Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
TARIM TÜRKİYE’SİNDEN AÇLIĞA.!
İktidarın
hiçbir plan programı olmadığı için, tarımda da bir plan, program beklemek
çocukça olurdu tabii. Seçimden seçime kamu alış fiyatı artırılıyor. Bir
vatandaş pahalı diye Tarım bakanının önüne domates fırlatıyor, bakan ertesi gün
domates ihracatını yasaklıyor.
Yıllarca “Tarımda kendi kendine
yeten nadir ülkelerden biriyiz” söylemini dinledik.
Bugün bir bakıyoruz ki; Etten,
nohuta her gıdayı ithal eder olmuşuz. Türkiye gıda enflasyonunda dünya lideri
olmuş. Dünyada gıda ürünleri en çok pahalanan ülke. İkinci ile arasında
bildiğiniz uçurum var. Nasıl bu hâle geldik? Bu ülkeyi kim bu hâle getirdi!
Bakın, 2000’li yıllara kadar orta gelirli aileler bile yoğurdu tepsi ile,
patates ve soğanı çuvalla, karpuz ve kavunu düzinelerle alırdı. İncirin yüzüne
bakılmazdı. Bugün kilosu 250 lira olan tavuk kanadını hayvanlara verirdi.
İktidarın tarımı sevmediği, orta ve
uzun vadeli tarım politikası olmadığı belli. “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.
Faize, nass izin vermiyor” gibi söylemler sonucu kaçan yatırımcıyı yüksek
faizle veya KKM hesabı gibi yıkıcı çözümlerle geri getirmeye çalıştılar. Ama
yatırımcı güvercin sürüsü gibidir, bir kez ürküttün mü sonrasında ortaya ne
kadar yem saçarsan saç, gelmez.
2008
yılında gündem olan “Bir dolar=bir Lira” söylemi ne yazık ki, gerekli gümrük vergileri ve üretici
desteği sağlanmadığı için tarımda ve sanayide üretiminden vazgeçip komisyoncu
olmamızı sağladı. Üreticinin iki liraya mal ettiğini, 1,5 liraya ithal etmeye
başladık. Euro, dolar 2016 yılına kadar yatayda kaldığı için daha çok üretici
komisyoncu oldu. 2017 yılı ile birlikte döviz patlayınca tüm fiyatlar gibi gıda
fiyatları da arttı. Sonrasında dünyadaki gıda fiyatları da artmaya başlayınca
hem global gıda fiyatlarının artması hem Türk lirasının değer kaybetmesi
Türkiye’nin gıda fiyatlarında çarpan etkisi yaptı. İktidar rantçıyı
destekleyeceğine tarımı destekleseydi, Türkiye gıdada dünyanın en az fiyat
artışı yaşayan ülkesi olabilirdi.
İktidarın hiçbir plan
programı olmadığı için, tarımda da
bir plan, program beklemek çocukça olurdu tabii. Seçimden seçime kamu alış
fiyatı artırılıyor. Bir vatandaş pahalı diye Tarım bakanının önüne domates
fırlatıyor, bakan ertesi gün domates ihracatını yasaklıyor. Cumhurbaşkanı kırk
yılda bir markete gidip zeytinyağı fiyatını eleştirdiğinin ertesi gün
zeytinyağı ihracatı yasaklanıyor. Çok komik değil mi? Sonra gel de Türkiye’de
tarımın ilerlemesini bekle.
2021 sonu, pandemi sonrası birden fırlayan
döviz fiyatları yüzünden tarımla uğraşanlar çok zor durumda kaldı. Yem, ilaç,
gübre. Hepsi dövize endeksli. Kemalpaşalı hayvancılar gebe ineğini bile
bakamadığı için kesime gönderdi. İktidar öyle seyretti. Tarımdan anlamayan ben
bile o günlerde “Et, süt bulmayacağız” diye defalarca yazmıştım. Benim
gördüğümü iktidar göremedi.
Tarım
nasıl gelişir?
İşin uzmanlarına sormak gerek ama
çözümler çok da uçuk değil sanırım. Her bölgeye belli bir ürün ekimini zorunlu
tutup alım garantisi vermek. Köylünün, çiftçinin beş yıl sigortasını ödemek,
ilaç, gübre, tohum desteğini sağlamak, projeli modern köy evleri ve meydanları
yapımını desteklemek, köy ve tarımda genç nüfusun şehre inmesini engellemek
gibi. Gencin köye inmesi engellenir mi? Şehirdeki eğitimi, sosyal olanağı
sağla, yılda on beş gün Ege’de tatil yapacak gelire ulaştır, şehre gelip asgari
ücretle çalışacağına köyünde kalır. Bunların hepsi ciddi maliyet doğru. Tüm
bunların beş yıllık maliyeti KKM’nin bir yıllık maliyeti bile değildir. Üstelik
KKM hesabının yarattığı bir artı değer yok, eksi değer var. Tarım direk artı
değer.
Tarımın ne
kadar sallan yuvarlan yönetildiğini tarımın içinden olan bir arkadaşımdan
dinledim. Tüm Türkiye’de dron ile ilaçlama yapan bir şirketin sahibi.
Gözlemlerini aynen sizinle paylaşıyorum;
“Son 2 haftada yumurta
fiyatlarına toptanda %30 dan fazla zam geldi. Şu anda endüstriyel beyaz yumurta çiftlik çıkışı 67
TL, o da bulabilirsen. 2 hafta önce 51 TL’den satılıyordu. Öngörülen ağustos
sonunda, fiyatın 90 TL olması. Yani 1 adet yumurta kümes çıkışı 3 TL olacak.
Ülkemizde hâlihazırda hayvansal protein alamama durumu var. Hayvansal proteinle
ilintili olarak B12 ve folik asit eksikliği problemi artacaktır. Bu durum ciddi
bir ögrenme, bellek problemine neden olacağı gibi, B12 eksikliği depresyon
vakalarını geometrik olarak artıracaktır. Şu anda bu toplumun %85’lik kısmı,
2021 alabildiği hayvansal proteini 2022 yılında, 2022 yılında alabildiği
hayvansal proteini ise 2023 yılında alamıyor.
Bu
sene salça fabrikaları 3,40 TL’den
sözleşme yaptılar. Üreticilerde sözleşmeye güvenerek ekim yaptı. Şu anda salça
fabrikaları domatesi 2 TL’den alıyorlar. Ve bu sene domates toplama yevmiyesi
450 TL. Bu yevmiye 1 ton domates için geçerli. Yani tonuna 2000 TL para alan
domates üreticisi, bu paranın sadece 0.45TL sini toplama işçiliği olarak
veriyor. Bu seneki fiyatlar bu şekilde kalırsa seneye buğday, domates, pancar,
ayçiçeği mısır ve pamuk ekimi çok azalır. 2023 Şubat ayında 3 TL fiyat
açıkladılar, çiftçi ilgi göstermeyince fiyatları yükselttiler. Ancak domates
hasada başlayınca sözleşme olmasına rağmen fiyat tarlada 2 TL. Pazarda 20-25
liradan alıp yiyebiliyoruz, o ayrı.
2008 yılında gündem olan “Bir dolar=bir Lira” söylemi ne yazık ki, gerekli
gümrük vergileri ve üretici desteği sağlanmadığı için tarımda ve sanayide
üretiminden vazgeçip komisyoncu olmamızı sağladı. Üreticinin iki liraya
mal ettiğini, 1,5 liraya ithal etmeye başladık.
Gıda
İsrafını Önleme Eylem Planı adli bir çalışma, bir plan var. Ve bu planda der ki, gıda israfını eylem
planı tarladan sonraki süreçleri de kapsar. Karpuzda sorun yaşanıyor. Mayıs
ayında yağan aşırı yağmur Mildiyö denen mantar hastalığını azdırdı. Yetersiz
mücadele nedeni ile dönümde 10 tona kadar çıkan verim 5 tona kadar düştü. Oysa
İlçe Tarımlar ve Ziraat odaları, çiftçiye zamanında gerekli uyarıları
yapmalıydı.
Hastalık olan tarlada gerekli ilaçlama zamanında ve doğru
yapılmazsa, hastalık olan tarladaki mantar sporları rüzgar ile etrafa dağılıyor
ve yakın çevresine risk oluşturuyor. 10 ton yerine 5 ton ürün al, mazot fiyatı
da 18 liradan 40 liraya gitsin. Kilosu 10 liradan aşağı evine karpuz alamazsın
tabii. O da en fazla bir tane, düzine ile değil.
Ülkemizdeki buğday üretiminin büyük bir kısmı susuz olarak (kuru tarım) olarak yapılır. Kuru buğday üretiminde dönümde 150 – 300 kg arası bir ürün alınır. Bu sene bahar yağmurları çok iyi yağdı. Kuru buğday alanları adeta sulu ekime döndü. Dönümde 250 kilo buğday veren tarladan bu sene 500 kilonun üzerinde buğday almak mümkündü. Ancak fazla yağan yağmurların bir olumsuz etkisi var. O da yoğun rutubetten kaynaklı pas hastalığı, Bu bir mantar hastalığıdır.
Aşırı nemin bu hastalığı
yapacağını bütün ziraat’ çiler iyi bilir. Bizler bu
konuda çiftçileri uyardık ve pas ilaçlamasının nasıl bir verim kaybına yol
açacağın anlattık, ikna ettik. Ve şunu söyledik bize ilaçlatmazsanız bile
traktörle kıyıdan tarlaya pas ilacı atin. Çiftçiler ilçe tarıma danışanlar
oldu, ilçe tarımlardaki ziraat mühendisleri “pas ilacı atmanıza gerek yok
faydası olmaz” dediler. Kayseri Felahiye ilçesinde 6000 donum araziye ilaç
atmaya gittim. 2900 dekara ilaç attım geri kalan attırmaktan vaz geçti.
Geçen hafta hasat yapıldı, pas ilacı attıklarımızın ortalaması 415 kilo, atmayanların ortalaması 197 kilo oldu. Bir dönümde 218 kilo kayıp var. Oysa bu ilacı dronla attırmanın maliyeti dönümde 70 TL, yani 8 kilo buğday parası. Çiftçi 8 kilo buğday parası masraf edecekti ve karşılığında 200 kilo ürünü fazladan alacaktı. Temmuz sonunda Konya Ticaret Borsasında buğday 9.5 TL ye satıldı. Hasat dönemindeyiz. Ekim ayında 15 TL’ye kadar yolu açık. Diyarbakır Silvan’da da benzer durum oldu. Yozgat Bogazlayan’da benzer durum oldu.”
Murat Kartalkaya; 1966 İstanbul’da doğdu. İlkokulu İstanbul’da, ortaokul ve liseyi İzmir’de bitirdi. Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F’de başladığı üniversite hayatının son iki yılını Dokuz Eylül Üniversitesi İ.İ.B.F ne yatay geçişle tamamladı. Kuyumculuk, ayakkabıcılık, pazarcılık, iplik fabrikasında işçilik, fotoğrafçılık, bakkal çıraklığı, otobüs muavinliği, muhasebecilik, pazarlamacılık, İzmir Devlet tiyatrosunda figüranlık, yatırım uzmanlığı, bankacılık dâhil birçok alanda çalıştı.
Profesyonel
iş yaşantısına 1990 yılında Halkbank’ta başladı. Ata Yatırım,
Esbank, Bakioğlu Holding, Turkishbank, HSBC Bank ile süren profesyonel iş
hayatı, çok kısa süre çalıştığı TEB ile sona erdi. Profesyonel iş yaşamında
muhasebe, kredi, yatırım uzmanlığı, bireysel pazarlama bölümlerinde 26 yıl
çalıştı. Memur olarak başladığı mesleğini, Bireysel Bölge Müdürlüğü de yaparak
en son şube yöneticiliğinde sonlandırdı.
Fenerbahçeli
olan Murat Kartalkaya, SPK’nın “SP Faaliyetleri Düzey 3 Lisansı, Türev
Araçlar Lisansı, Kredi Derecelendirme Lisansı ve Kurumsal Yönetim
Derecelendirme Lisansı” sertifikalarına sahiptir.
#ÖkkeşBölükbaşı, #medyagunebakis.com, #ToplumsalMuhalefet,
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP