TURİZM KENTİ MAÇKA

Türkiye'nin 10 Turizm Kentinden Biri Maçka'dır.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

TURİZM KENTİ MAÇKA

Türkiye'nin 10 Turizm Kentinden Biri Maçka'dır.


İçinde Bulundurduğu 3 Büyük Manastırı, Eşsiz Doğası Ve Yaylaları İle Trabzon’un En Önemli Turizm İlçelerinden Olan Maçka, Türkiye’nin 10 Turizm Kentinden Biri Olacak.


İçinde bulundurduğu 3 büyük manastırı, eşsiz doğası ve yaylaları ile Trabzon'un en önemli turizm ilçelerinden olan Maçka, Türkiye'nin 10 turizm kentinden biri olacak. 
Sümela Manastırı, Vazelon Manastırı, Kuştul Manastırı, doğal güzellikleri, yaylaları, Atasu Barajı, Kafura Deresi, Esiroğlu Ekmeği, Hamsiköy Sütlacı ile yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan Trabzon'un Maçka ilçesi artık turizm alanında marka haline geldi. 
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Kültür ve Turizm Bölge Çalıştayı'nda Türkiye'nin 10 turizm kentinden biri olarak Maçka'nın ilan edileceği ifade edildi. Kültür Bakanlığı yetkilileri, "Türkiye turizm stratejisi uyarınca ülke genelinde ilan edilmesi düşünülen 10 turizm kentinden bir tanesi de Trabzon ili Maçka İlçesi'dir" denildi. 
Konuyla ilgili açıklama yapan Maçka Belediye Başkanı Koray Koçhan, "Turizm alanında bölgemizde en fazla yükü çeken Maçka ilçesi olarak çok şükür iyi bir noktadayız. İlçemize gelen turist sayısını artırmak ve misafirlerimizin bu bölgeye tekrar gelmesini sağlamak adına gerekli bütün çalışmaları yerel yönetimler olarak gerçekleştiriyoruz. Trabzon'da gerçekleştirilen Kültür ve Turizm Bölge Çalıştayı'nda Maçka'mız Türkiye'nin 10 turizm kentinden biri olarak ilan edilecek olması bizleri mutlu etti. Ben özellikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Süleyman Soylu başta olmak üzere Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mahir Ünal'a ilçe halkım adına teşekkürlerimi sunuyorum" diye konuştu. - Trabzon


Ökkeş Bölükbaşı, Temmuz.2016 www.medyagunebakis.com/

http://www.medyagunebakis.com/haber_detay.asp?id=9032&menuid=66

 

Vazelon Manastırı

Trabzon'un köklü tarihinde yerini almış olan Vazelon Manastırı, Sümela Manastırı ve Peristera Manastırı kadar görkemli bir yapıdır.
Maçka ilçesinde olup, İl merkezine 40 kilometre kadar uzaklıkta bulunan Vazelon, hiç şüphesiz ki şehrin en görülesi mekanlarından biri. Bu heybetli ibadet mekanı hakkında çok fazla bilgi bulunmamakta. Bu durum manastırı daha bir gizemli kılıyor. Bazı kaynaklarda 
Sümela Manastırı'nın Vazelon Manastırı'dan elde edilen gelirle inşa edildiği söylenmektedir. Eğer bu bilginin doğruluğu varsa, Vazelon aynı zamanda en zengin ibadet mekanıdır denilebilir.
Bazı kaynaklar ise manastırın geçmişte birçok kez saldırılara maruz kaldığını yazmakta. Öyle ki M.S. 490 yılında yapılan bir saldırıda 400 kadar keşişin katledildiği bilgisi vardır.
Trabzon'un bu gizemli manastırı gezi listenize mutlaka dahil etmelisiniz.

Kesinlikle Bu Yere Gitmeyin

Umut patlar - 7 Temmuz 2016, Perşembe 08:56

Kesinlikle bu yere gitmeyin. Öncelikle Neredekal.com'a güvenim sarsıldı, bunu bilmenizi isterim.

Zigana Dağı'na çıkarken 7 km gözüküyor burada ve gelmişken burayı da görelim dedik. Ve yol 5 km den sonra ıstıraba dönüştü.

Daracık yollar, adam boyu kayalar yollarda ve çukurlar. 20 km gitmemize rağmen buraya ulaşamadık.

Bu Neredekal.com'a güvenip buraya gidenler hep yollarda teker yarmışlar. İnsanların yardımıyla kurtulduk. Çocuklar çok korktu. Kesinlikle gitmeyin.

 

Ökkeş Bölükbaşı, Temmuz.2016 www.medyagunebakis.com/

http://www.medyagunebakis.com/haber_detay.asp?id=9032&menuid=66

 

TRABZON: GİZLERİYLE KALBİNİ AÇMAK İÇİN HER MEVSİM SİZİ BEKLİYOR

Aşk düğümleri ile ünlü Trabzon’da horonlar, Çatalhöyük’ten yola çıkan Kelt tarihine kadar iner.

Gelinler, damatlar rüzgârda savrulan yelkenliler gibi sallanıp durur.

Trabzon, orada yaşamayanlar için bir sürü sırla doludur.

Trabzon kent olarak nasıl algılanmalı.? Deniz mi baskın, kara mı.?

Oy deniz Karadeniz, nereden baksan, önü ardı Karadeniz dağları... ‘Kara’ sözü al yazma gibi, ‘kuzey’ anlamında kullanılır. Oymak ve obalar ‘kara’yı yön belirteci olarak kabul eder. Kara/man, Kara/koyunlu, Kara/avşar, Kıpçak, Oğuz, Başkurd gibi Kayı obalarının ve Karaoğlan, Karacaoğlan, kara kurt gibi geçenlerin uğrak yoludur bu dağlarla çevrili sahil.

Gezgin, kâşif olarak gittiniz. Trabzon’da söz avı, avcılığı yapma merakınız var. İki gün bu av için yeter.

Trabzon’da bekleyen çok şey var. Şöyle ki, Trabzon vakur ve sessizce gezginlerini bekler. Yola çıktınız. Uçakta bir merak sardı sizi. Aynaya bakar gibi.

Trabzon deyince, belleklerde ilk ne belirir.? Karadeniz dağları.! Kara’dan yola çıkın, denize varın. Bakın bu önemli.! Elde var bir.!

Hamsilerle dolup taşan deniz kara mı, bulutlarla ağlayan dağlar kara mı yoksa ak mı.? Dalgalar ak bulut gibi gelir vurur kıyıya. Dağların dorukları da apaktır. O zaman adı niye Karadeniz.? Bunda bir sır var. Kimileri için Trabzon ekmeği, simit, pide, deniz ürünleri ilk adımda gelir.

Kimisi de kuru fasulye ile pilav der. Hamsili yemek der de, başka şey demez kimisi. Bir de ‘hoşmerim’, mısır unundan kuymak ve laz böreği. Elde var iki. Trabzon, mutfak düşkünü gezginleri sevinçle bekler...

Koşullar ve insan değişince Trabzon da değişir. Fındık, tütün, çay üretimini geçin. Unutun.! ‘Kaz kaldıran’ peynir bir sahan.! Alabalık, ne dersiniz.?

Sümela Manastırı’na yakın Coşandere’de bir mola verin. Çam ormanı var çevrede. “Bunlar olmasa da olur” diyeceksiniz, işitiyorum şimdi.

Trabzon, kâşif bir gezgine çok şey verir. Sırlarla dolu yeraltı yolları, feodal krallardan kalma kale surları, içinde denize inen o küflü dehlizler... Buradan değil, yukarıdan, gökyüzüne en yakın yerden aşağı, dosdoğru inin. İsterseniz, Trabzon yazarı Hasan Kantar yol ve izlek verir size. Bana sorsanız, mevsimlik bir düş için iki gün ayırmak yeterli. Güz gelsin. Nem oranı yüksek değildir.
Aşk
 düğümü çözme atölyesinde başlayabilir ilk saatler. Trabzon demek, aşk merdivenleri anlamına gelen vadiler demektir. Denize tutkun çocukluğun verileri, deniz ürünleriyle güzelleşen huriler demektir. Olmadı mı.?

Hamsinin kar görmüşü, görmemişi eşit değildir. Trabzonlu bilir.

Kent içi yüksek bir doruk olsun başlangıç bu kez. Kızlar Manastırı. Bahçecik ve Ortahisar el verir. Üç yanı surlarla çevrili ve aşağıda Zağnos Vadisi’nde Trabzon, size gizlerini verir, yeter ki ona biraz zaman verin. Orada, vadiden surlarla yükselen lahitler gibi yükselen kale, arkaik bir duygu verir.

Aşağıda su kemeri sütunlarını görürsünüz. Bir düş çavlanı sizi, yaşanmış eski günlere götürür.

Mumhane önündeyim, yerel tanımla Moloz burası. Köylerden gelenler gidenler, şaşırtıcı bir trafik.! 

Dünya Moloz’da ‘merhaba’ der Trabzon’a.

Bedestan sırlar yumağı gibidir. İki adım atın, içeriye kısa bir soluk bakın. Kervanlar, binlerce deve yükü gelen hazineler, Bedestan’a atar ürünü. Kervancının satılmayan malları bıraktığı yeraltı kasaları... Çin porseleni, Hint ipeği, Afgan halısı, aşk incisi uzak denizlerden...

Ne varsa kervan yükü,hepsi burada. Arkaik bir dünya bankası Bedestan. Trabzon güvenli bir kenttir.

Anılarınıza katacak ayrı bir Trabzon aranırsa bulunur. Biraz ötede aşk düğümlerini çağdaş yaşama adamış olanlar. Bakın bir giz daha! Aşk düğümleri, Alaca Han ve Trabzonlu kadınlar. El işleri ibrişimdendir, gümüşten, tüldendir gül yaprakları. Trabzon’u öteki kentlere taşıyacak ne varsa Alaca Han sunar bunu.

Bundan sonrası daha kolay. Denize inin, yelkeni rüzgâra serin. Balıkhanelerin önü sizi alır içeri.

Çok sürmez aşk düğümü çözen bir mendirek, Ayasofya çıkar öne. Bağlayın halatları orada. Oy deniz Karadeniz! Suları kıpırdaşır, uşaklar çiğe çiğe...

Tığ gibi delikanlılar, kuğu gibi apak gelinler... Hafta içi her gün, yaşam teknesi halatını denize salan yelkenlilere benzeyen damat ve gelinleri göreceksiniz. Çiseleyen hüzünlü nem olsun, yerinmeyin. İçeri girin, tavanlarda kalan görüntülerin izlerini seyredin..

Evler, konutlar, saraylar, sayısına bereket, geride kalanlara. İşte yüz yıl öteden seslenen vali konağı, apak bir güvercin, bugünse Trabzon Sanat Evi.

Dolu bir hazine, sanat, edebiyat, müzik  heybede ve istenirse seve seve verecektir Trabzon bunu size. “Trabzon bir kent olarak nasıl algılanmalı.?” dedik. Aslında yanıtı sizde.! Trabzon sizi bekliyor, gizleriyle kalbini açmak için...

Tekin SÖNMEZ, 19 Şubat 2015 - 11:25:59

Trabzon, Gezi Rehberi, Kahvaltı Mekanları,  Gezi Turları, Gezi Yerleri, Trabzon'da Tatil, Gezi Planı, Gezi Acenteleri,

 

Ökkeş Bölükbaşı, Temmuz.2016 www.medyagunebakis.com/

http://www.medyagunebakis.com/haber_detay.asp?id=9032&menuid=66

 

VAZELON  MANASTIRI

13. Yüzyıldan 20. Yüzyıla Kadar Maçka'nın Ekonomik, Sosyal Ve Kültürel Hayatında Etkin Olan Vazelon Manastırı, Gizemli Geçmişiyle İlgi Uyandırmaya Devam Ediyor.!

Bu manastıra Maçka'yı 14 km geçtikten sonra iki yolla gidilmektedir. Birinci yol; Kiremitli kahvelerinden yaklaşık 500 m . sonra sağa ayrılan, yeni yapılmış stabilizedir. Diğeri ise; Kiremitli köyünden vadiye inip, vadiden 2,5-3 saatlik yaya gidilmesi gereken yoldur. Fakat bu yol zahmetli ve daha uzun olduğu için tercih edilmez.

Birinci yol daha iyi ve emindir. Manastıra giden yol dik olmasına karşın, çam ormanlarının içinden geçip, güzel çiçek kokularını teneffüs ederek bakir manzarayı görünce, bu zahmete gerçekten değdiğini anlarız. Yolun sonunda manastır binası karşıdan bütün ihtişamıyla gözükür.

Yapının, Vazelon ismini kurulmuş olduğu “Zabulon Dağı” ndan aldığı görüşü kuvvetli ihtimaldir. Manastır ıssız, sakin yerde seçilmesi, ona daha kutsal bir hava vermek istenmesindendir. (bu gibi yapıların Trabzon ve çevresinde, evvelce Hıristiyan Halk tarafından içinde kutsal bir suyun bulunduğu “Ayazma” etrafında yahut yakınında kurulması önemli etkenlerden birisi olmuştur).

Çoğu araştırmacı yapının tarihini kesin olarak vermemekle birlikte; bazıları ilk inşa tarihini MS. 270 , bazıları MS. 317 olarak belirtir.

Manastır, Yahya Peygamber'e adanmıştır. Fakat ilk kuruluşu ile bugüne kadar çeşitli değişiklikler geçirdiği kesindir.

(527-565) yılları arasında Justinyen tarafından tamir ettirilmiştir. 644 yılının Şubat ayında hücreler tamamen tamir edilip, kütüphanesi zenginleştirilmiştir.

702 yılı ile onu izleyen yıllar içinde esaslı şekilde yenilenmiştir. Vazelon Manastırı, 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Maçka'nın ekonomik, sosyal ve kültürel hayatında etkinliğini sürdürmüştür. 14. yüzyılda sahip olduğu arazi ve geliri 1890 yılına kadar yirmi köyde devam etmiştir..

Vazelon Manastırı vaktiyle bölgede bulunan manastırların en yetkilisi ve zengini durumundaymış.

Bir rivayete göre; Vazelon geliri ile bir Sumela Manastırı daha yapılabilirmiş.

Manastır 19. yüzyılda etraflıca onarılmıştır. Binayı batı kısmındaki merdivenle girilmektedir. Merdiven basamakları kırık olduğundan, yukarı çıkarken dikkatli olmak gerekir.

Bugün zemin kat kısmı sağır kapı ve pencereler ile kapalıdır. Fakat birince kata bahsedilen merdivenle çıkıldığında, küçük bir antre ile karşılaşırız. Bu kısmın sağında ve solunda iki dar koridor vardır.

Bu koridorlara sağdan ve soldan üçer olmak üzere toplam altı oda açılmaktadır. Odaların tavan kısımları ahşap olduğundan günümüze gelememiştir.

Girişteki ek kısmın 19. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Çok pencereli çok pencereli bir karaktere sahip, sert taşlardan ibarettir.

Manastırın asıl eski bölümüne evvelce ahşap bir merdivenle çıkıldığı için, bu merdiven halen yoktur. Diğer kata geçmek için tırmanarak, yahut alt katta bulunan gizli dehlizlerden sürünerek varılabilir. Tournefort, bu manastırı ziyaret sırasında bahsettiği merdiven bu kısımda olsa gerek.

“Buradaki keşişler, manastıra ilkel olarak yapılan bir merdivenle çıkarlar. Bu merdiven; gemi direği büyüklüğünde, iki meşe ağacı gövdesinden ibarettir. Bunlar duvara yaslanır. Bunların yardımı olmaksızın, ben binaya çıkabilmek için iyi bir ip cambazı olmalıydım” diyor.

Eski manastır bölümüne çıkıldığında, bazı bina kalıntılarına rastlanır. Soldaki büyük kısmın yemek salonu, ona bitişik olanın ise manastır görevlilerine ait olduğu sanılmaktadır. Sağdaki binalar ise; su kanallarından anlaşıldığına göre mutfak ve yemekhane idi. Bunların yukarısında üzeri tonozla örtülü büyük bir su sarnıcı bulunmaktadır.

Bunun yanı başında ise üç nefli bir Bizans kilisesi bulunmaktaydı. Kilisenin apsis kısmında nişler halen mevcut olup, girişi kuzeydendir.

Batısında bulunan iki kapının açıldığı mağara hücresi, manastırın ilk kiliseciği için uygun yerdir.

Kilisenin kuzey dış duvarındaki freskler, son hüküm (mahşer günü) , İsa'nın bin yıllık denilen kürsüsünün hazırlanışını, cennet-cehennemi tasvir ederler.

Manastır ve bölümlerinin üzerleri ahşap olduğundan bugün çürümüş ve yıkılmıştır. Bina 1923 yılında terk edilmiştir.


Ökkeş Bölükbaşı, Temmuz.2016 www.medyagunebakis.com/

http://www.medyagunebakis.com/haber_detay.asp?id=9032&menuid=66

 

Ökkeş Bölükbaşı, Temmuz.2016 www.medyagunebakis.com/

Diğer Haberler

  • DOĞA ve DERELER AFFETMEZ
  • AFET KOORDİNASYONUNDA YAPAY ZEKA.!
  • SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM
  • *UYGULANMAYAN PLANLAR NİYE YAPILIR*
  • *TRAKYA’DA SULAR KİRLENİYOR, TÜKENİYOR*
  • INTERNATIONAL CLEAN ENERGY DAY 2024:
  • ÇANKIRI *TUZ TRENİ EKSPRESİ* SEFERDE
  • EVEREST ZİRVESİNE ÇIKAN KAZAK DAĞCI
  • TURİZM ÇOK DAHA ÇOK BÜYÜYECEK
  • KAYAK SEVEN GAZETECİLER KAZAKİSTAN’DA
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP