TÜRKİYE NEDEN DIŞLANDI.?

110 Ülke Davet Edildi, Türkiye Çağrılmadı. Daveti Yapan Joe Biden, Türkiye’nin Stratejik Ortak ABD Başkanı.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

TÜRKİYE NEDEN DIŞLANDI.?

110 Ülke Davet Edildi, Türkiye Çağrılmadı. Daveti Yapan Joe Biden, Türkiye’nin Stratejik Ortak ABD Başkanı.!

Geçtiğimiz hafta dünyada Türkiye’nin geleceğini etkileyecek önemli bir gelişme yaşandı: "Dünya Demokrasi Zirvesi". ABD Başkanı Biden’ın önayak olduğu ve 110 ülkenin katıldığı bu toplantıya Türkiye davet edilmedi. Medyada hak ettiği önem verilmeyen bu liste dışı bırakılma tavrı ilk bakışta fazlasıyla sembolik ya da tartışmalı görülebilir, oysa Türkiye’nin geleceği için örneğin ABD Mahkemesinin Halkbank hakkında alacağı bir karardan çok daha kritik bir dönüm noktasıdır.

Hemen belirteyim, Beyaz Saray’ın yaptığı demokratik ülkeler davet listesinin gerçeğe uygunluğunun, ya da ABD’nin kendisinin de ne kadar demokrat olduğunun sonuçta Türkiye’nin tecrit edilmesiyle doğrudan bir ilgisi bulunmamaktadır. Olaylara bakışımız önce olguları değerlendirme biçiminde olmalı ve değer yargılarıyla ilgili tartışmalar objektif bakışımızı engellememelidir. ABD, haklı ya da haksız olarak Ankara’daki iktidarın kurduğu rejimi demokratik bulmadığını bütün dünyaya ilan etmiştir. İşin bizi ilgilendirmesi gereken yanı budur. ABD’nin yeterince demokrat olmadığına gelince  bu, Biden'ın da itiraf ettiği genel bir krize işaret etmektedir.

Demokrasi Zirvesine 110 lider katıldı * Zirveye çağrılanlar




KÜRESEL PLANDA YENİ KAMPLAŞMA

Gelişmeye önce küresel planda bakalım: Türkiye’nin NATO Askeri İttifakı’nın öncüsü ABD tarafından “demokratik olmayan ülkeler” kategorisine sokulması elbette dünya dengelerini de etkileyecek ve önümüzdeki yıllarda NATO’nun anlam ve işlevi hakkında yapılacak tartışmaların konusu olacaktır. Türkiye, ünlü insan hakları örgütü “Freedom House” tarafından düzenlenen 2021 yılı özgürlük sıralamasında 100 üzerinden 32 puanla ancak 152’inci gelmiş ve haritada özgür olmayan ülkeler kategorisinde yer almıştır.

* Dünyada özgür, yarı özgür ve özgür olmayan ülkeler




ABD’nin genel hatlarıyla bu kuruluşun raporuna dayandırdığı “Demokrasi Zirvesi davetliler listesi” dünyada Soğuk Savaş’ın bitiminden 30 yıl sonra oluşan yeni bir kamplaşmaya işaret etmektedir. Ancak bu yeni kamplaşmada demokrasinin tanımı ve özü konusundaki tartışmalara yer yoktur. Çünkü dünyada artık eskisi gibi değişik sosyal rejimler, kapitalizme karşı sosyalizmi, Batı demokrasisine karşı halk demokrasisini savunan bir blok bulunmamaktadır. Bu nedenle Türkiye’nin bu iktidar tarafından içine düşürüldüğü durumu mazur göstermek için “Sosyalist Literatüre” sığınıp Batı’ya ideolojik füzeler yollamanın da bir anlamı kalmamıştır.

* Hukuk devleti sıralamasında sonlardayız

TÜRKİYE İLERDE HANGİ KAMPTA YER ALACAK

Çin gibi kimi ülkeler haksız bir girişim ve dünyayı kutuplaştırıcı bir eylem görseler de Demokrasi Zirvesi ile dünyada yeni bir kamp olgusu ortaya çıkmıştır. Önümüzdeki yıl tekrarlanacağı ve daha sonra iyice yerleşeceği anlaşılan demokrasi zirvesinde ve demokratik ülkeler kampında yer alıp almayacağımız sorusu bizim için asıl önemli ve nedense üzerinde durulmayan konudur. Ve de demokratik olmayan ülkelerin yer aldığı kampa adeta itilmemizin sonuçlarını tartışmaya gerek de yoktur aslında. Oralardaki devletlerin Batı’dakiyle kıyaslanmayacak kadar aşırı adaletsizliği ve onların oligarklarının bile kendi ülkelerine güvenmeyip servetlerini Batı’ya kaçırdıkları herkesin malumuyken ABD’ye kızıp zirveye çağrılmamaya adeta sevinir gibi rol yapmak pek de dürüst bir davranış gibi görülmüyor.

Demokrasi Zirvesi” söz konusu olduğunda tartışılması gereken konu açık ve net olarak ekonomik, politik ve askeri bakımlardan Türkiye’nin demokrasi dışı bir rejimle ayakta kalıp kalamayacağıdır. Ya da başka bir deyişle demokratik kampın dışında kalarak demokratik ülkeler blokuyla yani NATO ve Avrupa Birliği ile ilişkilerin devam edip edemeyeceğidir. Yahut çok yönlü dış politika adına tam ortada durmanın mümkün olup olmadığıdır, ki bu sonuncu olasılık Biden’ın Türkiye’yi dışlaması sonucu oldukça zayıflamıştır. İktidarın ABD ve Rusya’yı ayrı ayrı “idare etme” çabası giderek “ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranan” bir çıkmaza dönüşmektedir. O çok güvenilen “stratejik önem” ise bedevinin çölde hayal ettiği bir serap haline gelmektedir. Demokrasi Zirvesi’nden dışlanmanın anlamı özetle budur.

Tecrit edilmiş bir Türkiye varlığını sürdürebilir mi? Olaylara soğukkanlı biçimde bakarsak Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’nda Sivas’a kadar gelmiş olan Rus ordusu istilasından kurtuluşunda komünist devrimin de yadsınamaz katkısının bulunduğunu görürüz, sonuç olarak yeni Türkiye’nin kuruluşunda Lenin-Atatürk dostluğunun büyük önemi olduğunu anımsarız. Tabii Atatürk gibi bir deha her zaman çıkmaz ve üstelik Rusya’daki Komünist Partisi’nin günümüzde bir devrim yapmak için niyeti de yok. O halde demokrat ülkeler arasında sayılmamanın sonuçlarını bir kez daha düşünmek oldukça yararlı sayılmalıdır.

ABD, ANKARA’DAKİ İKTİDARA DESTEĞİNİ TAM ÇEKTİ

Dünya Demokrasi Zirvesi’ne Türk iç politikası açısından baktığımızda aklımıza ilk gelen veri eski Başkan Obama’nın 2009’da Ankara’da Meclis’te yaptığı konuşma olmaktadır. Obama, o nutkunda Türkiye’yi demokraside ve ekonomide dünyaya örnek göstermişti. “Nereden, nereye!” Bundan 12 yıl önceki bu sembolik konuşma Erdoğan’ın içerde koltuğunu iyice sağlamlaştırmış ve ABD ile ilişkiler iktidar tarafından her zaman özenle büyük bir kazanç ve referans olarak kullanılmıştı. AKP için ABD’nin sıkı bir müttefiki ve NATO’nun önemli bir üyesi olmak kendisine oy kazandıran en önemli kozlardan biridir.

Kimileri, ABD’nin AKP’ye karşı olumsuz tavrından söz etmenin muhalefete yararlı olmayacağını söylüyor, iktidarın Batı ile mücadele eden mücahit görüntüsüyle oy toplayabileceğini sanıyorlar. Büyük hata! İslamcı taban maddi çıkarlarına ve ekonomiye çok önem verdiği için Batı ile ilişkilerin her zaman iyi ve çok iyi olmasını ister. Ümmet ideolojisine göre zaten kendileri ne kadar ABD’ye yakın olurlarsa olsunlar camii cemaati olarak Batılılaşma ihtimalleri bulunmadığından Müslümanlara ve liderlerine ABD’yle yakınlıktan bir zarar gelmeyeceğini düşünür. Laik ve çağdaş partiler ise ne kadar Batı’ya karşı görünseler de İslamcılar açısından bir kere üyelerinin yaşam tarzından dolayı Batı karşıtı olmaları mümkün değildir. Ümmetçilerin kendileri gibi olmayan herkesi “gâvur” görmeleri reel İslamcılığın bir gerçekliğidir. Mütedeyyin denilen ama boğazına kadar dünya nimetlerine batmış kesimden küçük burjuva milliyetçisi söylemle oy toplamanın bir hayal olduğu bu kadar yıllık deneyimden sonra hâlâ anlaşılmamış mıdır?

Muhalefetin böyle bir güruhu Batı karşıtlığıyla değil tersine Batı’dan kopuşun ekonomiyi tehlikeye sokacağı açısından etkilemesi ise çok olasıdır. Anadolu yobazının kemikleşmiş Moskof ve "Ortodoks Hristiyan" nefretinden ise söz etmeye bile gerek yok.

ÇAĞDAŞ DEMOKRASİNİN ASIL FARKLI YÖNÜ

Demokrasi konusuna daha gerçekçi bir açıdan bakılırsa dünyada demokrasilerin içinde bulunduğu tehdidin en önemli kanıtları bizzat ABD’de ortaya çıkmıştır. Trump döneminde olup bitenler, özellikle Trump yandaşlarının seçim yenilgisini kabul etmeyip Kongre’yi basmaları alarm zillerini çaldırmıştır. Trump’ın gidişinden sonra şimdi sıra onun dünyadaki popülist benzerlerindedir. Netanyahu gitmiştir. Zirveye çağrılan Brezilyalı Bolsonaro ve zirveye çağrılmayan NATO üyesi ülkelerden biri olan Macaristan’ın lideri Orban ise sıradadır. Daha sonra sıra Trump’ın kanatları altına aldığı diğerlerine gelecektir.

Trump’ın eski küresel ortaklarından bazıları onun ABD’deki aşırı sağ yayın organlarından kopya edilmiş demokrasi ve sosyal medya karşıtı söylemlerle ayakta kalmaya çalışıyorlar. Ama Demokrasi Zirvesi’nde yapılan açıklamalardan anlaşılan o ki Batılı siyaset bilimcilerin deyimiyle “illiberal” ya da “çoğunlukçu demokrasi” kılıflı popülist rejimlere artık dünyada yer olmayacaktır.

İLLİBERAL TÜRK LİBERALLERİ

Bu noktada “Liberal” ve “illiberal” kavramlarının küresel çerçevede kullanılışının Türkiye’dekinden çok farklı olduğunu anımsatayım. Çağdaş demokrasiler sadece çoğunluğun, bir anlamda “pleb” kesimlerin ya da kara kalabalığın arzularına bırakılmayıp azınlığın çoğunluğa, insan haklarının topluma karşı korunduğu “kontrol ve denge” mekanizmalarına sahip sistemlerdir. Bu çerçevede Türkiye’nin demokrasiden kopuşunun nedenleri arasında işte bu kontrol ve denge mekanizmalarının “vesayetçilik” ile mücadele adı altında ortadan kaldırılması yatmaktadır. Türkiye, vesayet düşmanlığı çığlıklarıyla en büyük vesayete, gündelik siyaset hesaplarıyla her istediğini yapabileceğini düşünen bir zihniyete hediye edilmiş, böylece sonunda demokrasi dışı ülkeler kategorisine düşmüştür. Bunda kendini liberal sanan belli bir aydınlar grubunun da çok önemli sorumlulukları bulunmaktadır.

Türkiye’de ve Batı Avrupa’da anlaşıldığının tam tersine Amerikan dünyasında liberal sözcüğü ilericilikle, açık görüşlülükle hatta bazen sol ile eş anlam taşıyor. Batılı liberaller bireysel hakları koruyacak yargı, yasama, medya, yerleşmiş bilgi otoriteleri gibi Türkiye’de liberal geçinenlerin “vesayet” saydıkları yapıların ve mekanizmaların yanında yer alırlar. “İlliberal” kavramıyla da çoğunluğu denetleyen bu mekanizmalara karşı çıkanları, Trump gibi işine gelmeyen her kuruma vesayetçilik diyenleri hedef alırlar. Kısacası bizde kendini liberal sananlara Batı’da “illiberal” deniliyor.

TÜRKİYE KAPIYI ARALAMALI

Demokrasi zirvesinde önerilen çağdaş demokrasilerin tekrar güçlendirilip ayağa kaldırılmasının alternatifi yoktur. Halkın demokrasiye olan güveninin tekrar sağlanmasının yolu ise birçok katılımcının da belirttiği gibi sosyal demokrasi ve sosyal adaletin demokrasiyle eş anlamlı hale getirilmesi olacaktır. Demokratik olmayan, özgür ülkeler kategorisinde yer almayan Türkiye gibi ülkeler bu tartışmalardan da önce kanun devletini,  ülkemizin 139 ülke içinde 117’inci sırada yer aldığı (Rule of Law Project) hukuk düzenini yeniden yerleştirip keyfilikten, “dediğim dedik” tarzı yönetimden uzaklaşmalıdırlar ki, demokrasiye tekrar geçebilmenin kapısını aralayabilsinler.  

Kayahan Uygur, Odatv.com,


@#ÖkkeşBölükbaşı ©#MedyaGünebakış

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul -- Mart.2021 - okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com,

Diğer Haberler

  • DARBE KİMDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ..
  • TRABZONLULAR BİRLEŞİNİZ
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI…
  • KUL VE MAHLÛKAT HAKKI..
  • ADAM OLMAK–OLAMAMAK VE GAZETECİLİK
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..
  • DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP