Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
BUGÜN GÜNLERDEN ÂŞIK VEYSEL
1894’ün bir sonbahar
günüydü, anası onu yolda koyun sağmaya giderken doğurmuştu.
Ömrü yollarda geçmiş 68
vilayetin 40’ını gezmişti. Anlayacağınız “Uzun İnce Bir Yoldu” onun yaşamı.
“Çiçeğe yatmadan evvel
anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsin’e kadına
göstermeye gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken
ayağım kaydı ve düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe yakalanmıştım… Çiçek zorlu
geldi. Sol gözümde çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de solun zorundan olacak, perde
indi. O gün bu gündür dünya başıma zindan.” Diyen Veysel bugün aramızdan ayrılalı tam yarım asır oldu.
Çocuk yaşta gözlerini
kaybetmesi besbelli dünyasını karartmış ancak; bu durum onun iç dünyasına
dönmesini ve gönül gözünün açılmasına sebep olmuştur. Öyle ki söylediği her
sözünde her şiirinde, türkülerinde hoşgörü, sevgi, birlik beraberlik,
vatanseverlik ve tabiat konularını işlemiş ve ne mutlu ki Türkiye ‘de âşıklık
geleneğinin en önemli temsilcilerinden birisi olmuştur.
Veysel’in gönlü öylesine
yücedir ki; şiirlerinde insanı merkeze alan yaklaşım sergiler insanlar
arasındaki eşitliğin sözcüsü konumundadır. Ona göre ırk, dil, din, mezhep
farklılıkları varoluşsal bir çeşitliliktir. Ancak bu çeşitlilik, yaratılıştan
gelen eşitliğe aykırı olmamalıdır.
Ve der ki;
Göklerden süzüldüm
tertemiz indim
Yere indim yedi renge
boyandım
Boz bulanık bir sel
oldum yürüdüm
Çeşit çeşit türlü türlü
renge boyandım.
Bir ses sanatçısı olarak
onun eserlerini her icra edişimde Veysel’in ne kadar da ileri görüşlü bir
sanatçı olduğunu, insanı ve insana ait tüm duyguları nasılda yücelten bir şair
olduğunu görüyorum. Öylesine güçlü bir sanatçı ki yaşadığı topluma duyarsız
kalmamış, sosyal hayatın olumsuz ve aksayan yönlerini eleştirel bir bakış açısı
ile dile getirmiştir.
Şiirlerinde zaman zaman
kendi şahsından hareketle, zaman zaman da doğrudan toplumu sorgulayan ve sosyal
hayatın olumsuzluklarını gün yüzüne çıkaran yönüyle günümüze kadar ulaşan,
zamanın çok ötesini görebilmiş bir âşıktır o.
Veysel’ i anlatmak, onun
iç dünyasına varmak gören gözünüzle onun görmeyen gözü olmak o kadar
derin ve zor ki…
Şöyle der Âşık;
Bir küçük dünyam var
içimde benim
Mihnetim, ziynetim bana kâfidir
Görenler dar görür
geniştir bana
Sohbetim, ülfetim bana kâfidir.
“Sayın seyirciler, zaten bir avuç toprağım
var, o da üstümü örtecek, size neyimi vereyim.?” Rahatsızlanır, konsere devam edemez.
İkinci kez hastalandığında hastaneye götürülür.
“Doktor, hekim çare
değil, vade doldu” der.
Kalbini dinlemek isteyen
doktorlara itiraz eder:
“Benim kalbimde gizli
şeyler var, onu görürsünüz sonra” der. Akciğer kanseri teşhisi konur.
Sevenlerinin ve
doktorların “Hastanede kal.” Israrlarına direnir, köyüne dönmek ister.
Odasına hapsolduğunda haykırır:
Şimdi bir odaya kapandı
kaldı.
Ah bir dakika yerde duramaz iken,
Oturduğu yerden kalkamaz
oldu.”
Diyerek, 70 yıllık arkadaşı dert ortağı sazını ister ve son defa dokunur tellerine.
Uzun uzun öper ve sazına
veda ederken şu anlamlı sözleri sarf eder:
Ben gidersem sazım sen kal dünyada
Gizli sırlarımı aşikâr
etme,
Lal olsun dillerin
söyleme yâd’a,
Garip bülbül gibi ahu
zar etme.
Gizli dertlerimi sana
anlattım,
Çalıştım sesimi sesine
kattım,
Bebe gibi kollarımda
yaylattım,
Hayali hatır et beni
unutma.
Vasiyeti ise onun hem birliği hem de bütünselliği nasıl özümsediğini gösterir.
“Mezarıma taş koymayın beton dökmeyin. Ben öldükten
sonra üzerimde otlar bitsin, çiçekler açsın. Taş kapatır, çimento kapatır hiç
kimse istifade edemez. Benim toprağım da milletime hizmet etsin. Oradaki biten
otlardan koyun yesin et olsun. kuzu yesin süt olsun arı yesin bal olsun.” Sözlerindeki derinlik, görmeyen gözlerinden
yüreğinin derinliklerine akmış orada demlenmiş ve anlamını bulmuştur.
BEN GİDERİM ADIM
KALIR, DOSTLAR BENİ HATIRLASIN
Âşık Veysel, insanın
dünyayı anlaması, hayatın anlamını keşfetmesi için ne gören gözlere ne yüksekokullara
ne de sayısız kitaplar okumasına ihtiyacının olmadığını gösteren bir âşıktır.
En büyük zenginlik, âlemi içine alacak derinlikte gönül gözüne ve sevgi dolu
bir yüreğe sahip olabilmektir. Yetenekli midir.? Yoksa kendini mi keşfetmiştir.?
Diye soracak olursanız eğer, yaşamın ona getirdiğini kabullenmiş, tevekkül
etmiştir.
Karşılığında aldığı
hediye ise “Ben giderim adım
kalır, dostlar beni hatırlasın.” Dizelerinde olduğu gibi insanlığa altın harflerle adını yazdırmıştır.
Şiirleri, türküleri çalınıp söylendikçe, aşka giden yolda ışık olacak; sığ
hayatlarımıza güneş gibi doğacaktır. Sevgiyle ve aşkla…
#ÖkkeşBölükbaşı #medyagunebakis.com, #ToplumsalMuhalefet,
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP