Karşıt güçlerin birbirine doğrudan saldırmak yerine üçüncü bir tarafın vasıtasıyla mücadele ettiği bir savaş türüdür.
Burada kullanılan, bir devlet, paralı asker şirketleri veya terör örgütü olabilir.
Vekalet savaşlarında bu devlet ve örgütleri kendi amaçları için kullananlar bilmelidir ki o örgüt ve devletlerinde kendilerine göre bir programları/amaçları vardır.
Bumerang gibi kendini kullananlara dönebilir.
1980li yıllarda o zamanki SSCB( Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği), Afganistan işgaline karşı ABD ve batı EL-Kaide ve Taliban örgütlerini kurmuş-desteklemiş yıllarca bu radika islami örgütler üzerinden Afganistan'da bir vekalet savaşı yürütmüştür.
Ama yıllar sonra ABD, El-Kaidenin yaptığı 11 Eylül saldırıları ile tarihinin en büyük terör eylemine maruz kalmıştır.
Sovyetler, Afganistan'dan çekildikten sonra, Afganistan'da iktidarı ele geçiren Taliban daha sonra radikal islam bir terör örgütü olarak kabul edilmiş bu süreçte yıllarca ABD askerleri ve işbirlikçileri ile savaşmış, ABD silahlarını da bırakarak Afganistanı terk etmek zorunda kalmıştır.
Aynı şekilde İŞİD, ABD ve batı tarafında kurulmuş, kollanmış ve kullanılmış daha sonra kontrolden çıkınca terör örgütü denilerek imha edilmeye çalışılmıştır.
ABD, İŞİD yok edilirken de PKK'nın Suriye kolu PYD'yi desteklemiş ve kullanmaktadır.
Yarın ne olacağını kimse bilmiyor, ABD nin PYDyi terk edip ,terör örgütü listesine almayacağının garantisi yok.
Türkiye'nin Suriye'de kullandığı Öso, El-Nusra vb. örgütlerin yarın Türkiye'nin başına ne sorunlar açacağını bilmiyoruz.
Suriye 1980 sonrası PKK'yı destekleyip kollamış, Türkiye'ye karşı kullanmış ama bu gün PKK'nın Suriye kolu PYD, ABD güdümünde Suriye'nin üçte birini ele geçirmiş, Suriye devleti-Esad tarafından terör örgütü olarak adlandırılmaktadır.
Ne demiştik, vekalet savaşlarında kullanılan örgüt ve devletlerin de kendilerine göre amaçları vardır , gün gelir bumerang gibi kendini kullananlara dönebilir.
Bunun yaşanmış bir örneği;
Yıl 1981, 12 Eylül askeri darbesi sonrası PKK/Apo bir grup arkadaşı ile beraber Suriye'de Beka vadisine geçmiş gerilla kampı kurmuş, askeri eğitim vermektedir.
Türkiye'de operasyonlar sürmekte sol örgütlerin yönetim kadroları ve üyeleri tutuklanmaktadır.
O zamanki Devrimci Yol örgütü faşizme karşı mücadele etmek istemekte ama elinde eğitilmiş savaşçı yok.
Avrupa'dan bir gurup Devrimci Yol yöneticisi Suriye'ye Beka vadisine gider. Apo ile görüşür, Apo bazı şartlar karşılığı Devrimci Yolun Bekada kamp kurmasına yardımcı olma sözü verir ve kamp alanı hazırlanır.
Avrupa'dan ve Türkiye'den bazı Dev-Yol militanları Beka vadisine geçerler.
Hemen Muhaberat (Suriye İstihbarat Teşkilatı) gelir , yapılan toplantıda, herkesin pasaportlarını, kimliklerini ,kullandıkları kod adlarını ister.
Kendilerinin bilgileri dışında Türkiye'ye karşı da olsa eylem yapmayacaklarını, her hareketlerini, her yeni geleni ve Türkiye'ye eylem yapmaya gidecekler konusunda kendilerine bilgi verilmesi gerektiğini söylerler.
Bunları duyan Devrimci Yol yönetici ve militanları şok olur. Kendi aralarında tartışırlar. "Biz faşizme karşı mücadele için geldik, muhaberata hizmet için değil" diyerek kampı dağıtma kararına varırlar.
Bu karar, daha sonra Devrimci Yol içinde büyük tartışma ve ayrışmalara neden olur. ama bu konumuz değil.
Hemen Apo'ye giderler, durumu anlatırlar. Apo bizde aynı şartlarla burada kamp kurduk deyince Devrimci Yol kamp yöneticileri "Apo bunlar bizi kullanacaklar, sizi de kullanıyorlar" diye çıkışır.
Apo sakince "Evet ama bende onları kullanıyorum" der.
Esad o zaman kullanıp beslediği PKK/Apo'nun Suriye kolu PYD ile savaşıyor. Ülkesinin yarısı ABD destekli PYD 'nin elinde.
Vekalet savaşları, cebinde akrep taşımak gibidir.
Putin ne demişti? "Cebinde akrep taşıyan sonucuna katlanır.