Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
SİZE ‘ADALET’İ ASKIYA ALMA YETKİSİNİ KİM VERDİ.?
HALK SİZE ‘ADALET’İ ASKIYA ALMA YETKİSİ Mİ VERDİ Kİ, NEDİR BU TELAŞ, YEDİ YILDIR NEREDEYDİNİZ..?
Seçim yaklaştıkça AKP’yi panik havası sarıyor. Erdoğan hükümet şaşkın ördek misali suya tersten dalmaya başladı. Bir ülkede başbakan, yargının en tepesinde bulunan kurulun çalışmalarını ‘askıya’ aldırıyorsa, sözün bittiği yere gelinmiş demektir. Başbakan, bir arkadaşının babasının cenazesi nedeniyle Konya’ya giderek toplantıya katılmayan ve yardımcılarından birini de göndermeyen müsteşarı savunuyor!.. Bu kadarı bile, müsteşarın HSYK toplantısına başbakanın bilgisi içinde katılmadığını ortaya koymaya yeter. Kaldı ki, başbakan müsteşarın bu tutumu nedeniyle tutanak düzenleyip suç duyurusunda bulunan kurulun seçilmiş üyelerine meydan da okudu!.. Sanki çok büyük bir ‘ayıp’ etmişler gibi “dernek kurdunuz zaten!” dedikten sonra bir de “parti kurup siyasete girin!” diyor. Başbakanın bu beyanı aynı zamanda bir suçlamayı da içeriyor. Yargıçları ‘siyaset’ yapmakla suçlayan Erdoğan, bu şekilde hükümetin yargıyı kuşatmasını gizleyebileceğini umuyor!..
‘Referandum’ gibi yöntemlerle halkın hakemliğine başvurulduğunda galip geleceğinden emin. Çünkü ‘mağduriyet’ rolünü en iyi kendisinin oynadığını biliyor; ses tonundaki akort tam da bu işe göre… Neden korksun ki, bu yöntem denenmiş bir kaç kere; başarılı da olunmuş… Yine çıkacak ekranların karşısına; yine yargıçlara bağırıp çağıracak, gerekirse halkı azarlayarak sorumluluğu onların üzerine yıkacak; kendisine aynı ‘perdeden’ cevap verecek kimse yok nasılsa!..
Halkın kafasında kocaman bir soru işareti oluşturan da o olacak. Kim bilir başbakan bu 8 yılda ‘halkın yararına’ daha neler neler yapacaktı da, yüksek hakimler hepsini engellediler !?.. Buyurun çıkabilirseniz çıkın işin içinden… En son 6 yıl önceki şehir içi ulaşım ücret tarifesini hukuka aykırı bulup da iptal eden Danıştay’ı nasıl topa tuttuğunu unutmadık hazretin. Halkın alkışları da gözlerimizin önünde!.. O gün başbakan, bu kararı veren yargıçlara “gelin belediyeyi siz yönetin” dememiş miydi?.. Aslında başbakanın ‘yöneticilik’ anlayışı bu cümlenin içinde saklıydı. Hukuk kuralları ile bağlı olmak istemiyor başbakan!.. Kafasına estiğini yapabilecek; önünde ne kurum ne kural olmayacak! Aksi halde, halka dönüp şikayete başlayabilir. Halkın kendisine verdiği ‘yetkinin kullandırılmadığından’ söz ederek, kuralları ve kurumları ‘tırpanlamak’ gerektiğine bu halkı ikna da edebilir! Olmaz demeyin sakın!.. Tablo bu şekilde gelince bu necip milletin önüne; başbakanı inandırıcı bulacakları kesin. Mal varlığındaki durumu nedir bilemem ama, yöneticilik yapma anlamında, tek sermayesi de bu kaldı elinde kendilerinin…
Başbakan ve emrindeki hükümet hukuk istemiyor dedik; bunu bilmeyen kalmadı dünya üzerinde. İngiltere’de yayınlanan Guardian Gazetesi, sözleşmeye taraf 47 ülke arasında ‘insan haklarını’ en çok ihlal eden ülkenin Türkiye olduğunu yazdı. Geçen haftalarda Türkiye, 1959 ile 2009 arasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni en çok ihlal eden ülke ilan edildi. Tüm ihlallerin %19’u Türkiye’de gerçekleşti ve Türkiye aleyhine 2 bin 295 karar verildi. En çok rastlanan ihlal ise ‘adil yargılanma’ konusundadır denildi.(*)
Kadın hakları konusunda da 128 ülke arasında 121’inci sıradayız. Hükümetimizin en ‘fanatik’ destekçileri kadınlardır hala… O başka bir açmazımız!..
Kapasitesi 75 bin olan ceza evlerinde 100 bin tutuklu ve hükümlü var; bunların % 60’ı tutuklular. Bu yıl “kriz bizi teğet geçti” söylemine en doğru yanıt cezaevlerinden geldi gelmesine de, halk ‘bana mısın’ demedi daha!..
AKP kurucularından (eski) Başbakan Yardımcısı ve (eski) Bursa Baro Başkanı , deneyimli siyasetçi ve hukuk adamı Ertuğrul Yalçınbayır, nihayet ekranlarda konuşmaya başladı: İnsani gelişmişlikte 93’üncü; yargı reformu itibariyle 64’ncü; basın özgürlüğünde 116’ncı sıradayız dedi. Yakınmanın kimlerden geldiğine bakın hele; halkın hala bir şikayeti yok ‘çok şükür’ bu konuda!.. Açlıktan yatağa giremeyen insanlar, henüz konuşmaya başlamadılar da; Başbakan 17’nci büyük ekonomiye sahip olduğumuzla övünüp duruyor
Bağış paraları ile Deniz Feneri Derneği’nin bir ‘gemicik’ aldığı ortaya çıktı. Panama bandıralı “Baltic Kristina” adlı ‘gemicik’ iki Avrupa ülkesi arasında çalışıyormuş kime ne! Krizin kimleri teğet geçtiği belli değil mi.? ..!
Kamu borçlarının 7 yılda 148 milyar dolar arttığı ülkemizde, kredi borçlarının 4 milyar dolardan 80 milyar dolara çıktığını söylediler de; duyan kim?.. AKP yandaşı olarak nemalananlar hariç olmak üzere; halkın borcu bu süre içinde (şükür) 20 katına çıktı! ‘Kriz halkı teğet geçti’ ve ‘ Türkiye 17’nci büyük ekonomiye sahip büyük bir ülkedir’ söyleminin anlamı daha yeni anlaşılmaya başladı. Neyse ki, ‘yandaşlara’ dokunan bir zarar çıkmadı ortaya daha, ona da şükretmek lazım! Yoksa yandığımızın resmiydi… Onların uğrayacağı olası zararları da biz karşılamak zorunda kalabilirdik!.. Şükrünü bilmeyen milletlerin sonu ne fecidir, bunu size hatırlatan hiç çıkmadı mı?..
Hükümetin üyeleri sıra kurallarına bile uymadan, yargıçlara veryansın ediyorlar; atış serbesttir anlaşılan!.. Merak eder dururdum ‘ hükümet hangi hizmeti yapacaktı da yargı onlara engel oldu’ bu sorunun cevabını kimse vermedi daha?.. Başbakan yargıyı ‘fırçalamak’ için fırsat kolluyor adeta… Kendi yarattığı yapay gerginlikten bir defa daha ‘mağduriyet’ çıkarabilir mi bilemem ama, aynı edebiyat ile bir daha iktidara gelmenin yolu kapalı sanki!.. Ordu ile bu kadar uğraşması da aynı sebebe dayanıyor olabilir. Diliyor ki, ordu içinden ‘deli dolu’ bir delikanlı çıkabilir; çıkar inşallah;(!) çalakalem bir de ‘bildiri’ yazar hükümete karşı; biz de “…izzet ü ikbal ile bab-ı hükümetten” çekiliriz; (**) ne iyi olur işte!?..
Yağma yok, otur oturduğun yerde.!
Öyle biri çıkmayacak bu sefer, hiç boşuna beklemeyin!.. Hükümet, ‘değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek’ olan Anayasa maddelerini yeniden tartışmaya açıyor acaba neden?.. Daha önceden denedikleri fakat, Anayasa Mahkemesinden dönen değişikliklerin, yeniden tartışılmasında nasıl bir kamu yararı gördüler, anlatmıyorlar da kimseye!.. Yeni Anayasa paketinde, rejimi değiştirecek türden düzenlemeler var. ‘Kuvvetler ayrılığı’ ilkesinden neden vazgeçilmesini istiyor bu hükümet. Bunun anlamı saltanat rejimine dönmek isteği değil mi?..
Hükümet ‘demokrasi karşıtı eylemlerin odağı’ haline isteyerek ve bilerek geldi!.. İstiyor ki, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yeni bir kapatma davası açsın. Yok daha neler; olmayacak iş onu da geçin bir kalemde! Bu defa sağ salim sandığı halkın önüne siz getireceksiniz ellerinizle!..
Hükümete bütün muhaliflerin bu ortamı sağlamaları şarttır. Hatta her
Hükümet sözcüleriniz ağlamayı bıraksınlar artık, 8 yılda halkın yararına ne gibi icraatlar yaptıklarını bize anlatsınlar.!
Avrupa Parlamentosu Komisyonu eş başkanı Flautre, HSYK’da Adalet Bakanı ve müsteşarının görev almasının ‘kuvvetler ayrılığı’na aykırı olduğunu söyleyerek, paketteki ilgili maddenin geri çekilmesini istedi!..(***) Bakalım içine girmek için taklalar atan hükümetimiz, AB’nin bu isteğine nasıl bir karşılık verecek. Bu tutumuna AB’ye girme konusundaki ‘samimiyet sınavı’ olarak değerlendireceğiz. Zira iktidarının büyük bir bölümünde, her yaptığı düzenlemeyi ‘AB’ye uyum’ adı altında yutturdular millete… İşte hendek, işte deve!..
Sözü HSYK’nun üyesi Ali Suat Ertosun’un basına yansıyan cümlelerine getirelim. Tüm saldırıların ‘belli bir yerden planlanarak’ uygulandığına işaret eden Ertosun: “Her şeyi yapabilirler. Bütün meslek hayatımız, özel hayatımız didik didik edildi. İnsan her şeyden korkuyor. Yarın başka şey uydurabilirler. Bir ifade aldırılabilir içine bir şeyler sokturulabilir. Yarın bir gün gizli tanık bulup bir şey söyletebilirler, iftira attırabilirler!” diyor… (****)
Bayanlar ve Baylar.!
Bu sözleri, Anayasa’mızın ‘kuvvetler ayrılığı’ ilkesine göre, millet egemenliğinin 1/3’ünü kullanmaya yetkili ve görevli olan , yargının en tepesindeki kurulun bir üyesi söylüyor!..
Başçavuşun beygiri kişnemiyor karşınızda!.. Aklınızı başınıza devşirin.! Yüksek yargıç diyor ki: Silkelenip üzerinize serpilmiş olan ölü toprağını atma zamanı geldi!..
Demokrasimiz tehlikededir.! Ülkemizin bütün kurumları, işbirlikçiler eliyle düşmanın işgali altına girdi girecek; devletimize sahip çıkın!..
Düşman beynimizi kemirmeye çoktandır başladı, mevzide saklı değil, içimizdedir.! Karşı cepheden yükselen: ‘Ulusça çok iyi durumdasınız’ şeklindeki sese itibar etmeyin; o ses bizi aldatmak içindir.!
Bu nedenle durumu iyi olmayan vatandaş, komşusunu iyi sanıp da, kendinde bir kusur aramasın!..
Gerçekte komşularınız da bizim gibi açlık, yoksulluk ve sefaletin içindedir!..
Bunu bilmeyişimizin nedeni birbirimize ev ziyaretine gidemeyişimizdedir.!
‘Diziler’ ve ‘maçları’ biri çekip alsa gözümüzün önünden; ve; eskiden olduğu gibi komşuluk yapmaya dönebilsek; bütün gerçekler tüm çıplaklığı ile serilecek gözlerimizin önüne…O zaman kurtuluşun, kendi ellerimizde olduğu gerçeği ile yüzleşeceğiz… Bizi kurtaracak bu yalın gerçek yanı başımızda duruyor!.. Kendinde özür arayıp da kusur bulanlar; ihanete uğradıklarını fark ettiklerinde çözümü de bulacaklardır elbette!... Bu kadar olumsuzluğa dayanabilen bu millet; daha fazlasına da dayanabilir şüphesiz!..
Bir yıl dediğin ne ki, göz açıp kayana kadar geçer.! Tut ki, yıl 1919’a döndük yine ve ulusça ‘genel seferberlik’ koşullarını yaşıyoruz yeniden, ne olur sanki.? Bu defa “elim kırılsaydı da bunlara oy vermeseydim” diyenleri; sıranın en arka tarafında bekletmek gerekir; onlar bu defa ellerini kırabilirler.! Zira, çektiklerimizde payları az değil.!
Ortaçağın karanlığını delerek, yoktan bir ülke var eden bu milletin hafızasında, önünü aydınlatan yakın bir şanlı tarihi var!.. O bize yol gösterebilir!..
Gözümüzü kapatsalar da perdeyle, ‘ işletim programı’ gibi kusursuz bir yol haritası duruyor belleğimizde.! Ulu önderin fotoğrafını indiremediler daha devlet dairelerinden;o hala önümüzde!..
Aydınlık günlere az kaldı, yeter ki, biraz daha direnelim.! Zaten yaptığımız başka bir şey mi var.? Bu son saldırıları da göğüsleyelim yiğitçe , düşmanı kaçıracağımız kesin!..
Av. Cemil Can
DİPNOTLAR:
(**)
HÜRRİYET KASİDESİ
Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten
Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten.
N.Kemal
(Çağın düşüncelerinin doğruluktan ve esenlikten uzaklaştığını görünce,
Geleceğimizden de vazgeçip, onurumuzla hükümet kapısındaki görevimizden
çekildik. Çeviren: Yılmaz Özbay)
(***) 27 Mart tarihli Cumhuriyet Gazetesi
(****)
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP