Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
İBB’NİN
SGK’YA TEK KURUŞ BORCU YOK
İMAMOĞLU’NDAN
ÇALIŞMA BAKANI IŞIKHAN’A ZOR SORU:
HANGİ
ŞİRKETLERİN BORCUNU VATANDAŞTAN SAKLIYORSUNUZ?
BELGELİ İSPATLI
AÇIKLAMA:
CUMHURBAŞKANI
SEÇİM ZAMANI 24 AK PARTİLİ BELEDİYEYE
45’ER
MİLYON LİRA YARDIM YOLLAMIŞ.!
SADECE
MHP’Lİ SİLİVRİ BELEDİYESİ’NE GÖNDERMEMİŞ.!
İMAMOĞLU’NDAN
İSRAİL DIŞİŞLERİ BAKANI KATZ SORUSUNA YANIT:
BENİ TEBRİK ETMEYE
BİLE GELMEMİŞ BİR ÜLKENİN DIŞ MİSYONU
BENİ BÖYLE BİR
KONUDA NİYE EKLEDİ; DÜŞÜNMEDEN EDEMİYORUM!
TBB
ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP’li belediyeler üzerinden gündeme getirilen
SGK borçlarıyla ilgili kamuoyunu ve basını bilgilendirdi.
BAKAN
BEYİN KARNESİ İŞTE BU KADAR BOZUKTUR.
Kendi
başarısızlığınızın faturasını belediyelere kesmeye çalışmayın.
İBB’nin SGK’ya tek
kuruş borcu olmadığını açıklayan İmamoğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Vedat Işıkhan’a, “22 yıldır yönettikleri SGK’nın açığını 3 kat artırdılar.
Yasal olarak mecbur oldukları halde 2016 yılından
beri SGK’ya borcu olan şirketleri açıklamıyorlar. Hangi şirketlerin borcunu
vatandaştan saklıyorsunuz? Kamu kuruluşu belediyeleri her gün
açıklıyorsunuz da neden borçlu şirketleri açıklamaktan imtina ediyorsunuz?
Nedir bu korku? Bakan beyin karnesi işte bu kadar bozuktur. Siz önce kötü
yönetiminizle batırdığınız SGK’yı düze çıkarın sayın Bakan. Kendi başarısızlığınızın faturasını belediyelere kesmeye
çalışmayın. Bu kadar büyük batığın sahibi iken, nasıl oluyorsa her gün
ekranlara çıkıp rahat rahat konuşuyorlar, vallahi aklım almıyor. Normalde
utanılması gereken bir durum da bile halkın belediyelerini suçluyorlar”
sözleriyle tepki gösterdi.
TRAJİKOMİK
İŞLER. GÜLDÜĞÜME BAKMAYIN,
Cumhurbaşkanlığı
kanalıyla AK Partili 24 ilçe belediyesine 45’er milyon TL’lik seçim yardımı
yapıldığını belgeleriyle paylaşan İmamoğlu, “İstanbul’daki
AK Partili tüm belediyelere seçimde harcanmak üzere aynı tarihlerde 45 milyon
lira hibe gönderilmiş. Bir tek Silivri Belediyesi hariç. Biliyorsunuz
orda MHP vardı. Ortaklarına göndermemişler. Trajikomik. Güldüğüme bakmayın,
içim acıyor. 24 ilçe belediyesine seçim için 1 milyar 80 milyon lira para
göndermiş Cumhurbaşkanlığı. Bir o kadar da İBB başkan adaylarına
göndermişlerdir, şimdiki bakana. Seçimi kaybetmemiş demek ki, bakan yaptılar.
Seçimi o kaybetmediyse, kim kaybetti, siz söyleyin” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu,
İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın kendisini de etiketleyerek Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaret içerikleri sözlerini hatırlatan
gazeteciye de yanıt verdi. “Seçimden önce bir terör örgütü adına biri
konuşur, bizi över veya bize dönük bir şeyler söyler. ‘Vay bak işte, bak niye
böyle dedi’ falan filan diye anlatılır. Şimdi ben de diyorum ki; yahu İsrail'in
Dışişleri Bakanı, yaptığı bir açıklamaya beni niye ekledi? Ben bunu
anlayamadım. Beni tebrik etmeye bile gelmemiş bir ülkenin dış misyonu, -5,5
yıldır buradayım ben- beni böyle bir konuda niye ekledi yani? Düşünmeden
edemiyorum. Bu manevralar enteresan” dedi.
TBB-
Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın, “Hazine ve Maliye Bakanlığımız belediyelerin borçlarının
kaynağında tahsiline başlayacak. Milletin varlığını değişik yerlerde harcamaya
müsaade yok. Öyle 25 kuruşa simit yok” açıklamasıyla gündeme gelen CHP’li belediyelerin
SGK’ya olan prim borcu tartışmaları hakkında basın toplantısı düzenledi.
İBB’nin Saraçhane’deki ana yerleşkesinde basın mensuplarıyla bir araya gelen
İmamoğlu, açıklamasına, “Belediye borçları üzerinden yaratılan tartışmanın
gerçek fotoğrafını çekeceğiz” sözleriyle başladı. “Göreceksiniz ki, yönetme
becerisini uzun süre önce kaybeden bu hükümet ve hükümetin başı,
beceriksizliklerini CHP’li belediyelere kara çalıp örtmeye çalışırken, aslında
kendi başarısızlıklarını da bir kez daha ifşa ettiler” diyen İmamoğlu, “Hoş bir
süreç işletilmiyor. Muhataplar masada olmadan, tartışmadan, çözüm aramak için
değil cezalandırma tavrı, bizlere çok kötü bir dönemi yaşatmakta. Sadece CHP’li
belediyelerin SGK ya da vergi borcu varmış gibi başlatılan tartışma, halkımıza
önemli bazı verileri aktarmak için de bize fırsat verdi” ifadelerini kullandı.
“VATANDAŞLARIMIZ
BU YALANLARA İTİBAR ETMEDİ,
SEÇİMLERDE
‘OSMANLI TOKADI’ ATTI”
CHP’li belediyeleri
SGK’ya en çok borcu olan belediyeler arasında gösteren Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a tepki gösteren İmamoğlu, “Unvanında ‘profesör’
titri de olan bakan sayın Vedat Işıkhan, bir canlı yayında şöyle dedi; ‘CHP
belediyeciliği çöp, çamur, çukur belediyeciliğiydi, şimdi buna bir de borç
belediyeciliği eklendi.’ Bu çöp, çamur dedikoduları, ‘Haliç kokuyor’ gibi
yalanlar geçtiğimiz 5 yıl boyunca ülkemizin Cumhurbaşkanı tarafından da pek çok
kez dile getirildi. Vatandaşlarımız ise bu yalanlara itibar etmedi, yanıt
vermek için sabırla bekledi. 31 Mart 2024’te de de teşbihte hata olmaz ‘Osmanlı
tokadı’ gibi bir yanıtı seçim sandıklarında iktidar partisine patlattı. Bu
demokratik uyarıdan ders çıkarmayı ne yazık ki yine beceremediler” diye
konuştu.
“HANGİ
ŞİRKETLERİN BORCUNU VATANDAŞTAN SAKLIYORSUNUZ?”
İmamoğlu,
Bakan Işıkhan yönetimindeki SGK’nın mali durumunun fotoğrafını şu sözlerle
kamuoyu ile paylaştı: “22 yıldır yönettikleri SGK’nın açığını 3 kat
artırdılar. Yasal olarak mecbur oldukları halde 2016 yılından beri SGK’ya borcu
olan şirketleri açıklamıyorlar. Hangi şirketlerin borcunu vatandaştan
saklıyorsunuz? Kamu kuruluşu belediyeleri her gün açıklıyorsunuz da neden
borçlu şirketleri açıklamaktan imtina ediyorsunuz? Nedir bu korku? Tekrar
altını çizelim yasal zorunluluk olduğu halde açıklamıyor. Üstelik yılda 2 kez
açıklamak mecbur olduğu halde saklıyorlar. Açık rekoru kıran SGK’ya vatandaşın
vergilerinden, sadece 2023 yılında 885 milyar lira aktarılmıştır. Bu rakam
nerdeyse belediyelerin borcu diye lanse edilen rakamın 10 katıdır. Son 3,5
yılda SGK’ya vergilerimizden aktarılan tutar toplamı 2.3trilyon liradır. Yani
bunu aslında SGK’ya verilen borç gibi düşünün. Kamuya hizmet eden belediyelerin
dile getirilen borcu, SGK’ya son 3,5 yılda aktarılan paranın sadece yüzde
4.3’ü.Tekrar ediyorum sadece yüzde 4.3. CHP’li belediyeleri borç belediyeciliği
ile suçlayan Bakan beyin karnesi işte bu kadar bozuktur. Siz önce kötü
yönetiminizle batırdığınız SGK’yı düze çıkarın sayın bakan. Kendi
başarısızlığınızın faturasını belediyelere kesmeye çalışmayın. Bu kadar büyük
batığın sahibi iken, nasıl oluyorsa her gün ekranlara çıkıp rahat rahat
konuşuyorlar, vallahi aklım almıyor. Normalde utanılması gereken bir durum da
bile halkın belediyelerini suçluyorlar.”
“İBB’NİN
SGK’YA TEK KURUŞ BORCU YOK”
İBB’nin SGK’ya tek
bir kuruş borcu olmadığını aktaran İmamoğlu, “Belediyeye bağlı 5 iştirak
şirketimizin 1,5 milyar liralık borcu vardır. Bizden önceki borç ise, 2021
yılından başlayarak yapılandırmıştır. Yıllara sair ödenmektedir. Bu ülkede
borcu olmayan hane, borcu olmayan işletme mi vardır? Ödüyorsan, ödemekte
anlaşmışsan bu borç değildir artık. 7 iştirak şirketimizin de 2,3 milyar lira
borcu bulunmaktadır. Kuşkusuz bunlar da ödenecektir. Ödüyoruz da. Ne borçlar
ödedik” bilgilerini paylaştı.
“İÇİŞLERİ
BAKANLIĞI SUÇ DOSYALARINI SÜMEN ALTI EDİYOR”
İmamoğlu, eski İBB
yönetiminin tek bir imar operasyonuyla, Fatih Vatan Caddesi’ndeki bir arsa
üzerinden, özel bir şirketin cebine 106,5 milyon dolar girdiğini hatırlatarak,
“Bu kıyak imzanın getirisi bile, İBB’nin bugünkü SGK borcundan 1 milyar lira
daha fazladır. Bu usulsüzlük dosyası da diğer 40’a yakın dosya gibi 3 yılı
aşkındır İçişleri Bakanlığında sümen altı edilmektedir. Soruşturulmasına bile
izin verilmedi. 3 yıl önce verdiğimiz
dosyalardaki kamu zararı toplamı 12 milyar liraydı. Bugünün parası ile 40
milyarı buldu. Hala yargıdan kaçırıyorlar.”
“İSRAF
BELEDİYECİLİĞİNİ BİTİRDİK”
“Biz, israf
belediyeciliğini bitirdik” diyen İmamoğlu, “Bizim böyle halkın parasının
birilerine kıyak çekildiği tek bir dosyamız yoktur. Hamdolsun alnımız ak.
Borcumuz varmış... Bizim namusuyla, emeğiyle, kendi kaynağını her tür zorluğa
rağmen yaratarak borcunu ödeyen iştiraklerimiz, belediyelerimiz var. 2019
yılındaki seçim öncesinde, İGDAŞ’ı yönettikleri dönemde BOTAŞ’a dahi gaz parası
ödemediler. 5 yıl öncenin parası ile 1,1 milyar liralık borçlarını da devlete
biz ödedik. Bugünün parasıyla yaklaşık 200 milyon dolarlık bir ödemeydi bu.
Bugünkü SGK borcumuzun 3 katı yapıyor. Biz ödedik devlete bu parayı. Onlar
ödemediler” ifadelerini kullandı.
“MİLLET
BU TARZINIZDAN USANDI”
2019
yılında göreve geldiklerinde, toplam 101 milyon 869 bin dolar, bugünün
parasıyla 3,5 milyar TL SGK ve vergi borcu devraldıklarını açıklayan İmamoğlu,
şunları söyledi:
“Biz, ekonominin
alt üst olduğu, pandemi nedeniyle hayatın aylarca durduğu bir dönemde görev
yaptık. 6 metro hattını hizmete açıp, olağanüstü altyapı yatırımlarını da bu
dönemde gerçekleştirdik. 12 iştirak
şirketimiz Türkiye’nin en büyük 500 şirketi listesine girdi. İktidardan övgü
beklediğimiz yok. Yıllardır devam ettirdikleri ve gerçekten vicdanlara sığmayan
suçlamaları yapmaktan vazgeçsinler yeter. Millet bu tarzınızdan usandı. Milletimizi kandırmaktan, manipüle etmekten
vazgeçsinler yeter. İşinize odaklanın kardeşim. Yapmanız gerekenleri yapın.
Mesela 1 tanesini hatırlatayım. 14 ay önce Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu
millete söz verdiniz. Mülakatı kaldırın. Bunu yapmak için para lazım değil, işçi lazım değil, araç lazım değil.
Sadece Cumhurbaşkanı bir imza atacak, mülakat kalkacak. 14 aydır bu sözü bile
tutmama sebebiniz nedir. Hangi kötü alışkanlığınızdan vazgeçemiyorsunuz? Neden
hala KPSS’de büyük başarı kazanan gençler mülakatta eleniyor? Siz bunun izahını
yapın önce.”
“TBB
OLARAK ÇÖZÜM PAKETİ HAZIRLIYORUZ”
Parti ayrımı
yapmaksızın, söz konusu borçların uzlaşı içinde ödemesi için çalışılması
gerektiğine vurgu yapan İmamoğlu, “İcra göndererek değil, Cumhurbaşkanı dedi
diye kraldan çok kralcılık yaparak değil. Bu borçların ödenmesi konusunda da
belediye başkanı arkadaşlarımla çalışıyoruz. TBB çatısı altında çözüm
önerilerimizden oluşan paketi en kısa zamanda ilgili makamlara sunacağız.
Kimsenin hamasi gündem maddeleriyle, halkın gerçek sorunlarını perdelemesine
müsaade etmeyeceğiz. Yapıcı öneri paketimizi de çok yakında ilgili makamlara
göndereceğiz” dedi. Işıkhan yönetimindeki SGK’nın mali durumuna anlatan
İmamoğlu, “22 yıldır yönettikleri SGK’nın açığını 3 kat artırdılar. Yasal
olarak mecbur oldukları halde 2016 yılından beri SGK’ya borcu olan şirketleri
açıklamıyorlar. Hangi şirketlerin borcunu hangi ayrıcalıklarından dolayı
saklıyorsunuz? Kamu kuruluşu belediyeleri her gün açıklıyorsunuz da neden borçlu
şirketleri açıklamaktan imtina ediyorsunuz? Nedir bu korku? Üstelik yılda 2 kez
açıklamak mecbur olduğu halde saklıyorlar” bilgilerini paylaştı. Açık rekoru
kıran SGK’ya vatandaşın vergilerinden, sadece 2023 yılında 885 milyar lira
aktarıldığını belirten İmamoğlu, “Bu rakam nerdeyse üstüne üşüştükleri
belediyelerin borcu diye lanse edilen rakamın 10 katıdır” diye konuştu.
“ÖNCE
BATIRDIĞINIZ SGK’YI DÜZE ÇIKARIN SAYIN BAKAN”
“Son
3,5 yılda SGK’ya vergilerimizden aktarılan tutar toplamı 2.3 trilyon liradır” bilgisini aktaran
İmamoğlu, “Yani bunu aslında SGK’ya verilen borç gibi düşünün. Kamuya hizmet
eden belediyelerin dile getirilen borcu, SGK’ya son 3,5 yılda aktarılan paranın
sadece yüzde 4,3’ü. CHP’li belediyeleri borç belediyeciliği ile suçlayan Bakan beyin
karnesi işte bu kadar bozuktur ve sefil durumdadır. Siz önce kötü yönetiminizle
batırdığınız SGK’yı düze çıkarın sayın bakan. Kendi başarısızlığınızın
faturasını belediyelere kesmeye çalışmayın. AKP’li, CHP’li ve diğer partili
belediyelerden çıkarmayın. Bu kadar büyük batığın sahibi iken, nasıl oluyorsa
her gün ekranlara çıkıp rahat rahat konuşuyorlar, vallahi aklım almıyor.
Normalde utanılması gereken bir durumda bile halkın belediyelerini suçluyorlar”
diye konuştu.
“TÜRKİYE
DE TIPKI SGK GİBİ ÇOK KÖTÜ YÖNETİLİYOR”
“SGK
batık da Türkiye’nin durumu iyi mi?” diye soran İmamoğlu, özetle şunları
söyledi:
“Maalesef Türkiye de tıpkı SGK gibi çok kötü
yönetiliyor. Ekonomist olduğunu dile getiren sayın Cumhurbaşkanı, birkaç yıl
önce, ekonomi biliminin aksine bazı kararlar aldı. Bu kararlar sırasında çok
sayıda ekonomi bakanı, merkez bankası başkanı görevlerinden alındı. Faizlerle
deney yapan sayın Cumhurbaşkanı, günün sonunda hem sebep dediği faizi hem de
sonuç olarak gördüğü enflasyonu patlatmayı başardı. Savaştaki Rusya’nın yıllık
enflasyonu Türkiye’nin aylık enflasyonundan daha az. Arjantin ve Suriye’den sonra
Türkiye dünyada enflasyon oranı en yüksek 3. ülke oldu. Bu ülkede çalışanların
neredeyse yüzde 50’si asgari ücret civarında bir ücretle çalışırken, bu
enflasyon altında bırakın kira ödemeyi, yemek yemeyi, nefes alamaz hale
geldiler.”
KUR
KORUMALI MEVDUATIN FATURASINI SORDU
“Enflasyon, faiz ve
döviz kontrolden çıkınca, dövize endeksli mevduat yaratıldı, adına, ‘Kur
Korumalı Mevduat’ dendi. İnanılmaz bir gelir transferi yaratıldı. Zaten zengin
olan daha da zengin oldu. Bundan 2 ay önce 4 Haziran 2024’de Merkez Bankası
Başkanı Fatih Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda ‘Kur korumalı
mevduattan kaynaklı Merkez Bankası zararı 833 milyar liradır’ dedi. Siz bana borç soruyorsunuz, ben size bunu
soruyorum. Bakın, birisi aklına aniden gelen bir şeyi denedi, bu ülkenin sadece
Merkez Bankası’nın 833 milyar lirası yok oldu. Bu deneyin faturası, dile
getirdikleri belediye borcunun neredeyse 10 katı. Belediyeler borçluymuş...
Dönün önce bu memleketin sırtına bindirdiğiniz yüke, kendi borcunuza bakın.
Yarattığınız ekonomide devlet de millet de borçlanmadan yaşayamıyor. Bugün
hazine borçlanma oranı yüzde 100’ün üzerinde. Borç stoku katlanarak büyüdü.
2018 başında 892 milyar TL olan kamu borç stoku 2024 Haziran itibarıyla 7,9
trilyon TL’ye fırladı. Borcumuz, tam 9 kat arttı.”
“2
KAMU BANKASANIN REKLAM HARCAMASI 5.7 MİLYAR”
Bütçe
açığının, harcamalarda kontrol kaybedildikçe arttığına vurgu yapan İmamoğlu,
belgeleriyle birlikte şu açıklamayı yaptı:
“Size kontrolünü,
aklını yitirmiş bir kamu harcaması örneği vereyim. Bir reklam harcaması
anlatacağım size. Ama buradaki medya kuruluşlarının hemen hepsi bu reklam
harcamasından tek kuruş elde etmemiştir. Çünkü kamu bankalarının sadece hangi
medya gruplarına reklam verdiği belli. Şimdi vereceğim rakamlar, Ziraat Bankası
ve Halk Bankası’nın 2023 faaliyet raporundan alınmıştır. Türkiye Halk Bankası
ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, kamu bankalarıdır. Bu bankaların
kazançları arttığında, daha fazla vergi öderler ve her yıl kar üzerinden
Hazine’ye aktarılacak iştirak kazancı artar. Kamu bankalarının kazancındaki
azalma durumunda ise bütçe gelirlerini olumsuz etkiler. Aslında kamu
bankalarında yapılan her yanlış veya gereksiz harcama nedeniyle bütçeye girecek
para azalır. Kamu kaynağı çarçur edilmiş olur. Son 3 yılda sadece iki kamu
bankasından ödenen ilan- reklam harcaması 5 milyar 784 milyon liradır. Oysa
aynı 2 bankanın 2024 yılındaki ilk 6 aydaki zararı 42 milyar liradır. Bu 42
milyar vatandaşın vergilerinden yani Hazine’den bu bankalara ödenmiştir. 6 ayda
42 milyar zarar eden devlet kuruluşları neden yaklaşık 6 milyar liralık reklam
harcaması yapmıştır? Bu reklam harcamalarına sayın Maliye Bakanı neden göz
yummaktadır?”
“GÜNDEME
BİZİM GETİRİLMEMİZ HAKSIZLIKTIR, FIRSATÇILIKTIR”
İmamoğlu
“Öğretmenler odasındaki elektrikli çaydanlığı tasarruf diye kaldıranlar, kamu
bankalarının reklam harcamalarına neden sessizdir? Biz bu sorunun cevabını
biliyoruz. Yönetimin esası israf olmuş. Biz israfı kesip, devraldığımız borçlar, azalan kaynaklarla halkımıza
iyi yönetim getirmeye çalışırken gündeme bizim getirilmemiz fırsatçılıktır,
haksızlıktır, halka hizmeti siyasete alet etmektir. Halka hizmet edilmesini
engellemeye çalışmaktır. Söz veriyorum, buna izin vermeyeceğiz. AKP’li, CHP’li,
MHP’li bütün belediyelerin hakkını savunacağız” dedi.
“HADİ
ORADAN” ÇIKIŞI
İmamoğlu tepkisini
şu sözlerle sürdürdü: “Emekli maaşlarının ödenebilmesi için belediye
borçlarının ödenmesi gerekiyormuş. Hadi oradan. Emekli vatandaşlarımız dahil bu
ülkenin emekçilerinin, çalışanlarının daha iyi yaşayabilmesi için bu ülkenin
daha iyi yönetilebilmesi gerekiyor. Kendi sorumluluğunuzu bize yüklemeyin.
Kıstığınız kaynaklarla, bıraktığınız borçlarla, israfı önleyerek, belediyeleri
yönettik biz. Yönetmeye de devam edeceğiz. Slogan atmayı, algı yaratma
çabalarını bir kenara bırakın. Millet sizden icraat bekliyor. İcraata
odaklanın. Sloganla bu ülkeye bahar gelmez.”
“NE
YAZIK Kİ HEDEF HALİNE GETİRİLİYORUZ”
İBB’nin halkçı
uygulamalarına anlatan İmamoğlu, “Sizin ekonomi politikalarınıza yoksullaşan
emekçilerimize nefes olmaya çalıştık. Kent Lokantalarımız, bugün dahil 3 milyon
384 bin İstanbulluya sağlıklı ve ucuz yemek verdi. Milyonlarca ihtiyaç sahibi
İstanbullu kah Halk Sütten, kah Yenidoğan yardımından, kah eğitim yardımından,
kah evlilik yardımından, kah kurban yardımından, kah diğer sosyal yardımlardan
faydalandı. Binlerce öğrencimiz bu dönem açtığımız yurtlarda barınma sorununu
giderdi. Toplam sayıları 1 milyona yaklaşan 0-4 yaş arası anne, ücretsiz ulaşım
kullandı. Bu yıl da 100 bin üniversite öğrencimize 15 bin lira burs vereceğiz.
Bu dönemde burs verdiğimiz öğrenci sayısı 400 bine yaklaşacak. Daha fazlasını
yapmak istiyoruz, ama bunu peşimize takılmış, kaybetmemiz için her şeyi yapmaya
ant içmiş, kaybetmemiz için kendi halkının bile aç kalmasına razı bir yönetime
rağmen yapıyoruz. Engellemeleri yazsak külliyat çıkar. İstanbul’da ekonomik
koşulların böylesine kötü olduğu bir dönemde, biz vatandaşlarımızı asla yalnız
bırakmıyoruz, bırakmayacağız. Bunu yaptığımız için herhangi bir sağduyulu
hükümetten teşekkür ve destek almamız gerekirken ne yazık ki her gün, her saat,
her dakika hedef haline getiriliyoruz. Suni krizlere karşı yaptığımız
mücadeleyi yaradan görüyor” diye konuştu.
“CUMHURBAŞKANLIĞINDAN SEÇİM İÇİN AKP’Lİ
BELEDİYELERE 1 MİLYAR HİBE”
Her
belediyenin aynı durumda olmadığına dikkat çeken İmamoğlu, AKP’li belediyelere
seçim öncesinde Cumhurbaşkanlığı üzerinden yapılan yardımlardan örnekler
verdiği açıklamasında şu çarpıcı bilgileri paylaştı:
“5 Ocak 2024 günü Çekmeköy Belediyesi,
Cumhurbaşkanlığı’ndan 45 milyon lira yardım talebinde bulunuyor. Benim aklıma
gelmez Cumhurbaşkanlığından yardım istemek. Biz, Cumhurbaşkanlığından ancak
metro yapmak için bir imza isteriz. Seçimden hemen önce gönderiliyor bu para.
Peki bu para gönderildiğinde Çekmeköy Belediyesi’nin sigorta ve vergi borcu
yaklaşık 100 milyon lira. Devlete borcu varken yine devletten üstelik de geri
ödemesiz 45 milyon lira niye ödeniyor? Aynı şekilde Ocak 2024’de yine hemen
seçimden önce Beyoğlu Belediyesi’ne de 45 milyon lira gönderildi. 2022 Aralık
ayı ile 0cak 2024 arasındaki 13 aylık sürede Cumhurbaşkanlığı’nın Beyoğlu
Belediyesi’ne yolladığı hibe, 70 milyon lira. O esnada Beyoğlu Belediyesi’nin
kamu kurumlarına borcu 198 milyon lira. Benim aklıma gelmez yardım istemek.
Türkiye’deki bütün belediyeler pazartesi günü Cumhurbaşkanlığına yazı yazıp
yardım talep etsin o zaman. SGK borcunuz kadar yardım isteyin, onlar gibi
yapmayın gelen yardımla da SGK borcunuzu ödeyin. Geleceğine de inanıyorum. Sadece Çekmeköy, Beyoğlu değil, İstanbul’daki
AK Partili tüm belediyelere seçimde harcanmak üzere aynı tarihlerde 45 milyon
lira hibe gönderilmiş. Bir tek Silivri Belediyesi hariç. Biliyorsunuz orda MHP
vardı. Ortaklarına göndermemişler. Trajikomik. Güldüğüme bakmayın, içim acıyor.
24 ilçe belediyesine seçim için 1 milyar 80 milyon lira para göndermiş
Cumhurbaşkanlığı. Bir o kadar da İBB başkan adaylarına göndermişlerdir, şimdiki
bakana. Seçimi kaybetmemiş demek ki, bakan yaptılar. Seçimi o kaybetmediyse,
kim kaybetti, siz söyleyin. Dilinize doladığınız iştirak borcumuz işte bu kadar
zaten. Bu anlattığım işlemlerdeki, halka hizmet değil, partime hizmet, şahsıma
hizmet mantığını görüyor musunuz? Biz işte buna karşıyız. Biz partisine
bakmadan halka hizmet etmeye talibiz.”
İSRAİL
DIŞİŞLERİ BAKANI’NIN TWEET’İ SORULDU
TBB
ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, basın açıklamasının ardından gazetecilerin
sorularını yanıtladı. Gazetecilerin yönelttiği, İmamoğlu’nun yanıtladığı
soruların bir bölümü şöyle:
-Dün İsrail
Dışişleri Bakanı Katz’ın bir tweet'i oldu, ardından sizin yanıtınız. Bu süreçte
bir de AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Genel Sekreteri Hamza Dağ ve Fatih
Şahin'in size ve partinize dönük ifadeleri olduğu tüm bu süreci nasıl
değerlendireceksiniz? Geride kalan AK Parti iktidarı sürecinde, Filistin
meselesinde sizce özellikle diplomaside temel stratejik hatalar neler oldu?
İkinci sorum; Paris Olimpiyatları'ndaydınız. Olimpiyat açılış töreni Türkiye'de
çok konuşuldu. Ama açılış törenini TRT yarıda kesti. Tören ve TRT'nin yayına
son vermesi hakkında da görüşünüzü almak isterim.
“GEREKLİ
CEVABI VERDİM”
“Seçimden önce bir
terör örgütü adına biri konuşur, bizi över veya bize dönük bir şeyler söyler.
‘Vay bak işte, bak niye böyle dedi’ falan filan diye anlatılır. Şimdi ben de
diyorum ki; yahu İsrail'in Dışişleri Bakanı, yaptığı bir açıklamaya beni niye
ekledi? Beni niye ekledi? Ben bunu anlayamadım. Beni tebrik etmeye bile
gelmemiş bir ülkenin dış misyonu, -5,5 yıldır buradayım ben- beni böyle bir
konuda niye ekledi yani? Düşünmeden edemiyorum. Bu manevralar enteresan. Ama
bizim milletimize dönük, devletimize dönük, devletimizin kurumlarına dönük,
devletimizin bütün münazaralarımıza, farklı düşüncelerimize rağmen seçilmiş
insanlarına dönük, demokrasiyi hiçe sayarak, hukuku hiçe sayarak ve bizim bu iç
hukukumuz üzerinden birtakım manevralarla bir fayda elde edeceğini zanneden
akıl, basit akıldır, zavallıdır. Ben, gerekli cevabı verdim. Böyle ‘ne buldum
delisi’ olanlar var tabii AK Parti'de. Onlar da böyle pat diye bir çıkarlar
falan, böyle işte hemen bir şey yazmak, takip bile etmeden… Onların ruhları
sıkıntılı. Onlar, iyi ruhlar değil, bahsettiğiniz isimler. Onların yazdıklarını
elbette dikkate almıyorum.”
“ŞEHİRLER
ÜZERİNDEN BİR ORTADOĞU DİPLOMASİSİ BAŞLATACAĞIZ”
“İsrail meselesi
önemlidir. Dün, İstanbul'dan Odessa'ya otobüs yolladık. Ukrayna'daki çocuklarla
birlikte yolladık. 45 tane Ukraynalı çocukla birlikte, otobüsleri Odessa'ya
yolladık. 45 çocuktan en sevimli, en güzel, en içten duygularımla kucaklayan
tavrımla hislerimi dile getirmeme rağmen, yüzlerinden bir tebessüm alamadım.
Gözleri korku içinde. Bakın; savaş, 21. yüzyıla hiç yakışmadı. Ve Ukrayna'daki
savaşı kınarken, başta katledilen çocuklara dönük ne kadar büyük bir sevgi,
şefkat beslediğimizi ve savaşı kınarken, savaşın sona ermesini dilediğimizi
herkes biliyor. Bu yönüyle mağdur olan Ukraynalı insanlara ama Polonya'da ama
Odessa'da ama başka şehirleri üzerinden ilk günden itibaren ne kadar destek
olduğumuzu herkes biliyor. Aynı şekilde Filistin. Yani Filistin meselesi, tabii
ki bizim çok daha derin bir meselemizdir. Çok daha köklü bir meselemizdir.
İçimizi yakar. Ve ne yazık ki Ortadoğu'da insanlar birbirini öldürüyor, kan
dökülüyor her yerinde, her yöresinde. Benim için yanıyor. Ve bu konuda, şehirler
üzerinden bir Ortadoğu diplomasisi başlatacağımızı duyurmak isterim. Şehirlerde
iyi yaşamın, nitelikli yaşamın, hoşgörülü yaşamın var olması konusundaki
diplomatik ilişkimiz olan 7-8 şehirle, önemli şehirle, bir prensiple, bu
çağrımıza, bu davetimizi olumlu baktıklarını da belirtmek isterim.”
“BİZ
İYİ OLURSAK, BİZ DOĞRU MESAJLAR VERİRSEK…”
“Bakın biz, sulhçu
bir milletiz. Mustafa Kemal Atatürk'ün, ‘yurtta sulh cihanda sulh’ karakteri,
bu veciz sözü, aslında yüzyıllardır, Osmanlı döneminden beri bu toprakların
tavrıdır. Asla işgalci değildir. Ve sulhçu bir milletiz biz. Bu manada, bütün
Ortadoğu'da, bütün kuzeyde yaşanan bütün kötülüklerin, bütün savaşların sona
ermesi konusunda en sorumlu topraklar, en sorumlu devlet, millet biziz. Biz iyi
olursak, biz doğru mesajlar verirsek, çevremizde olan biten olaylar üzerinden
ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı değil, çözümcü bir devlet olursak, millet olursak,
inanın bu savaşları sona erdirme gücüne sahibiz. Ben, bu bakımdan bu milletin
bir parçası olmaktan, bir ferdi olmaktan gurur duyuyorum. Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin bir vatandaşı, Türk milletinin bir ferdi, bir bireyi olmaktan gurur
duyuyorum. Ama bir o kadar da büyük sorumluluk sahibi olduğumuzu da biliyorum.
O bakımdan biz, bırakalım dışarıda olan olaylardan içeride bir politika
üretmeyi, ‘hadi bakayım buradan Ekrem'i nasıl tokatlarız?’ Bırakalım. Birlikte
düşünmeyi, birlikte üretmeyi hedef koyabiliriz önümüze.”
“FİLİSTİN'DE
O EVLATLAR ÖLÜRKEN, TİCARET YAPAN GEMİLERE İZİN VERDİK”
“Bakın; biz
hamleler yapamadık. Filistin'de o evlatlar ölürken, buradan oraya giden,
ticaret yapan gemilere izin verdik. Sadece Güney Afrika Lahey'de dava açtı. Bu
davaya taraf olma talebimiz aylar sonra geldi. Sonucunu bilmiyoruz şu anda.
Soruyorum buradan. Ne oldu? Bildiğim kadarıyla İspanya davaya taraf oldu, biz
hala olmadık. Ya da cevap yok. Ya da o bölgede bir barış, Çin'de konuşuluyor.
Bakın; bir devletin, bir terörist eylemle bir suikast düzenlemesini kınıyoruz.
Ve böylesi bir tavır bir devlet için, bir millet için -dün de söyledim-
alnından silinmeyecek bir kara lekedir. Aynı şekilde masum insanlara saldıran,
o saldırıyı bir terörist eylem şeklinde gerçekleştirilen, -kime yapılırsa
yapılsın, kim yaparsa yapsın- terörist eylemi kınıyoruz. Kim yaparsa yapsın.
Öyle bir masumiyeti ya da öyle bir gerekçesi asla savunulamaz. Biz, sulhçu bir
milletiz. Yurtta sulh cihanda sulh.”
“ÖYLE
TORUNDAN ALINACAK BİR HABERLE HAREKET EDİLMEZ SPORDA”
“Olimpiyat meselesi
dahi, belli sebepler üzerinden iç politika meselesine dönüştürülmemeli. Farklı
seviyede ele alınmalı. Farklı seviyede düşünülmeli. Spor çok önemli, çok özel
bir yerdedir. Evrenseldir. Çok hassas bir iştir. Buradan iç politika meselesi
üretmeden meseleyi anlama, kavrama gerektirir. Yani öyle torundan alınacak bir
haberle hareket edilmez sporda. Spor meselesi torundan duyulmaz, öğrenilmez.
Spor meselesi, çok derin idrak edilir, anlaşılır ve ona göre devletin
politikaları geliştirilir. Bu bağlamda olimpiyatları ben şu çerçeveden takip
ediyorum. Olimpiyat meselesi önemlidir. 2036’da, dünyanın gelmiş geçmiş en
güzel olimpiyatlarını bu şehrin göbeğinde yapmak istiyoruz. Bu konuda da
önümüzdeki hafta, ‘İstanbul Evi Resepsiyonu’muzda dünyanın bütün spor
camiasını, en barışçı dilimizle, en hoşgörülü dilimizle gerçekleştireceğiz.
Benim okuduğum lisede (Trabzon Lisesi), 1924’te Paris Olimpiyatları yapıldığı
esnada, -ki o liseden ta Paris'e sporcu gitmiştir- o dönemde deftere Mustafa
Kemal Atatürk, ‘Bedeni idman fikri idmanla muvazi gitmelidir yazmış kendi el
yazısıyla. Beden çalışmasıyla fikri çalışma paralel gitmelidir, paralel
olmalıdır, diye yazmış. İşte fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ya da
ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim bakış açısı, bizim olimpiyata
bakış açımızdır. Biz, olimpiyatları bu gözle irdeleriz. Yanlışları,
eleştirileri de elbette spor camiasının içinde bulunan, Milli Olimpiyat
Komitesi Başkanı yönetimi başta olmak üzere ve spor camiasının önde gelen insanları,
bu evrensel boyutta eleştirilerini, önerilerini yapacaklardır. Ben bu boyutta
takip ediyorum.”
SOKAK
HAYVANLARI YASASI TEPKİSİ:
“BELEDİYELERDEN
TEK BİR SATIR DAHİ GÖRÜŞ ALINMIYOR”
-Sokak hayvanları
konusunda çıkan son yasayla ilgili belediyelere büyük görev düşüyor. İBB’nin
mevcut barınakları var ama sizce bu yeterli olacak mı? Yeni barınak açmayı
düşünüyor musunuz? Yasayla ilgili görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
“Aslında çok büyük
bir mesaimizi alan bir konu sokak hayvanlarıyla ilgili süreç. Az önce SGK borç
süreciyle ilgili ifade ettiğim birçok konuda olduğu gibi, ne yazık ki
belediyelerle ilgili bir yasa çalışılıyor ve bu yasanın muhatabı olan, ana
muhatabı olan olarak tespit edilen belediyelerden tek bir satır dahi görüş
alınmıyor. Yani ne TBB'den ne de belediyelerden tek bir görüş, bir çalışma, ‘ne
düşünüyorsunuz’ diye soru sorulmadan bir yasa çıkartılıyor. Bu kadar aslında
meselenin yasa çıkartmak değil, yine meselenin aslında milleti cezalandırmak,
belediyeler üzerinden millete hesap sormak kavramının yürütüldüğünün net bir,
somut bir ifadesi olduğunu düşünüyorum. Yoğun bir çalışmamız var. Uzun süredir
var. Ve biz, bu ayın sonuna doğru da güçlü bir eylem planını ve yasaya dönük de
birtakım süreçlere dönük eleştirilerimizi ve uyarılarımızı da yapıyor
olacağız.”
“BUNUN
UYGULANAMAZ OLDUĞUNU GÖRÜRSÜNÜZ”
“Ama sorunuza
karşılık şunu söylemek isterim. Tabii bir yasa devreye girerken, en başta
bakılması gereken tarafı, uygulanabilir olup olmadığıdır. Bir yasa
uygulanabilir mi? Uygulanamaz mı? Bugün söylenen rakamlara göre, işte 2 milyon
sokak hayvanı var deniyor. Gayri resmi rakamlarla bunun 4 milyon civarında
olduğu da söyleniyor. Türkiye'de barınak kapasitesi 130 bin! Yani siz eğer bunu
şart koşarsanız, bunun uygulanamaz olduğunu görürsünüz. Niye? Diyorsunuz ki;
sokaktaki hayvanları topla, barınaklara tık. Öyle bir barınak kapasitesi yok.
‘Vay CHP'li belediyeler, barınak yapmadınız.’ Yahu kurban olduğum,
belediyelerin büyük bir kısmı, daha bir ay öncesine kadar, yüzde 70’i, 80’i
sizin yönetiminizdeydi. Ya da 5 yıl öncesinde daha fazlası sizin yönetiminizdeydi.
Yani 20-25 yıldı, 30 yıldır biriken bir sorunu, bir anda bir yasayla birine mal
etme çabası. Olmaz, yürümez. Bu tutmaz yani. Uygulanamaz.”
“KAYNAĞI
TARİFLENMEMİŞ KANUN OLMAZ”
“Ondan sonra, işte
2028’e kadar bütün sokak hayvanlarına yetecek kadar barınak yapın, süresi
tanınıyor. 4 yıl süre tanınıyor. Yaparsan yap, yapmazsan bunu senden keseceğim,
diyorsun. Hiçbir kanun çıkarılırken, bunun kaynağı tariflenmez mi? Kaynağını da
tarifle. Belediyelerin sonuçta aldığı para belli. Şu anda Türkiye'de AK
Partilisi, CHP'lisi değil, bakın bütün belediyeler, özellikle Anadolu'daki
bütün belediyeler maaş ödeyemiyor. Maaş ödeyemeyecek durumda, sen şart
koşuyorsun. Uygulanamaz durumda bir yasa. Ve diyor ki, bunu yapmazsan seni
hapse atarım, hapse tıkarım, diyor. Tırnak içinde, siyasi yasak bile getiririm,
diyor yani. Bak şimdi, sokak hayvanlarından iş nereye gidiyor. Onun için sokak
hayvanları meselesi, çok önemlidir. Biz, bütün konuları, bütün aşamalarıyla
inceliyoruz. Sesin her çıktığı yerdeki vatandaşın feryadını duyuyoruz; her
yönüyle. Bu konudan mustarip olduğunu ve çözülmesi gerektiğini düşünen
vatandaşlarımızı, sokak hayvanlarıyla ilgili mustarip olduğunu düşünen, bundan
korkan, bunu hisseden ve bunu dile getiren vatandaşlarımızı duyuyoruz. Sonuna
kadar duyuyoruz. Ama on yıllarca ihmalle büyümüş olan bu sorunu, ‘Bir yasa
çıkarttım ve bunu çözdüm. Hadi bakayım çöz’ denmez, olmaz. Memleketini,
milletini, kurumlarını zora sokmaktır bu. Olmaz. Şunda bile insanları bölme
çabası içerisinde iktidar. Şu konudan bile. Biz diyoruz ki, ‘Dünyanın en büyük
sorunu kutuplaştırmak.’ Her konuda bir kutuplaştırma arayışı. Ben, böyle bir
iktidar anlayışını tariflemek bile istemiyorum artık yani. Zihnim yoruluyor.
Allah akıl versin, diyorum. Ama akıl da girmiyor yani. Ve gerçekten bu konuda
kötü bir süreç yaşanmıştır, yaşatılmıştır.”
“ÖLDÜRMEKTEN
DEĞİL, YAŞATMAKTAN YANAYIZ”
“Biz, çok özel bir
çaba gösteriyoruz. Özellikle sahiplendirme konusunda yoğun bir çaba
gösteriyoruz. 22 yıldır çözemediğiniz sorunu, bu şekilde bir kanun çıkardım
diye, kurumlara mal ederek çözmeniz de mümkün değil. Bazen bir bakıyorsunuz,
bir mahalleye maskot olmuş bir köpek var, yani onu oradan al. Öyle değil bu iş
yani. O bakımdan tabii ki biz, öldürmekten asla yana değiliz, yaşatmaktan
yanayız. Sahiplendirme konusunda özenli bir çalışma içindeyiz. Bakın bu öldürme
meselesi, ötenazi meselesi, bakın bu söylemler, her türlü şiddeti büyütür. Bunu
unutmayın. Bak bu öldürme meselesi, kritik bir meseledir. Her türlü şiddeti
büyütür. Onun için attığınız her adımın sosyolojik etkisini, psikolojik
etkisini ve geleceğe dönük nesillere olan etkisini düşünmek zorundasınız.
Düşüncesiz bir tariftir bu. Çözüm üretilir, uzun vadeli çalışılır,
kısırlaştırmadan tutun çok uzun vadeli bir seferberlik duygusuyla bu çalışır.
Ben bunları söyledim, bu şehrin o dönemki valisine anlattım. Dert edinerek
gittim, ‘Bunu beraber çözelim’ dedim. Bir toplantı yapabildik, ikinciyi
yapamadık.”
4
BÜYÜKLERE “SAHİPLENDİRME KAMPANYASI” ÇAĞRISI
“O bakımdan bu
mesele topyekûn bakanlıklarından… Sadece Tarım ve Hayvancılık da değil, aynı
zamanda Çevre ve Şehircilik gibi birçok bakanlığı ilgilendiren tarafları
vardır. O bakımıyla geniş bir çözüme muhtaçtır. Mesela buradan sesleniyorum. Üç
büyük kulübümüz, bu işi desteklesin. Biliyorum ki başka kulüplerimizde var.
Dört
büyük kulübümüz. Bütün şehirler cesaretlendirsin taraftarlarını ve
sahiplendirme kampanyasına sahip çıksınlar. Futbolcular çok seviliyorlar.
Sporcular, sahiplendirmede lokomotif olsunlar.
Biz, bütün
iştiraklerimize sahiplendirme sürecini başlattık. Daha da büyüteceğiz. Ve bunu
en güçlü seviyede, bir toplumsal seferberlikle yönetmemiz şart. Umuyorum bu
haliyle biz bu meseleyi her halükârda aşarız. Bu kötü, hazırlanma dönemi ve
çıkarılmasıyla beraber iyi hazırlanmamış bir kanunun alternatifi olarak iyi bir
eylem planıyla ağustos ayı sonunda halkımızın huzuruna çıkıp, eylem planımızı,
39 ilçeyle yaptığımız toplantılar çerçevesinde İstanbul'a dönük
açıklayacağımızı belirtmek isterim.”
Ökkeş Bölükbaşı,
Medya Günebakış,
Saraçhane,
İstanbul, 03.Agust.2024
#www.medyagunebakis.com,
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP