BENİM ÜLKEMDE;

Askerler yan gelip yatıyorsa “gerçekten” !
Ve çocuklar analarını mitinge getirmeye zorluyorsa okul yerine…
Her türlü baskıya rağmen oğullar analarını götürmüyorsa bu mitinglerden eve…
Devletin üniter yapısını tartışmaya açıp da eyalet sistemini öneriyorsa başvekiller…
Türkiye’de 27 etnik gurubun yaşadığını söyleyip, Türklüğü bir alt kimlik olarak sunuyorlarsa boyalı ekranlardan,

“Türkiye Türk’lerindir” ve “Ne mutlu Türk’üm Diyene!” demekten utanılıyorsa eğer,
Ve milletin bütünlüğü için sakıncalı görülüp bu kavramlar, “Ümmetçilik” veya “inanç birliği” öneriliyorsa ulusa,
“Millet istedikten sonra laiklik elden gidecek elbet” demek cüreti gösteriyorsa birileri…
Harf Devrimine karşı çıkılıyorsa pervasızca, Tevhidi Tedrisat Kanunu ile bir şeylerin önünün tıkandığı ima edilip, İstiklal Mahkemelerinde suçlu bulunan vatan hainleri savunuluyorsa eğer,
Anıtkabirde “sap gibi”, Terör Örgütü liderleri önünde “diz çökerek” duruluyorsa,

Başbakanın kullanıldıktan sonra mazgaldan aşağı “süpürülüp atılmasını” tavsiye edebiliyorsa emperyalist güçlere bir başdanışman…
En yetkili ağızdan, “Üç koyunu güdemeyen bir adam” denebiliyorsa Atatürkçü bir Cumhurbaşkanına…
Alın derileri yırtıldı yırtılacaksa kaşlarını çatmaktan Ve çeneleri kırılmak üzereyse dişlerini sıkmaktan genç kızların, delikanlıların…
Bütün bunlara rağmen, gözümüzün içine baka baka “Her şey yolunda gidiyor” denebiliyorsa utanmadan yeni satılmış basının önünde…
Dünya efkâr-i umumiyesi karşısında; Kefil olunuyorsa yine Dünya çapında tescilli teröristlere…
Kahve içmeye hazırlanılıyorsa bir masada; katil bölücülerle, Amerikan bayrağının gölgesinde…
1 Martlarda düşman çağırılıyorsa ülkeye, nispet olsun diye şehitlerimize…
Orman arazisini işgalden mahkûm olanlar, hala talipse Cumhur Reisliğine,
Danıştay ve Yargıtay’ın Diyanet’ten, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ulemadan fetva almasına başlanacaksa eğer,
Ofer’lerin talimatıyla çıkarılacaksa yasalar yine, ulusal ihtiyaçlar yerine…
Demokrasi araç olarak görülüyorsa Ve ulaşmak için amaca papaz cübbesi giyinilecekse Vatikan’da törenle…
Beşeri hukuku aşağılamak için fırsat kollanıyorsa cami önlerinde, dergâhlarda, tekkelerde…
Kemalizm kitlelere zorla dikte edilmiş bir ‘din’ gibi tanıtılıyorsa resmi ağızlardan…
Ve Bayram ilan edilmesi düşleniyorsa paralardan silindiği gün Atatürk’ün resminin…
Susturulmaya kalkışılıyorsa gerçeği söyleyenler alçakça yöntemlerle,
Azarlanıyorsa vatandaş sorduğu için; “Bu yıl ürünüm ne olacak?” diye…
Cumhuriyet kazanımlarını birer birer yok etmek Ve satmak için; parsellemek vatanı, hizmet sayılıyorsa eğer…
Bir Amerikan dergisinde, Milenyum çağının bir numaralı devlet adamı olarak gösterilmesine rağmen Bir tek hırpalanmamış heykelleri kaldıysa kendi ülkesinde,
Ulu önderin… Şehitler; kafalarını elleri arasına alarak; “ne olacak bu memleketin hali“ deyip düşünüyorsa derin derin, Tereddütsüz; uğruna defalarca ölüme gidip geldikleri
İSTİKLAL VE CUMHURİYETİN MÜDAFAA MECBURİYETİ DOĞMUŞ demektir...

Bu nedenlerle; İçinde bulunduğumuz “ahval ve şerait” tamamdır.
Sıra gelmiştir. “muhtaç olduğumuz kuvvete” O kuvvet nerededir?
İş başa düştü, nerededir.? Atatürkçüler.

Cemil CAN - 22. Şubat. 2007 - ANKARA