BRÜTÜSLER YOK OLACAKLAR.!

Bu sözler bize değil, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na ait… “Partide Demokrasi=Ülkede Demokrasi” Bu sözler de onundur.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

 

“BRÜTÜSLER YOK OLACAKLAR”.!

Bu sözler bize değil, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na ait… “Partide Demokrasi=Ülkede Demokrasi” Bu sözler de onundur.!

Bizler yıllar önce, Baykal-Sav ekibini kastederek: “CHP’deki işgal kırılmadıkça, Türkiye’deki işgal de kırılamaz.!” demiştik. Bugün aynı sözü, içimizden gelmediği halde Kılıçdaroğlu ekibi için söylemek zorunda kaldık…

Brütüsler kimlerdir.?

Bize göre sizlersiniz! Önümüzdeki tüzük kongrelerinde, Türkiye’nin ve CHP’nin geleceği hakkında hayati öneme sahip kararlar verecek olan sizler, CHP’nin son kurultay delegeleri;  “Brütüs” sözü sizlere söyleniyor.!

Tüzük kurultaylarında, gerçekte tüzükten çok öte, bir değişikliğin altına imza atacak olan sizleri, Genel Başkanımız elinize ilk fırsat geçtiğinde, ona hançeri saplayacak hainler olarak görmektedir!..

Yoksa Brütüs sadece Baykal ve Sav’ın yakınında yer alan arkadaşlarımız mı.? Peki, sizleri de aday olarak destekleyip, yönetime taşıyan onlar değil miydi.? O halde, emniyetli bir parti isteyenler için,  önce büyük Brütüslerin, daha  sonra da onların göreve getirdiği küçük Brütüslerin icabına bakılmak gerekmez mi.?

Kim ne derse desin, ikinci sırada “yok” olacak olanlar, sizlersiniz.!

Birinci kongrede, yarıdan bir fazlanız genel merkezin tüzüğünü tartışılmadan, hiç kuşkunuz olmasın ki,  ilk fırsatta kalanlarınız tasfiye edilecektir.!

Daha sonra da bu ortamın oluşmasına katılan sizler, tasfiye edileceksiniz. O zaman da bunu hak etmiş oluyorsunuz tabi.Tasfiye edilmenin ne demek olduğunu öğrenmek istiyorsanız, Önder Sav’a ve yakın çalışma arkadaşlarına bakınız.!

  

Değerli Yol Arkadaşlarımız;

Çok iyi bildiğiniz gibi bizim Genel Merkezimizde kim oturursa, örgütümüz onun sözünü dinler. Ve yine bildiğiniz gibi, CHP’de işler hep böyle yürütülmüştür.  “Gölge Genel Merkez”e pek itibar edilmez.! Yaşayarak öğrendiğimiz bu gerçeği, hiçbir zaman aklınızdan çıkartmayın.!

Delegeden yetki alarak genel merkeze kurulanlar, başladıkları temizlik işini bitirmeden rahat edemeyeceklerini bildiklerinden, belde yönetimlerine kadar inecekler. Hücreleri besleyen bütün kılcal damarlar kontrol altına alınmadan kendilerini rahat hissedemeyecekler... Sırası gelmişken belirtelim ki, böyle bir anlayışın demokrasi ile uzaktan yakından bir ilgisi olamaz.!

Buna rağmen ve tüzük hükümleri bahane edilerek, bazı partililere dış kapı gösterilir.!

Kapının dışından konuşanları ise, sadece kapının dışında olanlar dinlerler. Buna, karşılıklı dertleşme denir ve hiçbir işe yaramaz.!

Kapının dışında olanların sayısı fazla olunca, bu defa başlarına deneyimli olan biri geçerek, ayrı bir parti kurmayı deneyebilirler… Bu tehlikeli durumu aklımıza bile getirmek istemiyoruz. Kaldı ki, “bölünmek” suretiyle insan kaybetmek siyasi tarihimizde ilk defa yaşanacak değildir.! Bunu da aklınızdan hiçbir zaman çıkartmayınız!..

Ne şekilde gelişirse gelişsin, hiçbir zaman “bölünmeye” izin vermemek gerekir.!

Sevgili Delege Kardeşlerimiz;

Özellikle de bu dönemde, CHP’nin en çok ihtiyaç duyacağı şey; birlik ve beraberlik içinde yeni insanları kazanmaktır. Başka türlü iktidar alternatifi olmanın olanağı yoktur.! Sırası gelmişken, bu fikrin doğruluğunu basit bir aritmetik hesapla göstermek isteriz: Son kamuoyu yoklamalarına göre, siyasi rakibimiz AKP’nin oyları % 50’nin üzerinde gösteriliyor. Bunu % 51 olarak kabul edelim. Geriye % 49 kalıyor ve bunun içinde bizim oyumuz % 26 kadardır.  % 51’e çıkmamız için % 25 daha oya ihtiyacım var. Bir başka deyişle, iktidar olabilmemiz için oylarımızı ikiye katlamak zorundayız.!

Partiden adam atmakla sayımızı artıramayız.!

Tasfiye “bölünmeye” kapıyı aralar. Bölünme de partinin küçülmesi demektir… CHP’de bundan böyle hiç kimse, “Küçük olsun benim olsun!” deme lüksüne sahip değildir!.. Asıl bu düşüncenin adına partiye ve halka ihanet etmek denir.! Böyle bir olumsuzluk yaşandığında, partide kalanların iktidar olmak için atacağı nutuklar ise, sadece ve sadece bulundukları makam ve mevkilerini korumak içindir.!

Oysa sizlerin korumakla görevli olduğunuz koca bir Türkiye vardır. Ayrıca Cumhuriyetin bekçiliği de omuzlarınızdadır. Ve nihayet Atatürk’ün mirası CHP’yi korumak ve kollamak da görevleriniz arasındadır. Bunun için ne Kılıçdaroğlu’na, ne Baykal’a, ne de Sav’a ihtiyacınız vardır.!  Bu kavgada  onlar da olacaklarsa, sizin gibi birer nefer olarak yer alacakla.r. Geldiğimiz noktada, yeni seslere ve nefeslere fırsat tanımak lazım.! O inançlı ve yürekli adamlar zaten aranızdadır… Onları görün artık.! Tabelaya “yeni” sözcüğünü yazmakla, bu işler yürümüyor besbelli. Bu nedenle, tüzük kurultaylarındaki işiniz; sadece basit  tüzük değişiklerine oy vermek değildir.!

Sevgili Delege Arkadaşlarımız;

“PARTİ İÇİ DEMOKRASİ” Yİ GETİRMEYECEK HİÇ BİR DEĞİŞİKLİĞE “EVET” DİYEMEZSİNİZ.!

Özellikle “CHP’de eksen kayması” nın tartışıldığı bu dönemde, PM ve MYK gibi merkez yönetim organlarına partili olmayanların getirilmesine de olanak sağlayacak yolu açmayınız.! Çağdaş demokrasilerde siyasi parti genel başkanlara, krallarda dahi olmayan yetkiler verilemez.! Aksi halde bir sabah kalktığınızda, CHP’nin AKP’ye benzetildiğini görebilirsiniz.! İktidara benzeyerek, iktidara gelindiği nerede görülmüştür.? O şekilde iktidar olunamaz. Çünkü benzemeye çalışılan asıl, zaten iktidardadır. Halk benzemeye çalışana neden itibar etsin? İktidara doğru ve yerinde muhalefet edilerek gelinebilir.! O bakımdan muhalefet yapma işini de ehline vermek zorundayız.! Ölçünüz bu olmalıdır.!

Unutmayınız.!

  

“KARŞI DEVRİMİ” DURDURABİLECEK TEK GİZİLGÜÇ KALMIŞTIR: O DA CHPDİR.!

CHP hepimizin içinde bulunduğu büyük bir gemidir ve dümeninde, Atatürk ilke ve devrimleri ile çağdaş evrensel değerlere ve hukukun üstünlüğüne, yüzde yüz inanan insanların olması gerekir. Atatürk’ün adını bile ağzına alamayan, “okyanus ötesi” hayranlarının değil!.. Bu ayırımı sizler yapabilecek deneyim ve birikime sahipsiniz.! Ona göre.!

Bildiğiniz gibi CHP’nin yaptığı “muhalefet”, karşı devrimin hızını kesememiştir. Sadece iktidarın yaptıklarını eleştirmek; tarafsız ve doğru haber veren bir gazetecinin sunduğu haberler gibidir…  Bu nedenle CHP’nin yaptığı muhalefete, “danışıklıdır” demek zorunda kalmışız.! “Danışıklı muhalefet” ise, kitleleri umutsuzluğa ve teslimiyete yöneltir… Daha dün “hayır” dediğimiz Anayasa değişikliklerini, bugün önümüze kırmızıçizgi olarak koyan AKP’nin, kurduğu “Anayasa Komisyonu masasından kalkmayacağız”  demek, yapılacak olanlara meşruiyet kazandırmak değilse, nedir.?

Ne yazık ki, Yeni CHP yönetimi, “kuvvetler ayrılığı” ve “bağımsız ve tarafsız yargı” gibi temel savunma mevzilerinden de mücadele etmeden çekilmiştir! “Yemin krizi” olarak bilinen en doğru eylemde bile, dik duramamıştır… Meclis içinde yürümek, göz boyamaktan başka bir şey değildir. “Millet iradesi” sözü ile rejimi değiştiren AKP’nin karşısında, “millet iradesi” ile seçilen milletvekilleri doğru bir şekilde savunulamamıştır.!

Y-CHP yönetimi, iktidara karşı en önemli muhalefet silahını da doğru kullanamamış, sonunda bu silahı kendi ayağına sıkmıştır. AB ve ABD’den aldıkları talimata uyarak ve hiç gerekmediği halde, AKP’nin kuyruğuna takılarak, Libya’ya müdahaleye onay vermek CHP’nin üstüne vazife miydi? Böylece Irak’ta bir buçuk milyon ve Libya’da üç yüz binden fazla insanın öldürülmesine neden olan o alçak operasyonlarda AKP’yi aklamış olmadılar mı.? Bu etkili propaganda silahı bir daha kullanılabilir mi.?

İktidar bu noktadan itibaren CHP yönetiminin “çakma muhalefet” yaptığını fark etmiş ve hızla yolunda devam etmiştir. Artık dindar gençliği oluşturma aşamasına gelinmiştir.!

“Tükürük yalama” teslimiyetinden sonra yaşananlar ise, maalesef hayal değil somut gerçekler olarak karşımıza gelmiştir.! CHP’nin “yeni” milletvekilleri, balıklama içine atladıkları TBMM’nde, yasama faaliyetlerinin hiç birini etkili olarak yerine getirememiştir. Eski genel başkan Baykal bile, hakkında çıkarılan “rüşvet” iddialarına karşı, sadece  soru önergesi vermek ve dava açacağını bildirmekle yetinmek zorunda kalmıştır!.. Çünkü ona da parti içinde sahip çıkan kalmamıştır. Bu da ayrı bir ayıbımızdır. Bu haliyle  CHP meclis içinde olsa ne olur, olmasa ne olur.!.?

Grup toplantıları dahi etkili bir şekilde kullanılamamaktadır. Ne yazık ki, AKP’nin belirlediği “CHP’nin tarihi ile yüzleşmesi” gündeminin dışına çıkıp, ülkenin temel sorunlarına bir türlü geçilemiyor.! Her Salı günü, ha bire havanda su dövülmektedir…

KILIÇDAROĞLU’NA MUHALEFET ETMEK, BAYKALIN VEYA SAVIN YANINDA YER ALMAK, ANLAMINA GELMEZ.!

Bu üç isim CHP’nin kaderi değildir, üçünün de arşivdeki yerlerine kaldırılma zamanı gelmiştir. Bu işi yapmaya kurultay delegelerinin hem hakkı vardır, hem de yetkisi…Eminiz halkın isteği de bu yöndedir.!

Geçtiğimiz haftalarda başlayan mahalli delege seçimlerine bakarak da, CHP’de değişen bir şey olmadığını söyleyebiliriz… Yine genel merkezden belirlenmiş delegeler, zevahiri kurtarma kabilinden bir kısım üyelere “seçtirilmiştir”. Ne adaylar arasında rekabet yapma ortamı sağlanmıştır ne de başka listelere kendilerini anlatma fırsatı verilmiştir... Buna seçim mi denir?.. Y-CHP yönetimi “parti içi demokrasi” konusundaki ilk sınavında, ne yazık ki sınıfta kalmıştır!..

Bu şekilde yapılan seçimlerin amacı: Yeni seçilecek olan “kurşun delegeler” ile eskileri tasfiye etmekten başka bir şey olamaz!..

Sevgili Yol Arkadaşlarımız;

Hiç merak etmeyiniz, bu gidişle ilk tasfiye sizler olacaksınız.  Çünkü o yolu açan da sizlerdiniz.! O halde:

1.)            Partinin yönetimi, hiçbir şekilde genel başkanın bireysel yeteneğine bırakılamaz.! O bakımdan bu sonucu doğuracak tüzük değişikliğine asla “evet” diyemezsiniz.! Kolektif akıl ve bu aklın ortaya çıkartacağı liderlikten vazgeçemeyiz.!

2.)            CHP’nin özellikle de bu dönemde; bir kişi bile kaybetmesine neden olabilecek, tüzük değişikliklerine  “evet” denemez.! Genel Başkana da dâhil olmak üzere, genel merkeze muhalif olan hiçbir kişiye  “Brütüs” muamelesi yapılmasına izin vermeyiniz!..

3.)            Bütün CHP’liler bu kurultaylardan birlik ve bütünlük içerisinde çıkabilirler. Bunun da en doğru yolu, iki kurultayın gündemlerini birleştirip, tek bir kurultay yapmaktır. Tek kurultay yapılır ve “parti içi demokrasiyi işletecek” tüzük değişiklikleri tartışılarak oylanırsa, o zaman birlik de bozulmaz. Böylece kongre salonunda  kimsenin Brütüs aramaya ihtiyacı olmaz.!

4.)            Kim ne derse desin, Kılıçdaroğlu’nun Bekir Coşkun’a vermiş olduğu “çizmeleri giyme” sözünün arkasında sopa da görülmektedir. Bekir Coşkun Pazar günü yayınlanan yazısında merkez yönetimi için ”…daha etkili muhalefet yapmakta önüne çıkan iç engelleri aşamadıkları” vurgusu yapmıştır.(1) Kılıçdaroğlu, bu sözlerini bu yazı yazılana kadar yalanlamamıştır. Peki, bu sözlerden ne anlamamız gerekir.? Genel Başkan’ın “etkili muhalefet” yapmasına birileri engel mi olmuştur! Bunlar kimlerdir ve onu nasıl engellemişlerdir.? Acaba onu engelleyenler, kendi yardımcıları,  MYK üyeleri mi, veya Parti Meclisi üyeleri arasında mıdır.? Örneğin Libya’ya yapılan NATO operasyonunda, silahlı kuvvetlerimizin kullanılmasına karşı mı çıktılar da, onlara birileri engel olup “evet” dedirtmiştir? En önemli konularda kurumsal olarak CHP’nin “hükümetin arkasında olduğunu” açıklamak muhalefet yapmak mıdır.? Bu sözleri hala inandırıcı buluyor musunuz? Gerçekten de Genel Başkan, etkili muhalefet yapacaktı da birileri tarafından engellenmiş olabilir mi.? Bu durumu kurultayda açıklamak zorundadır.! Yoksa bu sözler, daha sonra yapacakları geniş  tasfiyenin mazereti olarak mı kullanılacaktır.? Bu sorunun da açık, net ve anlaşılır yanıtı alınmadan, Kılıçdaroğlu’nun tüzük değişikliklerine “evet” denemez.!

5.)            Partimizin bölünmesine ortam hazırlayacak olan hiçbir karara, parmak kaldırmayınız. Unutmayınız ki, bu kurultaydan kazançlı çıkabilmemizin en doğru yolu; deneyimli partilimiz Yakup Kepenek Hocamızın da Cumhuriyet gazetesinde yazdığı yazıda söylediği gibi hareket etmektir. Aklın yolu tektir. Onun paha biçilmez değerdeki öğütlerine lütfen kulak verin.(2) Vakit henüz geçmiş değildir. O yazı ilişikte bilgilerinize sunulmuştur. Lütfen siz de ulaşabildiğiniz arkadaşlarımızla paylaşınız.!

Sevgili Yol Arkadaşlarımız;

-Daha sonra “keşke” ile başlayan bir cümle kurmamak için, size emanet edilmiş görevi, vicdanınız dışında, hiç kimseden ve odaktan etkilenmeden dosdoğru yapmalısınız!..

-Sadece partimiz CHP hakkında değil, aynı zamanda  Türkiye’nin de geleceği ve rejimi hakkında da karar vereceğinizi  asla unutmayınız!..

-Yoksa  Tarih Baba sizi de affetmeyecektir.!

En derin saygılarımızla…

Not: Bu mektup sadece CHP yöneticileri ile kurultay delegelerine yazılmış olup, kamuoyu ile paylaşılmamıştır.!

BİR GRUP ESKİMEYEN CHP

Adına: Av. Cemil Can

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul - 26.Şubat.2012 – 13.30

http://www.medyagunebakis.com/ -http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

Diğer Haberler

  • TOPRAKLARIMIZ SATILMAMALI
  • SELOCAN & SELAHATTİN DEMİRTAŞ ve SİYASET
  • DEPREMDE YIKIMIN SUÇLUSU KİM.?
  • YENİ TÜRKİYE FİYASKOSU, K9 KADAR FAYDA YOK
  • BU ÜLKEDE HEM SOLCU, HEM ERMENİ OLMAK.!
  • *VATANDAŞLIK VERİLİRKEN, VATAN DA VERİLİYOR.!*
  • LAİK DEMOKRATİK CUMHURİYET
  • *SİYASETİN ANADOLU FIRTINASI OSMAN BÖLÜKBAŞI*
  • İSKİLİPLİ ATIF'IN OSMANLI SİCİLİ DE BOZUKTU.!
  • 126 EMEKLİ BÜYÜKELÇİMİZİN KAMUOYU DUYURUSU
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP