ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELERİN BERAAT KARARI

ÖZEL YETKİLİ-GÖREVLİ MAHKEMELER BERAAT KARARI VEREMEZLER.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELERİN BERAAT KARARI

 

ÖZEL YETKİLİ-GÖREVLİ MAHKEMELER BERAAT KARARI VEREMEZLER.!

Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcısı Osman Şanal’ın “cebir ve şiddet kullanarak, anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs ettiği” gerekçesiyle, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı’ İlhan Cihaner’in İsmailağa Cemaati ile ilgili olarak yürüttüğü soruşturmaya el koymasından sonra gelişen ve “başsavcının başsavcıyı gözaltına alması” ile tırmanan gelişmeler, adalet hizmetlerinin ne hale getirildiği konusunda ciddi endişeler yaratmıştı. Bağımsız, tarafsız ve adil bir soruşturma yürütmediği iddia edilerek görevinden alınan Osman Şanal’ın yerine gelen yeni savcı, verdiği mütalaa ile Şanal hakkında söylenenleri de doğrulamış oldu!.. Başsavcı İlhan Cihaner haklıymış. Elindeki dosya hükümetin isteği üzerine alınmış.! Anlaşılan bu ülkede, dokunulamaz imtiyazlı cemaatler de varmış.! Hükümete “yandaş” olmak onlara bu olanağı tanıyor…

Savcı mütalaasında: ”Sanıkların cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye teşebbüs ettiklerine dair yapılan yargılama neticesinde cezalandırılmalarına yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden sanıkların sabit olmayan atılı suç yönünden ayrı ayrı beraatlarına…” Denilmiştir. “Medine ve Vuslat Vakıfları”  adı altında açılmış olan kurslarda yasaya aykırı olarak “öğrenci eğitimi yaptıkları” gerekçesiyle  6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istenmiş.!

İddia makamı mütalaası ile cemaati “kurtarmaya” çalışırken, eski Başsavcı Osman Şanal’ı feda etmiş! İddia makamı bu mütalaası ile elinde “cebir ve şiddet” kullanmaya dair hiçbir kanıt olmadığı halde, Erzincan dosyasına el koyduğunu; soruşturmayı yürütmekle görevli olan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’i haksız yere tutukladığını da kabul etmiş oluyor…

Osman Şanal’ın yerine gelen yeni Başsavcı’nın İsmailağa Cemaatini “kurtarmaya” çalıştığını söylemek oldukça iddialı bir tez. Bu iddiayı ortaya atan benden başka kimse var mı bilmiyorum.! Son derece “iddialı” olan bu düşüncemin kanıtlarını ortaya koyabilirim:

 

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 23.02.2010 tarih ve E:2009/8-111; K:2010/38 sayılı kararına göre, Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri yetkisine girmeyen suçlarla ilgili MAHKÛMİYET veya BERAAT KARARI VEREMEZLER.! Bunun nedeni: “Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesi kendi yetkisine giren suçla ilgili olarak beraat kararı verirken, dosya içerisinde bağlantılılık sebebiyle birlikte değerlendirilen delilleri (tanık, belge, tutanak, bilirkişi raporu, doktor raporu vb) kabul ve ret ederek bir sonuca varırken gelecekte görevsizlikle gönderilen mahkemenin hâkiminin yargılama faaliyetlerini kısıtlamış” olmamak içindir…

Bu içtihada rağmen iddia makamının, sanıklar hakkında asıl suçlamalardan BERAAT kararı verilerek, araç suçlardan MAHKÛM edilmelerini istemesi ne anlama gelmektedir? Bunun iki anlamı olabilir. Birincisi duruşma savcısının Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bu içtihadından haberi yoktur; ikincisi ise, cemaati kurtarmak içir kararı tanımamaktadır.! Özel yetkili bir savcının, Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesi’nin görev alanını bilmemiş olması düşünülebilir mi? Bu düşünce bile tek başına bir felakettir. Çünkü bu alan aynı zamanda savcılığın da görev sınırlarını belirlemektedir. Bir savcının görev sınırlarını bilmemesi skandaldır! Hukuki fecaat düzeyindeki “Erzincan Olayları” ndan sonra, olayın müsebbibi olduğu kabul edilen eski savcının yerine,  görev sınırlarını bilmeyen özel yetkili bir savcının atanmış olacağını düşünmek bile korkunçtur. Düşünün ki bu savcının soruşturma konusu ettiği bir olayda şüpheli sıfatını taşıyorsunuz. Sınırlarını bilmeyen bir savcı freni patlamış kamyon gibidir, adamı ezip geçebilir. Erzincan Başsavcısının başına gelenler bu konudaki tek örnektir. Adalet hizmetlerine siyasetin karıştığı ve “adaletin askıya alındığı” inancı bu tür müdahalelerle yerleşir. Savcının görev sınırlarını bilmemesi kabul edilemez. Geriye kalan olasılık, “İsmailağa Cemaati”ni aklamak düşüncesiyle böyle bir mütalaanın verilmiş olduğudur.! O da ayrı bir hukuki rezalettir.!

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 04.03.2008 tarih ve 282-44 sayılı kararında: “Sabit kabul edilen eylemler, örgütsel suç kapsamında değerlendirilmeyip bağımsız suçlar olarak değerlendirildiği takdirde, Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesinin, yargılama yönteminin kendine özgü ve belli suçlarla sınırlı olması karşısında, yapılması gereken işlemin, 5271 Sayılı CYY’nın 252/1-g bendi hükmü de nazara alınmak suretiyle, GÖREVSİZLİK kararı verilerek, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi olacağı” esası kabul edilmiştir…

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 23.02.2010 tarihli içtihadında, CYY madde 250 kapsamında yargılaması yapılan suçların, acele işlerden sayılması, tutuklama sürelerinin iki kat olarak uygulanması, gözaltı sürelerinin uzunluğu gibi sanık haklarını kısıtlayıcı hükümlerin bulunması nedeniyle, aynı suçlar iki farklı usulle yargılandıkları için, Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemelerinin  “Hukuk Birliği İlkesi” ile “Doğal Yargıç İlkesi”ne ne aykırılık teşkil ettiklerini de ortaya koymuş bulunmaktadır. Bir an önce bu mahkemelerin kaldırılmaları gerekiyor…

 Mahkemece sabit kabul edilen eylemlerin 250. madde kapsamında olmadığı anlaşılırsa “görevsizlik” kararı verilerek, dosyanın görevli ve yetkili yerel mahkemeye gönderilmesi gerekir. “Doğal Yargıç İlkesi”ne uygun yargılamayı yapmak da ancak bu şekilde olanaklı hale gelebilecektir. “Örgüt suçundan beraat kararı verilmesi halinde diğer suçların CYY 250/1-b bendinde yazılı “bir örgütün faaliyeti çerçevesinde” işlenmiş sayılamayacağı ve dolayısıyla özel yetkili mahkemenin yetkisinin kalmadığının gözetilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.”

Dikkat ettiyseniz iddia makamı,  yasa dışı kurs açarak eğitim veren şüphelilerin eylemini örgüt suçu kapsamında kabul etmemiştir. Buna rağmen onlar hakkında özel yetkili mahkemenin karar vermesini mütalaa ediyor! Bu durum için yukarıdaki soruyu tekrar edebiliriz. Başsavcılık Ceza Genel Kurul Kararından habersiz midir yoksa bu kararları tanımıyor mu.? Yetkisi olmayan özel mahkemenin, yasal düzenlemelere (CYY’nın 252/1-g maddesi) ve bu içtihatlara rağmen bağlantılı suçlar için beraat kararı verilmesini istemek, başka ne anlama gelir.?

Özel Görevli Mahkeme’nin, isteğe uygun olarak BERAAT kararı vermesi halinde, bu karar büyük olasılıkla temyiz edilmeden KESİNLEŞECEKTİR. Öyle ya, mütalaasına uygun olarak verilmiş bir kararı,  iddia makamı ne diye temyiz etsin! Herhalde beraat edecek sanıkların Bu kararı temyiz etmesini beklemiyorsunuz!  Geriye kalıyor “katılan” taraf. Bu davaya katılan sıfatıyla kabul edilen var mı?

Temyiz edilmeden kesinleşecek olan beraat kararı ile şüpheliler aklanmış olacaklardır!  Yasaları ve uyulma zorunluluğu bulunan içtihatları “by-pass” edip, işlevsiz hale getirmek ancak bu şekilde mümkün olabilir.!

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda etkisi çok fazla olan hükümetin, ceza hukukunu bilmeyen veya yargı kararlarını tanımayan tecrübesiz savcıları eliyle, yandaşlarını koruması ve gerektiğinde “adaleti askıya”  alarak bu işi yapması, toplumdaki adalet duygusunu ağır şekilde zedeleyecektir. Adalet terazisi şaşan bir devlete kimse güvenmez. Vatandaş devletine güvenmeyince ortada devlet de kalmaz.!

Selçuklu sultanları Alpaslan ve Melikşah’ın vezirliğini yapan Nizamü’l-Mülk, “Siyasetname” adlı eserinde (1902):“Devlet yönetiminde adalet, mertebe olarak dinimizin de üstündedir” diyerek, “adalet”in devlet yönetiminde ne kadar önemli olduğuna vurgu yapmıştır. 108 sene sonra AKP hükümetleri sayesinde, nereden nereye gelmişiz.!  Asıl ağlanacak halimiz, uygulamaların bu şekilde olacağı hususunda referandumdan önce uyarılmamıza rağmen, yine de anayasa değişikliklerine “evet” demiş olmamızdır.!

Bakalım  mahkeme karar duruşmasında ne şekilde karar verecek, içtihatlara mı uyacak  mütalaaya mı, göreceğiz.!

Av. Cemil Can

http://www.medyagunebakis.com/ - http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak başkalarının fikirlerini tekrarlayan papağan olunur.

  

TEK YOL DEVRİM

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ

YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ VE GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE

 

Diğer Haberler

  • KADINLARA BİR DÜŞMANLIK YOLU DAHA
  • BAŞIMIZIN BELASI CEZASIZLIK KÜLTÜRÜ.!
  • MÜŞTERİLERİ DOLANDIRICILIKTAN KORUMA TİMİ.
  • KEMERBURGAZ RANT PLANLARINI YARGI ONAYLAMADI.!
  • *İMAM"ın POLİSLERİ ve TARİKATLAR*
  • BU YARGIYLA SİVİL ANAYASA YAPILIR MI.?
  • PTT ve KURUMSAL SOYGUN
  • AKP; 17 ADAMIZI, YUNANİSTA’A VERDİ.!
  • KUZU; KURTLUK YAPARKEN YAKALANDI.!
  • NADİRA KADİROVA İNTİHAR MI ETTİ, ÖLDÜRÜLDÜ MÜ.?
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP