Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
RANT MI DEĞERLİ, NEFES ALMAK MI.? Başbakan “Yeşilin hastasıyım” diyor ama İstanbul’da üçüncü köprü için bnlerce ağaç kesiliyor.! Bu projeler trafik sorununu çözmeyecek, şehrin nefesini kesecek İstanbul, bugün belki de 2020 Yaz Olimpiyatları’nın düzenleneceği kent ilan edilmiş olacak… Normal şartlar altında böyle bir “ilk”e sevinilir. Olimpiyatlara katılabilen az sayıdaki sporcumuzun doping rekorları kırması, dolayısıyla “olimpiyat ruhunu” ihlal etmek bir yana… Kendi yaptıkları master plana bile uymayan… Şehrin göbeğindeki parkı, kuzeyindeki ormanları mega rant projelerine kurban eden… Metropolün ulaşım sorununu çözmek bir yana, iyice içinden çıkılmaz hale getirecek tüm yöntemleri kullanan… “Daha fazla inşaat, daha fazla rant” şiarıyla şehrin kaldırabileceğinden kat be kat fazla yüke neden olan bir yönetimle… Günde En Az 10 Bin Ağaç Karayolları ÇED Hazırlıyor * T.C. Anayasası’nın 169. Maddesi’nde; “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. (…) Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasî propaganda yapılamaz” deniliyor. Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Temmuz.2014 - okkesb@gmail.com, http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com, https://twitter.com/okkesb –E.mail: okkesb61@gmail.com,
https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi, Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Temmuz.2014 - okkesb@gmail.com, İKİ PROJE İKİ ORMANI YOK EDECEK
İstanbul’un geleceğini etkileyecek üç proje olan 3. Köprü, 3. Havalimanı ve Kanal İstanbul’un hayata geçirilmesi halinde meydana gelebilecek etkiler TEMA Vakfı önderliğinde bilimsel bir raporda bir araya getirildi. İstanbul Projeleri Raporu’nun sonuçları 25 Mart Salı günü düzenlenen basın toplantısı ile paylaşıldı. On altı bilim insanının katkısıyla yedi aylık bir çalışma sonucunda oluşturulan çıktıların aktarıldığı toplantıda, projelerin; İstanbul’un yaşam destek sistemleri olan kuzey ormanları, su havzaları, tarım ve mera alanları, yer altı suları ile biyolojik çeşitlilik üzerinde oluşturacağı tehditler paylaşıldı. Toplantı Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy (İTÜ Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü) Prof. Dr. Doğanay Tolunay (İÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü), Prof. Dr. Emin Özsoy (ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü) ve Prof. Dr Haluk Gerçek’in (İTÜ İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü) yanı sıra TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç’ın katılımıyla gerçekleşti. Mevcut Durum Tespit Ve Değerlendirmesi: · Doğal varlıklara erişim ve kullanım insani ve toplumsal haktır. · İstanbul ormanları Dünya çapında önemli 200 ekolojik bölgeden, Avrupa’da ise acil korunması gereken 100 ormandan biri olarak kabul edilmektedir. · Kentin kuzeyinde yer alan ormanlar, su havzalarının korunması ve kuzey rüzgârlarının kente temiz hava getirmesi açısından büyük öneme sahiptir. · 1973’te inşa edilen Boğaziçi Köprüsü ve yapılan çevre yolları ile kentin gerek nüfus, gerekse arazi kullanım yapısı yoğunlaşarak daha kuzeye doğru yönelmeye başlamıştır. · 1988’de Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve TEM bağlantı yollarının yapılmasıyla kentin kuzeyindeki kırsal yerleşimlerin ve tarım alanlarının yanı sıra içme suyu kaynaklarının, su havzalarının ve orman alanlarının tahribi hızlanmıştır. · 1/25.000 ölçekli Kuzey Marmara Otoyolu Nazım İmar Planı’nda, 3. Köprü ve bağlantı yolları kapsamında, Kınalı-Gebze arasında yaklaşık 26 adet kavşak planlanmaktadır. Bu kavşaklar su havzaları, orman ve tarım alanları ile meraların bulunduğu İstanbul’un kuzeyine bağlantı sağlayarak, bu bölgelerde yeni yerleşme alanlarının oluşmasının önünü açacaktır. Böylelikle 1. ve 2. Köprülerde olduğu gibi İstanbul kuzeye doğru genişleyecektir. · İstanbul’un %25’i tarım arazisidir. Avrupa yakasında, ağırlıklı olarak Silivri ve Çatalca ilçelerinde yer alan tarım arazilerinin %90’nında sulama gerekmeden kuru tarım ya da yağışa bağlı tarım yapılmaktadır. · Kent ormanlarının insan çevresine ve sağlığına yararlı etkileri; biyolojik çeşitliliği desteklemek, atmosferik karbon düzeyini azaltmak, su ve hava kalitesini geliştirmek, gürültü kirliliğini önlemek, sıcak-soğuğu dengelemek, toprak erozyonunu azaltmak, kentte yaşayanların ekoloji bilincini geliştirmek ve duyarlılığını artırmak ve insan sağlığını desteklemek şeklinde sıralanmaktadır. Projelerin hayata geçmesi halinde meydana gelecek etkiler: Projeler ile yok edilecek değerlerin maliyetleri, yaratılan değerlerden daha yüksek olacak. · İstanbul önemli kuş göç yollarından biri üzerinde bulunmakta olup, kuş göçü Terkos Gölü ve Belgrad Ormanı üzerinden geçmektedir. Bu bölgede yaşayan yerli ve göçmen kuşlar, Bern Sözleşmesi ile de koruma altındadır. Kuş göç yolları üzerine kurulan projeler sonucunda kuşların yaşam alanları tahrip olurken, uçak kazalarının yaşanma riski artacaktır. · Projelerin hava ve iklim olay ve düzeneklerinde oluşturacakları değişiklikler önce yöredeki küçük ölçekli iklimi, sonra da bölgesel iklimi etkileyecek. Projeler, yakın çevrelerindeki ısı ve nem akıları, sıcaklık, nemlilik, buharlaşma, bulutluluk ve rüzgar rejimleri ile alansal dağılış desenlerini etkileyerek, bu alanların birer kentsel ısı adasına dönüşmesine neden olacak. · Kanal İstanbul projesi ile ilgili kamuoyuyla paylaşılan güzergah alternatifleri arasından yapılması en olası gözüken alternatif güzergahın Sazlıdere havzasından geçmesi durumunda, su varlıkları açısından sınırlı imkanlara sahip olan İstanbul ciddi bir tehditle karşı karşıya kalacak. · Türkiye’nin 122 önemli bitki alanından biri olan Terkos-Kasatura kıyıları Kanal İstanbul projesinden olumsuz etkilenecek. · İstanbul projelerinin yapılmasının planlandığı alanlar ekolojik açıdan hassas ve sürdürülebilir yaşam adına korunması gereken alanlardır. Bu alanlar çok çeşitli ve endemik bitki ve hayvan türlerinin de yaşam alanıdır. Projeler, İstanbul’un flora ve faunasında tahribata sebep olacaktır. · Tarım arazileri hızla yapılaşmaya açılarak, tarım arazisi kaybı sadece kanalın geçtiği güzergâhtaki tarım arazileri ile sınırlı kalmayacak. Aynı zamanda kanal çevresinde oluşacak denetlenemez yapılaşmalar nedeniyle çok daha vahim boyutlara ulaşacak. · Kanal İstanbul önemli miktarda tarım arazisini sulayabilecek bir potansiyele sahip Silivri, Çatalca ve Büyükçekmece ilçeleri altında yoğunlaşmış yeraltı suyu havzalarına zarar verecek. · Kanal İstanbul’un geçme olasılığı olan yerlerde bulunan İstanbul Trakya Demiryolu, TEM Otoyolu, E5 Otoyolu, onlarca önemli karayolu, Terkos-Alibey tarihi su galerisi, onlarca önemli içme suyu isale hattı, Ataköy atık su kolektörü gibi büyük yapıların yer değiştirmesi ayrı bir sorun oluşturacak. · Projeler Türkiye’nin taraf olduğu birçok uluslararası sözleşme ihlal edilerek hayata geçirilecek. Türkiye’nin taraf olduğu çevrenin korunması ile ilgili uluslararası sözleşmeler esas alınması ve uygulanması gereken kanun hükmündedir. Köprü ve bağlantı yolları projesi ile Türkiye’nin taraf olduğu birçok uluslararası sözleşme ihlal edilmektedir. · Taraf olunan İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü gereği herhangi bir sera gazı indirimi vaadinde bulunulmasa da, önemli karbon yutak alanları olan orman alanlarının tahrip edilmesi açıkça bu sözleşmelere de aykırıdır. · Her türlü yatırım için üstün kamu yararı ve üstün ekosistem yararı analizi yapılması yatırımların sağlayacağı fayda ile neden olacağı tahribatın karşılaştırılması açısından önemlidir. · Uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınan alanlarda yapılacak projeler ile Büyükçekmece Gölü, Küçükçekmece Gölü, Terkos Gölü, Ömerli havzası ve Batı İstanbul meraları zarar görecek. · Karadeniz sahilindeki Kilyos kumulları, Ağaçlı kumulları, Alibeyköy Barajı çevresindeki Batı İstanbul meraları, Terkos havzası, İstanbul Boğazı, Şile kıyıları, Ömerli havzası ve Pendik vadisi gibi önemli doğa alanlarındaki ekosistemler de zarar görecek. · Doğrudan ekonomik getirisi olan tarım ve orman arazilerine ilişkin kısa dönemli ekonomik değerler dikkate alınırken, diğer ekosistem fonksiyonları doğrudan bir ekonomik değer taşımadığı için dikkate alınmamaktadır. Yeşilist Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Temmuz.2014 - okkesb@gmail.com, http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com, https://twitter.com/okkesb –E.mail: okkesb61@gmail.com,
https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi, Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Temmuz.2014 - okkesb@gmail.com, İSTANBUL KUZEY ORMANLARI KATLİAMIİstanbul Kuzey Ormanları’nın Dönüşüm İle Mücadelesi‘ Dönüşüm’ adı altında, ekolojik sistem yağmaya kurban gitmektedir. 3. Köprü, Galataport, Hava Limanı, Kanal İstanbul gibi projelere neden gerek duyulmakta ve bir kentin ‘ DNA’ sı ile bu kadar uğraşılmaktadır? Ekonomik tıkanmanın önünü açmak, taşı toprağı altın denilen bu kentin, sarraflara satılması ile mümkün olmayacağı geç de olsa görülecektir. Doğusunu, batısını, güneyini kollektif bir çıkar anlayışı ile bitirdik ve sıra şimdi Kuzey Ormanlarına geldi. Dünyanın sayılı büyük metropolleri, ormanların korunmasına yönelik yasalar çıkartırken, İstanbul’ un betona gömülmek istenmesi, gelişmişliğin veya sonradan görme bir kültürün yıkıcılığını da göstermektedir. Beranger ve Gregor Samsa, toplumun olaylar karşısında aldığı ruh hallerinin simgeleşmiş iki kahramanıdır.
Kafka: ‘ İnsanlar için doğal yaşam, insanca yaşamdır. Ama bunu anlamıyorlar. Anlamak istemiyorlar. İnsan gibi yaşamak çok güç, o nedenle hiç olmazsa kurgusal düzeyde bundan kurtulma isteği var.’ Bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini dev bir böcek olarak bulan Gregor Samsa’ nın dramını anlattığı ‘ Dönüşüm’ romanı ile ilgili yaptığı genelleme budur yazarın. Ionesco’ nun ‘ Gergedan’ isimli yapıtında ise herkes gergedanlaşmayı normal karşılarken, insan kalmakta direnen Beranger’ in yabancılaşmasına tanıklık ederiz. Beranger ve Gregor Samsa, toplumun olaylar karşısında aldığı ruh hallerinin simgeleşmiş iki kahramanıdır. Ionesco’ nun Beranger’i, Kafka’ nın Gregor Samsa kahramanına göre daha ilkeli ve insani özelliktedir. İnsanlık, çoğunluğun oluşturduğu kitle ile uyum sağlamak için çıkar ilişkilerini gözeterek, korkularına boyun eğerek, ezilmekten kurtulmanın çaresiz düşselliğinde bildiği tek çözüm yolunun kurgusal boyutta, insani değerlerinden ödün vererek, doğanın en vahşi, en iğrenç yaratığına dönüşmeyi kendi iradesi ile isteyebilir ve hiçbir rahatsızlık da duymaz. Böyle bir değişim insanca yaşamaktan daha kolay gelmiştir; Oysa ‘Gergedan’ laşmaya ve ‘ Böcek’ leşmeye itiraz eden insanların ‘Dönüşüm’ ün karşısında cesurca durabilmeleri için de ortak bir akıl yaratılması kaçınılmazdır. Yüz elli yıla varan bir süreçte Türkiye, ormancılığın devamlılığını, ekonomik kullanışlılığını, verimliliğini ve en uygun şekilde yararlanılmasını ulusal politika olarak yaşama geçirmiştir; fakat İstanbul Boğazı’ nı yüzerek geçen ‘ Domuzlar’ hızlı, yoz bir dönüşümün başladığının görmezden gelinemeyeceği gerçeğini de kimsenin kabullenmek istememesine rağmen kent halkına göstermiştir. İstanbul’un Kuzey Ormanları’ ndan kaçan veya yok olan canlı türlerinin yerini, yedi milyonu aşan bir nüfusun oluşturacağı yeni yerleşim alanları alacak, Karadeniz ile kent arasına devasa bir beton duvar çekilecektir. 2. Köprü’ nün yapılması ile Gazi Osman Paşa, Ümraniye ve Sultanbeyli gibi kentin varoşlarının nüfusu nasıl yüzde iki binlere ulaşmışsa, bağlantı yollarındaki araziler yağmalanmışsa; 3. Köprü’ nün yapılması ile Kuzey Ormanlarının ‘ Beton Blok’ lara teslim edilmesiyle de aynı çarpık gelişmelerin yaşanması kaçınılmaz olacaktır. ‘Dönüşüm’ adı altında, ekolojik sistem yağmaya kurban gitmektedir. 3. Köprü, Galataport, Hava Limanı, Kanal İstanbul gibi projelere neden gerek duyulmakta ve bir kentin ‘ DNA’ sı ile bu kadar uğraşılmaktadır.? Ekonomik tıkanmanın önünü açmak, taşı toprağı altın denilen bu kentin, sarraflara satılması ile mümkün olmayacağı geç de olsa görülecektir. Doğusunu, batısını, güneyini kollektif bir çıkar anlayışı ile bitirdik ve sıra şimdi Kuzey Ormanlarına geldi. Ekonomisini kamusal gücüne ve kaynakları üzerine kurmuş politik sistemin, kendi sermaye guruplarını kollamak istemesi sonucunda yeşilin grileşmesi de kaçınılmazdır tabi ki, Kuzey Ormanları devlete ait bir alandır, kaynaklarını da sonuna kullanmak istemesi de normaldir. Ama, 3. Köprünün yapımı sonrasında ormanların yerini AVM’ ler aldığında, çok katlı binaların ve geniş bağlantı yollarının çoğalması ekolojik sistemi yok etmeye başladığında, sorun bu kentte nefes alan sermaye sahibi veya yoksul herkesin olacaktır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ nin koordinasyonunda kentle ilgili, Sivil Toplum Kuruluş’ larına, Üniversitelere ve Bilim İnsanlarına yaptırılan ‘ Çevre Düzeni Planı’ ÇDP raporunda:…’ Bu kapsamda, İstanbul’un sahip olduğu su havzaları ve orman alanları başta olmak üzere, kentin yaşam destek sistemlerini oluşturan ve Karadeniz sahillerine paralel olarak uzanan yatay kuzey eksendeki ekolojik değerler, üzerinde risk oluşturacak ekonomik sistemlere kapalı tutulmuş; ekolojik kaynaklara yönelen dikey gelişmeleri kontrol altına alacak kararlar alınmıştır…’ Görüldüğü gibi, İstanbul’ un kuzeyi koruma altına alınmış olmasına ve genişlemenin sadece doğu ve batı yönlerinde olması gerekmesine rağmen, bu rapor günümüz koşullarında unutulmuştur. İstanbul’ un Kuzey Ormanları, kentin temiz havasını sağlaması açısından büyük önem taşımaktadır. Havadaki karbonu tutup, tozları filtreliyerek, kuzeyden esen rüzgârların kente temiz oksijen getirmesini sağlayarak, yaşam kalitesini de arttırmaktadır. Dünyanın sayılı büyük metropolleri, ormanların korunmasına yönelik yasalar çıkartırken, İstanbul’ un betona gömülmek istenmesi, gelişmişliğin veya sonradan görme bir kültürün yıkıcılığını da göstermektedir. Terkos Gölü, Büyük Çekmece Gölü, Alibeyköy ve Sazlıdere Barajları, Avrupa yakasında sekiz yüz milyon metreküp ve Anadolu Yakasında Ömerli ve Darlık Barajları, yüz milyon metreküp suyu tutarak Kuzey Ormanları Havzası’ nda yer almaktadır. Yedi adet bendi bulunan Belgrad Ormanı, yüzlerce yıldır İstanbul’ un su ihtiyacını karşılamaktadır. Belgrad Ormanları, ortalama dört yüz bitki türünü içinde barındırması ve hâkim ağaç olarak Meşe’ nin Ormanlık alanı oluşturmasıyla; kırk iki tür gündüz kelebeğini, yüz kırk kuş türünü ve yirmi iki memeli canlı türünü, sürüngen ve kurbağların aynı zamanda yuvasını oluşturmaktadır. Kuzey Ormanları, kuş göçünün yoğunlaşma alanlarını oluşturmaktadır. Su kuşu, yırtıcı ve ötücü kuşların göç dönemlerinde, en iyi izlenebildikleri noktalardan biri de Kentin Kuzey Ormanlarıdır. İstanbul’ un ekolojik ve biyolojik yönden doğal yaşam alanlarına bakacak olursak;
Terkos ve Kasatura arasındaki ormanlık alan, kıyı şeridi; Ağıl Dere ve Ağaçlı Kumulları; Kuzey Boğaziçi; Büyük Çekmece ve Küçük Çekmece Gölü; Ömerli Havzası; Sahilköy, Şile, Ağva Kumulları ve Deresi… gibi sayılı yerler kaldığını görürüz. Peysaj bütünlüğü açısında düşünülürse hem insanların, hem de biyolojik canlılığın ortak yaşam oluşturduğu tek yer belki de Beykoz’ da bulunan Polenezköy akıllara gelecektir. 1852 yılında bağımsızlık mücadelesi veren Polonyalıların kurduğu bu yerleşim alanı ‘ Tabiat Parkı’ özelliğini yitirmeden, devamlılığını günümüzde de sürdürmektedir 3. Köprü’ nün yol güzargahı, Kuzey Ormanlarının kıyımına neden olacak, biyolojik çeşitliliğin, bütünlük içinde yaşadığı alanlar bölünecek ve canlıların yaşam hakları ellerinden alınacaktır. Yolların böleceği dar adacıklarda canlılar, ortama uyum sağlayabilip, yeni bir evrimleşme sürecini tamamlayabilecek mi? Yollar, yaşam alanlarını parçalayacak, sözlük anlamının dışında hiçbir yere götürmeyecektir. Yaşam ortamlarının bölünmesiyle oluşacak izolasyon sonucunda, canlıların üreme kapasitesi düşecek, ölüm oranları artacaktır. Hayvan Türlerinin Kuzey Ormanları’ nda yayılması engelleneceğinden dolayı, bazı türlerin sonu gelecek, doğanın dengesi bir kez daha insan eli ile bozulacaktır. Boğaziçi Keteni, İstanbul Karahindibası, Kilyos Peygamber çiçeği, Riva Sığırkuyruğu gibi kente özgü bitkiler ekolojik müzelerde yer bulabilecektir ancak. Köprü, yol, bina inşaatlarında olduğu gibi bu projede de taş, mıcır, çimento, kum… Malzemelerinin kullanılacağından dolayı ‘ Taş Ocakları’ üretimlerini arttıracak, bunun sonucunda da çıkan gürültü ve toz kirliliği Kuzey Ormanları’ nın sakinlerini ürküterek kaçıracaktır. İstanbul’ da üç milyon metrekareye yayılmış ‘ Taş Ocağı’ tesisleri bulunmakta ve 3. Köprü projesi ile yenilerinin açılması da kaçınılmazdır. Çıkacak harfiyatın da nerelerde öteleneceğine dair hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Küresel İklim değişikliklerine neden olan noktalardan biri de ağaçların kesilmesi sonucu oluşan, karbon stoğunun tutulamamasıdır. Kuzey Ormanları’ nı ‘ Beton Kafes’ lere dönüştürerek kendi ‘ Hayvanat Bahçemizi’ oluşturmaktayız, kendi elimizle bölgenin iklimini bozarak kıyametin takviminden yaprakları kopartmayı çoğaltmaktayız. Kent Halkı, ‘ Gergedan’ laşmayı kabul etmeyerek, ormanlarına sahip çıkmayı başarabilecek mi.?
Rantın dayanılmaz ayartıcılığına kapılıp, ‘ Gregor Samsa’ gibi ‘ Dönüşüm’ adı altındaki bu talandan yararlanmaya çalışanları anlamamaya devam mı edecektir? Ekolojik tahribatın kısa sürede giderilemeyeceği bir gerçekliktir, proje yaşama geçirilmiştir; 3. Köprü’ nün ve bağlantı yollarının çevresinde kalan son yeşilin korunması, kent halkının tek görevi olmalıdır. Yeni yerleşim alanlarının oluşturulmasına kesinlikle muhalif kalınmalıdır; çünkü kent, boğazı geçen ‘ Domuz’ ların da yaşadığı yerdir. Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Temmuz.2014 - okkesb@gmail.com, http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com, https://twitter.com/okkesb –E.mail: okkesb61@gmail.com,
https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi, Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Temmuz.2014 - okkesb@gmail.com, |
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP