DİNİMİZİ ÖĞRETMEYEN DİNSİZLER.! 
Diyanet
İşleri Başkanlığında Görevden Alınan Kişi Eğer...!.

19.5.2017
tarihli başbakanlık kararıyla görevden alınan DİB başkan yardımcısı ilahiyatçı
Prof. M. Emin Özafşar’ın devam eden paralel yapılanma soruşturması kapsamında
görevden alındı. Basında böyle yer aldı. Ancak, Prof. Özafşar görevdeyken
basılan Din Eğitimi kitaplarına giren sızıntıların da sorumlusu olduğundan kimse
söz etmiyor.
Özafşar,
“Dinimizi Öğreniyoruz” adlı yaz kuran kursu kitaplarının “İçerik Danışmanı”dır.
Kitabın editörü Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş’tur. Bu kitabın
hazırlandığı şirket ise Alpaslan Durmuş’un EDAM adlı özel şirketidir.
Paralel
Yapılanma mensubu olmakla suçlanan bir profesör eğer Kuran Kursu kitaplarının
da yazarı ise, bu soruşturma burada bitmeyecek demektir, bitmemelidir. Bu
soruşturma gittiği yere kadar gitmelidir. 
Kuran
Kursu kitaplarındaki karikatürleri hazırlayan ve basan Alpaslan Durmuş kendi özel
şirketinde eleman olarak kimleri çalıştırmış, merak edip baktığınızda hemen
hepsi üst düzey DİB ve İslam Şurası görevlileri çıkıyorlar. Söz konusu Yaz
Kuran Kursu kitaplarında İslam'dan soğutma ve İslam'ı değersizleştirmeler var.
Bunlar yazmakla bitmez. Ninesini namaz kılarken gıdıklayan çocuktan Masonik
sembollere kadar, “Allah” kelimesinin üzerini çizdirmekten ajanlık eğitimine
kadar, kafa karıştırıcı ve olmaması gereken her şey var içinde.
Eğer
Kutlu Doğum Haftası diye bunca yıldan beri bunu uyduran hoca efendinin doğum
günü kutlanıyor idiyse, daha nelerle kandırıldığımızı siz düşünün. 2005’den
beri basılan Din Eğitimi kitapları o kadar çok yanlışla dolu ki, bir bir ayıklamak
mümkün değil.
Diyelim
ki bu işten sorumlu iki üç adam buldunuz, görevden aldınız, kurumu
temizlediniz. Kutlu doğum haftası gibi din eğitimine sokulan içerik yanlışı
diyelim ki fark edildi. Ya binlerce basılıp dağıtılan kitaplarla çocuklarımızın
beyinlerine atılan çöpleri nasıl temizleyeceksiniz.?
Bir
de aynı paralelde çalışan Talim Terbiye Kurulu tarafından basılmış kitaplar
var, onlar ne olacak.? 
Açtığımız
davalardan sonra Hz. Muhammed’in Hayatı ders kitaplarından hadis karikatürleri
kaldırıldı. Ancak aynı karikatürler DİB tarafından basılan kitaplarda var.
Hatta önceki yıl camilere gönderildi ve camilerin duvarlarına asıldı. İyi
hatırlıyorum, Rize’de cenaze namazı kılınan ünlü Sahil Camisinin
merdivenlerinde bunları görmüş ve camide görev yapan bir müezzine camiye
karikatür asılmasının yanlış olduğunu söylemiştim. Aldığım cevap, “DİB
gönderiyor, biz asmak zorundayız” olmuştu. 
Karikatürleri
basan şirketin sahibi Alpaslan Durmuş şu anda eğitimin başındadır. Aynı zamanda
Evde İlmihal gibi, Değerler Eğitimi gibi kitapları yazıp bunları müfredata
sokuyor. Muhtemeldir yeni ilan ettiği tabletle okuma yazma materyallerini de onun
şirketi hazırlayıp dağıtacak. O tabletlerin içinde hazır okuma yazma
programları olacak. Bunlara kim güvenebilir.? 
Kontrollü
kaos dedikleri böyle bir şey olmalı. Retking gibi, farelerin kuyrukları
birbirine dolanır, kurtulmaya çalıştıkça hep beraber ölürler. Buna mı
sürükleniyoruz.?
Anladığım
şu ki, her şey paranın küresel tanrılarına göre düzenleniyor. Kapitalizm gölgesini
satamadığı ağacı keser demişti Marks. Paranın izini sürün, sizi bu işten kim
para kazanıyor oraya götürür. FETÖ örgütü mü arıyorsunuz, paranın izini sürün,
benim aklımın yettiği bu. 
Dinimizi
içerikten yoksun bırakıp şekilden ibaret hale getirenlere hesap sormaya benim
gücüm yetmez. Ancak, etrafta kredi kartı borcu yüzünden perişan olanları, kadın
erkek fark etmiyor, kendi bedenini pazarlayanları gördükçe, neden din eğitimi kitaplarında
borçlanmanın getireceği kötülükler anlatılmaz diye yeniden sormak istiyorum.
Hele de, Müslüman Türk insanını yabancı Hıristiyan bankalara borçlandıranlara İslam'ın
ne dediğini şu din eğitimi kitaplarında hiç görmüyorum. DİB de buna susarak
onay vermiştir.
Oysa
İslam'ın ortaya çıkma nedeni yoksul halkın borç köleliğinden kurtarılması
içindi. 
Diyanet
İşleri her şeye fetva verdi de neden borçlanmayı teşvik eden kredi kartlarına
hiç laf etmedi.?
Bizim
tarikata girersen iş garantisi var diyerek cemaat kurmakla, bizim partiye
katılırsa işe alınacağı vaadi verenler arasında hem insani hem İslami açıdan
bir fark var mı.?
Diyanet
İşleri siyaset dışı hale getirilmeli, hem partiler üstü hem cemaatler üstü
olmak durumundadır. Eğer reform yapılacaksa, devrim yapılacaksa, bunda
yapılmalı, laiklik budur.
Mahiye
Morgül, 22.5.2017 
Mahiye
Morgül, Ankara – Nisan.2017 -–- mahiye@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com,
https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,
Mahiye
Morgül, Ankara – Nisan.2017 -–- mahiye@gmail.com,
|