TURİZM KENTİ MAÇKA
Türkiye'nin 10 Turizm Kentinden Biri Maçka'dır.
İçinde Bulundurduğu
3 Büyük Manastırı, Eşsiz Doğası Ve Yaylaları İle Trabzon’un En Önemli Turizm
İlçelerinden Olan Maçka, Türkiye’nin 10 Turizm Kentinden Biri Olacak.
İçinde
bulundurduğu 3 büyük manastırı, eşsiz doğası ve yaylaları ile Trabzon'un en önemli turizm
ilçelerinden olan Maçka, Türkiye'nin 10 turizm
kentinden biri olacak.
Sümela Manastırı, Vazelon Manastırı, Kuştul
Manastırı, doğal güzellikleri, yaylaları, Atasu Barajı, Kafura Deresi, Esiroğlu Ekmeği, Hamsiköy Sütlacı ile yerli ve yabancı
turistlerin ilgi odağı olan Trabzon'un Maçka ilçesi artık turizm alanında marka haline geldi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın geçtiğimiz
günlerde gerçekleştirdiği Kültür ve Turizm Bölge Çalıştayı'nda Türkiye'nin 10 turizm
kentinden biri olarak Maçka'nın ilan edileceği ifade edildi. Kültür
Bakanlığı yetkilileri, "Türkiye turizm stratejisi uyarınca ülke genelinde ilan
edilmesi düşünülen 10 turizm kentinden bir tanesi de Trabzon ili Maçka İlçesi'dir" denildi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Maçka Belediye Başkanı Koray Koçhan, "Turizm alanında
bölgemizde en fazla yükü çeken Maçka ilçesi olarak çok şükür iyi bir noktadayız. İlçemize
gelen turist sayısını artırmak ve misafirlerimizin bu bölgeye tekrar gelmesini
sağlamak adına gerekli bütün çalışmaları yerel yönetimler olarak
gerçekleştiriyoruz. Trabzon'da gerçekleştirilen
Kültür ve Turizm Bölge Çalıştayı'nda Maçka'mız Türkiye'nin 10 turizm
kentinden biri olarak ilan edilecek olması bizleri mutlu etti. Ben özellikle
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Süleyman Soylu başta olmak üzere Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mahir Ünal'a ilçe halkım adına
teşekkürlerimi sunuyorum" diye konuştu. - Trabzon
Ökkeş Bölükbaşı, Temmuz.2016
– www.medyagunebakis.com/
http://www.medyagunebakis.com/haber_detay.asp?id=9032&menuid=66
Vazelon Manastırı
Trabzon'un köklü
tarihinde yerini almış olan Vazelon Manastırı, Sümela Manastırı ve Peristera
Manastırı kadar görkemli
bir yapıdır.
Maçka ilçesinde olup, İl merkezine 40 kilometre kadar uzaklıkta bulunan
Vazelon, hiç şüphesiz ki şehrin en görülesi mekanlarından biri. Bu heybetli
ibadet mekanı hakkında çok fazla bilgi bulunmamakta. Bu durum manastırı daha
bir gizemli kılıyor. Bazı kaynaklarda Sümela
Manastırı'nın Vazelon Manastırı'dan elde edilen gelirle inşa
edildiği söylenmektedir. Eğer bu bilginin doğruluğu varsa, Vazelon aynı zamanda
en zengin ibadet mekanıdır denilebilir.
Bazı kaynaklar ise manastırın geçmişte birçok kez saldırılara maruz kaldığını
yazmakta. Öyle ki M.S. 490 yılında yapılan bir saldırıda 400 kadar keşişin
katledildiği bilgisi vardır.
Trabzon'un bu gizemli manastırı gezi listenize mutlaka dahil etmelisiniz.
Kesinlikle Bu Yere Gitmeyin
Umut patlar - 7 Temmuz 2016, Perşembe 08:56
Kesinlikle bu yere gitmeyin. Öncelikle
Neredekal.com'a güvenim sarsıldı, bunu bilmenizi isterim.
Zigana Dağı'na çıkarken 7 km gözüküyor burada ve
gelmişken burayı da görelim dedik. Ve yol 5 km den sonra ıstıraba dönüştü.
Daracık yollar, adam boyu kayalar yollarda ve
çukurlar. 20 km gitmemize rağmen buraya ulaşamadık.
Bu Neredekal.com'a güvenip buraya gidenler hep
yollarda teker yarmışlar. İnsanların yardımıyla kurtulduk. Çocuklar çok korktu.
Kesinlikle gitmeyin.
Ökkeş Bölükbaşı, Temmuz.2016
– www.medyagunebakis.com/
http://www.medyagunebakis.com/haber_detay.asp?id=9032&menuid=66
TRABZON: GİZLERİYLE KALBİNİ AÇMAK İÇİN HER MEVSİM
SİZİ BEKLİYOR
Aşk düğümleri
ile ünlü Trabzon’da horonlar, Çatalhöyük’ten yola çıkan Kelt tarihine kadar
iner.
Gelinler,
damatlar rüzgârda savrulan yelkenliler gibi sallanıp durur.
Trabzon,
orada yaşamayanlar için bir sürü sırla doludur.
Trabzon kent
olarak nasıl algılanmalı.? Deniz mi baskın, kara mı.?
Oy deniz Karadeniz, nereden baksan, önü ardı
Karadeniz dağları... ‘Kara’ sözü al yazma gibi, ‘kuzey’ anlamında kullanılır.
Oymak ve obalar ‘kara’yı yön belirteci olarak kabul eder. Kara/man,
Kara/koyunlu, Kara/avşar, Kıpçak, Oğuz, Başkurd gibi Kayı obalarının ve
Karaoğlan, Karacaoğlan, kara kurt gibi geçenlerin uğrak yoludur bu dağlarla
çevrili sahil.
Gezgin, kâşif olarak gittiniz. Trabzon’da söz
avı, avcılığı yapma merakınız var. İki gün bu av için yeter.
Trabzon’da bekleyen çok şey var. Şöyle ki, Trabzon vakur ve
sessizce gezginlerini bekler. Yola çıktınız. Uçakta bir merak sardı sizi.
Aynaya bakar gibi.
Trabzon deyince, belleklerde ilk ne belirir.? Karadeniz dağları.!
Kara’dan yola çıkın, denize varın. Bakın bu önemli.! Elde var bir.!
Hamsilerle dolup taşan deniz kara mı, bulutlarla ağlayan dağlar
kara mı yoksa ak mı.? Dalgalar ak bulut gibi gelir vurur kıyıya. Dağların
dorukları da apaktır. O zaman adı
niye Karadeniz.? Bunda bir sır var. Kimileri için Trabzon ekmeği, simit, pide, deniz ürünleri ilk
adımda gelir.
Kimisi de kuru fasulye ile pilav der. Hamsili yemek der
de, başka şey demez kimisi. Bir de ‘hoşmerim’, mısır unundan
kuymak ve laz
böreği. Elde var iki.
Trabzon, mutfak düşkünü gezginleri sevinçle bekler...
Koşullar ve insan değişince Trabzon da değişir. Fındık, tütün,
çay üretimini geçin. Unutun.! ‘Kaz
kaldıran’
peynir bir sahan.! Alabalık, ne dersiniz.?
Sümela Manastırı’na yakın Coşandere’de bir mola verin. Çam
ormanı var çevrede. “Bunlar
olmasa da olur”
diyeceksiniz, işitiyorum şimdi.
Trabzon, kâşif bir gezgine çok şey verir. Sırlarla dolu yeraltı
yolları, feodal krallardan kalma kale surları, içinde denize inen o küflü
dehlizler... Buradan değil, yukarıdan, gökyüzüne en yakın yerden aşağı,
dosdoğru inin. İsterseniz, Trabzon yazarı Hasan Kantar yol ve izlek verir size.
Bana sorsanız, mevsimlik bir düş için iki gün ayırmak yeterli. Güz gelsin. Nem
oranı yüksek değildir.
Aşk düğümü
çözme atölyesinde başlayabilir ilk saatler. Trabzon demek, aşk merdivenleri
anlamına gelen vadiler demektir. Denize tutkun çocukluğun verileri, deniz ürünleriyle güzelleşen
huriler demektir. Olmadı mı.?
Hamsinin kar görmüşü,
görmemişi eşit değildir. Trabzonlu bilir.
Kent içi yüksek bir doruk olsun başlangıç bu kez. Kızlar Manastırı.
Bahçecik ve Ortahisar el verir. Üç yanı surlarla çevrili ve aşağıda Zağnos
Vadisi’nde Trabzon, size gizlerini verir, yeter ki ona biraz zaman verin.
Orada, vadiden surlarla yükselen lahitler gibi yükselen kale, arkaik bir duygu
verir.
Aşağıda su kemeri sütunlarını görürsünüz. Bir düş çavlanı sizi,
yaşanmış eski günlere götürür.
Mumhane önündeyim, yerel tanımla Moloz burası. Köylerden
gelenler gidenler, şaşırtıcı bir trafik.!
Dünya Moloz’da
‘merhaba’ der Trabzon’a.
Bedestan sırlar yumağı gibidir. İki adım atın, içeriye kısa bir
soluk bakın. Kervanlar, binlerce deve yükü gelen hazineler, Bedestan’a atar
ürünü. Kervancının satılmayan malları bıraktığı yeraltı kasaları... Çin
porseleni, Hint ipeği, Afgan halısı, aşk incisi uzak denizlerden...
Ne varsa kervan yükü,hepsi burada. Arkaik bir dünya bankası Bedestan. Trabzon
güvenli bir kenttir.
Anılarınıza
katacak ayrı bir Trabzon aranırsa bulunur. Biraz ötede aşk düğümlerini çağdaş
yaşama adamış olanlar. Bakın bir giz daha! Aşk düğümleri, Alaca Han ve
Trabzonlu kadınlar. El işleri ibrişimdendir, gümüşten, tüldendir gül
yaprakları. Trabzon’u öteki kentlere taşıyacak ne varsa Alaca Han sunar bunu.
Bundan sonrası daha kolay. Denize inin, yelkeni rüzgâra serin.
Balıkhanelerin önü sizi alır içeri.
Çok sürmez aşk düğümü çözen bir mendirek, Ayasofya çıkar öne.
Bağlayın halatları orada. Oy deniz Karadeniz! Suları kıpırdaşır, uşaklar çiğe
çiğe...
Tığ gibi delikanlılar, kuğu gibi apak gelinler... Hafta içi her gün, yaşam teknesi halatını
denize salan yelkenlilere benzeyen damat ve gelinleri göreceksiniz. Çiseleyen
hüzünlü nem olsun, yerinmeyin. İçeri girin, tavanlarda kalan görüntülerin
izlerini seyredin..
Evler, konutlar, saraylar, sayısına bereket, geride kalanlara.
İşte yüz yıl öteden seslenen vali konağı, apak bir güvercin, bugünse Trabzon
Sanat Evi.
Dolu bir hazine, sanat, edebiyat, müzik heybede
ve istenirse seve seve verecektir Trabzon bunu size. “Trabzon bir kent olarak nasıl
algılanmalı.?”
dedik. Aslında yanıtı sizde.! Trabzon sizi bekliyor, gizleriyle kalbini açmak
için...
Tekin SÖNMEZ, 19 Şubat 2015
- 11:25:59
Trabzon, Gezi Rehberi, Kahvaltı Mekanları, Gezi Turları, Gezi Yerleri, Trabzon'da Tatil, Gezi Planı, Gezi Acenteleri,
Ökkeş Bölükbaşı, Temmuz.2016
– www.medyagunebakis.com/
http://www.medyagunebakis.com/haber_detay.asp?id=9032&menuid=66
VAZELON MANASTIRI
13. Yüzyıldan 20. Yüzyıla Kadar Maçka'nın Ekonomik, Sosyal Ve
Kültürel Hayatında Etkin Olan Vazelon Manastırı, Gizemli Geçmişiyle İlgi
Uyandırmaya Devam Ediyor.!
Bu
manastıra Maçka'yı 14 km geçtikten sonra iki yolla gidilmektedir. Birinci yol;
Kiremitli kahvelerinden yaklaşık 500 m . sonra sağa ayrılan, yeni yapılmış
stabilizedir. Diğeri ise; Kiremitli köyünden vadiye inip, vadiden 2,5-3 saatlik
yaya gidilmesi gereken yoldur. Fakat bu yol zahmetli ve daha uzun olduğu için
tercih edilmez.
Birinci
yol daha iyi ve emindir. Manastıra giden yol dik olmasına karşın, çam
ormanlarının içinden geçip, güzel çiçek kokularını teneffüs ederek bakir
manzarayı görünce, bu zahmete gerçekten değdiğini anlarız. Yolun sonunda
manastır binası karşıdan bütün ihtişamıyla gözükür.
Yapının, Vazelon ismini kurulmuş olduğu “Zabulon Dağı” ndan
aldığı görüşü kuvvetli ihtimaldir.
Manastır ıssız, sakin yerde seçilmesi, ona daha kutsal bir hava vermek
istenmesindendir. (bu gibi yapıların Trabzon ve çevresinde, evvelce Hıristiyan
Halk tarafından içinde kutsal bir suyun bulunduğu “Ayazma” etrafında yahut
yakınında kurulması önemli etkenlerden birisi olmuştur).
Çoğu
araştırmacı yapının tarihini kesin olarak vermemekle birlikte; bazıları ilk
inşa tarihini MS. 270 , bazıları MS. 317 olarak belirtir.
Manastır, Yahya Peygamber'e adanmıştır. Fakat ilk kuruluşu ile
bugüne kadar çeşitli değişiklikler geçirdiği kesindir.
(527-565)
yılları arasında Justinyen tarafından tamir ettirilmiştir. 644 yılının Şubat
ayında hücreler tamamen tamir edilip, kütüphanesi zenginleştirilmiştir.
702 yılı ile onu izleyen yıllar içinde esaslı şekilde
yenilenmiştir. Vazelon
Manastırı, 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Maçka'nın ekonomik, sosyal ve
kültürel hayatında etkinliğini sürdürmüştür. 14. yüzyılda sahip olduğu arazi ve
geliri 1890 yılına kadar yirmi köyde devam etmiştir..
Vazelon
Manastırı vaktiyle bölgede bulunan manastırların en yetkilisi ve zengini
durumundaymış.
Bir rivayete göre; Vazelon geliri ile bir Sumela Manastırı daha
yapılabilirmiş.
Manastır
19. yüzyılda etraflıca onarılmıştır. Binayı batı kısmındaki merdivenle
girilmektedir. Merdiven basamakları kırık olduğundan, yukarı çıkarken dikkatli
olmak gerekir.
Bugün
zemin kat kısmı sağır kapı ve pencereler ile kapalıdır. Fakat birince kata
bahsedilen merdivenle çıkıldığında, küçük bir antre ile karşılaşırız. Bu kısmın
sağında ve solunda iki dar koridor vardır.
Bu
koridorlara sağdan ve soldan üçer olmak üzere toplam altı oda açılmaktadır.
Odaların tavan kısımları ahşap olduğundan günümüze gelememiştir.
Girişteki
ek kısmın 19. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Çok pencereli çok pencereli bir
karaktere sahip, sert taşlardan ibarettir.
Manastırın asıl eski bölümüne evvelce ahşap bir merdivenle
çıkıldığı için, bu merdiven halen yoktur.
Diğer kata geçmek için tırmanarak, yahut alt katta bulunan gizli dehlizlerden
sürünerek varılabilir. Tournefort, bu manastırı ziyaret sırasında bahsettiği
merdiven bu kısımda olsa gerek.
“Buradaki keşişler, manastıra ilkel olarak yapılan bir
merdivenle çıkarlar. Bu merdiven;
gemi direği büyüklüğünde, iki meşe ağacı gövdesinden ibarettir. Bunlar duvara
yaslanır. Bunların yardımı olmaksızın, ben binaya
çıkabilmek için iyi bir ip cambazı olmalıydım” diyor.
Eski manastır bölümüne çıkıldığında, bazı bina kalıntılarına
rastlanır. Soldaki büyük
kısmın yemek salonu, ona bitişik olanın ise manastır görevlilerine ait olduğu
sanılmaktadır. Sağdaki binalar ise; su kanallarından anlaşıldığına göre mutfak
ve yemekhane idi. Bunların yukarısında üzeri tonozla örtülü büyük bir su
sarnıcı bulunmaktadır.
Bunun
yanı başında ise üç nefli bir Bizans kilisesi bulunmaktaydı. Kilisenin apsis
kısmında nişler halen mevcut olup, girişi kuzeydendir.
Batısında bulunan iki kapının açıldığı mağara hücresi,
manastırın ilk kiliseciği için uygun yerdir.
Kilisenin
kuzey dış duvarındaki freskler, son hüküm (mahşer günü) , İsa'nın bin yıllık
denilen kürsüsünün hazırlanışını, cennet-cehennemi tasvir ederler.
Manastır ve bölümlerinin üzerleri ahşap olduğundan bugün çürümüş
ve yıkılmıştır. Bina 1923
yılında terk edilmiştir.
Ökkeş Bölükbaşı, Temmuz.2016
– www.medyagunebakis.com/
http://www.medyagunebakis.com/haber_detay.asp?id=9032&menuid=66
Ökkeş Bölükbaşı, Temmuz.2016
– www.medyagunebakis.com/
|