ODD’LAR ve SİVİL TOPLUM İLİŞKİSİ

6 Şubat 2023 Maraş-Hatay Depremlerinin üstünden bir yılı aşkın zaman geçti ve *yaraların sarılma//ması* halen devam ediyor.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

ODD’LAR ve SİVİL TOPLUM İLİŞKİSİ 

Olağan Dışı Durumlarda Sivil Toplum İlişkisi Nasıl Kurulur.?

6 Şubat 2023 Maraş-Hatay Depremlerinin üstünden bir yılı aşkın zaman geçti ve *yaraların sarılma//ması* halen devam ediyor.!

Trakya bölgesi büyüklüğünde bir alana yayılan doğa kaynaklı afetten, 11 ilimiz ve milyona yakın insanımız etkilendi, 250 bin kadar bina yıkıldı veya ağır hasar gördü, kimi kaynaklara göre 400 bin insan bölge dışına göçtü. Kaç kişi yaralı kurtuldu, uzuv kaybına uğrayan insan sayısı gibi veriler ise bugün bile pek net değil.

Şubat depremleri bölgesindeki raporlama çalışmalarımız ve onun sonrasında ise İstanbul Deprem Çalışma Grubu ile beraber yürüttüğümüz faaliyetlerde, toplumun Olağan Dışı Durum ve Afet ile karşılaşıldığında ne yapacağını bilmesinin çok temel önemde olduğunu “ve bunun için yerelde yürütülecek olan koordine çalışmaların belirleyici olduğunu gördük.

Buna ilaveten, *Olağan Dışı Durum ve Afetlerin* önlenmesine yönelik gerek kamusal ve gerekse bireysel sorumluluklar ve tedbirler konusunda daha da büyük bir bilgi eksikliği vardı.

Yanlış kentleşmeyle başlayabiliriz. Aslında herkesçe biliniyor ve şu ya da bu gerekçeyle, düzeltilmesi için anlamlı bir çaba harcanmıyor. Burada iki temel sorun olduğu söylenebilir: sel yataklarındaki ve fay hatları yakın komşuluğundaki yapılaşmalar.

Kamunun ilgili kurumlarının bu konularda önleyici yaptırımlarının olması gerekirken, karşılaştığımız manzara, aynı yerde aynı şekilde tekrarlayan afetler şeklinde oluyor.!

Giderek düzensizleşen ve kısa zaman zarfında yüksek miktarda olarak düşen yağışlar, sel yataklarındaki yapıların engeliyle karşılaşınca ortaya çıkan toplumsal hadiseye, sel diyoruz örneğin.!

Ülkemizin en yoğun yağış alan bölgesi olan Karadeniz Bölgesinde, denize dik olan dağların arasında kalan ve hemen hepsinde bir akarsu bulunan vadilerde, son 20 yılda oluşan yerleşimler neredeyse istisnasız olarak sel yataklarında yapılaşma şeklindedir.

Bunların bir kısmında, *Dereye Sıfır*.! çok katlı binalar dahi vardır. Bozkurt (Kastamonu) ilçesindeki şimdi artık iki yıllık olan, yeni Devlet Hastanesi, dere yatağına birkaç metre mesafede bulunuyor.!

Açıldığı yıl yaşanan büyük selden sonra Devlet Hastanenin dereyle olan ilişkisi hiç değişmedi! 2021 Ağustosundaki aynı büyük selden etkilenen komşu Ayancık (Sinop) Devlet Hastanesi’nin durumu da farklı değil, dereye sıfır olan yerinde hizmet vermeyi sürdürüyor.!

Bozkurt ilçe nüfusunun %90’ının oturduğu çok katlı binalar da aynı şekilde sel yatağında bulunmayı sürdürüyorlar. Sadece dereye sıfır mesafede olan çok katlılar ya kendi yıkıldı ya da ağır hasar aldığı için yıkılması gerekti.

Yine her yıl yağış mevsiminde, derenin debisi artıyor, küçük taşkınlar olmaya devam ediyor. Can kaybı olmayınca, bu haberler pek görünür olamıyor. Bir gün yine büyük bir sel olur mu? Meteorolojik olaylar giderek düzensizleştiğine göre, mutlaka olacak.

Depremlerin yol açtığı yıkımlar konusu biraz daha farklı; kamunun sorumluluğu gerek inşaatın yerinin ve gerekse yapı tekniğinin “uygunluğuna” olur verilmesi bakımından belirleyici oluyor. Şubat

 

TTB- Türk Tabipler Birliği

ODSH- Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Kolu,

BTO- Bursa Tabip Odası, ODSH, Sağlık Hizmetleri Komisyonu

Hatay, Maraş, Adıyaman, Malatya, Osmaniye sırasıyla en büyük yıkıma uğrayan illerimizdir. Depremden etkilenen fakat can kaybı bunlara göre daha az olan diğer illerimiz ise Diyarbakır, Adana, G. Antep, Urfa ve Elâzığ şeklinde sıralanmaktadır.

İstanbul Tabip Odası’nın öncülüğünde, İstanbul Depremine hazırlık için Marmara Bölgesi genelinde koordine çalışma yürütülmesi için oluşturulan çalışma grubudur. Çalışmalarının neticesinde ortaya çıkan belgeler için bkz:

https://istabipi.org.tr/7964-istanbul-depremine-yonelik-saglik-hizmetinin-yapilanmasi-calisma-grubunun-sempozyum-vekongresi-kitaplastirildi.html

  

ODD: Olağan Dışı Durum. TTB- Türk Tabipler Birliği geleneğinde, afet teriminin, daha çok doğa kaynaklı toplumsal zararlar olarak düşünülmesine karşı, daha geniş kapsamlı bir kavramı ifade ettiği düşünülen Olağan dışı Durum terimi kullanılmaktadır.

 

Bakınız: Bozkurt Sel Raporu,

https://www.ttb.org.tr/kollar/odsh/haber_goster.php?

Guid=29ada528-0662-11ec-99a1-1896a98ec947

 

Depremlerinden birkaç yıl önceki “İmar Affı” kanunu, kamunun bu sorumluluğuyla nasıl uzlaştırılabilir? Şayet kamunun sorumluluğu konusunda daha çarpıcı bir örnek istenirse, Malatya’da en yüksek ve pahalı binaların bulunduğu, Şubat Depremlerinde büyük ölçüde yıkıma uğrayan Bostanbaşı mahallesi var.

Burada zeminin zayıf olduğunu herkesin bildiği söyleniyor; bize de herkes aynı şey söylemişti! Şayet bu bilgi doğruysa, imara açanların, inşaatı yapanların, daireleri satın alan ve içine girip oturanların bu davranışları nasıl açıklanabilir.?

Kuşkusuz, şehir plancılarının, inşaat mühendislerinin, mimarların meslek örgütleri bu konularda görüş üretiyorlar ve gördükleri sorunları, çözüm önerilerini kamuya açıklıyorlar.

Malatya İnşaat Mühendisleri Odası, beklenen depremin olası risklerini, beklenen depremin yaklaşık büyüklüğüne varana kadar ortaya koyan bir çalışmayı, depremden 10 yıl önce, kamuoyuyla paylaştığını belirtiyor örneğin.

Meslek örgütlerinin kamusal sorumluluk gereği yürüttükleri çalışmalar sonucunda tespit ettiği sorunlar ve çözüm önerilerine kulak verilmesi, Bütünleşik Afet Risk Yönetimi için önemli bir bileşen olarak öne çıkıyor. Yoksa, olacak olan göz göre göre geliyor ve toplumca felaketi yaşıyoruz.

İRAP- İl Risk Azaltma Planı ve TAMP- Türkiye Afet Müdahale Planı gibi belgelerin hazırlanma sürecinde meslek odaları ve yerel yönetimlerin de yer almaları gerektiğini bu vesileyle bir kez daha vurgulamakta yarar vardır. Yerel yönetimler, Olağan Dışı Durumlar konusunda, gerek olay öncesinde hazırlıklar, risk ve olası zararı hafifletme süreçlerinde ve gerekse kriz yönetimi dahil olmak üzere afetin gerçekleşmesinden sonra oluşan insani zararı azaltma ve rehabilitasyon süreçlerinde, toplumun katılımını sağlamak ve organize etmek yönünden önemli işlevler üstlenebilirler.

Bu genel çerçeveyi çizdikten sonra, ODD/Afet döngüsü olarak bilinen Kriz öncesi ve Kriz sonrası olarak da ifade edebileceğimiz “döngüyü” şematik olarak buraya bırakalım. Pek çok farklı biçimde gösterilmesi mümkün olsa da temelde Olağan Dışı Durum ve Afet Yönetiminin, Olağan Dışı Durum ve Afet “öncesi” ve “sonrası” olarak iki bölümde değerlendirildiğine dikkat edilmeli. Yukarıda bahsettiğimiz örneklerdeki, yanlış yapılaşma ve işlevli olmayan risk planlarının döngüde nereye tekabül ettiğini görmek zor olmasa gerek.

Şimdi, sivil toplumun ODD hazırlığı konusunda neler yapabileceği ve nasıl yapabileceğine ilişkin notlarımıza geçebiliriz.

Burada bir ucu meslek örgütleri, bir ucu yerel yönetimler ve bir diğer ucu bireylerden meydana gelen bir saç ayağını nasıl bir araya getirebileceğimizden bahsedeceğiz. Bu unsurların her birisi diğeriyle sinerjik bir ilişki geliştirme potansiyeli taşıyor düşüncesindeyiz.

1-Genellikle ODD ilişkili sivil faaliyetler, neredeyse otomatik olarak gözle görülebilene, yani afetin akut dönemine yönelik çalışmalara yöneliyor. Bu gayet anlaşılabilir bir durum. Çünkü, 17 Ağustos 1999 şayet Şubat Depremleri olmasaydı, ikinci bir “İmar Affı” kanununun tasarısı hazırlanmıştı ve yasalaşması için TBMM’ye iletilmesi bekleniyordu.

İl Risk Azaltma Planı Türkiye Afet Müdahale Planı Sivil toplum terimini hem geniş anlamda kamu kurumlarının organik ilişkisi olmayan yapılar ve hem de toplumun yönetimde görevli olan katmanları dışında kalan bütün toplum katmanları anlamında kullanıyorum.

Gölcük-Yalova-Kocaeli (Körfez) Depremi ve üç ay sonra meydana gelen 12 Kasım 1999 Düzce Depreminde yaşanan yıkımları ağırlaştıran ve belki can kayıplarının artmasına neden olan, Akut Afet /Kriz Yönetimindeki zaaflar o denli büyük bir infial uyandırdı ki, toplumda arama-kurtarma alanında refleks bir yoğunlaşma oldu. Enkaz altında kalan insanlara ilk 72 saatte müdahale edilmesinin taşıdığı hayati önemin toplumun büyük bölümünün bilincine kazınması da bu süreçle ilişkilidir.

Bu dönemde toplumun bilincine yansıyan bir diğer konu da ihtiyaçlarla yardımların, koordine olarak buluşturulmasında yaşanan sıkıntılar olmuştur. Farklı kaynaklardan temin edilen çeşitli ihtiyaç maddeleri ya gereken yerlere hiç ulaşamamış ya da bazı noktalarda ihtiyaç fazlası şeklinde birikerek, yer yer mevcut olanlara ilaveten bir atık sorununa da yol açmıştır.

Akut dönemden devam edersek, *Ar-Kur* Arama Kurtarma alanında eksiklik bugün de devam ediyor ve sivil kurumların kriz dönemine yönelik diğer çalışmalarının devamı da kesinlikle önemlidir. Ancak, Olağan Dışı Durumlar Akut Dönemle sınırlı değil! Akut dönem, olayı takip eden süreç olan "kriz yönetimi ve rehabilitasyon" dönemiyle sınırlıdır;

Oysa Olağan Dışı Durum öncesinde, Bütünleşik Afet/Risk Yönetimi’nin yarıdan fazlasını oluşturan ve kriz yönetimini de belirleyici nitelikte olan, çünkü olası afete yönelik önleyici ve risk azaltıcı çalışmaları ve planlamaları içeren bir “hazırlık” dönemi de tanımlanmıştır.

2- Biz kendimizi ve kurumlarımızı Marmara/İstanbul Depremine hazırlamaya çalışırken, 2023 Şubat Depremleriyle karşılaştık! Belki yine başka, doğa kaynaklı veya farklı nednelerle ilişkili olabilecek ODD’lerle de karşılaşacağız ancak, bütün önceliklerimizi, olacağını bildiğimiz İstanbul Depremine hazırlık ekseninde tanımlamak zorundayız.!

Sivil toplumun sıradan bireyinden meslek örgütlerine ve yerel yönetimlere kadar, bütün unsurlarıyla bu hazırlık sürecinin önceden tanımlanmış, kritik noktalarında yer almaları zorunluluğu vardır.

Son katıldığım bir konferansta11 Prof. Mikdat Kadıoğlu’nun dikkat çektiği bir olguyu tekrarlamakta yarar var: İstanbul’da en az 250 bin yapı ağır hasar görecek ve bu hesaba göre (iyimser olursak yani) her binanın başına 10 kişilik bir Ar-Kur ekibi koymak istersek, sadece bu iş için yaklaşık 250.000x10 = 2.500.000 kişilik bir arama-kurtarma ordusu gerekli olacak.!

Tekrar yazayım: bu iyimser hesapla bulunan bir sayı daha bunun yanında, kapanan yolların açılması ve gitmek gereken noktalara fiziksel olarak gidebilmekle ilişkili olarak ulaşım ayağı, beslenme, barınma, enerji, iletişim, hijyen gibi ihtiyaçlara çözüm üretecek olan ekipler boyutu var…

Şubat Depremlerinde, ilk üç gün kaosu engelleyen en temel unsurun, sivil toplum kurumlarının yerel halkla koordine çalışması olduğu görüldü. Yerel halkın katılımı daima belirleyici önemde olmakla birlikte, ODD öncesinde hazırlık ve önleme çalışmalarında aktif yer alınmasının bu koordinasyonu da besleyeceği açıktır.

Yerel Yönetimlerin afet öncesindeki hazırlık döneminde halkı sürece katması için yanlış kentleşmeye müdahale yönünden, yapılacak işler vardır. Bununla sınırlı olmamakla beraber, özellikle imar ve kentsel dönüşüm konularında doğru tutum ve yapı denetimleri burada öne çıkıyor Kolay olmayacağını söyleyebiliriz.

3-Klasik Olağan Dışı Durum / Afet döngüsünün akut dönem ve sonraki rehabilitasyon dönemi aslında bütünsel risk yönetimi bakımından, sürecin sadece %30 luk bir kesimini oluşturuyor; geri kalan % 70 kısım ise öngörülen risklerin azaltılması, müdahale edilebilir düzeye geriletilmesi, tedbir alınması ve hazırlık yapılması süreçlerini içeriyor.

Bizdeki AFAD, ABD’deki FEMA gibi kuruluşların asıl işlevi, olası Olağan Dışı Durumları öngören bir yerden yaklaşarak, Arama-kurtarma: Ar-Kur 1 Haziran 2024, “Prof. Mikdat Kadıoğlu; Afet Yönetimi ve Bursa”.

Şubat depremlerinde ArKur-Arama Kurtarma çalışmalarının yetersizliğini değerlendirirken, ilk 72 saatin önemi yanında, yaklaşık bu sayıda eğitimli personelin varlığının ve enkaz başlarına ulaşımın da mümkün olması gerektiğini dikkate almak, sorunun büyüklüğünü ve yetersizliklerin kaynağını anlamayı kolaylaştıracaktır.

 

AFAD- AFET VE ACİL DURUMLAR YÖNETİMİ BAŞKANLIĞI

Federal Emergency Management Agency toplumun hangi yerelde ne gibi risklerle karşı karşıya olduğunu saptamak ve buna göre gerekli idari ve fiziksel önlemlerin alınmasını ve hazırlıklı olunmasını sağlamaktır. Bütünleşik Afet/Risk Yönetimi, öncelikle bu alana yönelir, bizde AFAD’ın çalışma anlayışı da kâğıt üzerinde bu şekildedir.

Afetin ardından “yaraların sarılması” her zaman gerekli olacaktır fakat Bütünleşik Afet/Risk Yönetimi, bize yarayı küçültme, hatta yaralanmama şansı tanıyan bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır. Tam olarak bu nedenle, “yaraların sarılması” herkesin aşina olduğu bir haber manşetine dönüşmüşse, fakat sel yatakları ve tarım alanlarında yapılaşma devam ediyorsa, ortada bazı problemlerin olduğu açıktır. 

AFAD-- Afet ve Acil Durum Yönetiminin 81 il için oluşturduğu İRAP- İl Risk Azaltma Planlarının tamamı, 2022 yılı içinde tamamlanmıştır.

Türkiye Afet Müdahale Planı da aynı şekilde. Bu çalışmalara ilişkin eleştirilerimizi yeri geldikçe belirteceğiz fakat öncelikle en göz önünde olanına değinelim:

2023 Şubat Depremlerinin yaklaşık bir yıl öncesinden itibaren, bütün İRAP- İl Risk Azaltma Planları hazırlanmış ve ilgili tarafların elinde bulunmaktaydı.!

 

O HALDE BU YIKIM NEDEN BU KADAR BÜYÜK OLDU.?

ODD- Olağan Dışı Durumlar öncesi süreçlerin iyi yönetilmiştir diyebilir miyiz? Sivil toplumun planlama-önleme-tedbir alma süreçlerine katıldığını, örneğin Meslek Örgütlerinin ODD- Olağan Dışı Durumlara ilişkin tespit ve çözüm önerilerinin dikkate alındığını söyleyebilir miyiz? Bizce bu yapılsa, pek çok sorunun daha meydana gelmeden engellenmesi mümkün olabilirdi.

    

4- Afet döngüsünün bütün aşamalarında, müdahale ve organizasyon konuları AFAD- Afet ve Acil Durum Yönetimine verilmiş bir yasal yetki ve sorumluluk olduğu için, her türlü faaliyeti AFAD- Afet ve Acil Durum Yönetimiyle beraber, özellikle Ar-Kur- Arama-Kurtarma çalışmalarını ise sadece ve sadece AFAD- Afet ve Acil Durum Yönetimi koordinatörlüğünde yapabilirsiniz.!

Buna Ar-Kur- Arama-Kurtarma derneklerinin eğitimleri dahil olmak üzere sahadaki faaliyetleri, her türlü ayni ve nakdi bağışlar dahildir. Sivil kurum ve kuruluşları, AFAD ve diğer kamu kurumlarının bilgisi ve koordinasyonu, kabul ve onayı olmadan afet alanlarında sınırlı bir çalışma yürütülebilmektedir. Sahada, genellikle kamunun eksik bıraktığı alanları meslek örgütü ve diğer sivil kuruluşlar doldurmaktadır diyebiliriz.

 

Ancak, kamusal alanlarda bu şekilde yürütülen çalışmaların, bazı handikapları olduğunu da görmek gerekir: yapılacak işlerin yeterliliği ve sürekliliği eldeki fonlarla sınırlı olduğu gibi, mevcut kamu kurumlarıyla eşgüdüm sağlanması her zaman sorunsuz olmamaktadır; bu ise verilerin temini ve mevcut sistemle koordine edilmesinde aksaklıklar yaşanmasına ve bazan çalışmanın imkânsız hale gelmesine yol açabilmektedir.

Toplumsal fayda bir biçimde sağlansa bile, ilgili kurumlar tekrar faaliyete geçtiğinde bu alanların boşaltılması gerektiği için, toplum psikolojisinde ve bazan hizmetlerin yürütülme sürecinde bir başka kırılmaya da neden olabilmektedir.

Sahada çalışmak için bir biçimde ilişki kurulması zorunlu olan AFAD- Afet ve Acil Durum Yönetimi kendisini ne kadar Yenileyebiliyor.?

AYDES- Afet Yönetimi ve Karar Destek Sistemi bir sonraki afette çalışabilecek mi.? Son depremdeki idari ve personel sıkıntılarını giderdi mi.?

Giderebilir mi.? Umarız bu sorunlar çözümlenebilir ve AFAD- Afet ve Acil Durum Yönetimi, meslek örgütleriyle koordine çalışmaya yönelebilir.

 

5-Sivil inisiyatifler, önüne uzun soluklu bir program koyarak ve mevcut yetkili kurum ve kuruluşlarla ilişkilendirilmiş bir işleyiş içinde davranmayı öngörmeli ve yaygınlaşmalıdır. Yerellerdeki en yaygın kurum ise belediyelerin bünyesinde yer alan itfaiye birimleri gibi görünüyor:

İtfaiye Gönüllüleri şeklinde bir ağ oluşturulması ve yerellerde bu kurumlarla ilişkili olarak davranılması bir çözüm olabilir.

Özellikle akut döneme ilişkin çalışmalarda, Ar-Kur ekipleri de bulunan ve hiyerarşik yapılanması ve sahada çalışması gibi İl Risk Azaltma Planları için bakınız: https://www.afad.gov.tr/il-planlari 

Yürürlükteki TAMP- Türkiye Afet Müdahale Planı 15.09.2022 tarih ve 31954 Sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

(Bakınız: https://www.afad.gov.tr/turkiye-afet-mudahale-plani)

 

Dr. İ. Seçkin Kara

#ÖkkeşBölükbaşı, #www.medyagunebakis.com, #Toplumsalmuhalefet,

 

 

 AYDES: AFET YÖNETİMİ VE KARAR DESTEK SİSTEMİ

 Prof. Mikdat Kadıoğlunun, konferansında öne sürdüğü bir öneriydi, yerellerde bireylerin organize olabilecekleri ve afetlerde doğrudan müdahil olan kurumlar olarak itfaiyeler, bizce de fiilen sahip oldukları kapasiteyi yeterince kullanamıyor.

Özellikleriyle itfaiye kurumu, doğru adrestir. Buna ilişkin deneyimler vardır. Mevcut deneyimler paylaşılabilir, geliştirilebilir.

Bunların yanı sıra yapılması çok yararlı olacak “risk azaltıcı faaliyetler” sivil inisiyatif çalışmaları arasında şunlar sayılabilir:

-kendi çalıştıkları ve yaşadıkları binaların risk analizlerini (bunun oldukça emin ve aynı zamanda hızlı bazı uygulamalarını belediyeler yapıyorlar) yaptırmak için girişimde bulunmak veya bulunulmasını sağlamak için gereken işlere girişmek, bu süreçleri takip etmek ve müdahil olmak;

-oturdukları binalar için de aynı işi yapmak; bir mahallenin veya birkaç mahalle büyüklüğünde sitelerin deprem dayanım durumlarına ilişkin gerçekçi bilgi çok hayati önemde olacaktır!

-kamu binalarının: yani okul, hastane, adliye, belediye, spor salonu, cezaevleri gibi yapıların deprem güvenliklerinin tespiti ve kamuya açık olarak ilanı-duyurusu için çaba harcanmalıdır. Her kamu binasının ve şirket binalarının birer afet planı olması gerektiği unutulmamalı, bu planların güncelliği araştırılmalıdır.

-Her sivil gönüllü yapı, kendi ilindeki meslek birliklerinin ilgili birimleriyle temas ederek, (örneğin: İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası. Vb) özellikle kamu binaları konusunda güçlendirme gereken binaların saptanması ve dünyada örnekleri de olan “hızlı güçlendirme” uygulamaları için hızla süreçlerin başlatılması için çaba harcamak ve takipçisi olmak, tercihan, il ve ülke düzeyinde meslek örgütleriyle birlikte olarak.

-Acil Toplanma Yerlerinin mevcut durumunu görmek, eksikler varsa tespit etmek ve nasıl giderilebileceğine dair çalışma yürütülmesi herhangi bir özel hazırlık gerektirmediği gibi, e-devlet telefon uygulamasının giriş sayfasından her mahalle için ayrılan Acil Toplanma Yerine ulaşılması mümkündür. Her il ve ilçede belirli zamanlarda bir Acil Toplanma Yeri seçilerek nasıl ulaşılacağı, yerin uygunluğu gibi konular değerlendirilebilir.

Bu basınla birlikte de yapılabilir, periyodik bir etkinlik olarak da düşünülebilir. Bu da yine Meslek Birlikleriyle birlikte yürütülmesinde fayda olan bir süreçtir. İş yerleri ve iş hanı veya site gibi yerleşimlerde ayrıca bir toplanma yerinin tespit edilmesi ve bir tabela ile işaretlenmesi gerektiğini geçerken anımsamakta fayda vardır.

-Son olarak da yukarıdaki konuları içeren, isteyenlerin Ar-Kur veya diğer afet yönetimi alanlarında uzmanlaşmasına açık olmak üzere, “Bütünleşik Risk Yönetimi” konulu eğitimler almak, temel Afet/Olağan Dışı Durum bilincini, eldeki ve süreç içinde ortaya çıkabilecek yeni-başka mecralar üzerinden yaygınlaştırmak için çalışmak gerektiğini söyleyebiliriz.

-Her ilin kendi İRAP- İl Risk Azaltma Planları ve bir de TAMP- Türkiye Afet Müdahale Planı belgelerini ilgili valiliklerin internet sayfalarından bularak, yoksa AFAD sayfalarından bularak, bulunmasını sağlayarak incelemek ve bu belgelere ilişkin temel bir bilgi edinmek gerekir. 2023 Şubat Depremlerinden sonra bütün İRAP- İl Risk Azaltma Planları ve TAMP- Türkiye Afet Müdahale Planı gibi belgelerin her birisinin yenilenmesi gereklidir! Bu konuda da yerellerdeki TMMOB ve Tabip Odalarından destek alınabilir.

Depremlerin, sivil yerleşim alanları ve sanayi bölgelerinde yangınlara da yol açan kompleks ODD- Olağan Dışı Durumlar olduğunu, sanayi ve askeri tesislerin etkilenmesi halinde büyük sanayi yangınlarına ve KBRN- Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer kaynaklı risklere de yol açtığını da unutmamak gerekir.

Bakınız: https://itfaiye.izmir.bel.tr/tr/GonulluBasvuru/OnSayfa/11?AspxAutoDetectCookieSupport=1

Çünkü İRAP’ların genel olarak, risklerin tespiti ve risklerin azaltılması yönünden yetersiz kaldıkları, hazırlanma sürecinde yerellerdeki Meslek Birliklerinin görüşünü almadıklarını biliyoruz (Malatya, Maraş örnekleri hemen verilebilir)

 

Dr. İ. Seçkin Kara

#ÖkkeşBölükbaşı, #www.medyagunebakis.com, #Toplumsalmuhalefet,

 

Diğer Haberler

  • DARBE KİMDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ..
  • TRABZONLULAR BİRLEŞİNİZ
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI…
  • KUL VE MAHLÛKAT HAKKI..
  • ADAM OLMAK–OLAMAMAK VE GAZETECİLİK
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..
  • DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP