Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
SELÇUK POLAT İMZA GÜNÜ Mersin 68'liler Derneğinin Düzenlediği Selçuk Polat İmza Günü 8 Aralık 2012 Cumartesi Mersin Ütopya Kültür Merkezinde Gerçekleştiriliyor… Mersin 68 liler Derneği, 1968 Döneminin Önemli Devrimci Aktörlerinden ve Devrimci Geleneğin Takipçisi, Selçuk Şahin Polat’ın üçüncü kitabına imza günü düzenledi.
Tüm Devrimciler Adına Anıt Heykel... 12 Mart Faşizmi Tarafından İdam Edilen Deniz, Yusuf, Hüseyin 'i Temsilen Mersin 68liler Barış Ve Kardeşlik Ormanı İçinde Yaptırılan ve Sonsuza Uzanacak Olan Altı Metre Boyundaki Anıt Heykel... Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Aralık.2012 http://www.medyagunebakis.com/ okkesb61@gmail.com, TDFAJANS – Toplum Dinamikleri Fikir Ajansı Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda; Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.! Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa; Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur. Dünyada Her Millet İcraatına Tahammül Ettiği Hükümetin Mesuliyetine Ortak Sayılır…! Mustafa Kemal ATATÜRK TEK YOL DEVRİM.! YA İSTİKLAL YA ÖLÜM.! Yaşasın Halkların Kardeşliği.! KURTULUŞA KADAR SAVAŞ.! ÜLKÜMÜZ TAM BAĞIMSIZLIK VE GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE.! Hazırlanmakta olan AKP Anayasası Halkımız İçin Kölelik Anayasasıdır, KÖLELİK ANAYASASINA HAYIR.! BOP PROJESİNDE TÜRKİYENİN ROLÜ
Emperyalistler Tarafından, Müslüman’ın Müslüman’a Kırdırıldığı Ve Bunun Taşeronluğunun Da Kendine Müslüman’ım Diyen Kendi Liderleri Aracılığıyla Yapıldığının Ve Emperyalistlerinin Esas Amacının Da Ortadoğu’da Siyonistlere Hizmet Eden Sözde Kürdistan, Gerçekte Büyük İsrail'i Kurmak Olduğunun Tüm Müslümanlar Tarafından Bütünüyle Anlaşılması Dileğimle…Ayşe Eren
EĞER BİR ÜLKEDE “Hukuk Üstün Değilse, Adalet Yok Hükmündedir...” "Türk Yargısında Kronik İşlev Bozukluğu Var" Bağımsız Bir Millet Olan Papua Yeni Gine, Parlamenter Demokrasi Sistemini Kabul Etmiş Ülkelerdendir. "Adil Yargılamayı Etkileme Suçunun Oluşabilmesi İçin, Öncelikle Adil Yargılamanın Olması Gerekir." Türkiye, ‘Hukuk Devleti İlkesizlikleriyle Malul’ Ülkeler Kategorisini Oluşturan ‘Hibrit Rejimler’ Arasında 88. Sıradadır. SU HAYATTIR… SU BİR HAKTIR… SU, KAYNAK DEĞİL, DOĞAL VARLIKTIR. SU YASASI ÇIKARILMALIDIR.! TEMA Vakfı Eko Siyaset Bildirgesi: “Salt ekonomi odaklı projeler dönemi bitmeli, Ekolojik Siyaset dönemi başlamalıdır.!” GELECEĞİN TÜRKİYE’Sİ İÇİN TEMA VAKFINDAN PARTİLERE..! “Yaşamın sürdürülebilmesinin” ve “sürdürülebilir gelişmenin” ön koşulu “çevrenin, toprağın, suyun, ormanın, biyoçeşitliliğin” korunarak yönetilmesidir. ÜLKEMİZ, TOPRAKLARIMIZ… GÖZ GÖRE GÖRE ÇÖL OLMASIN.! YEŞİL OLMASI İÇİN DESTEK OLUN.. 68'LİLER VE MERSİN
Altmışlı yılların ikinci yarısından itibaren o zamanki sosyalist ülkelerin de etkisiyle, özellikle Avrupa’da kapitalizme karşı sol bir muhalefet gelişmeye başlamıştı. Sovyetler Birliği’nin liderliğindeki sosyalist blok dışında, Fransa, İtalya, İspanya ve Almanya gibi birçok Avrupa ülkesinde, sosyalist ve komünist partiler, o zamanki sosyalist sistemin de etkisiyle, önemli bir güç haline gelmişlerdi. Bu partiler, bazı ülkelerde koalisyon hükümetleri içinde yer alıyor, bazı ülkelerde doğrudan iktidar oluyorlardı. Bu legal siyasi mücadelelerin dışında, çeşitli sol grupların eylemleri, sendika grevleri, öğrenci ve aydın hareketleri de giderek tüm Avrupa’ya ve diğer ülkelere yayılıyordu. 1968 Mayıs ayında, gençlerin öncülüğünde Fransa’da De Gaulle rejimine karşı yapılan eylemler bir başkaldırı halini aldı. Aydınlar ve sendikalı işçilerin de destek verdiği üniversite boykotları, fabrika işgalleri, resmi kurum işgalleri, sokak şenlikleri gibi eylemler, Paris’ten başlayarak tüm büyük kentlere, sonra Avrupa’ya, çok kısa bir süre sonra da Türkiye’ye sıçradı. Fransa’da önemli bir toplumsal dönüşüme yol açmaya başlayan olaylar, Türkiye’deki üniversitelerde de kısa sürede etkisini gösterdi. İstanbul ve Ankara’daki üniversiteler (İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi) eylemlerin merkezi oldu. Bu döneme, sonradan tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, “68 Hareketi” veya “68 Direnişi”; bu dönemdeki gençliğe de “68 Kuşağı” denildi. Türkiye’de 68 Hareketi Türkiye’de 68 direnişleri, 1961 Anayasası’nın getirdiği kısmi özgürlük ortamında daha çok da üniversite gençliği arasında yayıldı. Sosyalist bir parti niteliğindeki Türkiye İşçi Partisi(TİP), bazı aydınlar ve sendikalı işçiler de harekete destek verirken, hareket halka arasında sempati bulmasına karşın fazla da destek bulamadı. Başlangıçta İstanbul Üniversitesi direniş ve eylemlerin merkezi oldu. İstanbul Üniversitesi’ndeki boykot, işgal ve formlarda, Hukuk Fakültesi öğrencisi Deniz Gezmiş, hareketin lideri olarak ön plana çıktı. O dönemde İstanbul Üniversitesi’ndeki İşgal ve Boykot Komitesi, Deniz Gezmiş’in başkanlığında Karadenizli Bozkurt Nuhoğlu ve Diyarbakırlı Kemal Bingöllü üçlüsünden oluşuyordu. Bu anlamlı bir birlikti. Zaman içinde ve bilinen gelişmeler sonucunda, Deniz Gezmiş, bu hareketin simgesi ve idolü oldu. Olayların gelişmesiyle birlikte, gençlikle birlikte, aydınlar, işçiler ve tüm Türkiye toplumu sol ile yeniden tanıştı. Çok hızlı gelişmelerden sonra, Türk solu içerisinde ve özellikle TİP ile üniversite gençliği arasında, “Sosyalist Devrim” ve “Milli Demokratik Devrim (MDD)” adı ile iki tez tartışılmaya başlandı. Kemalist kazanımlardan hareketle ve militar güçlerden yararlanarak devrim yapmayı savunan MDD hareketi çok tartışma yarattı. Bazı sosyalist aydınlar, özellikle de TİP içersindeki Kürt aydınları bu teze şiddetle karşı çıktılar. Demokratik yoldan sosyalist devrim yapmayı savunanlarla, MDD savunucuları tartışırken, gençlik kesimi de silahlı mücadeleye doğru eviriliyordu. 12 Mart Muhtırası öncesinde, Deniz Gezmiş önderliğindeki THKO(Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu), Mahir Çayan liderliğindeki THKP/C(Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi) ve İbrahim Kaypakkaya önderliğindeki TİKO(Türkiye İhtilalci Köylü Ordusu), illegal ve silahlı yoldan mücadeleye yöneldiler. THKO ve TİKO kırdan kente, THKP/C ise kentten kıra doğru bir silahlı eylem biçimini benimsemişti. İşin ilginç yanı, günümüzde silahlı kalkışma içinde bulunan Kürt gençlik gruplarının büyük kısmı, bu üç illegal örgüt dışında, kurdukları Devrimci Doğu Kültür Ocakları(DDKO) legal örgütü ile demokratik mücadele yöntemlerini deniyorlardı. MDD hareketine şiddetle karşı olan bu grubun, etkinlikleri, miting(Doğu Mitingleri), afiş asma, bildiri dağıtma ile sınırlıydı! 68 Kuşağı, girdiği silahlı eylemler sonucunda ve 12 Mart 1971 muhtırasından sonra büyük darbe aldı. 1972-1973 yıllarında bilinen gelişmeler sonucunda, üç örgütün de önderleri değişik şekillerde katledildi. Takip eden yıllarda,”78’liler” olarak adlandırılan çeşitli sol gruplar, adı geçen örgüt ve liderlerini kendilerine öncü olarak gördüler. 12 Mart Muhtırası’ndan kurtulabilen 68’liler ve 78’liler birlikte, fakat çok değişik gruplar halinde mücadeleye devam ettiler. Çok sayıda Kürt sol grubu da bu dönemde ayrıştı.12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte bu süreç sona erdi. 68’liler Birliği Vakfı Kuruluyor 68’in 20.yılında, yani1988’den itibaren, 68 hareketi daha genel olarak değerlendirilmeye başlandı. 1990 yılında merkezi İstanbul’da bulunan “68’liler Birliği Vakfı” kuruldu. Vakfa, Türkiye’nin birçok yerinden 68’liler üye oldu. Ankara ve Mersin’de şube niteliğinde yapılanmalar oluşturuldu. Kısa bir süre sonra, vakfın genel kurullarında üyeler arasında bilinen sol hastalıklar, ideolojik ayrılıklar gündeme gelmeye başladı. 68 döneminde sosyalist olduğunu söyleyen zamanın gençleri, 12 Eylül Darbesi, Dünya Sosyalist Sistemi’nin çöküşü, PKK hareketi, Türkiye’deki gericileşme ve şoven-milliyetçi sürecinin gelişmesi gibi çeşitli etkenlerle, orta yaşlarda, elbette 68’deki gibi düşünmüyorlardı. Demokrat, sosyal demokrat, ulusalcı, liberal, sol liberal, Kemalist gibi nitelendirmelerle ifade edilenler olduğu gibi, halen sosyalistim diyenler de vardı. Ağırlıklı olarak İstanbul’daki grup, 68’in ana sloganının “Tam Bağımsızlık” ve“Antiemperyalistlik” olduğunu, Türk 68 hareketinin aslında Kemalist hareketin devamı olarak 2.Kurtuluş Savaşı verdiğini belirtiyordu. Aşırı milliyetçi bir söylem içindeki bu grup, Doğu Perinçek’in liderliğini yaptığı İşçi Partisiyle de ilişki halindeydi. Kendilerini ulusalcı ve Atatürkçü olarak gören bu grup, yabancı düşmanı, militarist, Anti-Kürt bir çizgiye oturdu. Tartışmalara karşın bu grup çok katı bir tutum takınıyor, kendi dışındaki herkesi suçluyordu. Bu durum, kamuoyunda 68’lilere bakışı olumsuz etkiledi. Daha sonra (2002’de), “Kızılelma Koalisyonu” denilen ırkçı, darbeci, sağ çizgideki yapılanmanın içinde yer alan bu grupla, kendini demokrat olarak ifade eden diğer 68’liler arasında uzlaşmaz çelişkiler doğdu. 68’li geniş bir kesim, 68’in antiemperyalist ilkesi dışında, antifaşist, antişovenist ilkelerinin de olduğunu, militarizmi savunamayacağını, evrensel sol değerleri savunduğunu ve sosyalist bir ilke olan “Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı” çerçevesinde, Türkiye’nin bir özel sorunu olan Kürt Sorunu’nu da kabul ettiğini belirtiyorlardı. Ulusalcı grup, 68’in heterojen yapısını, diğerleri de ulusalcı grubun milliyetçiliğini kabullenemiyordu. Ulusalcı grup, çok az sayıda 68’liyi kapsamasına karşın, vakfın İstanbul’daki merkezini tamamen ele geçirip Kızılelma Koalisyonu’nda da yer alınca, ipler tamamen koptu; ayrışma kaçınılmaz oldu. Başta Mersin ve Ankara 68’lileri olmak üzere, İstanbul’daki bazı 68’liler, vakıftaki üyelikleri yasal olarak devam ettiği halde vakıftan koptular. Vakıfta sadece ulusalcılar kaldı. Bunun üzerine, Ankara’da “68’liler Dayanışma Derneği”, Mersin’de “68’liler ve 68’liler Ormanını Koruma Derneği” kuruldu. Mersinli 68’liler ve “68’liler Barış ve Kardeşlik Ormanı” Mersinli 68’liler, başından beri, 68’liler Birliği Vakfı içinde dikkat çektiler. İstanbul’dan sonra en kalabalık gruptu ve farklı eğilimlerden olmalarına karşın, 68’in asgari değerlerinde anlaşıp, uzlaşıp, birlikte hareket ediyorlardı. 68 Hareketi’nin değerlerini ve demokrat olmayı kabul eden herkes, Mersin’deki yapılanmanın içinde yer alıyordu. Vakfın merkezini eline geçiren ulusalcı grup, başından beri Mersin’deki yapılanmadan rahatsızdı. Yapı içinde Kürtlerin varlığı, şubenin başkanlığını yapan Masum Kırtaş’ın Kürt kimliği ve siyasal duruşu, Mersin’in özgün toplumsal yapısı kabullenilmiyordu. Oysa Mersin’deki 68’liler içinde CHP ve DSP eğiliminden, ÖDP, HADEP ve EMEP eğilimlerine kadar, kendini solcu ve demokrat gören herkes vardı. Mersinli 68’lilerle, 68’liler Birliği Vakfı’nı elinde bulunduranlar arasında anlaşmazlık büyüktü. Vakıftan kopan Mersinli 68’liler, Mersin’de bir maddi varlık olarak daha önce yarattıkları mevcut ormanı da korumak için, 2003 yılında ayrı bir 68’liler derneği kurdular. 1995 yılında Mersinli 68’lilerin bir toplantısında, Toroslar bölgesindeki bir çöplük alanının 68’liler adına bir hatıra ormanı şeklinde düzenlenmesi fikri ortaya atıldı. Bunu basit bir şey gibi gören, devrimcilerin bitkiyle ağaçla uğraşmasının gereksiz olduğunu söyleyen arkadaşlarımız olsa da, fikir genel olarak benimsendi. 68 adına, somut maddi bir şey yaratma iyi olacaktı. Zamanın Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı, Okan Merzeci ve Toroslar Beldesi Belediye Başkanı Abdurrahman Aytekin ile görüştük, 68’liler adına bir hatıra ormanı kurmak istediğimizi belirttik. Okan Merzeci olaya olumlu baktı ve daha önce çöplük olarak kullanılan yaklaşık 200 dönümlük bir arazinin tahsisi için Belediye Meclisi’nden karar çıkarttı. Sağ çizgideki Anavatan Partisi’nin mensubu olan Okan Merzeci’ye, “Bu alanı niye komünistlere veriyorsun” diyenlere, Okan Merzeci, Özalvari bir yaklaşımla, “Ağacın komünisti, milliyetçisi olmaz; size de bir alan vereyim, siz de milliyetçi ağaçlar yetiştirin” diye anlamlı bir cevap verecekti. 1996 yılı başlarında, Orman İşletmesi’nden alınan fidanlarla ve “Fidanlarımız barışa kök salsın” sloganıyla, “68’liler Barış ve Kardeşlik Ormanı” oluşturulmaya başlandı. Bir taraftan kıt olanaklarımızla ve cebimizden çıkan paralarla, diğer taraftan çeşitli sivil toplum örgütlerinin desteğiyle, kampanyalarla ve o zamanki valinin destekleyici tutumuyla 14 bin fidan dikildi. Bazı bölümlerde, kurum ve kişiler adına koruluklar oluşturuldu. Zaman içinde ağaçlar büyüdü ve orman içinde 4000 metreyi bulan kros parkuru düzenlendi. Mersin Üniversitesi öğrencileri ve pek çok sporcu genç alanı kullanmaya başladı. Halen Mersin şehir merkezindeki en büyük orman alanı olan 68’liler Barış ve Kardeşlik Ormanı, iyi bir kent planı olmayan Mersin’e nefes aldırırken, orman alanı içerisindeki kros parkuru da, uluslar arası düzeyde yarışmaların yapılabildiği bir alan halindedir. Ama yaşatılması için sorunlar bulunmaktadır. Ormanın giriş kısmında belediyenin de desteğiyle hizmet binası yapıldıktan sonra, 6 Mayıs 1972’de idam edilen ve 68’in sembolü haline gelen üç gencin (Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan) anısına, 2004 yılında, ormanın giriş bölümünde “Üçfidan” adı ile bir anıt dikildi. Türkiye’nin hiçbir yerinde bir benzeri bulunmayan, 68’i ve Denizleri ölümsüzleştiren bu maddi varlık, gören herkesi çok etkilerken, Mersin’de “68’liler Barış ve Kardeşlik Ormanı” adı ile bir yerin oluşu ve içinde “Üçfidan Anıtı” nın bulunuşu, çok kimseyi de şaşırtmaktadır. 68’in 40.Yılında Anma ve Etkinlikler 2008 yılında, yani 68’in 40.yılında, Mersinli 68’lilerin öncülük ettiği geniş bir anma ve etkinlik programı düzenlendi. Hareketin geniş bir değerlendirmesi yapıldı ve kamuoyunda tartışılmaya başlandı. Mersinli 68’lilerin girişimiyle, Türkiye genelinde anma ve etkinlik programları düzenlemek için, İstanbul, Ankara, Mersin, Hatay, Bodrum ve diğer bazı yerlerde toplantılar yapılarak ortak hareket etme ve merkezi bir program uygulama kararı alındı. Bu girişim, “ulusalcılar” olarak nitelendirilen ve 68’liler Birliği Vakfı’nın yönetimini elinde bulunduran grubun dışında tüm 68’liler tarafından benimsendi ve 78’liler girişimi tarafından da desteklendi. Aralarında, Ertuğrul Kürkçü, Oral Çalışlar, Eşber Yağmurdereli, Bozkurt Nuhoğlu. Kemal Bingöllü, Gencay Gürsoy, Celâl Doğan, Necmi Demir, Celalettin Can, Aydın Çubukçu. Hikmet Çetinkaya, Sevim Belli, Teslim Töre. Ümit Fırat, Halit Çelenk, Hikmet Bozçalı, Hacı Tonak, Sarp Kuray, Sezai Sarıoğlu. Ruşen Arslan, Nadire Mater, Halil Ergun ve Mersin 68’liler Derneği Başkanı Selçuk Polat (Etkinliklerde en fazla emeği geçen kişi), Doğan Gökşen, Celâl Temel, Osman Yılmaz, Mahmut Karabulut gibi çok değişik çevrelerden kişilerin bulunduğu 60 kişilik Danışma Kurulu ve 5 kişilik Yürütme Kurulu oluşturuldu. Bilgi Üniversitesi’nin Dolapdere Kampusu’nda yapılan toplantılardan sonra Türkiye genelinde etkinlik programları gerçekleştirildi. Bu programın hazırlanmasından ve etkinliklerin başlamasından sonra, konu basında genişçe tartışıldı. 68 Hareketi ve bıraktığı mirasın, evrensel, sosyalist bir miras olduğunu söyleyenlerle birlikte, Türkiye 68 Hareketi’nin özgürlükçü ve demokrat olmadığı, bu günkü ulusalcı harekete de kaynaklık ettiğini söyleyenler de oldu. Konuyu ele alan “Hatırla Sevgili” adlı televizyon dizisinin etkisiyle konu bir miktar magazinleştirilse de, 68’in 40.yılında yapılan değerlendirmeler yararlı oldu. 68 olayları ve hareketi üzerine çok şey söylenebilir. Çünkü hem Avrupa’da, hem Türkiye’de çok büyük etkileşimlere neden olmuştur. Eksiğiyle, fazlasıyla dünyadaki 68 Hareketi gibi, Türkiye’deki 68 Hareketi de bir döneme damgasını vurmuş, etkileri de günümüze kadar uzanmıştır. Ne olursa olsun, yurtseverlik duyguları ve canları pahasına mücadele veren 68’li gençlere saygı duymak zorundayız. Hataları vardı denilebilir, kimin hatası yok ki.? Devlet, yöneticiler, yetişkinler az mı hata yaptı.? Az mı komplolar kuruldu gençlere.? Mersin’deki Anma ve Etkinlikler 68’in 40.yılı etkinlikleri kapsamında, İstanbul, Ankara, Mersin, Kızıldere, Çorum ve Diyarbakır gibi değişik yerlerde, tüm yıla yayılan anma ve etkinlikler gerçekleştirildi. Türkiye genelinde yapılan tüm anma ve etkinliklerde Mersinli 68’liler aktif olarak yer aldılar. Özellikle başkanımız Selçuk Polat etkinliklerin tamamında yer alırken, onun başkanlığında defalarca toplantılar yaptık. Her yıl 6 Mayıs’ta yaptığımız Denizler’in anmasını; 40.yıl dolasıyla daha kapsamlı etkinlik olması için, 6 Mayıs günün hafta içine gelmesini göz önüne alarak, 11 Mayıs 2008 Pazar günü gerçekleştirdik. Mersinli 68’liler ve 78’lilerin işbirliğiyle 11 Mayıs günü Barış ve Kardeşlik Ormanı içersinde, Üçfidan Anıtı çevresinde düzenlenen kitlesel etkinlik çok anlamlıydı. Etkinliğe, Ertuğrul Kürkçü, Eşber Yağmurdereli, Celal Doğan, Fahri Aral, DTP Genel Başkanı Emine Ayna, SDP Genel Başkanı Filiz Koçali, ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Hamiyet Kızıler ve EMEP GYK Üyesi Ender Irmak konuşmacı olarak katılırken; bazı müzik grupları da etkinliğe renk kattılar. Tüm gün süren etkinliğe, gün boyunca yaklaşık 10 bin kişi katıldı. Çok kimse tarafından, son yılların en büyük ve en anlamlı etkinliği olarak kabul edilen anma, tüm Türkiye’de yankılandı. “Barış” ve “Kardeşlik” adına dikilen ve büyüyen ağaçların altında toplanan binlerce kişi ve ağaçlara asılan ölen devrimcilerin resimleri, duygulu bir hava ve bir hüzün tablosu oluşturdu. Çok olgun bir havada geçen etkinliğe solun tüm renkleri katılırken, ayrılıklar ortaya çıkarılmadı, grup sloganları atılmadı; Barış ve Kardeşlik Ormanı’nda, halkların kardeşliği savunuldu. Öteden beri çok kültürlü bir kent olan, Müslüman ve Hıristiyan mezarlarının bile birlikte olduğu Mersin’de, yine örnek bir etkinlik gerçekleştirildi. Duygusal bir havanın egemen olduğu anmada, pek çok kimsenin arzuladığı birlik, beraberlik ve hoşgörü ortamı vardı. Neşe ve hüznü birlikte yaşayan katılımcılar, çok farklı ve güzel bir günü paylaşmanın memnuniyetiyle Barış ve Kardeşlik Ormanı’ndan ayrıldılar. O gün, barış ve demokrasi adına Mersin’de umutlar yeşerdi. Umuttan daha güzel bir şey var mı.? 68’in 41.yıl dönümü olan 2009’da da, yine Mersin’de, 6 Mayıs haftasında, 40.yıl dönemindeki etkinliklere benzer etkinlikler düzenlendi. Katılım yine çok yüksekti. Bu kutlamalar, Mersin’de artık geleneksel bir hal aldı, sürdürülecektir. Nazım’ın mezarı, Mersin 68’liler Barış ve Kardeşlik Ormanında Olmalı. Bilindiği gibi Nazım Hikmet, Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden vatandaşlığa alındı; mezarının Türkiye’ye getirilmesi önünde bir engel kalmadı. Nazım, vasiyet şeklindeki şiirinde; “Yoldaşlar, Ölürsem o günden önce yani Öyle gibi de görünüyor. Anadolu’da bir köy mezarlığında Gömün beni. Ve de uyarına gelirse Tepemde bir çınar olursa Taş maş da istemez hani,” demişti. Biz Mersin’li 68’liler, yıllar önce Nazım’ın bu vasiyetine uygun olarak, Mersin 68’liler Barış ve Kardeşlik Ormanı’nda Üçfidan Anıtı yanında Nazım’ın mezarı için yer hazırladık, çınarı diktik ve mermere vasiyeti yazdık. Nazım’ın mezarının, eski bir köy arazisi olan 200 dönümlük ormanımızda, Üçfidan Anıtı (Deniz, Hüseyin ve Yusuf’u simgeleyen anıt) yanındaki yerine taşınmasını ve buraya “Nazım Hikmet Anıtı ve Kültür Merkezi” yapılmasını istiyoruz. Mersin’li 68’liler olarak, bu hayalimizi de gerçekleştirmek çabasındayız… Mersin 68’liler Barış ve Kardeşlik Ormanıyla ilgili bazı sayısal veriler: Orman’ın Kuruluş Tarihi: 1996 Yeri: Toroslar ilçesi, Çağdaşkent - Güneykent bölgesi Eski Konumu: Mersin Çöplüğü Alanı: 186 dönüm Ağaç Sayısı: 15 bin Kros Parkuru Uzunluğu: Sulama Şebekesi Uzunluğu: |
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP