BİR PROFESÖRÜN SAĞLIK İSYANI
Sağlık Bakanı değişti, bu değişikliğin ardında, eminim sağlıkta yaşanan son
sıkıntılar da var.
Türkiye'de
düzgün ve tarafsız bir medya düzeni kalmadığı için, yaşananları pek aktaran
olmuyor, iktidara yakın medya organları, en ufak olumsuzluğun yansıtılmasını
engelliyorlar, muhalif medya organları ise, habere para harcamanın zorluğunun
da etkisiyle, her akşam üç kişiyi toplayıp, saatlerce kısır siyasi
tartışmalarla gün geçiriyorlar; bir politikacı yanındakine ters baktı diye
saatlerce konuşuluyor, maksat laf olsun torba dolsun.
Oysa, Sağlık
Bakanı'nın neden değiştiğini, sağlıkta neler yaşandığını, neden vatandaşın
memnun olmadığını, iktidarın sadece bu yüzden bile oy kaybetmiş olabileceğini
masaya yatırsalar, konuşacak çok kişi var ama nerede.?
Geçenlerde bir
üniversite profesörü doktor tanıdığımda metroda karşılaştık, ayak üstü 8-10
dakika içinde, şunları anlattı:
Sağlık konusu
Türkiye'de en büyük sorunlardan biri haline geldi.
Vatandaş
devletin sağlık sistemlerinden yararlanamıyor, zaten yararlanmasın diye
mekanizmalar geliştirildi.
ÖZEL HASTANELER BİRER TEKEL OLDU
2 milyonun
üzerinde, evet tam 2 milyon kişiden fazla insan, büyük paralar ödeyip özel
sağlık sigortasını bu yüzden yaptırıyor.
Vatandaş özel
hastanelere yönelsin, özel hastaneler palazlansın diye iktidar her türlü
yolu deniyor.
Özel
hastaneler birer tekel oldu birkaç marka büyüdükçe büyüyor.
Parası
olmayanın düzgün sağlık hizmeti almasının yolu kapandı, cüzdanın boşsa özel
hastaneler dönüp bakmıyor bile.
Özel
hastaneler ve sigorta şirketleri bu işin en büyük kazançlısı halinde.
Özel
hastanelerde sigortalı veya sigortasız hizmet alan her vatandaşın soyulup
soğana çevrilmesine çalışılıyor.
Özel
hastaneler faturayı şişirmek için olmayacak işleri vatandaşa yaptırıyorlar.
TEKNOLOJİLERİ ESKİDİ 10 YILLIK CİHAZLAR KULLANILIYOR
Özel
hastaneler, gelişmelere uygun olarak artık tıbbi cihazlarını, teçhizatlarını
yenilemiyorlar, teknolojileri eskidi.
Genel olarak
özel hastanelerde 10 yıllık eski cihazlar kullanılıyor.
Sevgili
profesörün, tıp eğitimi konusunda da endişeleri var, ona göre tıp eğitimi artık
eskisi gibi değil ne iyi eğitim veriliyor ne iyi akademisyenler yetişsin diye
bir çaba var.
Tüm bunları
kişisel bazı izlenimlerimi de ekleyeyim.
Devlet
hastanelerindeki randevu sistemi hala düzelmiş değil, 20 yıl önce mecburen
gittiğim bir SSK hastanesi sahnesi nasılsa, şimdi de devlet hastaneleri öyle. Doktorların
hasta muayene etmeleri için artık neredeyse saniyelik süreler tanınacak hale
geldi.
Şehir hastaneleri
fiyaskosu tam gaz devam ediyor, randevu almak bir dert, gitmek bir dert. Ama şehir
hastanelerinin içindeki dükkanlar, alışveriş merkezleri, iktidar
yandaşlarının en büyük kazanç alanları oldu.
Doktor
dövenlere ceza vermeyip, dövenlere elinize sağlık diye diye sistemi öyle bir
hale getirdiler ki hiçbir tıp mezunu artık, kadın doğum, kalp-damar cerrahi,
sinir hastalıkları, nöroşirurji gibi çok zahmetli alanlarda uzman olmak
istemiyor.
Tıp mezunları
bu zor dalların yerine, çok fazla emek gerektirmeyen estetik, deri hastalıkları
benzeri alanlarda uzmanlaşmaya çalışıyor,
Bu yüzden
gelecekte, kalp ameliyatları, beyin ameliyatları yapan doktor bulunması
zorlaşacak.
Sağlık turizmi
gelişiyor ama bu konuda da ahbap-çavuş ilişkileri işliyor, yandaşlar
kollanıyor, aleyhte haberler çıkmıyor, Türkiye'de yaşanan rezaletleri,
ölen veya hastalanan insanların hikayelerini ancak İngiliz basınında
görebiliyoruz.
Deveye
demişler boynun eğri.? Nerem doğru ki.! Demiş.
Doğan
Satmış, 2 Tem.2024, İstanbul
#ÖkkeşBölükbaşı, #medyagunebakis.com, #Toplumsalmuhalefet,