Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
BÜYÜK YAHUDİ GÖÇÜNÜN GERÇEK HİKÂYESİ
Bugün ülkemizde doğuştan seçilmiş olanları anlamak için 1250/ 1391-1492 İspanyasındaki, Yahudi dönmesi Konversoların tarihlerini ve konumlarını çok iyi incelemek gerekmektedir. Nitekim dönmelik dediğimiz çift kimliklik, Osmanlıya Sabetay Sevi eli ile İspanyadan gelmişti. Nitekim Sabetay Sevi’nin ailesi de İspanya'dan sürgün gelen Konverso Yahudilerindendi. Osmanlı topraklarına gelen Konversolar, İspanyada Katoliktiler,
Osmanlı'da Müslüman oldular. “Aslında
Yahudiler’in gizlenmeye iten sebepler çevre faktörlerden ziyade Mesihi planın
bir parçası olan gizlilikti. Kabalacı
Sabetay Sevi
önderliğinde başlayan mesihi hareketin bir benzeri İspanya'da yaşanmıştı.
Yahudiler görünürde dinlerini değiştirdiler fakat inançlarını ve kimliklerini
korudular.
Judaica
bizlere konversoların Tora kanunlarına göre hareket ederek Yahudi anneden doğan
çocuğun yahudi sayılabileceği gerçeğini koruduklarını bildirmektedir.
” Encyclopaedia Judaica, New
Christians, 1971. Cilt 15, p.621
Zengin Konverso aileler, karışık evliliğe engel olmak ve soylarının bozulma tehlikesine karşı ekonomik birliktelikler kurdular. Dönme konverso yahudiler, İbranice ve İspanyolca iki isim taşıyorlardı. Kendi içlerinde İbranice, dışarıda ve kilisede İspanyolca isimler kullanıyorlardı. İspanyolca isimleri genelde İbranice şifreli manalar taşıyordu.
Konversolar İspanyol Kilisesi’nin
kayıtlarından soylu İspanyol ailelerin kayıtlarını kendi üzerlerine geçirerek
geçmişlerinide kamufle etmişlerdi. Michael Alpert, Crypto-judaism and the Spanish İnquisition Basingstoke,
Hampshire; New York. Palgrave, 2001. p.246
Konversolar, bu gizlilik sayesinde kısa
sürede bütün dini kurumları ele geçirdiler. Kısa zamanda devletin ve kilisenin
üst mevkilerine geldiler. Dönme Yahudilerin, taht üzerindeki etkisi tahmin
edilenden çok daha büyüktü. Katolikliğin en koyu savunucusu İspanya krallığının,
dini kurumları dönme Yahudilerin elindeydi.
Yahudiler özellikle ekonomide büyük bir
egemenlik kurmuşlardı ve sarayı da istedikleri gibi yönlendirebiliyorlardı.
Yahudilerin bu denli etkin ve güçlü bir konuma gelmelerinde, üstte de
vurgulanan "dönme" lik sistemi önemli rol oynamıştı.
Katolik
yasaları Yahudileri resmi görevlerden dışladığı için çoğu Yahudi din
değiştirmiş gibi görünüyor ve böylece devlet yapısı içinde kolaylıkla
yükselebiliyordu. Bu "dönme" lerin neredeyse tümünün gerçekte asıl
dinlerine ve kimliklerine olan bağlılıklarını korudukları ise herkesçe bilinen
ve kabul edilen bir gerçektir.
Sabetayistlerde aynı geçmişte ve günümüzde
Konversolar gibi çift kimlikli ve çift isimli, bir yaşam sürerek Osmanlıda ve
Cumhuriyet’te önemli noktalara gelmişlerdi. Anlayacağınız bu Kabalistik
gelenek, çift kimliklik (Dönmelik) İspanya’dan gelen Yahudiler eliyle Sabetay Sevi’nin önderliğinde Osmanlı’da
gerçekleşmişti.
Real
Academia De La Historia, İspanya Kraliyeti Tarih Akademisi, 1735’de İspanya
Krallığı tarafından Julian Hermosilla önderliğinde oluşturulan bir konsey ile
tarihi kaynakları araştırmak ve İspanyol arşivlerini derlemek amacıyla
Madrid’de kurulmuştur.
1738’de kraliyet kararnamesi ile resmi bir
kurum haline getirilmiştir. Kurum, İspanya kraliyet arşivlerini büyük bir
kısmını düzenleyerek yayınlamıştır. ( Real Academia De La Historia ) Kraliyet
arşivlerinden, 1452-1492 dönemlerindeki Endülüs devletini yıkan, Yahudileri
İspanyadan sürgüne gönderen, Engizisyon mahkemelerini kuran Rahiplerinin,
piskoposların, rektörlerin, hazinedarların, yargıçların, konverso (dönme)
yahudi olduklarının Kraliyet arşivlerinde isim isim yazılmaktadır.
Kraliyet akademisinin düzenlediği
“Historia Literatura de La Española” İspanya tarihindeki devlet ve din
adamlarının otobiyografilerinde, konverso din adamaları ve siyasilerin,
listeleri isim isim yer almaktadır. Nitekim buradaki konversoların isimleri,
Yahudi kaynaklarında ve Katolik kaynaklarda da geçmektedir. Biz burada dini
kurumlarda etkili olmuş sınırlı sayıdaki kişilere değineceğiz.
Real Academia De La Historia
İspanya
Kraliyet Akademisi Arşivleri, Boletin Tomo V.
KONVERSO KRALLIĞI İSPANYA
Aragon Kralı (1425-1479) II. Juan'ın en
yakın dostları ve adamları konverso yahudilerdi. 1469'da oğlu (1452-1516)
II.Fernando’yu , Kastilya ailesinden V. Henry'nin kızkardeşi, Kastilya
kraliçesi İsabella ile evlendirdi. Bu evlilik Yahudiler ve dönme (konverso)
Yahudiler tarafından da desteklendi. Çünkü İsabella’da Fernando’da Yahudi
soyundan geliyordu. Aragon Kralı II.Juan’ın ikinci eşi, Navarra kraliçesi,
Juana Enríquez’in ailesi konverso kökenliydi. Kral II.Fernando anne tarafından
yahudi asıllıydı. Kastilya kraliçesi I.İsabella'nın annesi, kraliçe Isabel de
Avis y Braganza, konverso yahudisiydi. Bu evlilikten sonraki yıllarda Kastilya
ile Aragon krallığı 1474 yılında birleştirilerek tek bir krallık haline geldi. Real Academia de la Historia Boletin XV.
Historia social, politica y religiosa de los Judíos de España y Portugal, Tomo
III. Madrid.1875, p.442
İspanya Kral'ı II.Fernando'nun hazineden
sorumlu genel müfettişi Micer Luis de Santagnel, konverso Yahudiydi. Haham bir
babanın oğlu olarak dünyaya gelmiş sonradan Hristiyanlığa geçmişti. Real
Academia de la Historia Boletin XV. Historia social, politica y religiosa de
los Judíos de España y Portugal, Tomo III. Madrid.1875, p.218
İspanya'nın iki krallığından biri olan
Aragon'un hazine bakanı Gabriel Raphael Sanchez'de konverso Yahudiydi. Yahudi
iken Alazar Goluff olan adını vaftiz olduktan sonra Gabriel Sanchez olarak
değiştirmişti. C. Kolomb'un yolculuğuna finansman sağlayan önemli isimlerden
biriydi. Real Academia de la Historia Boletin XV. Historia social,
politica y religiosa de los Judíos de España y Portugal, Tomo III. Madrid.1875,
p.225
Kraliçe İsabella'nın sekreteri, keşiş
Fernando del Pulgar, Kral Fernando'nun danışmanı ve sekreteri Fernando Alvarez
ve Alfonso de Avila, konverso Yahudilerdendi. Real
Academia de la Historia Boletin XV. Historia social, politica y religiosa de
los Judíos de España y Portugal, Tomo III. Madrid.1875, p.242
Aragon kilisesi ve piskoposluğu Konverso
Yahudilerin en önemli merkeziydi. Burgos piskoposluğunun merkezinde Aragon
krallığının soylu zengin ailelerinden olan Caballeria ailesi, konverso yahudisi
geniş bir ailedir. Ailenin fertleri sonradan hristiyan olmuş, Haham D.Solomon
ibn Labi de la Caballeria’dan gelmektedir. Aile’nin dokuz oğlu vardı. Bunlardan
biriside Yahudi karşıtı yazıları ile engizisyonun ateşli savunucusu olan
hukukçu (Pedro) Bonafós de La Cavalleria (?-1464)’ydı.
Konverso yahudisi Haham Solomon ibn Labi de
la Cavalleria’nın oğludur. Samuel olan adını vaftiz edilerek hristiyanlığa
geçtikten sonra (Pedro) Bonafós de La Cavalleria olarak değiştirmişti. Bonafós
ilk evliliğini Kral Fernando’nun Hazine Başkanı ve Finans Müdürü, hazinenin
başmüfettişi Konverso yahudisi Luis de Santagnel’in eşi ile yapmıştı. Kardeşi
Bienbenis de La Cavallería ise Zaragoza Üniversitesi’nin rektörüydü.
Yahudi karşıtı (Pedro) Bonafós de
Caballeria, Kastilya kraliçesi İsabella ile Aragon Kralı II.Fernando’nun
evliliklerinin en büyük destekçisi olmuştu. Hatta evlilikte saraya 40.000 duka
altın ve değerli mücevherler bağışlamıştı. Pedro Bonafós de la Cavalleria’nın tüm
oğulları Aragon krallığında yüksek konumlara geldiler. Luis de la Cavalleria,
Kral II.Juan’ın gizli danışmanı, Alfonso de la Cavalleri ise Kral II.Juan’ın
başhekimi olmuştu. Diğer oğlu Jaime de La Cavalleria ise Kral II.Fernando’nun
gizli danışmanı olmuştu. Real Academia de la
Historia, Publicada en la Colección diplomática de la Crónica de Don Enrique
IV, de Alfonso de Palència, págs. 705 y 706.
İspanya krallığı hazinesinin başındaki isim
Kabalacı Yahudi İsaac Abrabanel ‘di. Abrabanel, krallıkta kilit bir isimdi.
1484 yılına kadar Portekiz Krallığı’nın hazine sorumlusuydu. 1484 yılında sonra
İspanya Kralı ve Kraliçe'nin emrine girmiş ve ülkedeki vergi toplama işini
denetlemek üzere tam yetkiyle atanmıştı. Kral II.Fernando'nun vergi bakanı ve
Kastilya Başhahamı zengin, varlıklı bir Yahudi olan Don Abraham Senior’du.
Encyclopaedia
Judaica, The expulsion of 1492, Jerusalem, 1971, Vol. 15. p.446
Katolikliğin en kilit noktalarına gelen
kripto Yahudiler, İspanya tarihinde Hristiyanlık adına radikal kararlar
alıyorlar, ülkedeki Yahudilerin ve Hristiyanların siyasi ve politik konumlarını
belirliyorlardı. Kral’ın danışmanları, Hazine’nin başı, yargıçlar, engizisyon Mahkemeleri’nin
mimarları kripto Yahudi’ydi.
İSPANYOL
ENGİZİSYONUNUN GERÇEK YÜZÜ
Engiziyon Mahkemelerini kuran Yahudi Dönmesi
Başrahipler, Piskoposlar, Papazlar 1391'deki Yahudi karşıtlığını ateşleyen,
Yahudi karşıtı propagandaların merkezi, Katolizmin en önemli kurumu Burgos
Piskoposluğuydu.
Yahudi karşıtı propagandayı ilk ateşleyenlerden
Rahip-filozof Alfonso de Valladolid (1270-1346) konverso yahudiydi. Talmud
eğitimi konusunda uzman bir haham olarak yetiştirilen Alfonso de Valladolid,
Vaftiz olup Hristiyan olduktan sonra, Abner olan ismini Alfonso olarak
değiştirmişti. 1295'de Kral IV.Sancho tarafından Burgos piskoposluğunda önemli
mevkiye getirildi. Real Academia de la Historia Boletin X, Historia Critica
Literatura Española, Tomo IV.Madrid, 1863. pg.49
Dönemin Burgos başpiskoposu ve diplomatı
(1384-1456) Alfonso de Cartagena, konverso yahudiydi. Haham bir babanın oğlu
olan olan Cartagena’nın annesi, babası, 4 erkek, 1 kız kardeşi ve 2 amcası,
1390’daki yahudi karşıtı propagandalardan sonra vaftiz edilerek hristiyanlığa
geçmişlerdi. Real Academia de la Historia, Revista de archivos,
bibliotecas y museos, Vol.17, Madrid, 1907, p.347
Alfonso de Cartagena, (1421)’de Santiago de
Compostela, Segovia, (1435)’de Burgos piskoposluğu görevinde bulunmuş ve daha
sonra Papa IV. Eugenio elçisi olarak görev yapmıştı. 1431’de ise Kastilya krallığının
temsilcisi olmuştu. Aragon Kralı II. Juan danışmanlığını yaptı. Alfonso de
Cartagena, yayınladığı Yahudi karşıtı yayınlar ile katolikleri yahudilere karşı
kışkırtan en önemli isimlerdendi. The Jewish Encylopedia,
Alfonso d. Carthenega, Newyork, 1912, Bib. bkz. p.594
Konversoların ikiyüzlülüğüne dair
propagandanın başını ise Alonso de Espina adlı bir rahip çekiyordu. Alonso de
Espina konverso yahudiydi. Espina, yazdığı Fortalitium Fidei (İmanın Kalesi)
adlı kitabında, inananların birbirine kenetlenmesini ve sahte Hıristiyanların
gerçek yüzünü ortaya çıkarmasını istiyordu. Konversolar ve Yahudiler üzerine baskılar uygulanmasını
isteyen Espina, konversoların ikiyüzlü birer sahtekar olduğu propagandasını
yapıyordu. Ama ilginç olan kendisinin de bir Konverso Yahudi dönmesi
olmasıydı. Real Academia de la Historia Boletin,
Historia de la Segovia, Madrid, 1876, Cap.27, Tomo.8
Sürgünü kışkırtan Yahudi aleyhtarlığını
körükleyen ikinci önemli isimden biri, Katolikliğin önemli merkezlerinden biri
olan Burgos Piskoposu ve Kastilya Konsülünün başı (1350-1435) Pablo de Santa
Maria’dır. Vaftiz olup Kilise'ye katılmadan önce, Haham Solomon Halevi isimli
bir Dönme (Konverso) Yahudisiydi. Real
Academia de la Historia, Historia Critica de La Literatura Española Tomo IV.
Cap.XIV pg.220
Yazdığı Scrutinium Scripturarum adlı kitap,
Engizisyon'a zemin hazırlayan en önemli çalışmalardan biri oldu. Hahamlar
yetiştiren ünlü bir aileden gelen Pablo de Santa Maria’nın babası İshak
Halevi’de kendisi gibi hahamdı. Encyclopaedia
Judaica , Jerusalem, 1971, Vol.15, p.562
Burgos piskoposu Rahip 1456-1495 Luis de
Acuña y Osorio ve Rahip (1495-1512) Pascual de Ampudia yayınladıkları yahudi
aleytarı dökümanlar ile yahudilerin sürgününe büyük ölçüde zemin hazırladılar.
Yahudilerin sürülmesini isteyen bu iki rahip gerçekte konverso yahudiydi. Real
Academia de la Historia, Historia Critica de La Literatura Española Tomo IV.
Cap.XIV pg.220
Kraliçe İsabella'nın günah çıkarma papazı ve
aynı zamanda Avila piskoposu olan Hernando de Talavera’da konverso Yahudiydi. Real
Academia de la Historia Boletin, Historia Critica de La Literatura Española
Tomo IV. Cap.XIV pg.100
Konverso Yahudilerin tarih boyunca hakim
oldukları, Katolizmin en önemli noktalarından biri olan Burgos
Piskoposluğu. Burgos
Katedralinin giriş duvarlarında Yahudiliği sembolize eden Davud Yıldızları
görülmektedir.
1464 yılında Devlet ve Kilise biraraya
gelerek, bu ( Konverso ) Yeni Hristiyanlar'ın gerçek Hristiyan olup
olmadıklarını ve hangilerinin samimiyetle Hristiyanlık dinini kabul
ettiklerini, hangilerinin de gizlice Yahudi kalmaya devam ettiklerini tahkik
etmek için üç kişilik bir komisyon kurdular. 1464
senesinde Kastilya kralı IV. Henry, piskoposlara yahudi dönmelerinin yakın
takibe alınmalarını emretti. Bu durum öyle bir hal aldıki Konversolar devlet içinde devlet
oluyorlardı. Birbirlerinin kimliklerini kiliseye İhbar etme tehditleri ile
şantaj yapıyorlardı. Bu şantajlar karşısında korku içindeki çaresiz kalan
konversolar, devletin gizli güçlerinin karanlık isteklerine boyun eğiyorlardı.
Engizisyon, sahte bir yahudi karşıtlığı
yaparak, Yahudilerin gerçekten dönüp dönmediklerini araştırmak ve sahte
dönmeleri cezalandırmakla yükümlüdüydü. Engizisyon konversoların Hristiyan
olmalarını değil, Hristiyan İspanyollar içinden ayıklanıp ülkeden sürülmelerini
istiyordu. Hristiyan halkı, Yahudilere ve Konversolara karşı kin ve nefrete
sürükleyerek kışkırtan rahipler, piskoposlar, rektörler ve kral Yahudi
dönmesiydi. Engizisyon,
Yahudilerin ve dönme Yahudilerin din değiştirmelerini değil, konversoların
kimliklerinin tespit edilerek tek tek katolikler arasından ayıklanıp
yargılanmasını öngörüyordu. Engizisyon
sürgünden sonra Endülüslü müdeccen Müslümanlara baskı, zulüm ve işkence yaparak
din değiştirmelerini isteyecekti.
Zamanla konversoların aslında dinlerini
değiştirmedikleri, yalnızca Hristiyan görünümü altına girdikleri fark edilmeye
başlandı. Neredeyse tüm vergi
memurlarının bu sahte Hristiyanlardan oluştuğu öğrenilince,
Hristiyan çevreler büyük tepki gösterdi. Buna bir de kan olayları eklenince,
kutuplaşma iyice keskinleşti ve Engizisyon ülkeye çağrılarak, gerçek
Hıristiyanlarla sahtelerini ayırt etmesi istendi.
Thomas de Torquemada (1420-1498)
Valladolid’de bulunan Dominik manastırında yetişmiş Segovia’daki Santa Cruz
manastırına atanarak uzun yıllar rahiplik yapan engizisyonun önemli
mimarlarındandı. Torquemada’nın din adamı olan amcası Kardinal Juan Torquemada
ise Papa’nın temsilcisiydi. İspanyol Engizisyonunun önemli isimlerinden Rahip
Thomas Torquemada, Kastilya kraliçesi İsabella tarafından 1474 yılında önemli
bir dini otorite’nin başına getirildi. Bu konum onu önemli kararlar almaya
yetkili kıldı. Bu önemli kararlardan biriside “Engizisyon Mahkemeleriydi.
Torquemada neredeyse yahudileri sürgün eden tek adamdı. Engizisyon'un baş
mimarı Thomas Torquemada konverso yahudiydi. Real
Academia de la Historia Boletin XV. Historia social, politica y religiosa de
los Judíos de España y Portugal, Tomo III. Madrid.1875, p.242
Yahudi yazar Nathan Ausubel ise, Tomás de
Torquemada'nın büyükbabası, Alvor Fernandez de Torquemada'nın, Yahudi bir
kadınla evli olduğunu belirtmektedir. Nathan
Ausubel, Pictorial History of the Jewish People: From
Bible Times to Our Own Day Throghout the World, New York: Crown Publishers.
1979, s. 109.
Araştırmacı – Yazar Rafael Sabatini’nin 1913
yılında kaleme aldığı “Torquemada and the Spanish
Inquisition” Torquemada
ve İspanyol Engizisyonu adlı eserinde Torquemada’nın yahudi bir aileden
geldiğini, Dominik keşişleri arasından seçilip Kral ve Kraliçe’nin tarafından
yetkili kılınmasını konverso(Dönme) yahudi olmasından dolayı kaynaklandığını
belirtmektedir. Kardinal amcası Juan Torquemada'da konverso asıllı bir kadınla
evlilik yapmıştı. Rafael Sabatini, Torquemada and the Spanish Inquisition, London,
1913, p.256
Engizisyonun 1474 yılında ülkeye girişi ile
birlikte, 1492'de sürgünle bitecek olan süreç başlamış oldu. Torquemada, 1478
yılında Papa III.İnnocent bir yazı göndererek Konversoları İspanyol hristiyanlarından
ayırt etmek ve bu gizli yahudileri sürgüne göndermek için Engizisyonun
kurulmasını istedi. Papa bu isteği kabul ederek 1 Kasım 1478’de “Exigit Sincere Devotionis” adlı
bir kararname çıkardı. Arkasından Kral Fernando ile Kraliçe İsabella 27 Eylül
1480’de bir kraliyet kararnamesi yayınladılar. Ancak kraliyet kararnamesi
Yahudilerden başka hiç kimseden söz etmiyordu. The Catholic
Encylopedia, Tomás de Torquemada, Robert Appleton Company, Ott, M. NewYork,
1912 . p.24
24 Kasım 1484’de Thomas Torquemada’nın
önderliğinde bir genel kurul toplandı. Alınan kararlar ile Valladolid, Sevilla,
Jaén, Avila, Cordoba, Villareal ve Aragon-Zaragoza’da Engizisyon mahkemeleri
kuruldu. Thomas de Torquemada Engizisyonun yüksek Konsey başkanı olarak atandı.
5 üyesi ile birlikte engizisyon mahkemelerinde sorgulamalar başladı. Bu süreçle
1492'de sürgünle bitecek olan süreç başlamış oldu. The
Catholic Encylopedia, Tomás de Torquemada, Robert Appleton Company, Ott, M.
NewYork, 1912. p.12
Torquemada’nın engizisyon mahkemelerinin
başına atadığı isimlerde tıpkı kendisi gibi konverso yahudilerden
oluşuyordu. Nitekim
Aragon’a bağlı Zaragoza’da Engizisyon mahkemesi’nin başına atadığı Pedro
Arbues’de konverso dönme yahudilerdendi. Pedro Arbues engizisyonda aktif olarak rol almıştı. Encyclopaedia Judaica, Pedro Arbues, Jerusalem, 1971.
Cilt 18, p.455
Torquemada’nın
sonrasında 1 Eylül 1499’da Aragon kralı II.Fernando tarafından Engizisyonun
başına atanan Diego de Deza’nın konverso yahudilerdendi. Real
Academia de la Historia, Historia Critica de La Literatura Española Tomo V.
Cap.XIV pg.100
Torquemada’dan sonra Engizisyon
mahkemesi’nin başına atanan diğer önemli isim (1436-1517) Rahip Xımenes de
Cısneros’dur. Cısneros’da konverso asıllı yahudiydi. Cısneros konversolara
öncekiler gibi şiddet ve baskı uygulamadı. Kral'a, önerdiği bir teklif ile
geride kalan konversolara tazminat ödenmesini istiyordu. The
Jewish Encylopedia, Joseph Jacobs, Cardinal Xımenes de Cısneros, Vol.13. p. 575
Son Endülüs Devleti Granada Sultanlığı’nın
işgal edildiği 1492 yılında, İspanya Krallığı bütün Yahudileri İspanya’dan
kovmak için 31 Mart 1492 tarihinde Elhamra Sarayında, Elhamra Kararnamesi
adında bir ferman yayınlandı. Bu kararnameye göre Yahudi dinine mensup ve Yahudi
dönmesi sahte hristiyan olan Konversolar, İspanya'yı terk edecekti. Yahudilere
ülkeyi terk etmeleri için 4 ay süre tanındı. Ve 2 Ağustos 1492’de 150.000
Yahudi, ülkenin dışına sürüldü. Gerilerinde tüm geçmişlerini, evlerini,
barklarını bırakan Yahudiler yüzyıllarca yaşadıkları İspanya’dan kovuldular.
Geride kalanlar ise Konverso Yahudi olarak kalmaya devam ettiler. Yahudiler,
sürgünden sonra Portekiz, Kuzey Afrika ve Osmanlıya göç ettiler. Osmanlı
ülkesine kabul edilen bu Yahudiler (sayıları 40 bin tahmini) olarak kabul
edilmektedir. Sürgünden
gelen Yahudiler, Selanik olmak üzere İzmir, İstanbul, Edirne, Yenişehir ve Şam
bölgesinde Safed gibi şehirlere yerleştirildiler. Encyclopaedia Judaica, The expulsion of 1492, Jerusalem,
1971, Vol. 15. p.446
PEKİ BU DURUM BİRAZ GARİP
DEĞİL MİDİR SİZCE.?
Engizisyonu ve sürgünü hazırlayan bu dönme yahudiler, Yahudi kaynaklarında söylendiği gibi gerçekten "dönmüş" ve Hristiyanlaşmış olsalar bile, neden ırkdaşlarına ve eski dindaşlarına böyle büyük bir düşmanlığı göstermiş olsunlar.? Tam tersine, Yahudilere ve konversolara diğer Hristiyanlardan daha yumuşak ve anlayışlı davranmış olmaları gerekmez mi.?
Tüm bunlar, sürgünün gerçekte Yahudi önde
gelenleri, yani Kabalacılar tarafından, Mesih'le ilgili kehaneti gerçekleştirmek
uğruna düzenlenen bir plan olduğunu kanıtlamaktadır. Yahudi toplumuna karşı
büyük bir baskı uygulandığı dönemde de, önde gelen bazı Yahudilerin sarayla bu
denli içli dışlı olması, kuşkusuz ortada bir gariplik olduğunun işaretidir. Sürgünün
Katoliklerden çok, Kabalacılardan kaynaklandığının bir başka göstergesi de,
Papa'ya bağlı olan Engizisyon'un İspanya Yahudilerini sürerken, Roma'da, yani
Papalık'ın merkezindeki Yahudilerin büyük bir rahatlık içinde yaşamayı
sürdürmüş olmasıdır. Harun
Yahya, Yeni Masonik Düzen, Bilim Araştırma Vakfı, 6.Baskı, 2004, s.46
Tora'da Sürgün ve Kehanetler
Sürgün ile ilgili ilginç bir rastlantı da,
İspanya'dan son çıkış tarihi olan 2 Ağustos’un Yahudiler'in matem ve oruç günü
olarak kabul ettikleri 9 Av 5252, Tişa be Av’a ayına denk gelmesiydi. Tişa
be Av, Yahudilerin için kutsal sayılan Kudüs’deki Süleyman Mabedi (Bet Amikdaş)
'ın M.Ö 587 ile M.S. 70'deki yıkılışının tarihiydi. Bu tarih, Yahudilerin tarihteki
sürgünlerine denk geldiği tarihti. Bu Kabalada, Yahudi ulusunun başına gelen
bütün felaketler, hep bu tarihe denk geliyordu.
Yahudilerin kutsal kitabı Tora’da Hahamlar,
sürgünleri yorumlandığı bölümlerde, İspanya sürgünü ile ilgili şunları yorumlamaktadırlar.
Tanrı Yahudileri tarihin gidişatına, tarihsel olayların doğal etkilerine teslim
edecektir. Tanrı onların gözünde sadece tesadüf olan tüm bu olaylarda onları
tamamen yalnız bırakmayacaktır. Onları görünüşte tesadüfi olup, sürgüne çıkmış
halkı geri getirme amacını taşır gibi görünmeyen bir olaylar zinciriyle, eski
Ülkeleri’ne geri gelmeye hazırlayacaktır. Gizlenmiş olan Tanrı, uzun ve
dolambaçlı yollarla, onları eski yurtları’na orijinal ve ebedi hedeflerine geri
getirecektir. Tora -
Vayikra, Behukotay, Açıklama, s.645
Rabi Meşeh Hohma, Tora’da
sürgünü şöyle yorumlamaktadır.
Neden mi sürgün edildiler.? “Çünkü bazen ulus olarak yok olma derecesine kadar asimile olmalarını önlemenin tek yolu budur”. Tora – Vayikra, Behukotay, Açıklama, s.649 Tora’da Hahamlar sürgünün asıl amacını ve nedenlerini şöyle yorumlamaktadırlar.
Son olarak sürgünden dönen Yahudiler,
tarihin altında yatan gerçek amacı kavrayacaklardır. Sadece kurtuluş için
değil, sürgünün sıkıntıları için bile şükran duyguları taşıyacaklardır; zira
çekilen acıların, kurtuluş ve manevi saadetine giden olaylar zincirinin bir
parçası olduğunu anlayacaklardır. Tora – Vayikra, Behukotay, Açıklama, s.827
Rabi Raphael Samson Hirsch’in Torada
sürgünleri şöyle yorumlamaktadır.
Genel bir bakışla, Yahudi ulusu’nun iki bin yıla ulaşan ıstıraplar dönemi, Tora’da yazılı olanların canlı bir tefsiri niteliğindedir. Özellikle Yahudiler’in tüm uluslar içine azar azar saçılmış halini oluşturan Diaspora, “Sürgün” yazılı olan kehanetlerin bire bir gerçekleşmesidir ve bugüne kadar, her Yahudi Tora’da yazılı kehanetlerin gerçekliğinin anlayacaktır. Görüşü zayıflamış bir kişi bile, gelecekteki binlerce yıllık süre için kefalet teşkil edecek ve bu gerçekleri görecektir. Tora, tarihte ne olacağını, tarih henüz oluşmadan önce, insanı hayrete düşürecek ayrıntılarla kaydetmiştir.“ Tora – Devarim “Tekvin ” Bap: 28/64-67, Açıklaması: Rabi Raphael Samson Hirsch,Ki Tavo, s.650”
Sabetay Sevi’nin etkisinde kaldığı Kabalist
İssac Luria, sürgünleri şöyle yorumlamaktadır.İssac Luria'ya göre, Yahudilerin
yeryüzüne dağılması bir felaket değil, planlanmış bir olaydır. Yahudilere,
kutsal kıvılcımları, klipalar ortamından öteki taraf'tan kurtarıp toplamak için
verilmiş bir görevdir. Bu şekilde bütün kıvılcımlar eksiksiz olarak kurtarılabilirse
Tikkun gerçekleşmiş olur. Tikkun'un gerçekleşmesi ile de Maşiah (Mesih)
gelecektir. İsrailoğulları
kurtulacak, Vaadedilmiş Topraklar'a dönecek, yıkılmış olan Tapınak'ı yeniden
inşa ederek sonsuza kadar hüküm süreceklerdir. Şalom, İssac Luria Kabala Felsefesi, 27 Ekim 1993
Yahudi inancına göre bu kehanetlerin başında
ise, Yahudilerin tüm dünyaya yayılmış olmaları şartı geliyordu. Encyclopaedia
Judaica, bu inancı şöyle bildiriyor: "Mesih'in
tekrar gelişine dair olan kehanet, ancak Yahudilerin dünyanın dört bir yanına
yayılmaları ile gerçekleşebilecekti." Encyclopaedia Judaica, Jerusalem, 1971, Vol. 15, p. 1006
Engizisyon’un ve sürgünün konversoların eliyle gerçekleştirildiğini ortaya koyan, İspanyadaki konversoların gizli hayatlarını anlatan ve Konversoların İspanya krallığına hakim olduklarını gözler önüne seren, tarihin karanlık sayfalarına ışık tutucak 2006 İspanyol yapımı bir film. Bu film Kraliyet arşivlerine dayanılarak hazırlanmıştır. Okuyuculara mutlaka izlemelerini tavsiye ediyorum.
İSPANYADA MÜSLÜMAN SOYKIRIMI YAŞANDI
1474 yılında Kastilya ile Aragon
birleştirilerek tek bir krallık haline getirildi. Bu durum Yahudilerden daha
çok Endülüslü Müslümanların sonunu hazırladı. İspanya’nın güneyindeki son
Endülüs Devleti’nin işgaline karşı girişilen savaşı finanse eden en büyük
finansörlerden biriside İspanya Krallığı hazinesinin başı Kabalacı Yahudi
İsaac Abrabanel ‘dir.
Endülüs Müslümanlara karşı girişilen savaşı
finanse etmekle yaptı. Müslüman katliamı ile noktalanan savaş, Abrabanel
tarafından verilen 1.5 milyon altın duka sayesinde kazanılmıştı. Benjamin Netanyahu, Don Isaac Abravanel,
Statesman & Philosopher. Cornell University Press; 5th Rev edition. 1999.
p.350
Endülüslü Müslümanlara karşı girişilen
savaşın İkinci büyük finansörü ise Kral II.Fernando'nun vergi bakanı Kastilya
Başhahamı zengin, varlıklı bir Yahudi olan Don Abraham Senior idi. Abraham
Senior, Kastilya bölgesine hizmet verirken, diğer yanda, İspanya’nın
Güneyindeki son Müslüman devleti Endülüs'e karşı sağlam durabilmeleri için
krallık için gereken maddi olanakları devlete şahsen o sağlıyordu. Şalom,
Sara Yanarocak, Diaspora Yahudileri, 17 ocak 2007
Gırnata'nın işgalinden önce Kraliçe İsabella
ile Kral II.Fernando, Müdeccen Endülüslü Müslümanlar ile 25 kasım 1491’de
Gırnata Sözleşmesi imzaladı. Buna bağlı olarak Müdeccen müslümanlar, dinlerini
özgürce yerine getirebilecekleri, dillerini, adet ve geleneklerini, malları ve
ticaret hürriyetlerini muhafaza edecekleri bir anlaşmaya imza attılar. Henry
Charles Lea, History of the inquisition of Spanish Vol.I, Newyork,1889, p.51
Bu anlaşma ile yüzbinlerce Endülüslü
müslümanın, Yahudiler ile birlikte sürgün edilmesi önlenmiş oldu. 1492’de
Endülüslü Müslümanlar, Yahudiler ile birlikte sürgün edilmesi Engizisyon
mahkemeleri, Kral ve Kraliçe’nin planları ile engellendi. Nitekim İspanyollar,
Endülüsten ele geçirdikleri topraklarda hristiyan tebanın altında belirli
anlaşmalar çerçevesinde yaşayan müslümanlara (Mudejar) müdeccen diyorlardı.
Müdeccen müslümanlar İspanya tarihine sanatta, mimaride, ticarette ve bilim
alanında damgalarını vurdular. Müdeccenler meslek erbabından ve okuyan kültürlü
bir sınıftan oluşuyordu.
Osmanlı, konverso
yahudileri bu müdeccen müslümanlara tercih etti. Nitekim
Müdeccenler Yahudilerden daha becerikliydiler. Müdeccenler mimari, sanatsal,
zanaat, meslek ve tıp alanında Yahudilerden dahada üstün durumdaydılar.
İspanyol Tarihçi Prof. Rodrigo de Zayas (Mudejares) Müdeccenleri İspanya tarihinin
aydın tabakası olarak nitelendirdiği altın kavim olarak görüyordu. Eğer Müslümanlar yahudiler ile birlikte sürgün edilseydiler, Osmanlı yahudileri
değil, altın kavim olarak nitelenen müdeccen Müslümanları kendi topraklarına
kabul edecekti.
Bu durum Kabalacı Yahudilerin Süleyman
mabedini yeniden inşa edecekleri ve kutsal topraklara dönmek için
hazırladıkları 500 yıllık mesihi planlarını bozacaktı. Bunun dışında coğrafi
keşifler ile ortaya çıkan yeni deniz yolları, ipek ve baharat yolları’nın kontrolü
Endülüs
müslümanların
elindek ibilgiler ve birikimler ile dönemin müslüman devleti Memlükler ve
Osmanlı devleti’nin kontrolüne geçecekti. Buda Yahudilerin ticaret
politikalarını tehlikeye sokmuş olacaktı.
Endülüs İşgal edilmeden önce 1486-1487
Yılında Endülüs Granada Sultanı XII. Muhammed Ebu Abdullah es-Sağır’ın Sultan
Beyazıd’a gönderdiği ilk elçi, Endülüslülerin yaşadığı vahim durumu bir şiirle
takdim etmişti. Bu durum
dönemin Endülüs tarihçisi El-Makkari’nin Ezharu’r- Riyaz adlı eserinde geçen
şiir 104 beyitten oluşmaktadır.
İlk feryadnameye Sultan Beyazıd sessiz kaldı. Müdeccenler, Endülüs işgal edildikten sonra (1501-1502) gördükleri zülum karşısında ikinci bir feryadname daha göndererek yardım talebinde bulundular. Beyazıd, Endülüslülerin bu iki yardım çağrısına da cevap vermedi. İspanya’daki zulümden kaçan Yahudilere kapılarına açan Osmanlı, 1492'de bu duyarlılığı aynı baskı ve zülumlere maruz kalan Endülüslü Müdeccen ( Mudejar ) Müslümanlara göstermemiştir. Osmanlı Endülüslü Müdeccen (Mudejar) Müslümanların feryadnamelerine sessiz kalarak, Endülüslü Müslümanları kaderlerine terk etti.
Böylece Beyazıd,
Yahudilere gösterdiği şevkati, Endülüslü Müdeccen müslümanlara göstermedi. Endülüslü müslümanlar planlı ve sistematik
bir şekilde İspanya krallığı ve Osmanlı Devletinin derin güçleri tarafından
tasfiye edildi.
Osmanlı, 1492’den
sonraki dönemde İspanya'da baskı ve zulüm gören Endülüslü Müslümanların
feryadlarına cevapsız kaldı. Ama
aynı Osmanlı Yahudilerin sürgüne gönderildiği esnada
gemilerini gönderip Osmanlı topraklarına taşıyacak kadar cömertti. Osmanlı
devleti, Endülüslü Müslümanların feryadnamelerine sessiz kaldı. Müslümanların
bir kısmı daha sonraki yıllarda Kuzey Afrika'ya sürgün edildiler. Bir kısmı
1609 yılına kadar Valencia, Sevilla ve Granadada yerleşik yaşadılar.
Geride kalan Endülüslü Müslümanlar tarihin
en dramatik trajedisine tanık oldular. Yüzbinlercesi ateşlerde yakıldı, din
değiştirmeye zorlandı ve kimliklerini gizlemek zorunda kaldılar. Tarihin bir
yüzünde kimliklerini gizlemek zorunda kalan (Moriscos) mağribli kripto
müslümanlar olarak anıldılar.
İspanyadan sürgün edilen yahudilerin o dönem
Yavuz Sultan Selim tarafından Edirne ve Selanik’e yerleştirilmesine ait
belgenin Dışişleri Bakanlığı tarafından Avrupa Konseyi İnsan Haklarına
gönderdiği dilekçesi
Osmanlı arşivlerinde 1492-1522 yılları arasında Müdeccen Endülüslülerin, İspanyadan Osmanlı topraklarına taşındığına dair belge bulunmamaktadır.
1492'den beri yapılan propagandalarda, ve bu
propagandayı yapanların başında da Türkiye'de önemli etkinlikler göstermiş olan
500. Yıl Vakfı geliyordu, hep Yahudiler ve Müslümanlar aynı saftaki mazlum
halklar olarak tanıtıldı. Ama şimdiye dek ortaya serdiğimiz bilgiler,
olayın pek de öyle olmadığını, 1492'de olanların Yahudi cemaatinin önde
gelenlerinin (Kabalacıların) kontrolünde gerçekleştiğini gösteriyor.
İspanya'da 1492'de yaşanan olayların
gerçekte Yahudi önde gelenlerinin hedefleri doğrultusunda gerçekleştiğini ve
Yahudi sürgününün de, aslında Mesih ile ilgili kehanetleri gerçekleştirmeye
uğraşan Kabalacılarca planlandığını göstermektedir. Bugüne kadar kimse
Endülüslülere yapılan katliamı soykırımı gündeme getirmedi.
1492 denildiğinde herkesin aklına hep İspanya sürgünü geliyordu. Yahudi sürgünü, Endülüslü müslümanların katliamını bu propagandalar sayesinde gölgede bırakmıştı. Endülüslü müslümanlara Osmanlının çaresizliğinden yardım edemediğini savunan araştırmacıları bu bağlamda Yahudilerden daha Siyonist buluyorum.
Kral
II.Fernando’nun Son Endülüs Devleti Granda’yı İşgalini Gösteren Tablo
İspanya krallığı 2 Ocak 1492’de Granadayı
işgal ederek son Endülüs devletine son verdi. Daha sonraki dönemlerde
Engizisyon, Gırnata Sözleşmesini fesh ederek Endülüs’lü müslümanların din
değiştirmelerini istedi. Yahudiler sürgüne gönderildikten sonra geride kalan
müslümanlar İspanyadan sürgün edilen yahudiler kadar şanslı olamadılar. Dinlerini
değiştirmeyen Müslümanlar, engizisyon mahkemelerinde tarihte eşi benzeri
görülmemiş bir soykırımın kurbanı oldular.
Engizisyonun bütün bu baskıları, Müslümanların
inançlarından vazgeçiremedi. Gerçekte onlar, İslam’a olan bağlılıklarını
gizlice de olsa devam ettiriyorlardı. Nitekim Hristiyanlaştırma faaliyetlerinin
başlamasının üzerinden bir asırlık bir süre geçtikten sonra 1601 senesinde
piskopos Ribera'nın hazırlayıp kraliyet katına sunduğu rapor da Müdeccen Müslümanların
Hristiyan olmadıklarını bütün bunlar, onların zayıf imanlı olmalarından değil,
bilakis ataları gibi Müslüman kalmaya olan azimlerinden, dolayısıyla de
Hristiyanlığa hiç inanmamış olmalarından kaynaklandığını bildirmiştir.
Zorla Hristiyanlaştırılmış Müslüman bir
ailenin torunlarından olan sosyalist aristokrat İspanyol Tarihçi, Prof. Dr. Rodrigo
de Zayas, İspanya'da Müslümanlara karşı yapılmış korkunç katliamın bilançosunu
500 yıl sonra İspanya Kraliyet arşivindeki belgeler ile gözler önüne sermiştir.
Prof.Dr. Rogrigo de Zayas, Endülüs’te yüzbinlerce Müslüman katledildi. (Çev. Cemal Aydın), Endülüs'ten
İspanya'ya, TDV. Yayınları Ankara.1996
Müslümanların
Engizisyon Mahkemelerince soykırıma ve sürgüne tabi tutulduğuna dair Real
Academia Historia'nın yayınladığı arşiv İspanya Kraliyet Arşivlerindeki belgelere göre Endülüs’de 1492 ile
1609 yılları arasında 3.000.000 milyona yakın Müslümanın engizisyon
mahkemelerinde yakılarak öldürüldüğü yer
almaktadır.
Bu kayıtlar dönemin Engizisyon mahkemelerinden
sorumlu İspanya Kardinali Richelieu’nun günlüklerinde bulunmuş ve daha sonra
Kraliyet akademisin arşivlerine aktarılmıştır. İspanya kralı III. Felipe, 22
Eylül 1609'da yayınladığı Sürgün Fermanı'yla, Müslümanlar'ın İspanya'yı terk
etmelerini emretmiştir. 1609-1614 seneleri arasında Valencia, Granada, Murcia
ve Mallorca şehirlerinden en az 500.000 müslüman İspanya topraklarına bir daha
gelmemek üzere ile sürgün edildi. İspanya Kraliyet Arşivleri, (Real Academia de la Historia Boletin II.), Los moriscos
españoles y su expulsión, Boronat y Barrachina, Pascual, Valencia. España,
1908. Tomo II. pg.125-135
İspanyol hristiyanların yüzyıllardır
Endülüslü müslümanlara karşı düzenlediği Reconquista “Yeniden Fetih” olarak
adlandırdıkları savaşların tarihine yeni bir kapı açılmaktadır. Müslümanları
sürgüne gönderen, din değiştirmeye zorlayan, engizisyon mahkemelerinde ateşlere
atarak yakanlardan, doğrudan Katolik Hristiyanları sorumlu tutmak artık
bilimsel ahlaka aykırı olacaktır. Lakin burada Katoliklik, Judaizm için bir
kamuflaj olmuştur.
Peki
akademisyenlerimizin ve araştırmacılarımızın bu tarihi perspektif içindeki
olaylardan Hristiyanları sorumlu tutmalarını neye bağlıyoruz acaba.? Bizleri yalanlarla
dolu bir tarihe inandırmaktaki amaçları nedir.? Judaizm'in kamufle edilmesi mi.?
Konverso (Dönme) yahudiler, Katolizmin
amansız savunucusu olan İspanya krallığının dini kurumlarını ele geçirmişlerdi.
Yahudi sürgünü, konverso Yahudiler tarafından planlı bir şekilde organize
edilmişti. Peki ya Endülüslü müslümanların sürgünü ve engizisyonun yaptığı
katliamları kim organize etmişti? Artık bu provakasyondan doğrudan Katolikler,
sorumlu tutulamaz.
Konversoların
dini kurumları ele geçirmesine benzer bir durum bizde neden olmasın? Sabetayist
şeyhülislamlar, din adamları, tarikat liderleri...
İspanya'daki
konversolar kimliklerini gizleyerek dini ve siyasi kurumları ele geçirmişlerse,
Sabetayistlerde aynı düzende Osmanlı'da ele geçirmişlerdir. İki hadisenin de ortak noktası (Dönmelik)
çift kimliliktir. Judaizmin bir yolu da budur. Bu bağlamda İspanya sürgününden
sonraki dönemdeki Osmanlı’nın ekonomik ve siyasi politikalarının, uluslararası
siyaseti, ticareti, şeyhülislamların ve fetvalarının Osmanlı politikaları
üzerindeki etkisi ve dini bağlamda topluma olan entegrasyonu Judaizm'in derin
etkisi altında kalmıştır. Bu süreçte İspanya ve Osmanlı tarihi yeniden gözden
geçirilerek analiz edilmelidir.
Lakin kraliyet arşivleri ve Yahudi
kaynakları bizleri yanıltmıyorsa 500 yıllık tarih artık değişecektir.
İspanyadaki dini kurumları ve tarikatları ele geçiren Konversoluk, Osmanlı'da
ve Cumhuriyet'te de kendini Sabetayizm'in kollarına bırakmıştır.
Yahudiler
İspanya'da Katoliktiler, Osmanlıya gelince ne oldu Müslüman oldular..Judaizm
en çok tarih boyunca dini kurumlarda ve tarikatlarda örgütlenmiştir. Peki ya
biz bugün İçimizdeki İsrail'i sorguluyor muyuz.?
Salim MERİÇ, Odatv.com
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP