KURTULUŞUMUZ KENDİ ELLERİMİZDE.!

KURTULUŞUMUZ KENDİ ELLERİMİZLE OLACAKTIR.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

KURTULUŞUMUZ KENDİ ELLERİMİZLE OLACAKTIR.!

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kiralık ağzı Tunceli Milletvekili –o kendisini hala Dersim milletvekili olarak tanıtıyor- Hüseyin Aygün'ün,  Atatürk ve İnönü’yü itibarsızlaştırmakla görevli bir memur olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştır. Bu işi başardığında,  CHP’yi AKP’nin Temizlik Kolları haline getirmiş olacaktır. Hazret, geçenlerde halkın sorunlarını bir yana itip, Dersim’in kayıp kızları ile ilgili bir soru önergesi vermiş. Önergesine verilen yanıt ise, hiç hoşuna gitmemiş. Yine de işine gelmeyen yanıtları bahane ederek, genel başkanın oluru ile Cumhuriyetimizin önderlerine karşı, içindeki kini kusmaya devam ediyor.!

Hüseyin Aygün yaptığı açıklamada:Dersim 1938 katliamı ve sonrasında anne-babaları öldürülen çocukların asimilasyonu için bazı politikalar uygulanmıştır. Yüzlerce olduğunu tahmin ettiğimiz Dersimli kız ve erkek çocuğu, askerler, bürokratlar ve diğer resmi memurlarca ‘evlatlık’ adı altında adeta ganimet anlayışıyla Türkiye’nin çeşitli yerlerine götürülmüş. Bu çocuklar ev ve tarla işleri başta olmak üzere angarya işlerde kullanılmış; çoğuna nüfus cüzdanı bile çıkarılmamış ve eğitim almaları için ilkokula dahi gönderilmemişlerdir.” demiştir... Daha ne diyecekti beyefendi, bir de küfür mü etseydi bize.! Asıl ilginç olan; bu görüşün genel başkanın bilgisi içinde, Y-CHP 'nin resmi görüşü olarak açıklanmış olmasıdır.!

CHP Genel Başkanlığı’na bir kaset operasyonu sonucu getirilen Kemal Kılıçdaroğlu,  hayal dünyasında geliştirip, sonunda kendinin de inandığı ve tarihsel gerçeklerle hiçbir şekilde örtüşmeyen hezeyanlarını, Hüseyin Aygün’e söyleterek, acaba hobisini tatmin edebildi mi.? Ne var ki, Hüseyin Aygün, iddialarını tahmine dayandırdığını ağzından kaçırıvermekle, fanatik Aleviler içindeki inandırıcılığını bile kaybetmiştir. Sadece bir tahmin üzerinden yola çıkarak, CHP’ni “Kuvayi Milliyeciler”in partisi olmaktan çıkartıp,  Avrupalı bir Hıristiyan Demokrat Parti çizgisine çekebileceğini hayal ediyordu! Hepsinden önemlisi; acaba bu ihtiyaç kimler için ve neden ortaya çıkmıştır? Ağır ve ihanetle eş değerde olan böyle bir  görevi üzerine alanlarla hesaplaşmanın zamanı geldi de geçiyor.!

Aklı başında her insan bilir ki, devletin arşivinde Aygün’ün tahmin ettiği gibi belgeler olsaydı,  Başbakan Erdoğan bu olanağı derhal kullanır ve Alevi dedeliğinden öteye ufku olmayan Kılıçdaroğlu ile has adamı Hüseyin Aygün'ün üzerinden, CHP’ni kevgire çevirebilirdi. 60 yıl öncesini tahrif etmek için yorulmasına da gerek kalmazdı. Yine hepimiz biliyoruz ki, Dersim isyanında rol alanların torunları, iddialarını çoğunlukla İngiliz ve Fransız arşivlerine dayandırmaktadırlar. 

Düşman arşivlerde bile bu saçmalıkları haklı çıkartacak en ufak bir kanıt kırıntısına rastlanılamamıştır. 

Bu konu ile ilgili Rus arşivlerindeki belgeler ise, Mehmet Perinçek tarafından derlenerek, kitap haline getirilmiştir. Rus arşivlerinde de Kılıçdaroğlu’nun hobisini ve Hüseyin Aygün’ün tahminini destekleyecek en küçük bir karinenin bulunmadığı ortaya çıkmıştır.!

Artık Dersim İsyanı'na katılanların, genç Cumhuriyete karşı baş kaldıran asiler olduğu gerçeğini tersine çevirmek olanaksız hale gelmiştir...

Bu yalın gerçeğe rağmen, Y-CHP yönetiminin, her fırsatta Dersim’i kaşımasının bir sebebi olmalıdır. Hiç kuşku yok ki, bundaki amaç: Emperyalizmi yenerek,  Osmanlı’nın küllerinden çağdaş bir devlet kurarak, bütün dünyaya kabul ettiren, kurtuluş savaşımızın eşsiz kahramanlarını; Atatürk’ü ve İnönü ile onların silah arkadaşlarını itibarsızlaştırıp, Türk halkının direncini kırmak ve direnmeden ABD ile AB emperyalizmine teslim olmalarını sağlamaktır.!

İşte bu hain plan çerçevesinde TSK’nin başına örülmüş çorap, Süleymaniye'de kirli bir çuval olarak ekranlara yansıtılmıştır. Emperyalizmin sözcüleri, Kemalizm’den kurtulmadan AB’ye giremeyeceğimizi açıkça söylemediler mi.?

Bu kapsamda, Türk halkına Atatürk’ü unutturmak için hükümetin yaptıklarını göz ardı edemeyiz.  4 + 4 + 4 sistemi, ulusal bayramlarımızın yasaklanması, zorunlu din dersleri, okullardan Atatürk köşelerinin kaldırılması gibi uygulamalar hep aynı amaçla yapılmaktadır.

Ne yazık ki, bu yapılanlara en anlamlı destek,  Atatürk’ün koltuğunda oturan SOROS'un Türkiye şubesi TESEV'in kurucularından; Kemal Kılıçdaroğlu ile yol arkadaşlarından gelmektedir. İhanetle eş değerde olan bu ibret verici tutum, bütün Atatürkçüleri derinden sarsmaktadır...

Türkiye’nin gündeminde asla bulunmayan ve ulusal bütünlüğümüzü zedeleyeceği açık olan bu yersiz Dersim tartışmalarının,  kısa aralıklarla gündeme taşınması  tesadüf olamaz.!

Son derece açıktır ki, Y-CHP yönetimindekiler, GOP-Genişletilmiş Ortadoğu Projesinin bir ürünü olup, onlar da kendilerine verilen görevi yapmaktadırlar. Biz ise bu oyun içinde piyon gibi kullanılmaktayız.

Kılıçdaroğlu’nun samimi bir CHP’li olmadığı, GOP’nin bir memuru olduğu apaçık ortaya çıkmıştır. Bu durumu çok sonra anlamış olmamız, saflığımızdan değil, uygulamaya konulmuş olan planın mükemmelliğinden olsa gerekir. 

Nitekim Deniz Baykal ve Önder Sav gibi deneyimli kurt siyasetçiler bile, partinin ele geçirilmesi tehlikesi karşısında, bazı önlemler almayı akıl dahi edememişlerdir.

Doğal olarak bu özensizliğin bedelini,  en ağır bir şekilde hem kendileri ödemiş, hem de bizi ödemek zorunda bırakmışlardır. Bu noktadan itibaren CHP’yi ele geçiren bu işbirlikçi ekibin, amacına ulaşmak için yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Ar damarı çatlak, hayasız  olanlara ne söylerseniz söyleyin pişkinliğe verecekleri gün gibi ortadadır..

Y-CHP yönetimine göre, kullanılabilecek olan herkes kullanılacak, sonunda bir tarafa fırlatılıp atılacaktır. Kılıçdaroğlu ile sağ kolu Gürsel Tekin’in yollarını ayırmış olmalarını da bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Asıl kullanılanlar ise,  Kılıçdaroğlu'na 3 kurultayda destek veren Önder Sav'ın seçtiği kurultay delegeleri olmuştur.

CHP'yi cemaate yaklaştırmakla görevli Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak’ın, geçen hafta ağzından kaçırdığı Temmuz ayında yapılacak olan kurultayda ulusal soldan kurtulma planına karşı, Brutus olarak nitelendirilen delegelerin söz ve karar hakkı da kalmayacağı için işimiz bir kat daha zorlaşmıştır.

Yeni delegelerin, bu tehlikelere karşı duyarlı olmasını beklemek, elma ağacından kiraz beklemek kadar olasılık dışıdır. Çünkü yeni delegeler,  geminin batmakta olduğunun ayırtında olanlardan seçilmemişlerdir. Çoğunun partide bir görev kapmaktan öteye hedefleri yoktur.  Ayrıca gerçekleşen tehlikeye inanmamak gibi anlaşılmaz bir körlüğün içerisindedirler...

Çarşaf Listeye karşı Blok Listeye parmak kaldırmanın, parti içi demokrasiye karşı durmak anlamına geldiğini dahi anlayabilecek zekâ düzeyinde bile değillerdir. Tüzük Kurultayındaki rezilliklere kayıtsız kalmaları ise, partinin yerlerde süründüğünün en somut ve çarpıcı kanıtıdır… Bir de kendilerine yol olarak, Kılıçdaroğlu'nun yolunu seçenler var ki, hangi yol ve ne demekse, onları tanımlamak için sözcük bulamıyorum...

Kılıçdaroğlu'nun halkı adatmakla görevli yardımcıları Nihat Matkap ve Erdoğan Toprak ile posta güvercini olarak kullandığı Gürsel Erol, genel başkan adına, doğrudan kongrelere müdahale etmişlerdir. Kılıçdaroğlu'nun örgüt kimi seçerse benim başkanım odur  sözlerinin bir aldatmaca olduğu ortaya çıkmıştır. Aynı tutum İstanbul Kongresi öncesinde de sürdürülmektedir. Belli ki, en kısa süre içerisinde CHP’yi GOP’nin bir diğer uygulayıcısı duruma getirebilmek için, gerçek CHP'lilerin partiden uzaklaştırılması veya etkisiz duruma getirilmesi planlanmıştır.  Y-CHP’nin Silivri Hukukunu meşrulaştırmak için olmadık cambazlıklar yapmasını, üzerine almış olduğu iğrenç görevi yerine getirmek için kabul etmek gerekir.

Cemaat'in yargı içinde etkili olduğunu bile  söylemeye cesaret edemeyen Y-CHP yönetiminin üzerinde hangi güçlerin etkili olduğu, Cemaat'in Abant toplantısına temsilci göndermek ve Bosna-Hersek gezisinde yaşananlarla  apaçık ortaya çıkmıştır.!

İnsani değerleri taşıyan biri, tarafsız ve bağımsız olmayan mahkemelerde,  düşmanının bile yargılanmasını isteyemezken, Y-CHP'nin genel başkanı pek çok asker ve sivilin bu mahkemelerde yargılanmasına itiraz etmeyerek, karşı devrimin meşrulaştırılmasına katkı vermiştir. Aynı zamanda ana muhalefeti iktidarın payandası haline getirerek, iktidar alternatifi olmaktan çıkartmıştır. Aynı şekilde Bölünme Anayasasını yapmak için de oturtulduğu masaya çakılıp kalmışlardır. AKP'nin söylemeye cesaret edemediği Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının çekince konulan maddelerinin imzalanabileceğinin de yolunu Y-CHP açmıştır.

Bu şekilde PKK'nın en önemli isteğini meşru hale getirmişlerdir. Zaten seçimlerde genel affı gündeme getiren de Kılıçdaroğlu olmuştur. Adeta Y-CHP, PKK'nın propaganda bürosu haline getirilmiştir. Bütün bu olup bitenler birlikte değerlendirildiğinde, Kılıçdaroğlu ve ekibinin GOP içinde rol aldığını ortaya koymaktadır. 12 Eylül Halkoylaması’nda; evrensel değerlere ve temel hukuk prensiplerine aykırı oldukları için  hayır dediğimiz anayasa değişikliklerine,  Y-CHP yönetimi bugün evet demektedir.  Zira AKP'nin kırmızıçizgiolarak ilan ettiği bu değişiklikleri kabul ederek masaya oturmak başka bir anlama gelemez.

Y-CHP AKP'nin rejimi değiştirmesi planına teslim olmuştur. “Anayasa Uzlaşma Komisyonu masasından kalkmayacağız” demenin başka bir anlamı olamaz.! O gün hayır dediklerimize şimdi hangi gerekçelerle evet diyoruz.? Böyle bir ilkesizlik siyaset tarihinde görülmüş değildir. Bütün bu yaşananlar, CHP 'nin ele geçirildiğinin somut kanıtlarıdır. İşte bu nedenlerle, gelinen bu noktada, Y-CHP yönetimi GOP içindeki görevini eksiksiz olarak yerine getirebilmek için, gerçek Y-CHP’lileri tasfiye etmeyi zorunlu görmektedir. Meğer Kemal Kılıçdaroğlu’nun  demokratlığı ve dürüstlüğü gözümüzü boyamak için öne sürülmüş süslü bir ambalajmış. Yandaş medya tarafından bu “albenili”  ambalajla sarılıp, önümüze koyduğu hediye paketi kandırılmamızı sağlamak içinmiş...

Artık Kılıçdaroğlu'nun gerçek yüzü; Nihat Matkap, Erdoğan Toprak ve Gürsel Erol'un yüzlerinin toplamıdır demekte bir yanlışlık yoktur.

Gürsel Tekin'in açıklamalarını okuduktan sonra, kuşkularımda ne kadar haklı olduğumu anladım.  Gürsel Tekin, kaset operasyonundan sonraki dönemde, partinin içini en iyi bilenlerdendir. Aynı zamanda, baştan beri genel başkanın sağ koluydu.

Örgütün tepesinde oturmakla da olup bitenleri daha net ve doğru olarak görebiliyordu. Bu açıklamalardan da ortaya çıktı ki, emperyalizme karşı savaşıp bir devlet kuran koca CHP, Tuncelililer Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği gibi yönetilmektedir.

Bu noktadan itibaren, dilerseniz partinin ikinci adamını dinleyelim. Gürsel Tekin'in, Kılıçdaroğlu'na yazdığı 10 sayfalık iki mektubu basına yansımıştır. Mektuplar partinin içine ayna tutuyor. Adeta samimi bir itiraf niteliğindedirler. İnternet gazetesi  “gerçekgündem”,  onları özetleyerek yayınlamıştır.(1)  Ben sadece gözlerden kaçmasın diye, çok önemli bulduğum bazı cümlelerini kırmızıya boyadım. O yazıyı bulup, mutlaka okumanızı öneriyorum.

Göreceksiniz sizlerin de varacağı sonuç benimkiyle aynı olacaktır...

Sözü daha fazla uzatmayalım. Şimdi CHP’lilerin ilk kurtulması gereken adamın kim olduğunu söylemek istiyorum: O kişi ne yazık ki, AKP’ye en çok lazım olan bizim Gandi Kemal dediğimiz Kemal Kılçdaroğlu’dur… Yanlış duymadınız.

Kılıçdaroğlu'ndan acil olarak kurtulmamız şarttır. Onun, CHP'ye liderlik yapacak birikime ve inanca sahip olmadığını söylüyorum. 

Doğrusunu söylemek gerekirse, pek çok kişi gibi ben de bu durumu daha başta görmüştüm. Ne var ki, o günlerde onun üzerinde ittifak edilmiş olmasını bir avantaj olarak görüyordum. Çünkü eksiklerini kolektif liderlik anlayışı içinde gidermek mümkündü. Ayrıca çok da masum yüzlü görünüyordu. Sempatik bir adamdı. Ne yazık ki, yanılttı bizi.  Sözünün eri de değilmiş. Yalancı çıktı.!

Şu andan itibaren onu savunmak, insanın kendine yapacağı hakaretten farksızdır.  Yazık ki, ne yazık.! Bir partilinin kendi genel başkanını savunamaz duruma düşmesi korkunç bir şeydir. Bu durumu saha çalışması yapanlar çok iyi bilirler...

Aklıma gelmişken paylaşmak istediğim bir husus daha vardır.

Yalan söyleyerek halkı kandırmakla görevli Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap ile Erdoğan Toprak ve tebligat memuru Gürsel Erol'un kim olduklarını da iyi bilmek gerekir. Bir fikri savunarak, ikna ettikleri ve partiye kazandırdıkları bir tek kişi olduğuna tanıklık yapan biri var mı.?

CHP'nin tarihini ve ideolojisini bilirler mi.?

Bir tek siyasi analizine rast geldiniz mi.?

Tek sermayeleri genel başkanın adamı olmak değil mi.?

Omuzlarından genel başkanlık makamının eli çekildiğinde, tepe taklak olup yere kapaklanmayacaklar mı.? 

CHP'nin iktidar olabilmesi için bugüne kadar ne yapmışlar.? Bu tür asalakları, bir ömür boyu sırtımızda taşımak zorunda mıyız.?

Böyle kişilerle halka güven verebilir mi.?

Ne yazık ki, işler bu noktaya kadar gelmiştir. Hal böyle olunca mücadele önceliğimiz de değişmiştir. Zira atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmiştir.

Son derece açıktır ki, CHPyi bu işgalden kurtarmadan,  ülkemizdeki işgali de kıramayız.!

O bakımdan hiç vakit geçirmeden, işe içimizdeki çürük yumurtaları temizlemekle başlamak zorundayız.! Önce genel başkan ve ekibi görevden uzaklaştırmalıyız... Çözüm her zaman, dünyanın her yerinde olduğu gibi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ ile birlikte gelecektir.!

Av. Cemil Can

 

DİPNOT:

(1) Gürsel Tekin'in 10 sayfalık mektubu

http://www.gercekgundem.com/?c=69198

 

 

http://www.medyagunebakis.com/ -http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

 

* * * * * * * * * *

TEK YOL DEVRİM.!

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM.!

Yaşasın Halkların Kardeşliği.!

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ.!

ÜLKÜMÜZ TAM BAĞIMSIZLIK VE

GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE.!

 

Hazırlanmakta olan AKP Anayasası Halkımız İçin Kölelik Anayasasıdır,

KÖLELİK ANAYASASINA HAYIR.! 

Diğer Haberler

  • BU, DÜPEDÜZ SANSÜRDÜR...
  • MEDYADA TEKELLEŞMENİN SAKINCALARI
  • TÜRKİYE’NİN UYUŞTURUCU TRAFİĞİ
  • *OHAL İLAN EDİLEBİLİR* MİŞ.!
  • BASIN, BAĞIMSIZ TV KANALLARI BASKI ALTINDA
  • FETÖ ÖDÜLÜNÜ REDDEDEN DEVLET ADAMI.?
  • HAZNEVİ TARİKATI, ADANA’YI ELE GEÇİRİYOR
  • YURT GAZETESİ EMEKÇİLERİ MAĞDUR EDİLDİ
  • TEVFİK GÖKSU SERT KAYAYA ÇARPTI
  • GERÇEK VANDALLIK BUDUR İŞTE
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP