Fareler ve İnsanlar
İki fıkramız var. Fıkralarımız aslında fareler ve kediler üzerine. Ama “O kızım sana derim o gelinim sen işit” diyen fıkralar bunlar.
Nerden geldi aklıma derseniz, AB hibelerinden nemalananlar üzerine sohbet ederken derya deniz bir ağabeyimiz anlattı, var olsun.
“Adil Paylaşım”
Bir gün fareler büyükçe bir parça peynir bulmuşlar. Aralarında adilce nasıl paylaştıracaklarına karar verememişler. Yaşlı fare demiş ki, “Ben böyle adil olan birini biliyorum; bunu en iyi kedi yapar”.
Kediyi çağırmışlar, gelmiş. “Benim adil olduğumu size kim söyledi?” diye sormuş. Onlar da yaşlı fareyi göstermişler. Kedi, peyniri ortadan ikiye bölmüş, bu sırada yere kırıntılar dökülmüş. Peynirin yarısını yaşlı fareye vermiş, diğer yarısını kendine almış.
Dökülen kırıntıları da “Buyrun, bunları da siz yeyin” diyerek farelere uzatmış. İçlerinden bir fare, “Bu nasıl adil dağıtım, bu mu adaletli paylaşım?” diye sesini yükseltmiş. Kedi, itiraz eden fareyi hemen oracıkta diğer farelerin gözü önünde parçalamış.
“Var mı başka itiraz eden?”
Yine bir gün kedi, delikteki fareyi görmüş. “O delikten çıkıp da şu yandaki deliğe geçersen, sana kırk çil altın vereceğim,” demiş.
Fare bir düşünmüş: “Bu delikle o deliğin arası çok yakın, bu kadar çil altın çok fazla. Bunda bir hile var!” demiş.
Fıkralar böyle de, Rize’de tekneler karaya çıkamıyor, Karadeniz’de kara bitti, denize bak yutkun dur, acaba nedendir? Bunu fıkrayla anlatmak mümkün değil.
Tekneler iyice çürüdükten sonra “Buyrun barınaklarınız, tersaneniz” denmesini mi bekliyor balıkçılar? Tersanelerin tersaneciliği bildiğini belgeleyen, 4 ay kursa gitmiş, sertifika almış, iş yeri açma yetki belgesini duvarına asmış kişiler tarafından açılması mı bekleniyor? İyi de bu balıkçılar bunca yıldır teknesini kendisi tamir etmeyi, ağlarını kendisi onarmayı bilmeden mi balıkçılık yapıyorlardı?
“Balıkçılık İçin Sertifika”
Hayır, balıkçılığı yapmak için de sertifika gerekecek galiba?
Bunun adı Yahudi kurnazlığı; önce birilerine para kazandırmadıkça sen de kazanamazsın! İşine gelmiyorsa kapat dükkânı diyor! Kapanan tezgâhlar, kapanan dükkânlar çürüyen tekneler hızla artıyor. O elinde sertifikası olanlar da bir gün tamir edecek tekne bulamayacak ve işsiz kalacak!
“İnsanlarımız Ulus Ötesi Piyasalara Teslim”
Bu süreç ulus ötesi piyasanın insanlarımızı birer birer teslim alınması sürecidir.
Dünya Bankasının projesinde okulların devre dışı bırakılması var. Meslek Liselerinde modül sistem dedikleri budur. Yakında bütün meslek liseleri kapanacak, buna göre düzenleniyor kurslar, sertifikalı eğitim modeli dedikleri bu. Piyasaya göre eğitim dedikleri de bu, talep varsa kurs açılır, okullar kapanır. Okula ne gerek var, bir işin bütününü anlayan adam gerekmez diyor, parçacı eleman yeter diyor. Sadece çivici, sadece vidacı, sadece testereci, sadece boyacı, sadece cilacı…
“Şu delikteki fare”
Tekne mi kullanacaksın, haydi önce kurs belgesi, ticaret sicil kaydı.. Her adımda para harcayacaksın bir tane balık yiyebilmek için. Vazgeçtim demen için hepsi. Denizden karnını doyuramayasın diye. Dünya açık deniz balıkçılarının tekeli olan Danimarkalı Yahudi balıkçı gemilerinin anında dondurup gönderdiği balıkları yemen yetmiyor mu? Onlar kazanmalı, sen ne diye balık tutacaksın ki! AB fonları niye gönderiliyor acaba?
Şu delikteki fareyi anımsadınız değil mi?
M.Morgül - 22.5.2008