SİBER SALDIRILAR

EMPERYALİZME YENİ DÜŞMAN - Siber Saldırılar.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

SİBER SALDIRILAR

EMPERYALİZME YENİ DÜŞMAN (Siber (1) Saldırılar.!)

Amerikalı yöneticiler Türkiye’de ne olup bittiğini Akif Beki’nin yönettiği gazeteden veya Metin Metiner’in yorumlarından öğrenecek değiller herhalde.

Onlar, zaten çantada keklik; hem ABD’ye yandaş, hem de açık bilgi kaynakları. Onların ne dediğini önemseyeceklerini sanmam çünkü, derinlemesine analiz etme yetenekleri yok.!

Bu tür kaynaklardan alınacak bilgiler yeterli olsaydı eğer,  aktarılırken  “kripto” (2) denen şifreleme yöntemine ihtiyaç duyulmazdı.

Hiç kuşku yok ki, raporları şifrelemekteki amaç: Amerikalı diplomatların (3) hakkımızdaki yorum ve değerlendirmelerini bizimkilerin öğrenip, küsmelerinin (kızmalarının değil!) önüne geçmektir. Bu nedenle de diplomaside kullanılan dil başkadır, rapor yazmada başka. Nitekim bu gerçek, bizimkilerin söylediğinin aksine, Clinton’un özür dilememesiyle bir kez daha ortaya çıkmıştır.

ABD Dışişleri Bakanı, diplomatlarına sahip çıkmış fakat sadece bu durumdan üzüntü duyduğunu belli etmiştir ki bu normaldir.

Çünkü sıradan vatandaşlar bile tahmin edebilir ki, bu tür raporlarda belirtilen gözlemlerin, gerçeğe en yakın şekliyle anlatılması gerekir. Aksi halde diplomatlar, kendi ülkesinin yöneticilerini yanıltır.

En iyi sonucu elde etmek için de doğal olarak sözcükler seçilmez, kibar bir dil kullanmak için özen de gösterilmez! Buna gerek de yok zaten, tersi işin doğasına aykırı olur. Görev yapılan ülkede yaşanmakta olan gerçeği, kendi ülkesine en doğru şekilde aktarabilen diplomat başarılı sayılır.!

  

Bu yönü ile diplomasi, ceza usul hukukuna benzetilebilir. İkisi de mutlak gerçeği arar. Nasıl ki, yargılamada amaç: “Adli hata” yapmayı en aza indirmekse, diplomaside amaç için de: İki ülke arasındaki ilişkileri en doğru şekilde geliştirebilmek ve birbirini doğru anlamaktır denebilir.

Bu işin ustaları ise diplomatlardır.  En eski mesleklerden olan “diplomatlık” bu ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkmıştır. Her ülkenin ilişki içinde bulunduğu ülkelerde ne olup bittiğini, o ülke yöneticilerinin izlediği iç ve dış siyaseti gerçeğe en yakın şekilde bilme hakları vardır.

Bu ihtiyacı en iyi yerine getirecek olan da, öncelikle kendi diplomatlarıdır. Çünkü her ülkenin kısa, orta ve uzun vadeli çıkarlarını en iyi onlar bilebilirler. Hangi politikaların kendi çıkarlarına zarar verebileceğini de yine en doğru şekilde onlar takdir edebilirler.

Bizde bu önemli mesleğin AKP iktidarları döneminde “monşer” kavramı ile aşağılanmak istenmesine aldanmamak gerekir. Kendi ülkesinin çıkarlarını başka ülkelerde gözetmek ve o ülkenin yöneticilerini kendi çıkarlarına göre yönlendirmek, yetenek ve birikim ister. Başbakanın “monşer” aşağılaması, kendisinde olan bu eksikliğinin  hissettirilmiş olmasına  karşı geliştirilmiş bir tepkidir.!

Bir ülkede yaşanan gerçekleri, o ülkenin yöneticilerinin kişilik analizlerine kadar indirerek, kendi ülkelerine bildirmekle görevli olan diplomatların, Wikileaks Sitesi’nin sızdırdığı belgelerden de görüleceği gibi, raporlarında “diplomatik dil” kullanmalarını beklemek saçmalıktır. Görüldüğü gibi yeri geldiğinde, görev yaptıkları ülkenin yöneticileri için “incitici” ifadeler de kullanılabilmektedirler. 

Amaç görev yapılan ülke yöneticilerini en doğru şekilde tanıtmak olduğundan, bu tür ifadelerin kullanılmasını doğal karşılamak gerekir. Kısaca ABD Erdoğan’ı  Recep olarak tanımak ister, Akif Beki ile Metin Metiner’in  tanıtmak istediği gibi değil.!

Başbakanımız için “Allah’a inanır ama güvenmez”,

Dışişleri Bakanımız için “tehlikelidir” şeklindeki ifadelerin kullanılmasını bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Çünkü bu nitelemeler ile anlatılmak istenilen onların “güvenilir olmadıkları ve ipleriyle kuyuya inilemeyeceği” dir…

Hakaret etmek ve aşağılamak amacıyla yazılmış olma olasılığı hiç yoktur denebilir. Çünkü bu bilgilerin geçtiği raporlar, bugüne kadar kamuoyu ile paylaşılmış değillerdir.!

Bunun en açık  kanıtlarından biri; raporlarda adı geçenlerin, ABD’ye ve o raporları yazanlara değil de,  bizim ana muhalefet liderimiz  “Memur Kemal” e sataşarak tepkilerini göstermeleridir.!

 

ABD’nin “gizli” raporlarının ortalığa saçılmasından sonra, nelerin yaşanacağını kestirmek için kâhin olmaya gerek yok. Foyası ortaya çıkanların, ABD’den uzaklaşmak bir yana, ona daha da yakınlaşacakları kesindir.!

Örneğin İran’a saldırması için ABD’ye ricacı olan Suudi yönetimi, bu durumun ortaya çıkması nedeniyle biraz sarsıntı geçirmiş olabilirler ama hepsi o kadardır… Bu noktadan sonra hiçbir şekilde ABD’den kopamazlar! Çünkü zaten Arap dünyasından tecrit olan Suudi yönetimi, bir de bu olayın duyulması ile iyice yalnızlaşacaktır.!

Bir başka ifade ile söylersek, bu olayın ortaya çıkarttığı bilgilerin aleniyet kazanması ile,  ABD’ye bağımlı olan ülkelerin bağımlılığı biraz daha pekişmiştir.!

“Gizli” belgeler yayınlanınca aynı zamanda iç politikanın da malzemesi haline gelmişlerdir. Belgelerde geçen iddiaları araştırmak, her ülkedeki muhalefetin savsaklanamaz bir görevi olduğu gibi, bu iddiaların gerçek olup olmadığını bilmek, o ülke halklarının hakkıdır…

İşin bu yanını gözden kaçırmak için “işbirlikçi” olan yöneticiler, tartışmaları belgelerin sızdırılması ile elde edilmek istenen sonucun ne olduğunu anlamak, noktasına doğru kaydırmak isteyebilirler. Kuşkusuz işin bu yanı da önemlidir. Ama halkların öncelikli olarak bilmeleri gereken, kendi yöneticileri ile ilgili olarak ortaya atılan iddiaların doğru olup olmadığıdır.!

 

Kimileri belgelerin sızdırılmasını ABD diplomasisi açısından bir “skandal” olarak değerlendirilirken, kimileri ise, bu işin ABD tarafından istenerek yapıldığını ileri sürmektedirler. Aralarında Cumhurbaşkanı Gül ile Meclis Başkanı M. Ali Şahin’in de bulunduğu ikinci görüşü savunanlar, bu fikirlerini şu ana kadar açıklanan belgelerden İsrail’in hiçbir zarar görmemesine dayandırmaktadırlar.

Olup biten her şeyi “Siyonizm” le açıklamak, aslında düşünce tembelliğinden kaynaklanan bir kolaycılıktır.

Aynı zamanda emperyalizmi anlamamış olmanın bir sonucudur. Buna rağmen, gösterilen gerekçe akla yatkın olmasa da fikir yabana atılır gibi değildir.!

Çünkü NATO’nun son toplantısında, gelecek 10-15 yıl için kabul edilen yeni “Stratejik Konsept” teki tehditler arasına “siber tehdit” de konularak dünyadaki tehdit algısı değiştirilmiştir. Öte yandan, teknolojinin getirdiği yeni olanaklar, eski tarz rapor düzenleme ihtiyacını ortadan kaldırmış da olabilir. Bu nedenle eskimiş olan “diplomatik bilgi akışını” deşifre ederek, daha önemli bir kazanım elde edilmek isteniyor olabilir.

Bu şekilde bir yandan pek çok ülke, ABD’ye daha da bağımlı hale getirilecekken, diğer yandan dünyanın bütün yatak odalarına kadar girilebilecektir.

“Siber tehdit” in ilk kurbanının İran olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir. (4) Birkaç ay önce nükleer tesislerine yapılan siber saldırıdan sonra, İran’ın Batı’dan yardım ister duruma düşmesi sıradan bir olay olarak geçiştirilemez.!

İkinci büyük saldırının (!) “mağduru” olan ABD, tıpkı 11 Eylül saldırısında olduğu gibi, yeniden “büyük ağabey” rolüne soyunarak, bu tehdidi ortadan kaldırmak için harekete geçebilir.

 

Terörü bahane ederek  Irak ve Afganistan’ı işgal eden emperyalistler, bu defa da ‘siber saldırıları’ bahane ederek, “internet dünyasını” kontrol altına almak istiyor olabilirler.!

Bu sonucu elde ettiklerinde ise, doğal olarak bütün bilgisayar kullanıcıları ABD’nin gönüllü personeli durumuna düşecektir.!

Bu durumda eski yöntemlerle diplomatlara raporlar düzenletmeye de gerek kalmayacaktır.!

Bu yeni olanakla dilediği bilgileri alabilecek olan ABD, aynı zamanda çok önemli bir “silahı” ele geçirecektir. “Siber saldırı” yeteneğini tek başına elinde bulunduracak olan ABD’nin,  örneğin İran’daki nükleer tesisleri vurması için İsrail’e görev vermesine de gerek kalmayacaktır.!  “Fiber optik” 5) kablolar üzerinden (veya kablosuz) bir şekilde dilediği tesisleri yerinde imha edebilme olanağı ellerine geçecektir.

Kimse de bu işi yapanın ABD olduğunu bilemeyecektir.! Çünkü kontrol merkezi, NATO gibi uluslararası bir gizleme aracı ile kendi ellerinde olacaktır. ABD bundan sonra, kendi yaptığı  siber saldırıları, örneğin Wikileaks Sitesi’nin kurucusu olan Julian Assange gibi “hacker”lerin (6) üzerine rahatlıkla yıkabilecektir.!

Bundan böyle topa, tüfeğe, füzeye ve savunma/saldırı kalkanlarına da gerek kalmayabilir.

Emperyalizmin dünyadaki ordusu haline getirilen NATO eliyle, ABD’nin bu sistemi ele geçirmesine karşı bir şeyler yapmak zamanı gelmiştir. Aksi halde “yarı sömürge” durumunda olan haklar, kendi elleriyle can düşmanlarını daha da güçlendirebilirler.!

Emperyalizm ve onun baş aktörü ABD, sanıldığı gibi bir “süper güç” değildir. Onu “süper” hale getirenler, emperyalizmin kendini öven propagandalarına teslim olan zavallılardır.

ABD’nin “süper güç” olmadığının en açık ve gözümüz önündeki kanıtı, Irak ve Afganistan’da yürüttüğü kirli savaşın sonuçlarıdır. Orduları olmayan bu ülkelerde, her türlü silah üstünlüğüne rağmen, yine de yerlerde sürünmektedirler. Aslında ABD bu iki ülkede de yenilgiyi kabul etmiştir.!

Yenilgilerini “zafere” dönüştürmek için, yeni yöntemler deneyeceklerdir elbette. Bu yöntemlerin başında “siber saldırılar” gelir.! O bakımdan “internet ağını”  tamamen kontrol altında tutmak ihtiyacı doğmuş olabilir.!

Dünya halklarının her şeyden önce, böyle bir “siber saldırı”  tehdidin varlığına inanması gerekiyor. Sonra da bu tehdidi bertaraf edecek olan tek ülkenin ABD olduğuna tabi. Dünyadaki tek “süper güç” o ya.! Gerisi son derece kolay.!

ABD’ye rağmen, bu yer kürede hiçbir şey olamaz inancında olanlar, kendiliklerinden bu fikri işleyerek, ABD’nin işini daha da kolaylaştıracaklardır. İşte o zaman ABD gerçekten bir “süper güç” olacaktır.!

 

Antiemperyalistlerin ve ezilen  dünya haklarının, bu yönde gelişecek olan propagandalara karşı uyanık olması hayati önemdedir.!

Gelişmeleri basit bir “skandal” olarak tanımlayan görüşe ise,  ihtiyatla yaklaşıp,   bu görüşü peşinen ret etmek doğru değildir. Çünkü bu duruş, teknolojideki üstünlüğü peşinen ABD’ye vermek ve onun yaymaya çalıştığı “süper güç” imajını pekiştirmekten başka işe yaramaz. Böyle bir tavır antiemperyalist kabul edilemez. O bakımdan ABD’nin kirli çamaşırlarını ortaya dökenlerin, gerçekte ABD ile bir ilgilerinin olmadığını da hesaba katmak gerekir.

Hiç kuşku yok ki, bu fikre duraksamadan karşı çıkanlar; ABD’nin “gücüne” taparak, ona teslim olan ve “süper güç” olmasına aşık olup, yeşil kart peşinde koşanlardır… 

Bir kez daha söyleyelim ki, bu hayranlarının sandığı gibi henüz ABD “süper” bir güç değildir. Onu “süper” hale getiren “süper” sözcüğü ile kurulan cümlelerin uyuşturucu etkisidir.!

Bu “kör inanç” tam da yıkılmak üzereyken, bu tür olayları hatalı bir şekilde  yorumlayanlar, farkında olmadan emperyalizmin hizmetine girmektedirler.!

Bu tür tezgahlara düşmemenin tek yolu, emperyalizmi doğru kavramaktan geçer.!

Göreceksiniz pek yakında “siber saldırı” ların en büyük mağduru olarak ortalığa düşecek olan ABD, tehdidi bertaraf etmek için BM ve NATO gibi uluslar arası örgütler eliyle, bir takım tedbirler alınmasını önerecektir.

Hiçbir ülkenin kontrol edemeyeceği ve gerçekte ne olduğunu bile anlamakta zorlanacağı bu “önlemler” ile “siber saldırı”ların alanı olan sanal düzlem, tamamen ABD’nin eline geçmiş olacaktır.! Bu noktadan itibaren, emperyalist güçler dilediği ülkenin tesislerini yerinde imha olanağını elde etmiş olacaklardır.!

“Siber saldırı”ları yapanların kimler olduğunu dünya kamuoyu nereden bilecektir? Bütün sorun buradadır işte. Sistemin kontrolü kimin elindeyse, saldırıyı yapanı da ondan başka kimse bilemez!? Ayrıca, bu tür “siber saldırı” ları yapanları Wikileaks gibi sitelerin kurucuları olan “hacker” lar olduğuna, hiç   zorlanmadan dünya halkları inandırabileceklerdir.! Bu olasılık da hiçbir zaman küçümsenerek göz ardı edilemez.!

 

Aynı şekilde (şimdilik) ABD’nin kontrol edemediği bazı güçler, bugünlerde ABD’nin başını belaya sokmuş olabilirler! Bu son saldırıyı öyle de değerlendirmek mümkündür. Umarım ve dilerim öyledir. Çünkü o zaman, ABD de bu alanlarda dilediği gibi at koşturamayacak demektir. Azgın olan ulusları dizginlemek için her zaman alternatif güçler gereklidir.!

“Konvansiyonel”(7) silahlarla dünyayı sömürmenin giderek zorlaştığını gören ve yer yer yenilgiler yaşayan ABD,  yeni silahını “siber saldırılar” olarak seçmiş olabilir. Bu olasılık, hiçbir zaman akıldan çıkartılmamalıdır. Yenilgiyi kolaylıkla “zafere” çevirebilecek olan bu yeni savaş aygıtı, kuşkusuz pek çok ülkenin canını acıtacaktır… Emperyalizme karşı ölümüne direnen mazlum halklar, bu tehlikeye karşı en etkili önlemler geliştirmek zorundadır.!

Bir taraftan bu korkunç tehlikeye kafa yorarken, bir taraftan da ortalığa saçılmış kirli çamaşırlara göz atalım. Ülkemizin çıkarlarını en iyi şekilde koruyacağına inanarak oy verdiğimiz yöneticilerimiz, ABD tarafından nasıl görünüyorlar bir bakalım! Günlük gazetelerde tefrika gibi verilen bu haberleri burada tekrar etmeye gerek yok.

Emperyalizmin hizmetinde olan danışmanlarımız var mı? Görevlerinin ne kadarını yerine getirebildiler.? “Şerefsiz” ve “alçak” olanları hep muhalefet içinde mi aramak gerekecek.? Diğer belgeler de okunmaya başlasın hele, onları da göreceğiz. Son bir şey, ABD’nin en “kozmik” odalarındaki belgeleri almayı becerenler, İsviçre bankalarındaki, hesap sahiplerini öğrenemezler mi.? İster misiniz, önümüzdeki günlerde onları da ortalığa yaysınlar. O zaman  “Ak koyun kara koyun geçit başında belli olur” elbet.!

Av. Cemil Can

 

DİPNOTLAR:

(1)   Siber terimi sibernetik kökeninden gelmektedir. İlk olarak 1958 yılında,

canlılar ve/veya makineler arasındaki iletişim disiplinini inceleyen

Sibernetik biliminin babası sayılan Louis Couffignal tarafından kullanılmıştır.http://www.uludagsozluk.com/k/siber/

(2)  Kriptoloji, şifre bilimidir. Çeşitli iletilerin, yazıların belli bir sisteme göre şifrelenmesi, bu mesajların güvenlikli bir ortamda alıcıya iletilmesi ve iletilmiş mesajın deşifresiyle uğraşır.

(3)  Diplomasi, uluslararası ilişkileri düzenleyen antlaşmalar ve teamüller bütünüdür ve aynı zamanda bir devletin uluslar arası ilişkiler politikasının uygulama aracıdır. Dış politikaya bağımlıdır. Mecazi olarak, güç bir görüşmede gösterilen ustalık anlamına gelir. Diplomat, diplomasiyi uygulayan, başka bir ülkede veya uluslararası toplantılarda, görüşmelerde, anlaşmalarda ülkesini temsil etme işi, sanatı, bu işte çalışan kimsenin görevi, mesleği anlamına gelmektedir.http://tr.wikipedia.org/wiki/Diplomasi

(4)  İran’a siber saldırı: http://www.ntvmsnbc.com/id/25135114/

(5)  Fiberoptik ya da Optik fiber, kendi boyunca içinden ışığın yönlendirebildiği plastik veya cam fiberlerden oluşmuş bir optik fiberdir. Optik fiberler diğer iletişim malzemelerine oranla uzun mesafelerdeki veri iletişiminin daha hızlı ve yüksek değerlerde yapılabilmesine olanak verdikleri için fiber optik haberleşme sistemlerinde çok sıklıkla kullanılmaktadırlar. Metal kablolar yerine fiber kabloların kullanılmasının nedeni, daha az kayba neden olmaları ve elektromanyetik etkileşimden etkilenmemeleridir. Optik fiberler aynı zamanda bir çok sensor (alıcı) ve benzeri uygulamaların yapımında oldukça sık olarak kullanılmaktadırlar. http://tr.wikipedia.org/wiki/Fiberoptik

(6)   Hacker: Bilgisayar ve haberleşme teknolojileri konusunda bilgi sahibi olan, bilgisayar programlama alanında standardın üzerinde beceriye sahip bulunan ve böylece ileri düzeyde yazılımlar geliştiren ve onları kullanabilen kişi" olarak tanımlanır. Hacker, yetenekli ve zeki bir bilgisayar kurdudur. Gerçek yeteneği ise bilgisayar güvenliği ve mantıksal programlama üzerinedir.

(7)  Konvansiyonel: Geleneksel, alışılagelmiş, basmakalıp anlamına gelmektedir.

(8)  Kozmik: NATO belgelerinden dilimize geçmiştir. Aslı ”cosmic”tir. Bir sınıflandırma derecesidir. En üst gizlilik derecesi anlamında kullanılmaktadır.

 

 

http://www.medyagunebakis.com/ - http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.

 

 

Diğer Haberler

  • KADINLARA BİR DÜŞMANLIK YOLU DAHA
  • BAŞIMIZIN BELASI CEZASIZLIK KÜLTÜRÜ.!
  • MÜŞTERİLERİ DOLANDIRICILIKTAN KORUMA TİMİ.
  • KEMERBURGAZ RANT PLANLARINI YARGI ONAYLAMADI.!
  • *İMAM"ın POLİSLERİ ve TARİKATLAR*
  • BU YARGIYLA SİVİL ANAYASA YAPILIR MI.?
  • PTT ve KURUMSAL SOYGUN
  • AKP; 17 ADAMIZI, YUNANİSTA’A VERDİ.!
  • KUZU; KURTLUK YAPARKEN YAKALANDI.!
  • NADİRA KADİROVA İNTİHAR MI ETTİ, ÖLDÜRÜLDÜ MÜ.?
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP