Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
Makalemize çok önemli bir kanunla başlamak istiyoruz. 21 Haziran
1934 tarihinde Resmi Gazete’ de yayımlanan 2733 sayılı, 14 Haziran 1934 tarih
ve 2510 sayılı İskân Kanunu. Adı geçen
kanunda, Mülteci politikası hakkında aşağıdaki hükümlere yer verildiğini
görüyoruz.
Türk soylu olmayanlar istediği yere yerleşemez. Ana dili Türkçe olmayanlar müstakil mahalle kuramaz, işçi ve sanatçı kümesi oluşturamaz. Ecnebilerin bir belediyedeki nüfusu yüzde 10'u geçemez.
Zamanında konunun ehemmiyeti fark
edilerek, düzenlenen böyle bir kanun varken, bugün bütün bölgelerimizde ve
bilhassa Karadeniz Bölgesi'ndeki il ve ilçelerimizde yabancılara yer
satıldığını görüyoruz.
Yabancıların ülkemizi turistik ziyaretlerinden elbette ki
memnunuz.
Ancak ekonomiyi güçlendirme adına topraklarımızın onlara
satılmasına kesinlikle razı olamayız. Ama gezdiğimiz yerlerde gördüğümüz, bunun
tam aksidir.
Zira farklı Arap Ülkelerinden gelenlerin birçoğunun
ülkemizde toprak aldığı, ayrıca 250 bin ABD doları karşılığında vatandaş
olduklarını üzülerek okuyoruz.
9 günlük Karadeniz Bölgesi ziyaretimizde, Trabzon, Rize, Artvin ve ilçelerinde
gördüğümüz, yabancılara toprak satışlarının ziyade olduğudur.
Turistik alanlarımız bu insanlarla dolup taşmakta, Trabzon
Yomra, Akçaabat, Çaykara, Uzungöl, Rize Çayeli, Fındıklı, Artvin Borçka'da bu
yoğunluğun olduğunu müşahede ettik. Hele hele Trabzon Yomra tam anlamıyla
el değiştirmiş, bir nevi Arap ülkesi haline gelmiştir.
Zira hemen hemen gökdelen bütün binaların katları Araplara
satılmış durumdadır.
Öğrendiğimize göre Hatay, Kilis, Urfa ve GAP Bölgesi, Bursa,
Yalova, İstanbul da bunlarla dolup taşmaktadır.
Oysa bu topraklar için İstiklal Savaşında;
Karadeniz Bölgesi 11 bin 759 (yüzde 34) şehit verirken, İç
Anadolu 8 bin 827 (yüzde 25), Ege Bölgesi 5 bin 307 (yüzde 15), Akdeniz Bölgesi
4 bin 210 (yüzde 12), Marmara Bölgesi 2 bin 482 (yüzde 7). Doğu Anadolu Bölgesi
bin 604 (yüzde 5), Güneydoğu Anadolu Bölgesi 685 (yüzde 2) şehit vermiştir.
Bu tabloya baktığımızda Karadeniz Bölgesi başı çekmektedir. Yani
vatan topraklarını korumak için seve seve canlarını feda etmişlerdir.
Bugün aynı bölgede yaşayanlar ise, topraklarını satmak için
dolara teslim olmuş durumdadır. Bu hal son derece üzücüdür.
Konunun açıklığa kavuşması için, ülkemizde yabancılara mülk satışı ile ilgili hukuki sürecin
tarihi seyrine bakmakta fayda vardır;
Yabancıların ülkemizde
toprak edinmeleri 1924 yılında
kabul edilen Köy Kanunu'nun 87'nci maddesiyle ve 1934 yılında kabul edilen
2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 35 ve 36'ncı maddeleriyle de yasaklanmıştı.
Köy Kanunu'na göre yabancı gerçek ve tüzel kişilerin köylerden arazi ve emlak almaları yasak iken, Tapu Kanunu'na göre de, sınırlama ve yasak getiren kurallar saklı kalmak ve karşılıklı olmak kaydıyla yabancı gerçek kişilerin ancak 30 hektara kadar arazi edinebilmelerine imkân tanınıyor, fazlası için Bakanlar Kurulu kararı aranıyordu.
1984 yılında ANAP iktidarı tarafından
çıkarılan;
3029 sayılı yasa ile Tapu Kanunu 35 ve Köy Kanunu 87'nci
maddesine birer fıkra eklenerek getirilen yabancı gerçek kişi, şirket ve
cemiyetlerin karşılıklılık dahi aranmadan mal edinmelerine imkân tanıyan yasal
düzenleme, Anayasa Mahkemesi tarafından 13 Haziran 1985 tarih ve E. 1984/14, K.
1985/7 sayılı kararla iptal edilmiştir.
Kararın gerekçesini ise, hiçbir düşünce ve mülahazanın Türk milli
menfaatlerinin, Türk varlığının devleti ve milletiyle bölünmezliği esasının
karşısında korunma göremeyeceği ve Türkiye'nin dünya milletler ailesinin
şerefli bir üyesi olduğu ilkelerinin yer aldığı
Anayasamızın başlangıç kısmına aykırılık oluşturmuştur.
Bilahare, 22 Nisan 1986 tarih ve 3278 sayılı kanunla yine Tapu Kanunu 35'inci madde ve Köy Kanunu 87'nci maddelere birer fıkra eklenmiş, Anayasa Mahkemesi 9 Ekim 1986 tarih ve 1986/18 E., 1986/24 K. sayılı kararı ile mezkur fıkraları Anayasaya aykırı bulduğundan yine iptal etmiştir.
Bu konu uzunca bir süre ülke gündeminden kalkmıştır. Ta ki, AKP iktidarının
çıkardığı 4916 sayılı yasaya kadar.
19 Temmuz 2003 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe
giren 4916 sayılı Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığı'nın Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunla, Tapu Kanunu'nun 35'inci maddesi yeniden düzenlenmiş, 36'ncı maddesi
ile Köy Kanunu 87'nci madde yürürlükten kaldırılmıştır.
Böylece yabancıların şehir alanları dışında, köylere kadar
girmelerine temel hazırlanmak istenmiş ve mezkûr kanunun 19'uncu maddesi Tapu
Kanunu 35'inci maddeyi yeniden düzenlemiştir.
35'inci maddenin yeni düzenlemesi Anayasa Mahkemesi tarafından;
14 Mart 2005 tarih ve E. 2003/70, K. 2005/14 sayılı kararla. "ülke bütünlüğü, güvenliği, coğrafi özellikleri, stratejik
konumu ve öncelikleri gözetilerek, yabancıların alacağı taşınmazın yeri, arazi,
arsa veya bina olmasının getireceği farklılıklar ile satın almanın amacı,
koşulları ve devirde uygulanacak usul ve esaslar gibi hususların yasada
belirtilmesi gerekir.
Bunların yasada
düzenlenmemiş olması, ülke bütünlüğü ve egemenliği ile doğrudan ilgili olduğunda
duraksama bulunmayan yabancıların taşınmaz edinimi konusunda yetki devrine yol
açacağı gibi yasaların açık, anlaşılabilir ve sınırları belirli kurallar
içermesi gereğinin hukuk güvenliğinin gerçekleşmesi için önkoşul kabul edildiği
hukuk devleti anlayışına aykırı düşer."
Gerekçesi de zikredilerek, Anayasa 2, 7 ve 16'ncı maddelere
aykırı bulunduğundan iptal edilmiştir.
Bunun üzerine AK Parti iktidarı tarafından 29 Aralık 2005 tarih
ve 5444 sayılı kanunla Tapu Kanunu 35'inci maddeyi bir kez daha düzenlenmiştir.
İşin enteresan olan tarafı, bu kanunun 26 Temmuz 2005 tarihinden
itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girmesidir.
Hiçbir kamu menfaati söz konusu olmadığı halde, geçerliği geriye
yürütülen istisnai kanunlardan biridir.
Günümüzde geldiğimiz nokta ise son derece vahimdir. Maalesef 2644 sayılı Tapu
Kanunu'nun mayıs ayında yürürlüğe giren 6302 sayılı kanun ile değişik 35'inci
maddesi uyarınca, yabancı
uyruklu gerçek kişilerin ülkemizde taşınmaz edinmesinde karşılıklılık aranması
uygulaması terk edilmiştir.
Buna bir de ülkemizde mülteci olarak veya şu ya da bu şekilde
bulunanların doğan çocuklarının doğumla TC vatandaşı olmalarını ekleyecek
olursak, bu hal Türk milletinin bekası açısından son derece düşündürücüdür.
Buna teşne olanlara, zamanı gelince hukuk hesabını
soracaktır.
Sonuç olarak hatırlatmak isteriz ki, topraklarımızı
satmayın. Zira:
Bu ıssız, gölgesiz
yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir.
Kalın selametle. 11.08.2022
İsmail Müftüoğlu, Adalet eski Bakanı
Perşembe 11 Ağustos 2022 8:33
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP