Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
ESKİ KOCAM(IZ) FİLM YAZISI / ELEŞTİRİSİ
Alman.! sinemasından bir harika
film.. Önümüzdeki Cuma vizyona girecek güya Alman
ama aslında hemen her şeyiyle Amerikan (dili, kurgusu, mekânı vs.) olan, Eski
Kocam(ız) filmi, tek kelimeyle harika bir komedi yapıtı olmuş.
Geçen yıl (2017) çekilen ve henüz gösterime girecek olan filmde, yaşayan en büyük üç aktörümüzün ortancası(!), medar-ı iftiharımız Haluk Bilginer, hem de başrol erkek oyuncusu olarak arz-ı endam etmekte..
Ünlü oyuncumuz filmin orijinal ismi; 'Forget about Nick' deki, Nick'in ta kendisi oluyor ve fevkaladenin fevkinde (Bülent Ersoy'un kulakları çınlasın!) bir performans icra ediyor. Eski Kocam(ız), 76 yaşındaki usta Alman yönetmen Margarethe von Trotta'nın son filmi..
Yönetmenliğe 1975 yılında kendisi de yönetmen olan kocası Volker Schlöndorff ile ortaklaşa çektiği ilk filmi "Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru" filmiyle başlamış ve günümüze değin geçen uzun yıllar içerisinde; aralarında Christa Klages'in ikinci Uyanışı (1978), Kurşun Yıllar (1981), Marianne ile Juliane(1981), Tam bir Çılgınlık (1983) Bekleyiş (1984), Rosa Lüksemburg (1986), L'africana (1990), Uzun Sessizlik (1993), Güller Sokağı (2003), Vision (2009) ve Hannah Arendt (2012)'in başı çektiği kendi ülkesinde olduğu kadar tüm dünya'da da çok takdir gören, ödüller kazanan bir çok filme imza atmıştır..
Ancak enteresan olan şey şudur ki,
tüm bu saydığım filmlerin hemen hepsi de dram türünde yapıtlardır.. 1999
yılında çektiği romantik ve de güya komedi türündeki "50
Farklı Erkekle öpüşmek/Mit fünfzig küssen Männer anders"
filmini saymazsak tam 43 yıl süren çok uzun kariyeri boyunca çekmiş olduğu gerçek anlamda ki ilk komedi filmi Eski Kocamız'dır desek yanlış demiş olmayız... Ve buna rağmen ortaya çok başarılı bir iş koymuş olması da takdire şayan.!
Eski
Kocam(ız)ın kadın başrollerinde ise; Norveç'li aktris Ingrid Bolsø Berdal
ile ünü Alman sınırlarını aşmış Katja Riemann bulunuyor. Bilhassa Katja Riemann
(Maria) bu filmdeki performansı ile, en iyi kadın oscarının son sahibi Frances
McDormand'ın, üç billboard Ebbing çıkışı-Missouri yapıtında ki şölensel
oyunculuğunun tadını bıraktı dimağımda.! Tabii ki onun bir tık altında ama film
boyu çokça benzer mimik ve davranışlar sergilemiş olmasından ötürü bu tespit
kıyaslamasında bulundum..
Eminim sizlerde izlediğinizde bu iki karakterin benzerliklerini fark edeceksiniz. Diğer aktris Ingrid Bolsø Berdal'ın (Jade) ise filmde ki rolü herkesten fazla.. hatta aslına bakarsanız sadece iki kez başrol daha çokta yardımcı kadın rollerinde yeraldığı Önceki filmlerine nispeten en çok rolünün bulunduğu bu film olmuş diyebiliriz..Başka bir deyişle burada tırmanışının zirve rolünü oynamış ve Katja kadar olmasa da hakkıyla üstesinden gelmiş.
Eski bir
model olan Jade, dünyanın en acımasız kapitalizminin yaşandığı Newyork
kentinde, iş hayatındaki kariyerine sıkı sıkıya bağlı ve onu daima ilerletme
peşinde olan hırslı, kararlı çalışkan bir iş kadınıyken.! özel hayatında ise
tam tersi şekilde çokca zaafları olan, yeni boşandığı kocası Nick'e hala
deliler gibi aşık, onun yolunu gözleyen, yani kendisine geri dönmesini
çaresizce bekleyen kırılgan çift karakterli bir kadındır..
Zaten
sevdiği adamdan yeni boşanmış olmanın sancılı süreçlerini yaşarken birde
üstüne, ayrıldığı kocasının kendisine bıraktığı evine, kendisinden önceki
karısı Maria'nın bir gün çıkagelip yerleşmesiyle hayatı darmadağın olur..
çünkü Nick
evi iki eski karısı arasında paylaştırmıştır ve artık evin diğer sakini
Maria'dır.. zaten hikaye de aslında tamda bu noktada başlar..
İki eski
halef-selef evin içinde başta dekorasyon konusu olmak üzere hemen her konuda
çatışmaya başlarlar!. zaten Jade'in işleri pek iyi gitmemektedir, evinde
olmasını hiç istemediği bir ortak vardır.. Daha da kötüsü eski kocasını çaresizce
özlemekte ve geri istemektedir.
Maria ise
çoktan ununu eleyip ipe asmıştır.. yani yaşının verdiği tecrübeyle kocasının
kızıyla beraber kendisini terk ettiği uzun ve acılı yılların tahribatını çoktan
onarmış, hatta öyle ki eski kocasıyla halen çok yakın arkadaş, sırdaş
kalabilmiştir..
Jade, gibi
eski aşkını beklemek bir yana onunla dost kalmanın, sohbetler etmenin keyfini
kafi görür.. çünkü esas derdi Jade iledir.. öyle ya, kocası kendisini yıllar
önce onun yüzünden terk etmiştir..
Ancak yine de olgun ve merhametli bir karaktere sahip olduğundan tatlı/sert şekilde sürdürür Halef'iyle olan tüm hesaplaşmasını, çekişmesini.
Haluk
Bilginer'e yani Nick'e dönecek olursak, kendisi filmde zengin, ilerlemiş yaşına
rağmen yıllanmış şarap gibi hala cazibeli, ve çapkın bir adamdır..
Zaten ikinci
karısı Jade'i de çok genç ve seksi bir süper model için terk etmiştir. Evet,
sanırım bundan sonrasını sinemaseverlerin beğenisine bırakıp, hikâyenin bende
bıraktığı etkilerini anlatmaya çalışayım.
Şöyle ki;
batı toplumlarında bilhassa da Amerika'da hayatlar, işler güçler ve kadın erkek
ilişkileri gelenekselliğin azlığı ve de Dünyevi hayatın zevklerinin fazlaca
önemsenmesi itibarıyla aslında çok daha zor süreçlerden, evrelerden geçerek
ilerliyor..
Bu yüzden de
insanlar bencil ve duyarsız bireyler haline geliyor.. boşanmalar ve terk
edişler sıklaştığından Aile kurumlarının temelleri oluşturulamıyor.. Kapitalist
dünyanın zorluklarını daha çok yalnız kalan kadınlar yaşıyor ve ayakta
kalabilmek içinde çok yük sırtlanmaları gerekiyor. tabi bu durumda doğal olarak
kadınları mutsuzluğa ve çokça zamanlarda çaresizliğe sevk ediyor.. Zaten son
yıllarda kadınların çaresizliklerine dair Amerika'da onlarca film ve dizi
çekilmesi bundandır.
İşte bu
filmde bu akımın en son ama en çarpıcı örneği olarak karşımıza çıkıyor, fakat
hikayenin içine komedi öğeleri o kadar sık ve o kadar harika bir sıralama ile
yerleştirilmiş ki, iki kadının çekişmelerini izlerken karakterlerin aslında var
olan hüzünlerini görmeye fırsatınız olmuyor.. çünkü o sırada kendinizi
çekişmenin tatlılığına kaptırıyor ve ardı sıra gelen esprileri yakalamaya
çalışıyorsunuz..
Sırf bu sebeplerden ötürü bile izlenmeye değer bir yapıt ki, tabi bu benim şahsi görüşüm ve sizlere naçizane tavsiyemdir. Bu arada filmin bir sahnesinde geçen ve Maria'nın yetişkin kızının annesine söylediği; "Edebiyatta intikam en az aşk kadar sık işlenir" özlü sözünü sizler için not etmeden geçemedim.!
Son olarak bu film, aktörümüz Haluk Bilginer'in kısa ama bir o kadar harika performansını izlemek için bile gitmeye değer ki ben zaten sizlere daha fazlasını bulacağınızı da garanti ediyorum.. İyi seyirler. Sevgiyle kalın.
Berkant Cengiz
Yazar, Sinema Eleştirmeni:
#ÖkkeşBölükbaşı, #medyagunebakis.com, #Toplumsalmuhalefet,
#Berkant, @Berkant, #Cengiz, @Cengiz, #Haluk,
@Haluk, #Bilginer, @Bilginer, #Katja,
@Katja, #jade, @jade, #Riemann, @Riemann, #Ingrid, @Ingrid, #Bolsø, @Bolsø, #Berdal,
@Berdal,
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP