MİLLİ TÜRK KADIN DEVRİMİ.!

Ne güzeldir Anadolum... Kızları ıtır kokulu, gelinleri keklik sekişlidir. Anaları fedakâr, ak pürçekli ninelerin elleri bereketlidir.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

MİLLİ TÜRK KADIN DEVRİMİ.!

Ne güzeldir Anadolum... Kızları ıtır kokulu, gelinleri keklik sekişlidir. Anaları fedakâr, ak pürçekli ninelerin elleri bereketlidir.

Toprak bir başka kokar Anadolu'da... Altın renkli başaklar boy verir ovalarda, dağların eteklerinde ulu pınarlar can verir toprağa... Üstelik devrim çiçekleri açar bozkırlarda... Devrim çiçekleri...

Bazen susuzluktan solsa da bu çiçekler, kadının eli değdi mi bir başka türlü yeniden açarlar.  Bu çiçekler hiç yok olmazlar, nesilden nesile aktarılırlar. Anadolu'mun toprağı özgürlük kokar, dereler, çaylar, ırmaklar denize ulaşırken, bir türküyü, devrim türküsünü söylerler.

Anadolu, adı üstünde kadındır, anadır. Irmakların, derelerin, çayların çağıl, çağıl dile getirdiği, toprağın haykırarak söylediği türkünün adı Milli Türk Kadın Devrimi'dir.

Güzel adetleri de vardır Anadolu'nun binlerce senedir canlı yaşayan. Örneğin çeyiz sandıkları, anadan kıza geçer hep...

Bende de bir sandık var, cevizden bir çeyiz sandığı...

Büyük anneannem Firdevs Fatma Hanımdan, anneannem Zehra Adile Hanıma, annem Hayriye Erengöl'e, sonra da bana miras kalmıştır bu sandık.

Ama bu sandık değişik bir çeyiz sandığı... İçinde oyalı yazmalar, kanaviçe işlemeli örtüler, iğne oyaları ve dantellerin olmadığı bir çeyiz sandığı bu...

Örneğin büyük anneannem Firdevs Fatma Hanım'ın bohçasını açtığım zaman, karşıma ilk kadın devrimleri çıkmaktadır. Ancak Firdevs Fatma Hanım'ın bohçasında özenle saklanan devrim çeyizleri 1895 doğumlu kızı Zehra Adile Hanım'ın da çeyiz bohçasına özenle yerleştirilmiştir.

Her ne kadar Kadın Devrim'i Tanzimat Fermanı ve Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile 6–10 yaş arasındaki kız çocuklarına ilköğretim zorunluluğu olarak yansımışsa da, gerçek Türk Kadın Devrimi 1908 Meşrutiyet'le birlikte gerçekleşmiştir.

Firdevs Fatma ve anneannem Zehra Adile Hanımların içinde bulunduğu nesil, kozalarını parçalayarak, uçmayı yeni öğrenen bir kuş misali gibi, kanat çırpmaya başlamışlardır.

20. Yüzyılda Batı'da kadın hakları ile ilgili çok önemli gelişmeler olmuştur. Osmanlı'da ise "Kadının Çağı" Meşrutiyet'le birlikte başlamıştır.

Yapılan reformlara rağmen, Osmanlı'nın erkeği bile Allah'ın yeryüzündeki gölgesi olan padişahın kuludur.

Ancak birbiri ardına gelen savaşlar ve bu savaşların oluşturduğu acı kayıplar, kaybedilen topraklar devrim sürecini yaşayan Türk kadınında adını henüz koyamadığı ve anlam veremediği bir bilinç oluşturmuştur. Yurttaşlık bilinci..

Ev işleri ve çocuk bakımı ile yetinen kadınlar az sayıda da olsa iş hayatına atılmış ve ulusal çıkarları korumak adına cephe oluşturmuşlardır.

Kadınların kurduğu ilk örgüt, 1908'de Fatma Aliye Hanım'ın daha önce cephedeki askerler için yardım toplama girişiminden esinlenerek kurulan, Cemiyet-i İmdadiye'dir.

Gerek Firdevs Fatma, gerek Zehra Adile Hanım'ın çeyiz sandıklarındaki bohçalarda, diğer kadın bakışları ile de örtüşen bir birliktelik göze çarpmaktadır. Ulusalcı ve devrimci bir kıpırdanış...

1908 Türk kadının hayatında çok önemli bir tarihtir. Bir devrim süreci yaşanmaktadır. Büyük kentlerde kadınlar kafeslerini kırıp, sosyal hayata karışmışlar ve az sayıda da olsa çalışma hayatına atılmışlardır.

Kent soylu kadınlar, çok önce Anadolu'nun bozkırlarında açan devrim çiçeğinin, taç yapraklarında tutunmak için çırpınırken, Anadolu kadını Baciyan-ı Rum'dan başlayan süreçle birlikte sosyal ve çalışma hayatının ortağı olmuştur. Farkında bile olamadıkları, Orta Asya'dan beri süregelen "ana erkil" aile tipinin etkisi ile önce evlerinde, daha sonra da yaptıkları her işte egemen olmayı başarmışlardır.

Kent soylu kadınlar, gazetelerde yazı yazar, takma isimlerle dergi çıkarırken, Anadolu'daki kadın, üretimin içinde var olmuş ve pazarlarda kendi ürettikleri ürünleri satarak para kazanmışlardır.

Anadolu'da sayısı az olsa da, kadınlar tarafından yönetilen işletmeler de vardır. Örneğin Konya'da "Zehra Hanım Lokantası" son derece meşhurdur.

  

Meşrutiyetle birlikte hareketlenen Kadın Devrimi yurtseverdir. Batı sömürgeciliği yüzyılın başında maskesini çıkararak, emperyalizme dönüşmüş ve Türkler üzerinde baskısını artırmıştır.

Bu baskı ile birlikte Türk kadınındaki özgürlükçü ruh, Firdevs Fatma ve Zehra Adile Hanımların çeyiz sandığının kapağını açarak dışarı çıkmıştır.

Talat Paşa'nın eşi Hayriye Hanım, Darülfünun'da katıldığı bir konferansta, salondaki erkeklerin şaşkın ve öfkeli bakışlarına aldırmadan, peçesini açmıştır. Diğer kadınlar da peçelerini açarak, bu sessiz isyana katılmışlardır.

Enver Paşa'nın eşi Naciye Sultan ise daha önemli atarak, Türk kadınına çalışma hayatının kapısını aralamıştır. 1913 yılında Naciye Sultan, "İslam Kadınlarını Çalıştırma Cemiyeti" ni kurmuştur. Kuruluş tarihini takip eden ilk bir buçuk ay içinde tam on dört bin kadın, çalışmak isteğiyle derneğe başvurmuştur.

1. Paylaşım savaşı esnasında çok önemli işlere imza atan ve otuz bin kadına iş bulan bu dernek, 1918 yılı sonlarına doğru kamu yararına çalışan dernekler arasına alınmıştır.

Dernek aracılığı ile kadınlar gönüllü olarak askere alınmış, 1.Ordu tarafından kurulan Birinci Kadın İşçi taburu, geri hizmetlerde kadınlara iş olanağı yaratmıştır.

Bu arada 17 yaşına gelen ve sarı saçlı, yeşil gözlü Girit Kandiya'lı Bilâlaki Halil Ağa ve Firdevs Fatma Hanım'ın kızı Zehra Adile Hanım, Mustafa Kemal'in silah arkadaşı Mehmet Halif Bey'le evlenmiş, çeyiz sandığına emperyalizme karşı ülkesini savunmak ve savaşlarla birlikte değişen, mücadele eden bir kadının yaşamını koymuştur.

Mehmet Halif Bey ise eşine yüz görümlülüğü olarak, "yurt sever ve savaşçı" kadının mücevherini takmıştır.

Milli Türk Kadın Devrimi başlangıcından beri anti-emperyalist ve yurtseverdir.

Türk kadını Balkan Savaşı ile birlikte mitingler düzenlemiş,  yardım dernekleri kurarak askerin yarasına merhem olmuşlardır.

Kadın artık "Vatan Ana"dır. Vatan ana, yurdu için erkeklerden savaşmalarını istemektedir. Savaş kadına bilinç ve özgürlük getirmiştir.

 

1. Paylaşım Savaşı'nın ardından ana yurt işgal edilmiştir. Halk fakr-u zaruret içersindedir. Ülkenin tüm kaleleri zapt edilmiş, tüm tersanelerine girilmiş ve ordusu terhis edilmiştir.

Kadınlarına, kızlarına tecavüz edilen millet umutsuz ve yılgındır.

"Ve düşmanı meydanda koyup kaçarlar evlerine"

Nazım'ın bu dizesinde dile getirdiği çaresizlik egemendir tüm ülkeye..

19 Mayıs 1919'da Samsun'da Mustafa Kemal tarafından çok ama çok büyük bir ateş, bağımsızlık meş'alesi ile tutuşturulmuştur. Çaresizlik bu ateşle birlikte tükenmiştir. Ateşin adı Bağımsızlık İhtilâli'dir.

Kadınlar " Milli haklarımızı ve ismetimizi muhafaza edecek hükümet ve erkek yoksa biz varız" demektedirler.

Türk kadını artık her yerdedir. Miting Meydanlarında, gazete ve dergilerde, cephede de kadınlar vardır.

Kadıköy Mitingi'nde Darülfünun öğrencisi Münevver Saime, azim ve kararını şu sözlerle dile getirmektedir.

"Ben hürriyeti gasp edilmiş bir milletin kızı olarak, istiklâlime nasıl yürüyeceğimi söyleyeceğim. Bu beyanatım kollarımı bağlamak isteyenler için dikkate değer olmalıdır.

Bu millet yok edilemez. Biz yalnız ağlıyoruz. Ağlamakla kazanılacak hak, hıçkırıklarımı işitecek kalp yok. TEŞKİLATA, NİHAYET FAALİYETE BAŞLAMAK LAZIMDIR."

İstanbul'da ve yurdun çeşitli bölgelerinde yapılan mitinglere kadınlar konuşmacı olarak katılmışlar, irili ufaklı cemiyetler kurarak vatan savunmasında cephe oluşturmuşlardır.

1918 yılında kızı Hayriye'yi dünyaya getiren Zehra Adile Hanım, Urfa-Harran kaymakamının eşi olarak, yöredeki kadınlarla birlikte yün çorap örmüş, sargı bezi dikmiş, eşraftan topladığı paralarla askere yardım etmiştir.

Annesine emanet ettiği kızı Hayriye'nin beşiğindeki altın, "Ya İstiklâl-Ya Ölüm" şiarının ışığını yaymaktadır tüm ülkeye.

Tıpkı günümüzde olduğu gibi "Hak ve Adalet" uğruna kan döktüğünü (!) iddia eden Düvel-i Muazzama'nın karşısında yiğit ve bağımsızlıkçı Türk kadınları vardır artık.

Boynundaki altını satarak tüfek alan Binbaşı Emire Ayşeler, Üsteğmen Kara Fatmalar, Ayşe Çavuşlar, Kırmızı Müfreze'nin uçan savaşçısı Tayyar Rahmiyeler, gördüğü rüya üzerine orduya katılan Gül Hanımlar;

Vatan aşkının ölüme götürdüğü Halil Efe'nin karısı Gördesli Makbuleler, yirmi beş kişilik kadın birliğinin komutanı Ayşe Kadınlar, Tarsuslu Kara Fatmalar (Adile Hanım), üniversite öğrencisi asker Saimeler, Şerife Bacılar, Küçük Nezahatlar, Dumlupınarda' ki şehitlikte vatan nöbeti tutan 12 yaşındaki Ayşe kızlar ve daha niceleri..

" Ve kadınlar,

bizim kadınlarımız:

Korkunç ve mübarek elleri,

ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle

anamız, avradımız, yarimiz."

Bir devrime, en büyük devrime mühürlerini bastılar. Onlar karınca misali çoktular. Bağımsızlık İhtilali'nin isimsiz kahramanı kadınlar...

Demokratik devrimlerin en büyüğü Cumhuriyet kadınların omzunda yükseldi.

29 Ekim 1923... Harran Kaymakamı'nın eşi Zehra Adile Hanım, büyük bir özenle Hayriye'nin çeyiz bohçasına demokratik devrimlerin en yücesini, Cumhuriyet'i koydu özenle...

5 Aralık 1934... Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Ancak bu kadına verilen bir lütuf veya bir armağan değildir. Kadın bir elinde gül, bir elinde ekmek, Mustafa Kemal'in yanında devrim yolculuğuna devam etmiştir.

Bu yolculuk 10 Kasım 1938'de Gazi Mustafa Kemal Atatürk HAKK' a yürüyene kadar devam etmiştir.

Sonra.?  - Devam edeceğiz.

 

http://www.medyagunebakis.com/ -http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

 

Tags: Zübeyde Hanım, Cemiyet-i İmdadiye, Firdevs Fatma, Baciyan-ı Rum, Vatan Ana, Zehra Adile, Naciye Sultan, Hayriye Hanım, Hayriye Erengöl, Münevver Saime, Binbaşı Emire Ayşe, Üsteğmen Kara Fatma, Ayşe Çavuş, Tayyar Rahmiye, Gül Hanım, Gördesli Makbule, Ayşe Kadın, Tarsuslu Kara Fatma, Asker Saime, Şerife Bacı, Küçük Nezahat, Halide Edip, Sabiha Gökçen, Muazzez İlmiye Çığ,


Cumh.Kdn Melahat Hnm ile okkesb VATAN ANA’NIN ÇAĞRISI..! - MİLLİ TÜRK KADIN DEVRİMİ.! -2
VATAN ANA'NIN ÇAĞRISI..! -MİLLİ TÜRK KADIN... ile okkesb " title="YouTube video player" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen>

Diğer Haberler

  • HZ. MUHAMMED'İN HIRKASINA SÜRTÜLEN DESTİMALLER
  • ŞEYHİMİZ, ŞIHIMIZ ÇOK, FİLOZOFUMUZ YOK.!
  • BEYAZ KÜRTLERİN GİZLİ İKTİDARI
  • BÜYÜK YAHUDİ GÖÇÜNÜN GERÇEK HİKÂYESİ
  • 74 YILLIK FAİLİ MEÇHUL: NURİ KİLLİGİL PAŞA
  • BUGÜN GÜNLERDEN ÂŞIK VEYSEL
  • CHESTER PROJESİ, OLTADAKİ BALIK TÜRKİYE
  • BAD-EL HARAB-ÜL BASRA.! & BAD-EL HARAB-ÜL TÜRKİYE.!
  • YENİ İSRAİL DEVLETİ KARADENİZ’DE KURULUYOR.!
  • SELANİK’TE BİR EVİN HİKÂYESİ
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP