HUKUKSUZLUĞA ALIŞACAK MIYIZ.!
298 Sayılı Yılı Seçimlerin Temel
Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Yasanın 131’nci Maddesine Göre; Yüksek
Seçim Kurulu Kararlarının Kesindir.

OKUDUKLARIMIZDAN ANLADIKLARIMIZ
“298 Sayılı Yılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve
Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun" 98'nci Maddesine Göre; Üzerinde İlçe
Seçim Kurulu İle Sandık Kurulunun Mühürleri Bulunmayan Zarflar Geçersizdir.
Aynı Yasanın 131’nci Maddesine Göre;
Yüksek Seçim Kurulu Kararlarının Kesindir. 
Ben Okuduğumdan Anladıklarımı
Maddeler Halinde Sıralıyorum:
1.) Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) 298
Sayılı Yasa'nın 98. maddesine aykırı olacak şekilde karar verdiğini anlamak
için hukukçu olmaya gerek yok; okur-yazar olmak yeterlidir. Hukuk devletlerinde hiçbir kurum
yasaların üzerinde değildir. Kamu kurumları ve yöneticiler hukuk kurallarına
uymak zorundadır. Zaten "hukuk devleti"nin tanımı da böyledir.
Yasanın hükmü açık ve nettir.
Üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık
kurulu mührü bulunmayan zarflar geçersizdir.
Yasada “veya" denmiyor, “ve”
deniyor.
Yani zarfların üzerinde iki mühür yoksa o
zarf geçersizdir. YSK'nın "dışarıdan getirildiği kanıtlanmadıkça"
şeklindeki gerekçesi hukuki değildir ve hiçbir şekilde savunulamaz.
YSK, yasayı yorumlamıyor, yasaya
eklemeler yapıyor!
Zaten yorumlanmayı gerektirecek bir şey
de yoktur. 
2.) Bu durum üzerine yapılacak olan iş;
YSK kararı "kesin" olduğu için Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurmak
olacaktır.
AYM'ye kim başvurabilir.?
YSK kararından menfaati haleldar olan
herkes bu başvuruyu yapabilir.
YSK'nın kararı halkoylaması sonuçlarını
değiştirecek nitelikte olduğu için "evet" oyu kullananın da
"hayır" oyu kullananın da iradesi fesata uğratılmıştır.
Dolayısıyla herkes bu davayı açabilir. 
3.) CHP ve Vatan Partisi'nin AYM'ne
başvurması biraz komik kaçacaktır.
Zira bu iki parti anayasa değişiklik
görüşmelerinin Meclis'te oylanması sırasında aynı tutumu izlemişlerdir.
CHP, AYM'ne başvurarak; "gizli
oy" kullanılması gerekirken, açık oy kullanıldığı için yasanın iptalini
istememişti.
Vatan Partisi de CHP gibi düşünerek bu
hataya ortak oldu.
Oysa bu başvuru ile "hayır" oyu
verecek olanlara; 60 günlük ek propaganda süresi sağlanmış olacaktı.
Dolayısıyla sonuçların bu şekilde
çıkmasından bu iki parti birlikte sorumludurlar.
YSK'nın hukuksuz bir karar alması onların
sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor... 
4.) Açıklamalarına bakılırsa; her iki
muhalefet partisi de AYM'ne başvurarak "adalet"in tecelli etmesini
isteyeceklerdir.
AYM adaleti tecelli ettirecek durumdaysa,
daha önce bu mahkemeye neden başvurulmadığını açıklamaları gerekir.
Kılıçdaroğlu'nun "böyle önemli bir
konuda halk karar versin" tezinin hiç bir tutarlılığının olmadığı ortaya
çıkmıştır.
Aynı konuda AYM'ni hem yok hem de var
saymak basiretli bir siyaset adamının davranışı olamaz.! 
5.) Peki, YSK yasaya aykırı olarak
böyle bir karar alabilir mi.? Evet alabilir.!..
"Başkanlık sistemi"ne geçtik
ya...
Artık böyle uygulamalarla sıkça
karşılaşacağız!..
Bu kararı da "fiili durum"
kabul etmek gerekecek.
Hukuka uydurulması için Devlet Bey
herhalde gereğini yapar...
6.) "Arkadaşlar benimle olmuyor,
kaç seçim geçirdik hep başarısız olduk.
Alın emanetinizi ve bu işi yapabilecek
başka bir arkadaşa verin. Kredisi bitmiş, eskimiş simaları halkın haklı
taleplerini dile getirmek üzere sahaya sürmek doğru olmadığı kaçıncı kez
kanıtlandı. İnatla siyaset olmaz. Halktan özür diliyorum ve başarılar
diliyorum.
Bundan böyle bir seçmen olarak görevimi
yerine getireceğim" sözlerini duymaya hasret kaldık...
Duyabilecek miyiz acaba.?.!. 
Av. Cemil Can

Cemil
CAN, Ankara – Temmuz.2015
– av.cemilcan@hotmail.com
http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com,
https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi, - okkesb@telmar.net
Cemil
CAN, Ankara – Temmuz.2015
– av.cemilcan@hotmail.com
|