BORDO MAVİ NET.in İKİNCİ PANELİ

Bordomavi.net “Şampiyon olmak mı.? Kulüp olmak mı.?” Adıyla Düzenlediği İkinci Panelini Üsküdar’da Boğaziçi Yaşam Merkezi’nde gerçekleştirdi.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

BordoMaviNet'in İKİNCİ PANELİ

Bordomavi.net “Şampiyon olmak mı.? Kulüp olmak mı.?” Adıyla Düzenlediği İkinci Panelini Üsküdar’da Boğaziçi Yaşam Merkezi’nde gerçekleştirdi.


Moderatörlüğünü Gazeteci Aytekin Akay'ın yaptığı Panele, konuşmacı olarak; Ortak Değer Trabzon Platformu Başkanı Av. Osman Erusta, Araştırmacı-yazar Ali Eroğul ve yazar-yorumcu Erdal Hoş katıldı.

Birlikte yapılan kahvaltıdan sonra konferans salonuna geçildi. Panelin ilerleyen bölümlerinde zaman zaman konulara müdahil olarak kendisi de yorumlar yapan moderatör Aytekin Akay, kısaca konuşmacıları tanıttıktan sonra sözü kendilerine bıraktı. Konuşmacılar özetle şunları söylediler.


ALİ EROĞUL:

Trabzonspor 1967’de kuruldu ama Trabzon’da futbolun geçmişi çok daha eskilere dayanır. İlk takımlar 1920’lerde kurulmuştur. İdmanocağı, İdmangücü, Lise Takımı, İdman Grubu vs. Trabzonspor 1967’de o bakiyenin üstüne kuruldu. Dolayısıyla Trabzonspor aslında 100 yıllık bir takım da denebilir.Trabzonspor çok zor kurulmuştur. Bugün krizlerden bahsediyoruz, sürekli krizler yaşıyoruz ama kulübün kuruluşunda bile büyük bir kriz vardır. 1966’da kurulamamıştı, daha sonra bir takım çabalar sonucu kuruldu. Doğrusu bu çok sağlıklı bir kuruluş olmamıştır.

O dönem Türkiye 2. Ligi’ni kurma çalışmaları vardı, şehir takımlarını birleştirmek suretiyle bu yapılıyordu. Dikkat edin; Samsunspor, Orduspor, Giresunspor, Bursaspor hep bu süreçte kuruldu. Bu takımları kurmak çok zor olmadı, çünkü bu şehirlerin geçmişinde oturmuş bir futbol düzeni yoktu. Fakat Trabzon’da bu çok zor oldu, çünkü çok köklü bir geçmişi vardı. Şimdi Trabzonspor 50. Kuruluş yılını kutlayacak, fakat Trabzonspor kurulduğunda İdmanocağı neredeyse 50 yıllık bir kulüptü. Yani Trabzonspor kurulurken 50 yıllık kulüpler yok edildi. Bu şehirde bir tepki doğurdu. O zaman taraftarın Trabzonspor’u tutup tutmayacağı belli değildi. Nitekim 1973’te Türkiye çapında yapılan bir ankette, hangi takımı tutuyorsunuz.? sorusu soruluyor ve sonuç yüzde 60 Fenerbahçe çıkıyor. İlginçtir, Trabzon’da bu ortalamanın bile üzerinde bir Fenerbahçe taraftar oranı görülüyor. Anketin ne kadar sağlıklı olduğu tartışılabilir ama neticede bir veridir. Hatta o zamanlar gazeteler Fenerbahçe iktidarda diye başlık atıyorlar.

Trabzonspor buralardan geldi. Evet, hakkımız yeniyor.

Fakat sadece bizim değil, bütün takımların hakkı yeniyor. Düzen üç İstanbul kulübünü en üstte tutuyor, onların bir altında bizi, sonra diğerlerini. Geçmişte bizim lehimize verilen skandal hakem kararları olan maçlar da vardır, tabii ki rakiplerimizin Anadolu takımları olduğu maçlarda. Son Galatasaray maçına gelince. Uğradığımız haksızlık ve boyutu ortada. Düzen değişmeli, ancak bu hakemin gitmesiyle olmayacak.

MHK’nin seçimle gelmesi de çözüm değil. Onları seçecek olanlar da bellli.

Trabzonspor 1970’lerin takımıydı. O dönemler sosyal ve ekonomik olarak nasıl bir dönemse Trabzonspor da o şartların takımıydı. 1980’lerden sonra Dünya farklı bir düzene geçti Trabzonspor da buna uyum sağlayamadı. Şehir ekonomisi geriye gitti, takım da buna paralel olarak geriledi. Biz hâlâ 70’leri arıyoruz. Trabzonspor 1995’lerden sonra taraftar kazanamamaya başladı. Çünkü Türkiye’de ilk defa havuz sistemi diye bir yenilik uygulanmaya başladı. Dönemin yöneticisi Kenan İskender, havuzdan herkesin eşit para almasını savundu ve Trabzonspor takdir topladı. Sonra biz üç İstanbul kulübünün yanında yer aldık ve Anadolu nezdinde antipatik olduk. 1969’da (o zamanki adıyla) Sebat Gençlik’in Başbakanlık Kupası finalinde yaptığı protesto çok anlamlı ve yerindeydi. Bugüne örnek olmalıydı. Biz de 2011’de çok şeyler yapabilirdik ama yapamadık.

Trabzon nüfus açısından Türkiye’de 29. sırada, sporcu sayısında ise 15. sırada. Yani ülke şartlarına göre zengin bir sporcu potansiyeli var. Trabzonlu sporu seviyor ve yapmak istiyor. Futbol ise büyük bir negatif enerji doğuruyor. Farklı branşlara yönelinmeli ve bu enerji dağıtılmalı diye düşünüyorum. Son birkaç yıldır basketbol bu fonksiyonu icra ediyor.

ERDAL HOŞ:

Bu düzen değişmeyecek, çünkü sosyolojik durum bu. Esas sıkıntı, Trabzonspor’un merkezini kaybetmiş olmasıdır.  Amerikalı bir sosyoloğun 1940’larda yazdığı bir makalede “her toplumun bir merkezi vardır ve sanıldığının aksine merkez çevreyle kavga etmez. Merkez tam tersine çevresini tanır ve tanıdığı çevreye göre üretimde bulunur.” der. Ürettikleri de çevreye yayılır. Trabzonspor’un aşağı yukarı 20 senedir yaşadığı bir kriz var. Bu kriz futbolun değişimiyle başlıyor.

Eski merkez Faruk Özak, Atay Aktuğ gibi kurucu isimlerden oluşuyordu. O merkezin potansiyeli, üretebildiği değerler, o günkü futbol düzeninde muvaffak olmaya yetiyordu. O zamanın Türkiye’sinin sosyo-ekonomik yapısını da göz önüne getirin. Trabzon Lisesi 1978’de Türkiye’nin en iyi 10 lisesinden biriydi. Trabzon Türkiye’de havaalanı olan 10 şehirden biriydi. Yine o dönem KTÜ Türkiye’deki 10 üniversiteden biriydi. Bugün ilk 10’a sokabileceğimiz hiçbir şey yok.

Bu değişim futbolda da kendini gösterdi. Sonraki yıllarda televizyon futbolu sahiplendi. Trabzonspor ondan sonraki düzene ayak uyduracak seçkin kitlesi (merkez) üretemedi.  Trabzonspor’un açığı bu merkezdir. Seçkinlik kötü bir şey değildir. Toplumun seçkinleri üretebildiği ölçüde o toplum başarılı olur. Trabzonspor bunun üzerine 2000’den sonra dışarıdan alıma da kapalı bir hale geldi. Dolayısıyla kriz yaşamak zorundaydık. Bugün bunu yaşıyoruz. Bordomavi.net bu merkezlerden biri olmaya adaydı. Olmadı. VİRA adaydı, olmadı. Merkez dediğin adamlar polemiğe girmez. Sadece fikir üretir. İkili münakaşalara girmez. Sahaya inmez. Sahaya inmeye niyeti olmayan seçkinlere ihtiyacı var Trabzonspor’un. Ve ne yazık ki bu anlamda bir iki adım öne çıkan herkes üçüncü adımda sahaya inmeye çalışıyor.

Sahaya inince seçkin olma özelliğinizi kaybedersiniz. Yani Trabzonspor’un akil adamları da kayboldu. Düşünen, üreten adamlarımız yok. Mesela biri “tribünde taraftarı birleştirmek lazım” diyorsa bu adam Trabzon’u da Trabzonspor’u da tanımıyordur. Çünkü biz mezarlarımızı bile birleştiremeyen bir şehiriz. Trabzon insanı iki yerde birleşir: Bir, cenaze. İki, horon. Dolayısıyla tribünleri birleştirelim, bir olalım, bütün olalım diye bir şey yok. Kendimizi kandırmayalım. O zaman bir kavga ahlakı oluşturmalıyız. Biz kendi aramızda mutlaka kavga ederiz, etmemişsek de edeceğiz demektir.

Seçkinlerin mümkün olan şeylere kafa yorması lazımdır. Önce o seçkinleri bulacağız. Önce ne olduğumuza bir karar vereceğiz. Biz neyiz ve ne olabiliriz? Nereye varabiliriz? Trabzonspor’dan bir Saint Pauli ya da Livorno çıkarmak isteyen arkadaşlar var. Çıkmaz, çünkü sosyoloji ona müsait değil.

Bunca haksızlık karşısında ne yapacağız.? Üç tane yol var: 

1-Oyundan çekilmek. Bu olmaz. 

2-Sportif başarıyı unutalım, tamamen protest bir kimliğe bürünelim.  Trabzonspor’un böyle bir takım olmasına itirazım olmaz, ancak böyle bir sosyoloji yok, kendimizi kandırmayalım. Tam tersi, insanlar sahada top oynayan bir takım görmek istiyorlar. 

3-Mevcut şartları ve düzenin değişmeyeceğini kabul edip, bunu kendi enerjimizi artırmak için kullanabiliriz. Benim anladığım kadarıyla Trabzonspor yönetiminin yaptığı tam da budur. Aslında düzenle kavga falan etmiyorlar, bunu safları sıklaştırmak için kullanıyorlar.

Bu düzende ne yapılabilir.? Diyelim ki bizi şampiyon yapmıyorlar. Ama bizi Avrupa’ya yolluyorlar.

Dnipro’nun yaptığını yapamıyor muyuz? 10 milyon Euro bütçeyle Avrupa’da final oynadılar. O finale çık ve orada “ben ülkemde uğradığım bütün haksızlıklara rağmen buradayım ve bundan büyük gurur duyuyorum” de. Bunu düşünemediğimiz gibi “Avrupa önemli değil, Türkiye’de başarılı olmaya çalışalım” diyordu kulübü yönetenler. Bu işi dışarıya taşıdığın ölçüde başarılı sayılırsınız. Trabzonspor’un aristokrat bir seçkinciliğe ihtiyacı var.

Trabzonspor yeniden Trabzonlu olmayan taraftar kazanabilir mi.? Yoksa çürüyüp gideceğiz, çünkü biz sorunlu insanlarız. Dışa kapalı yapılar çürümeye mahkûmdur.

Trabzonspor aslında şike sürecinin kazananıdır. Fenerbahçe tam üç yıl Avrupa’ya gidememiştir. Utanacak bir şeyimiz yoksa biz kazandık demektir. Trabzonspor’un Anadolu’dan taraftar kazandığı en son yıl 1996’dır, çünkü o zaman bir merkezimiz vardı ve kendimizi ifade edebiliyorduk. Hâlbuki şampiyon olamamıştık. 2011’de ise şunu dedik, “bizim kupamızı verin” Bu şöyle anlaşıldı: “Kupamızı verin de ne yaparsanız yapın” Bu tavır bizi antipatik yaptı ve taraftar kazandırmadı.

OSMAN ERUSTA:

Galatasaray maçında yaşananlar son birkaç yıldır Trabzonspor aleyhine takınılan yanlı tutumun bir patlamasıydı. Kulübün her şeyden önce bir kurumsal yapıya kavuşturulması gerekiyor. Biz bunu seçimden hemen önce yayınladığımız manifestoda ayrıntılı maddeler halinde dile getirdik. Bir de şehrin ve taraftarın agresif bir yapısı var. Başkan’ın bu agresifliği bir nebze de olsa dindirecek argümanları yansıtması gerekiyor.

Maçtan hemen sonraki konuşmasıyla, sonraki açıklamalarıyla bunu gerçekleştirdi. Ancak kurumsal yapılarda şahısları rencide ederek ya da yok ederek bir yere varamazsınız. O şahısların arkasında bir güç vardır, o güç o şahsı öne sürer ve tabiri caizse onları oynatır. Bizim sorunumuz hakemi atayan iradeyledir. Fakat biz bu mücadelemizi ciddi bir şekilde lobi aracılığıyla yapamıyoruz. Kendi içimizde bir konsensüs elde edip dışarıya karşı mücadele edemiyoruz. Bu son süreçteki hadiseler de bunun eseri ve ürünüdür.

Trabzonspor, TFF nezdinde etkin bir şekilde söz sahibi değil. Bundan sonraki süreçte bu etkinliği artırmamız gerekiyor.

Başkan’ın ilk açıklamalarını yerinde buluyorum. Ancak sonradan bu duruşun altının doldurulması gerekiyor. Geri adım atmak, çark etmek ya da oluruna gitmek gibi tavırları asla kabul etmiyorum. Doğru bildiğimiz noktada haklı mücadelemizi sonuna kadar sürdürmemiz gerekiyor.

Ortak değer üretemiyor oluşumuz en büyük sıkıntımız. Bireysel bazda başarılarımız had safhada. Fakat birileri üst düzeyde görevlere talip olsalar, bu görevlere liyakatli dahi olsalar amansız bir muhalefete maruz kalıyorlar.

Trabzonspor Başkanlığı makamına gelen kişinin o koltuğa değer katması lazımdır, o koltuktan değer ve itibar elde etmek değil. Biz o makama gelen kişileri azami derecede desteklemek durumundayız. Kendilerini asla yalnız hissetmemeliler. Sadri Şener Çağlayan Adliyesi’ne gittiğinde orada üç beş kişi vardı. Hâlbuki Fenerbahçeliler orayı hıncahınç doldurmuştu. Galatasaray maçında yaşadığımız haksızlıklar için bizatihi arkadaşlarımızla gittik, Çağlayan Adliyesi’ne bir dilekçe verdik. Belki çok önemli bir girişim değildi ama haksızlığı belgeleme adına çok önemli bir adımdı. Ulusal basın ciddi anlamda ilgi gösterdi ama Karadeniz medyasından zerre kadar ilgi göremedik. İlgi-alakasında değiliz, bu noktada kulüp adına üretkenlik gösteren, proje hazırlayan arkadaşların desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Trabzonspor’un o çok başarılı olduğu yıllardaki yapıya kavuşması mümkün değil. Bu iş öze dönüşle olacak bir hadise değil. Bunu kabul edelim. Sıkıntılarımız, sorunlarımız belli. Bana göre sportif başarı olmazsa olmaz. Ancak kurumsallık ve profesyonelliği kulüp bazında hayata geçirmemiz gerekiyor.

                                        

Kaynak - Bülent Şirin.

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Şubat.2016 - okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb@telmar.net,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,-okkesb@gmail.com,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Şubat.2016 - okkesb61@gmail.com,

Diğer Haberler

  • WORLD CORPORATE GOLF CHALLENGE
  • MELİSA ERCAN ŞAMPİYON
  • TÜRK SPOR KULÜPLERİ FİNANSAL KRİZDE
  • GOL PASI.! PAS MI. TAKTİK Mİ.?
  • GÜREŞ, YARIŞ, EĞLENCE BİTTİ. İŞE DEVAM.!
  • OLİMPİYATLARA TALİBİZ DE.! HAZIR MIYIZ.?
  • YAĞMUR AKGÜN HEDEFİNE ULAŞTI
  • ANASTASİA POTAPOVA’NIN İSTANBUL ZAFERİ
  • TENNİS İSTANBUL’DA YARI FİNAL HEYECANI
  • TENNİS CHAMPİONSHİP İSTANBUL’DA BAŞLADI.
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP