TERÖRİST
Emperyalist ABD’nin Kendi Çıkarları İçin Yapmayacağı
Yaptıramayacağı Hiçbir Şey Yoktur.
Bugüne kadar yaptığı katliamlar, emperyalizmin kirli yüzünü
anlamayanlar için önemli bir uyarıdır. Emperyalist ABD,
teröristleri besler, büyütür, finanse eder, görevini yaptırır ve
işi bitince deliğe süpürür. Bunun en son örneği El Kaide terör
örgütünün başı Usame Bin Ladin’dir.
Mart ayı başında emperyalist ABD’nin üçüncü büyük kenti
Şikago’nun caddelerinde dolaşan otobüslerde Usame Bin
Ladin, Pakistan asıllı Faisal Shazt, Filistin kökenli ABD
ordusunda Binbaşı Nidal Hasan, HAMAS üyesi bir Arap
teröristin resimleri vardı.
Ancak bu teröristlerin yanında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın da resmi vardı…
Usame Bin Ladin’in afişinde; “Sizi derhal İslam’a çağırıyoruz.
Benim cihadım bu, ya sizinki.?” yazılıydı.
Recep Tayyip Erdoğan’ın afişinde ise; “Minareler süngümüz,
kubbeler miğferimiz, camiler kışlamız, müminler askerlerimiz.
Bu ilahi ordu dinimi bekler... Benim cihadım bu, ya sizinki.?”
yazıyordu.
Bu afişleri ‘Amerika Özgürlükleri Savunma Girişimi’ ( American
Freedom Defense Initiative ) adlı örgüt hazırlamıştı. Türkiye
Cumhuriyeti’nin Başbakanı bir terörist gibi Şikago caddelerinde
Amerikan halkına tanıtılıyordu.
Bu olay açıkça diplomatik bir skandaldır. Dost ve müttefikimiz
diye övünülen ABD yetkililerinin bu duruma sessiz kalmasını
da anlamak olanaksızdır.
Bu konu hakkında Türkiye Cumhuriyeti Büyük Elçiliği ya da
Dışişleri Bakanlığı’ndan açıklama yapılmaması da başka bir
skandaldır.
AKP kurulduğu zaman, henüz milletvekili bile olmayan Tayyip
Erdoğan, ABD’ye davet edilmiş, ağırlanmış ve başkanla
görüşmüştü.
Aradan geçen on yılda istedikleri rolü üstlenen Tayyip
Erdoğan’ın artık işi bitmiştir ve deliğe süpürülme
aşamasındadır.
Bu aşamaya kılıf hazırlamak isteyen emperyalist ABD,
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı terörist ilan etmiştir.
FBI adına çalıştığı açıklanan Fettullah Gülen, terörist ilan
edilen Tayyip Erdoğan yerine, emperyalist ABD için yeni
yükselen değer konumuna getirilmiştir.
Yaklaşık elli bin kişinin katili PKK terör örgütünün başı ile
görüşülmesine olanak sağlayan ABD, şimdi Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanı’nı terörist ilan etmiştir.
Emperyalizme bilerek ya da bilmeden hizmet etse bile,
dünyada ilk kez emperyalizme karşı zafer kazanan Türkiye Cumhuriyeti’nin bir başbakanını, emperyalist ABD teröristlerle
aynı kefeye koyamaz. Dünyanın birçok ülkesinde terörizme
destek veren emperyalist ABD’nin, kendini görmeden, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı terörist ilan etmesi, “Yurtta Barış,
Dünyada Barış” ilkesini savunan ülkemize karşı yapılan büyük
bir haksızlıktır, onursuzluktur.
Kendi başbakanımız yaptıklarıyla, yanlışlarıyla, ihanetleriyle
sadece Türk Milleti tarafından yargılanabilir, terörizme destek
veren emperyalist ABD’nin önce kendi sicilini düzeltmesi
gerekmektedir. Emperyalist ABD terörist arıyorsa, kendi
yönetimlerine bakmalıdır.
Ülkemizin bölünmesi ve parçalanması için harita ve planlar
yapan emperyalist ABD’nin, PKK terör örgütüne destek verdiği bilinmektedir. 17 Mart Pazar günü katillerin ve teröristlerin
meydanlarda gövde gösterisi yapmasının yol haritası da
emperyalist ABD tarafından çizilmiştir.
Demokrasi ve insan hakları konusunda sicili bozuk
e mperyalist ABD için söylenecek en iyi söz Âşık Mahzuni
Şerif’e aittir:
“Defol git benim yurdumdan, Amerika katil katil.
Yıllardır bizi bitirdin, Amerika katil katil.
Devleti devlete çatar, İt gibi pusuda yatar, Kan döktürür, silah satar, Amerika katil katil.. “
Suay Karaman - İlk Kurşun Gazetesi, 18 Mart 2013.
İHANET
Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini, bir terörist ile pazarlık
konusu yapmaktan utanmayanlar, hiç kuşkusuz tarih önünde
hesap vereceklerdir.
2009 yılının ortalarında siyasi iktidar, içeriği belli olmayan bir
açılımla yollara döküldü. Hükümetin herkesten destek istediği
bu açılıma, “Amerikan Projesi” diyenler için başbakan “bunu
ispat ederlerse her şeye varım. Ama ispat edemezlerse
alçaktırlar, namussuzdurlar.
Bu kadar açık, bu kadar ağır konuşuyorum. Çünkü artık bu
kadar iftiraların, bu kadar hakaretlerin altında bu iktidar kalmaz” demişti.
Çok tanıdık gelen bu alçaklık ve namussuzluk söylemleri
PKK terör örgütüyle Oslo’da yapılan görüşmelerde de
karşımıza çıkmıştı. Yaklaşık on yıllık geçen süre içinde siyasi
iktidarın nelerin altında kaldığı apaçık ortadadır, üstelik alçaklık
ve namussuzluk almış başını gitmektedir.
ABD’nin dış politikasının etkin isimlerinden David Phillips,
2007 Eylül ayında Türkiye’de hükümet tarafından ağırlanmış
ve yaptığı görüşmeler sonucunda “PKK’nin Silahsızlandırılması, Dağıtılması ve Yeniden Entegre Edilmesi” başlıklı bir rapor
hazırlamıştı. Hazırlanan bu raporun, açılıma yön verdiği belli
olmuştur.
Carnegie Endowment adlı kuruluşun Türkiye ve Ortadoğu
uzmanı ve CIA Türkiye uzmanı Prof. Henry Barkey, 2008 yılı
Ekim ayında “Kürdistan Üzerinden Çatışmayı Önleme” başlıklı
bir rapor hazırladı. Obama işbaşına geldikten sonra ABD
yönetimine sunulan bu rapordaki önerilerin şimdi yapılanlarla
örtüştüğü görülmektedir.
Kuzey Irak’taki yönetimle Türkiye’nin ilişkiler kurması, Ankara,
Erbil, Washington işbirliği ile sorunun çözülmesi, PKK için
genel af, Kürt sorununun demokratik temelde çözüme
kavuşturulması, bunun için de AB üyeliğinin bir baskı aracı
olarak kullanılması gibi öneriler sıralanmıştı.
ABD’de Kurulu Atlantik Konseyi isimli kuruluşun öncülüğünde
David Phillips tarafından 2009 Haziran ayında “Türkler ve Irak
Kürtleri Arasında Güven Tesisi” adında bir rapor hazırlandı.
Proje grubunda eski ABD Ankara Büyükelçisi Ross Wilson,
ABD’li General Charles Wald ve Soros’un kurduğu Açık Toplum
Enstitüsü’nün politika analizcisi Mike Amitay de bulunuyordu.
Bu rapordaki görüşler ve öneriler, Türklerle Irak Kürtlerinin
13-15 Nisan 2009 tarihinde Washington’da yaptıkları
toplantıdaki görüşmelere ve David Phillips’in Türkiye ve
Irak’taki görüşmelerine dayandırılmıştı. Rapor dikkatli
okunduğunda görüş ve önerilerin, bugün yaşadığımız
olaylarla nasıl örtüştüğü net olarak görülebilir.
Raporun öneriler bölümünden sadece üç başlığa bakmakta
yarar var:
* Teröre karşı çıkmanın ötesine geçin: PKK sorununun
çözümü, güvenlik önlemlerinin ötesinde adımlar
gerektirmektedir. Nihai çözüm Türkiye’nin sürdürülebilir demokratikleşmesinde ve gelişiminde, aynı zamanda PKK
liderleri ve birlikleri için af organizasyonu yapmakta
yatmaktadır.
* Tutukluları serbest bırakın: Demokratikleşmeyi geliştirmek
için DTP’li tutukluları serbest bırakın.
* Düşmanla konuşun: Ankara, Öcalan’la konuşmayı
reddedebilir fakat DTP etkin birer muhatap olabilir. Erdoğan’ın,
DTP’yle görüşmesini ve geniş kapsamlı görüşmeler için bir
kanal olarak görmesini sağlayın.
Hazırlanan bu rapor BOP’un nasıl uygulanacağının koşullarını belirlemektedir.
Bu raporda Kürt kimliğinin anayasada tanınması ve Türklüğün
de kaldırılması gerektiği açıklanmaktadır. Bugün yeni anayasayı hazırlamakla görevli komisyonun, bu önerilerin dışına
çıkabileceğini düşünmek saflıktır.
Siyasi iktidarın bugün uygulamaya koyduğu her şeyi bu
raporda sırasıyla görmek mümkündür.
Siyasi iktidarın yaptığı bu Amerikan açılımı ile ülkemiz yeniden
Sevr Anlaşması şartlarına doğru sürüklenmektedir. Oslo’da
yapılan görüşmelerin ardından, İmralı’da konaklatılan PKK
terör örgütünün başı ile görüşmelere başlanmıştır.
İmralı’da terörist Abdullah Öcalan ile BDP heyetinin yaptığı
görüşmeleri tarihi bir adım olarak niteleyen emperyalist
maşalar, basına yansıyan tutanaklardaki kirli pazarlıkları
görmek istememektedirler. İhanetle eşdeğer bu kirli pazarlıkları
şu şekilde özetleyebiliriz:
Türkiye’nin geleceğini belirleyen yeni anayasa, PKK terör
örgütü ile birlikte hazırlanmaktadır. Yapılacak yeni anayasada
“Türk milleti” gibi gereksiz sözler çıkarılarak, yerine iki milletli
devlet dönemine geçilmek istenmektedir. PKK terör örgütü
“Tayyip Bey’in başkanlığını” desteklemektedir. Buna karşılık
tüm terör örgütüne ve Abdullah Öcalan’a özgürlük tanınacaktır.
TBMM karar alırsa, PKK terör örgütü ancak o zaman çekilecektir. “Hakikatleri araştırma komisyonu” kurulacaktır.
Bölgenin kendi kendini yönetmesi istenmektedir. Eğer bunlar
yapılmazsa, PKK terör örgütü elli bin kişi ile halk savaşı
başlatacaktır.
Bütün bu ihanet söylemleri ortaya çıkmışken, ihanetle
uğraşmak yerine bu tutanakların kimler tarafından açıklandığı araştırılmaktadır.
Ortadaki ihanetin üzerinde durulmamaktadır, ihanet
önemsenmemektedir. Bu ihanete karşı muhalefetin tepkisi bile
yumuşak hale getirilmiştir.
Alçaklık, namussuzluk, ihanet birbirine karıştırılmış ve “demokratikleşiyoruz” diye yutturulmak istenmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini, bir terörist ile pazarlık
konusu yapmaktan utanmayanlar, hiç kuşkusuz tarih önünde
hesap vereceklerdir. Bu süreci destekleyenler ve sessiz
kalanlar da aynı ihanetin parçalarındandır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin doksan yıllık tarihinde hiç bugünkü
kadar büyük sıkıntı yaşanmamıştı.
Günümüz koşullarında Mustafa Kemal Atatürk'ün “Millet'in
istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” sözüyle
ayağa kalkmanın zamanı gelmiştir..
Suay Karaman - İlk Kurşun Gazetesi, 4 Mart 2013.
The Global Think Tank
VIDEO
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – M art.2013
http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb61@gmail.com ,
TDFAJANS – T oplum D inamikleri F ikir A jansı
Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;
Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!
Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;
Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – M art.2013
EĞER BİR ÜLKEDE
“Hukuk Üstün Değilse, Adalet Yok Hükmündedir.!”
"Türk Yargısında Kronik İşlev Bozukluğu Var"
Bağımsız Bir Millet Olan Papua Yeni Gine,
Parlamenter Demokrasi Sistemini Kabul Etmiş
Ülkelerdendir.
"Adil Yargılamayı Etkileme Suçunun Oluşabilmesi
İçin, Öncelikle Adil Yargılamanın Olması Gerekir."
Türkiye, ‘Hukuk Devleti İlkesizlikleriyle Malul’
Ülkeler Kategorisini Oluşturan ‘Hibrit Rejimler’
Arasında 88.Sıradadır.
Hiç Bir Şey İçin Aşırı Endişe Etmeyin.
Bakarsınız, Yarın; Ya Deve, Ya Deveci
Ya Da Üstündeki Hacı Ölebilir. İ.İnönü
* * * * * * * * * *
TEK YOL DEVRİM.!
YA İSTİKLAL YA ÖLÜM.!
Yaşasın Halkların Kardeşliği.!
KURTULUŞA KADAR SAVAŞ.!
ÜLKÜMÜZ TAM BAĞIMSIZLIK VE
GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE.!
Hazırlanmakta olan AKP Anayasası
Halkımız İçin Kölelik Anayasasıdır,
KÖLELİK ANAYASASINA HAYIR.!
SU HAYATTIR… SU BİR HAKTIR…
SU, KAYNAK DEĞİL, DOĞAL VARLIKTIR.
SU YASASI ÇIKARILMALIDIR.!
TEMA Vakfı Eko Siyaset Bildirgesi:
“Salt ekonomi odaklı projeler dönemi bitmeli,
Ekolojik Siyaset dönemi başlamalıdır.!”
GELECEĞİN TÜRKİYE’Sİ İÇİN
TEMA VAKFINDAN PARTİLERE..!
“Yaşamın sürdürülebilmesinin” ve
“sürdürülebilir gelişmenin” ön koşulu
“çevrenin, toprağın, suyun, ormanın,
biyoçeşitliliğin” korunarak yönetilmesidir.
ÜLKEMİZ, TOPRAKLARIMIZ…
GÖZ GÖRE GÖRE ÇÖL OLMASIN.!
YEŞİL OLMASI İÇİN DESTEK OLUN..
Bir Memlekette, Namuslular, Namussuzlar
Kadar Cesur Olmadıkça, O Memlekette
Kurtuluş Yoktur. İ.İnönü Ülkeyi Dini İrticadan Kurtarmanın Tek Yolu
Millete Kuran’ı Türkçe Olarak Okutmaktır.
Şartlar Gelişirse İhtilal’ler Hak Olur. İrtica Başbakan’dan Cesaret Bulursa,
Kim Onun Sokağa Dökülmesini Önleyebilir.?
İrtica’nın Sokağa Dökülmesi İse Ülkenin Kana
Bulanmasıdır. İ.İnönü
Biz Açıkça Milliyetçiyiz... Ve Milliyetçilik Bizim
Yegâne Birlik Unsurumuzdur.
Türk Ekseriyetinde Diğer Unsurların Hiçbir
Etkisi Yoktur. Vazifemiz Türk Vatanı İçinde
Türklüğü Yaşatmaktır. Türkleri Ve Türklüğe
Muhalefet Edecek Öğeleri Kestirip Atacağız.
Ülkeye Hizmet Edeceklerde Her Şeyin
Üstünde Aradığımız Türk Olmalarıdır. İ.İnönü