık olarak bulabiliriz.

Diyelim 5000 kişi veya şirkettir bunların tamamı. Sanırım fazla yanılmayız. Nüfusumuz yaklaşık 72 milyon. 71 milyon 995 kişi,  bu 5000 kişi için çalışıyor demektir. Devletimiz 47,5 milyar TL faizi bu 5 bin kişiye dağıtıyor. Bu 5 bin (gerçek veya tüzel) kişi kimdir.?

Bir örnek vereyim dilerseniz. Yakın tarihli olsun ki, kolay hatırlayalım: Sabah Grubunu satın alanlar ceplerinden bir kuruş harcadı mı.?

Satın alınacak olan tesisler teminat gösterilerek devlet bankalarından usulsüz kredi alarak bu ikinci büyük medya grubu, Başbakan’ın damadının yönettiği yandaş bir şirkete verilmedi mi? Şimdi de bu büyük medya grubu devlet tahvili ile hazine bonosu satın alarak devlete borç veriyor.! Devletten aldığın parayı ödemeden, devlete borç olarak veriyorsun. Sonra da devlet sana borçlanıyor. Sürekli faiz ödüyor. Ne güzel “dümen” işte.!

Grubun CEO’su Berat Albayrak: Grubun cirosunun 2010 sonunda bir önceki yıla göre yüzde 50 artışla 2.2 milyar dolar olacağını, 2011 yılında ise 3 milyar doları geçeceğini belirterek, enerji, maden ve Telekom sektörlerinde büyüme hedeflediklerini söyledi.”(3) Allah daha çok versin, ne diyelim.! TMSF bazen milli piyango gibi çekilişler yapıyor; talih kuşu sizin başınıza konacak değil herhalde…

Talih kuşu Berat’ın başında dolanıyor. Bu dünyada, bir elin devletin cebinde olacak, öteki elin öteki cebinde.! Bu kara kış günlerinde, devletin sıcak cebinde el ısıtmaya kimin itirazı var.?

Her neyse konuyu fazla dağıtmayalım. Faiz “haram” olduğuna göre, onu kime yedireceğiz onu bulalım? B..un faizini bulsa,  yiyecek olan bir  kesim var önümüzde; tövbe yaptılar mı bilmem.Bana sorarsanız Almanlara yedirelim! Din ve dince kutsal sayılan değerleri vitrine çıkararak, iktidara gelen AKP’den beklenen; ekonomiyi “faiz alıp vermeyen” dini ve ahlaki bir temele oturtmak değil miydi.?

Hani yeryüzünde “Allah’ın adaletinin tecellisi” için çalışacaklardı. Hani tüyü bitmemiş yetimin hakkını, kimseye yedirtmeyeceklerdi. Hani  “haramdan” uzak duracaklardı. Hani halkın soyulmasına izin vermeyeceklerdi.

8 yıldır iktidardalar, Anayasa değişikliğinden tutun da TSK’nin kozmik odalarına girmeye kadar her yere ve her şeye hâkim olmadılar mı.?

Yukarıda verdiğim rakamlardan da görüleceği gibi, bu beyler bütün ekonomik sistemlerini “haram” olan faizin üzerine kurmuşlar. Başlangıç noktaları 1960’lı yıllara kadar uzanır. Avrupa’da işçi olarak çalışan Türklerden topladıkları paralar tatlı gelmiş.!

Hiçbir zaman da bu konuda bir hesap vermediler. Sistem güncellenerek, Deniz Feneri’ne dönüştürülmüş; bu yeni sömürü aracını kullanarak, kaç kişinin canı yakılmış.?

Bugün geldiğimiz noktada birkaç bin kişi veya şirkete ödenecek olan yıllık faiz, 47,5 milyar TL. Eğitim giderlerimizin yaklaşık iki katı. Sağlık giderlerinin iki buçuk katı kadardır.

Gelir vergisinin toplamı, faize verildiğinde bile yetmiyor. Peki, bu faizi verdiğimiz şirketlerin ödediği vergiler ne kadar? 2011 yılı için Kurumlar Vergisi: 23,1 milyar TL. Hiçbir şey üretmeden aldıkları faizin, yarısı bile değil.! Ürettikleri bir şey (varsa) o bu hesaba dâhil edilmemiş…

2011 yılında bütçenin 33,5 milyar TL açık vermesi bekleniyor. Açık her zaman olduğu gibi iç borçlanma ile kapatılacak. Yeni yapılacak borçlanmalar için ödenecek faizler de eklendiğinde 2011 yılının gelir ve kurumlar vergisinin tamamı faiz borçlarına gidecek.!

Faiz almakta haramdır; vermekte.

Yerseniz tabi, yemeyenler gargara yapıp döksünler.!

Cemil Can

 

DİPNOTLAR:

Faiz(=Riba) ile ilgili ayetler: Bakara 275, 276, 278; Ali İmran 130; Nisa 161 ve Rum 39’dur. Etraflıca bir araştırma sonucu faiz üzerine yazılmış bir makaleyi aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz.

http://www.enfal.de/kav16.htm

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1064850

http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2010/11/09/calik_grubu_ceosundan_aciklama

 

 

 

 

Diğer Haberler

  • DAR KORİDOR: LİBERALİZMİN LİBERAL ISLAHI
  • S-400’LERİN ALTINDA YATAN KORKUNÇ GERÇEK.!
  • TÜRKİYE'NİN SUDAN’DA KİRALADIĞI ARAZİLER TEHLİKEDE
  • EKONOMİDE KENDİNİ BEĞENMİŞLİK
  • ŞEKERDE BÜYÜK OYUN VE TEHLİKE
  • ASGARİ ÜCRETİN ADI İNSANCA ÜCRET OLSUN
  • YENİ VERGİLERİNİZ HAYIRLI OLSUN.!
  • STAGFLASYON.? RESESYON.? POLİTİKA FAİZİ.?
  • ENFLASYONLA TOPYEKÛN MÜCADELE BÜYÜYOR.
  • TÜRK TELEKOM SOYGUNU HAKKINDA.!
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP