ÜÇ
YILDIR DİRENEN BOĞAZİÇİLİLER VE NAZIM
Boğaziçi
Üniversitesi’nin başına gelenleri biliyorsunuz, kayyum rektör atandı, ama ilk
atanan rektör, yapılan yanlışa kendi de tahammül etmedi ve razı olmadı, yerine
bir başkası atandı, o günden beri, üniversite darbe üstüne darbe alıyor, amaç, Türkiye’nin
en iyi eğitim kurumlarından birini de, her gün daha gerileyen öteki eğitim
kurumlarına benzetmek.
*ÖZERK,
ÖZGÜR, DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE İSTİYORUZ.!*
Son gelen kayyum,
geldiği günden beri beğenmediği öğretim üyelerini bir şekilde gönderiyor ama
buna rağmen, hala direnen akademisyenler var.
Dün Cem Say, fotoğraflarını
X’te paylaşmış, eylem üçüncü yılına ulaşmış ve 7 akademisyen- yaşlarına bakınca
profesör olduklarını tahmin edilebilir- öğlen tatilinde yine direniş eylemi
yapmışlar; ellerinde de şöyle pankartlar var:
*3 YILDIR YILMADIK.!* *KABUL
ETMİYORUZ.!”*
*ÖZERK, ÖZGÜR, DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE.!*
AKADEMİSYENLERİ
KUTLUYORUZ
İyi bir eğitim
kurumunu korumak için, kendi ikballerini tehlikeye atıyorlar.
Eğer Boğaziçi’nin
akademisyenleri, ikballerini tehlikeye atacaklarına, emir-komuta altına
girselerdi, dün gazetelerde gördüğümüz başka bir rektör gibi, yüzme havuzlu
villada oturabilirlerdi. Ya da geçtiğimiz
aylarda bir başka üniversitede gördük, bir üniversite yöneticisi tüm
akrabalarını kendi üniversitesine tayin etmişti, bunu da yapabilirlerdi.
Daha ilgincine de
rastladık, başka bir üniversite, alacağı akademisyen için ilan vermiş, tanım
yaparken, adamın adını da yazmıştı, Boğaziçi’nin akademisyenleri de almak
istedikleri eş, dost, ahbap çavuş her kimse adını da yazarak, üniversitelerinde
işe başlatabilirlerdi. Ama onlar bunların hepsini ellerinin tersiyle itiyorlar
ve ikballerini de tehlikeye atarak, üç yıldır direnmeye devam ediyorlar.
ŞAPKA
ÇIKARILACAK HAREKET.
Ama ne yazık ki,
önümüzdeki aylarda, bugün ikbal düşünmeyen bu akademisyenlerin de görevlerinden
tek tek alındıklarını göreceğiz. Bu iktidarın teorisyenlerinin ‘Yaşayan ölüye
çevirmek’ diye telaffuz ettiği büyük tasfiye, sonunda onları da bulacak, tıpkı,
binlerce başka akademisyen, gazeteci, memur, işçi, diplomat, asker, bürokrat ve
her kesimden insana yapıldığı gibi.
Dün aynı zamanda
Nazım Hikmet’in de 122’nci doğum günü kutlanıyordu. Büyük şairin,
Boğaziçi’ndeki direnişin fotoğrafına bakınca hemen akla gelen öyle bir şiiri
var ki, günümüzü tam anlamıyla anlatıyor.
Usta şair, baskı
karşısında geri adım atan, şahsi çıkarlar için ödünler veren, bir üniversitenin
değersizleştirilmesini onaylayan, koltuğu kapınca eşine dostuna iş açanları ta
o zamanlardan görmüş ve şöyle yazmıştı:
KABAHAT
SENİN KARDEŞİM
*Ve bu
dünyada, bu zulüm senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer,
Ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin* demeğe de dilim varmıyor ama
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim.!*
SELAM OLSUN.! Hem büyük şair Nazım’a;
Hem de Boğaziçi’nin onurlu akademisyenlerine
selam olsun.!
Doğan
Satmış
#ÖkkeşBölükbaşı, #medyagunebakis.com, #Toplumsalmuhalefet,