Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
ÖLDÜRME ARZUSU
Merhaba, Bugün sizlere yeni bir Amerikan yapımı olan
"Öldürme Arzusu / Death Wish" adlı filmden izlenimleri aktaracağım.
1972 doğumlu Amerikalı oyuncu, senarist ve yönetmen Eli Roth'un çektiği bu son
filminin başrolünde dünyaca ünlü aktör Bruce Willis yer alıyor..
YUMUŞATILMIŞ
DAHA AZ TRAJİK HALE GETİRİLMİŞ
Kalabalık bir senaryo ekibinin kaleme aldığı film;
Amerikan sinemasının intikam temalı gerilim/aksiyon filmlerinin en son örneği
olarak karşımıza çıkıyor!.. 1972 yılında yazar Brian Garfield'ın "Death
Wish" romanından aynı isimle 1974 yılında sinemaya uyarlanan ve başrolünde
dönemin ünlü aktörü Charles Bronson'ın oynadığı "Death Wish" filminin
yeniden çevrimi, günümüz uyarlaması olarak yine aynı adla çekilmiş.
Ancak ilk filmde kahramanın karısına ve kızına tecavüz
de edilmiş olması durumu bu yeni uyarlamada sadece kızına yönelik taciz
eylemiyle nispeten yumuşatılmış yani daha az trajik hale getirilmiş.
AMERİKAN
SEYİRCİLERİ VE HOLLYWOOD
Bu önemli farkı belirtmeden geçemedim. Filmin
yönetmeni, Eli Roth'un; daha önce çekmiş olduğu diğer filmleri ise; Soysuzlar
Çetesi (Cabin Fever), Yanlış kapı (Knock Knock), Yeşil Cehennem (Green Inferno)
ve Otel (Hostel) serileri filmleridir. Genelde korku ya da gerilim filmi olan
bu yapıtlar, Amerikan seyircileri ve Hollywood çevrelerince beğeni kazanmış ve
hatırı sayılır gişeler yapmıştır.. ve daha önce de belirttiğim gibi
yönetmenimiz, pekte popüler olamadığı bir oyunculuk geçmişine karşın senaryo
yazarlığı ve yönetmenlik kariyerlerinde daha fazla yol alabilmiştir.
FİLME DÖNECEK OLURSAK
çok başarılı bir travma cerrahı olan doktor Paul
Kersey'in; günleri çalıştığı hastanede ki stresli hayat kurtarma ameliyatları
ile karısı ve kızının bulunduğu mutlu, huzurlu aile yaşamı arasında sürüp
gitmektedir. Taa ki.!. o trajik geceye kadar.. Paul, o gece gelen bir telefon
ile hastaneye dönmek zorunda kalır..
Karısı, kızlarının koleji/üniversiteyi kazanmasını
birlikte kutladıkları yemekten eve döndüklerinde bir grup deneyimsiz hırsızın
evlerine başta soygun amaçlı girip aile fertleriyle karşılaşmalarından itibaren
gelişen olaylar neticesinde cinayet ve yaralama ile son bulan eylemleri ve ölen
karısıyla ağır yaralanan kızının Paul'ün çalıştığı hastaneye getirilmelerinden
itibaren start alıyor desek pekte yanlış demiş olmayız..
Hemen ardından da peşi sıra gelen her yeni bilgi ve
gelişmeler doktorumuzun içinde büyüyen intikam ve kendi adaletini sağlama
duygularını depreştirir ve onu geri dönüşü olmayan bir yola sürükler.
IŞIK
HIZI İLE FENOMEN OLMAK
Klasik olarak hemen her Amerikan aksiyon filminde
olduğu gibi intikam merkezli/temalı senaryolarında ; haklı davasını birbiriyle
bağlantılı pek çok gelişmenin neticesi ardından kendi kahramanını
yaratıp yine kahramanca final yapması durumu bu filmde de baskın
olarak karşımıza çıkıyor.. mesleği ve felsefesi hayat kurtarmak olan bir
cerrahın yaşadığı şehirde ki suçlulara karşı (Chicago) kendi hayatını
riske edip tek başına mücadele etmeyi göze alması ve yaptığı ilk eylemin
tesadüfen bir kadının cep telefonu ile çekilmesiyle esrarengiz bir halk
kahramanına dönüşmesi sürecinin, sanal ya da gerçek tüm kahramanlara düşkün
Amerikan halkının gözünde ışık hızı ile bir fenomen olmasına vesile oluyor..
FİLMİN
İZLENİRLİĞİNİN ARTMASI
Hemen her gün onun hakkında haberler, programlar
yapılıyor ve koca şehirde bir anda herkes ondan bahsetmeye başlıyor.! Haa
tabii ki ona birde ad takıyorlar. Azrail.!.. Tabi bu durum kariyeri boyunca
suçlu, suçsuz her acil hastanın hayatını kurtarmaya kendini adamış bir
doktorun her ne kadar çok haklı sebepleri olsa bile gözünü kırpmadan insanları
öldüren acımasız bir intikam meleğine dönüşmesi çelişkisi seyirciyi bu sıra
dışı durum hakkında sorgulama yapmaya sevk ediyor.
Bu abartılı ikilemleri Hollywood yapımlarında pek çok
kez görmemize karşın bu filmde Bruce Willis'in abartısız ancak oldukça başarılı
oyunculuğu; filmin izlenirliğinin artmasına ve durumu dengelemesine yol açıyor.
Kahramanımızın aslında ailesinin başına gelenlerden ötürü onları koruyamaması
vicdanı ile kendini suçlaması, duyduğu derin üzüntü ve öfkeyle, polisin
suçluları bulma konusunda yavaş kalması onu çaresizce bu maceranın içine doğru
sürüklüyor.
BRUCE
WİLLİS TIPKI BİR DEDEKTİF GİBİ
oysa ki olay gecesi kendisi evde bile olmadığından
zaten hiç bir şey yapamazdı., ama orada olsun olmasın bir erkek eğer ailesinin
başına trajik bir şey gelirse daima kendisini suçlar. bu durumdan mütevellit o
andan itibaren yapması gereken ve kendince haklı gördüğü her şeyi yapmaya
kalkar..
İşte bunu da aktör Bruce Willis (Paul) filmde ki
performansı ile izleyiciye fazlası ile yansıtıyor. Karakter olarak müthiş
derece de dikkatli ve çok keskin zekalı bir insan olan Paul, tıpkı bir dedektif
gibi ve birazcık ta şansının yardımıyla macerasında bir hayli yol alıyor ve bir
türlü yakayı ele vermiyor. Hatta öyle ki ailesinin davasını takip etmekle
görevli polis teşkilatında ki dedektiflerin söz konusu takip sürecinde hep bir
adım önlerinde gidiyor film boyu.!..
POPÜLER
OLAN PEK ÇOK YILDIZ
Bu arada, filmde yardımcı erkek oyuncu ve Paul'ün
vasıfsız kardeşi rolüyle karşımıza çıkan ve benimde beğendiğim yardımcı
oyuncular arasında yer alan aktör Vincent D'Onofrio hikaye'ye verdiği destek
ile filme lezzet katmış.
Paul'ün kızı rolünde ki genç aktris Camila Morrone
(Jordan) de güzelliği ve kayda değer performansı ile filme renk katmış. bu
kızın yeni kuşak Amerikan aktrisleri arasında önemli bir yer kaplayacağını ve
gelecekte en popüler Hollywood yıldızlarından biri olacağını bende fark
ettirmiş olduğu ışığı itibarıyla şimdiden öngörebiliyorum..
bu tür tahminlerde oldukça iyiyimdir çünkü şuan
halihazırda popüler olan pek çok yıldızı kariyerlerinin başlarında fark edip
bugünlere geleceğini doğru şekilde tespit edebilmiştim.!
ABARTISIZ
BİR AKSİYON FİLMİ
Son olarak yeniden çevrim bir film olmasına karşın
vasatın üzerinde yani gayet iyi bir yapıt olmuş.. öyle ki kendisini başından
sonuna dek hiç sıkılmadan seyrettiriyor.. Oyunculuklar bir aksiyon filmi
olmasına rağmen abartısız ve yerli yerinde.
Filmin ana fikrini; yani "büyük şehirlerde
başımıza her an kötü bir şeyler gelebileceğini ve kötü insanlarında genel de en
kalabalık yerlerde olduğundan mütevellit metropoller 'de yaşayan insanların her
zaman kırsal ya da kalabalık olmayan yerlerde yaşayan insanlara nazaran daha
dikkatli olmaları gerektiğini" göstermesi açısından, filme mekân
olarak Amerika'nın suç oranı en yüksek şehri Chicago'da çekilmiş olması
gerçekten de çok isabetli bir seçim olmuş.
Eğer gerilim/aksiyon türünde çekilmiş filmlere
düşkünseniz size gönül rahatlığıyla izlemenizi tavsiye edeceğim bu filmi
kaçırmayın derim!.. benden bu seferlikte bu kadar.. Sevgiyle kalın hepiniz.
Berkant Cengiz
Yazar, Sinema Eleştirmeni:
#ÖkkeşBölükbaşı, #medyagunebakis.com, #Toplumsalmuhalefet,
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP