Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
AF AÇILIMI - Av. Cemil CAN-Yılmaz ÖZBAY
Dursun Kaptan’ın Ankara’ya getirdiği belgelerden üçüncüsünün bazı bölümlerini okuyamadığımızı sanırım hazırladınız… Onları okumaları için “uzmanlara” verdiğimizi de bilmeniz gerekir…
‘Uzmanlar’ fotokopi olan son belge üzerindeki çalışmalarını nihayet tamamlayıp raporlarını sundular… Amerika’nın en önemli düşünce kuruluşlarından olduğu bilinen Atlantik Konseyi (Atlantic Council,)(*) tarafından ‘parafe’ edildikten sonra, Beyaz Saray tarafından da ‘onaylandığı’ anlaşılan planın ‘ilgili makama’ tebliğ edilmek üzere yola çıkartıldığı hayız (=regl) halinden belli oluyordu, buna şimdilik gülmeyin!…
Raporun “Af Açılımı” başlıklı bölümü altında şunlar yazılmıştı: “Lider kadrosu da dahil olmak üzere PKK/KONGRAGEL üyelerini (ve aynı zamanda Türk tarafındaki dostlarını da) kapsayacak şekilde af konusu süratle gündeme taşınacaktır!… Bu çalışma için belirlenmiş olan “Af Açılımı” veya “Yaraların Sarılması” isimlerinden başka bir isim kullanılmayacaktır!... Bu çalışmalar kısa, orta ve uzun vadeli olarak üç ana başlık altında yürütülecektir… Aşağıda ana hatları ile belirtilecek kısa vadeli olan çalışmada görev alacak olanlar, deneyimli Türk düşmanları arasından kura ile belirlenecektir... PKK’ya Af, Türk kamuoyunun en duyarlı olduğu konuların başında geldiğinden, iki tarafın yetkilileri; bu konuda uluorta konuşmamaları için taraftarlarını tez elden uyaracaklardır… İlk iş olarak Türk tarafından bir ‘aydın’ İstanbul’da meydana gelen sel felaketinin nedenini, ‘küresel ısınma’ ile ilişkilendirerek açıklarken; bu yaranın da kısa zamanda sarılacağını belirttikten sonra “Kürtler Türkleri af etmeye hazırdır, bu tarihi fırsatı da kaçırmamak gerekir!...” diyerek sözünü bitirecektir… Açılan bu yeni ‘konu başlığı’ üzerine orada hazır bulunan ‘bizim meyda’nın kıvırcık saçlı, kıvrak ve sabırsız genç muhabiri, ‘aydın bey kardeşimizin’ bu açıklamasını kaydettikten sonra derhal stüdyosuna dönecektir…
Hakkari’nin oralarda bir yerde 29 çocuk anası olan Kürt kadına “korunma” ile ilgili sorulan soru üzerine: “Allah 29 çocuk verdi ne yazık ki 3’ünü koruyamadım: Biri askerde iken şehit oldu, diğer ikisi dağda askerle çatışma sırasında(?!)… Geri kalan 26’ sı burada yanımda Hamdolsun!.. “Vatan ve millet” yoluna onları da feda etmeye hazırım, yeter ki bu kan dursun!... Ben hakkımı çocuklarımı dağda vuran askerlere helal ettim!.. Onları doğuran anaları da af ediyorum!..” şeklinde cevabı; arşivden bulunarak yukarıdaki haber ile birlikte gösterilecektir… Kadının ağlamaklı konuştuğu bölüm bu defa makaslanmayacaktır!… Unutulmamalıdır ki, Türk halkı çok duygusaldır ve her zamanki gibi mağdurun yanında olacaktır!...
Son bir kez daha hatırlatıyoruz ki; bu işin uzmanlarına hazırlattırdığımız iki ayrı kayıt daha vardır… O kayıtlardan başı ‘türbanlı’ olan kadını kullanmak son derece isabetli olacaktır… Hani türbanını bağladığı ‘kencik’ denen bir bez parçası vardı ya, işte o da halkın bu defaki ‘aydınlatılmasında’ lazım olacaktır!... Evet sarı, kırmızı ve yeşil renklerle bezenmiş kumaştan olandan söz ediyoruz… Bu ders pek iyi derecede anlaşılmalıdır!... Öne çıkartılacak görüntüler o kayıtlar arasından seçilecek, bu konuda başka seçenekler üzerinde durulmayacaktır… Bundan sonra yapılacak kayıtlarda da bu çerçeve dışına çıkmayacaktır… “Zılgıt” da çekilerek yakılan ağıtlar ile diğer ağlama görüntüleri, bundan böyle birlikte verilerek; ‘kardeşlik’ duygularının önemine vurgu yapılmasına ayrıca önem verilecektir!…
Acılı Kürt annelerine ‘şehit çocukları’ sürekli hatırlatılarak, bebekliklerinde nasıl da yaramazlık yaptıklarını anlatmaları istenecektir!... “Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler!” şarkısı eşliğinde yapılacak olan törenlere, mümkün oldukça oğlu askerlik yaşına gelmiş annelerin de iştiraki sağlanacaktır… Bu arada göz yaşlarını silmeye çalışan annelere, ‘kendini nasıl hissediyorsunuz?’ sorusunu sormak ihmal edilmeyecektir!… Bu soruya Türkçe yanıt verilene kadar soru tekrarlanacak ve kaydın Türkçe hali ‘ulusal’ kanallardan gösterilerek Türklere vicdan muhasebesi yapma olanağı verilecektir!… ‘Artık bayrağa sarılmış tabut görmek istemiyoruz!” mesajı Türklerin o ‘kalın’ kafasına girene kadar tekrar edilecektir!… Acılı annelerin konuşmalarında: Asker sözcüğü geçtiği yerlerde ‘Kürt gerillalardan’; Türk sözü geçtiği yerlerde Kürtlerden; Türkçe sözcüğünün geçtiği yerlerde Kürtçeden; Türkiye sözcüğünün kullanıldığı yerlerde ise mutlaka ‘Kürdistan’ sözcüğü bir şekilde dile getirilecektir!… Bu şekilde bu kavramların günlük konuşma diline yerleştirilmeleri sağlanacaktır… ’yandaş aydınlar’ın haber programlarında bu işi nasıl yaptıkları örnek alınacaktır!..
Bugüne kadar hazırlanmış olan toplam 22 ‘Kürt Raporu’ nun eksik ve yetersiz kaldığı her fırsatta dile getirilecektir… TV haber programlarında TOBB’nin hazırlamakta olduğu son Kürt Raporunun da eksik olacağı tahmin edilecek; fakat tartışılabilir olduğu söylenecektir!… Rapor, Türk tarafının bir önerisi gibi ele alınacak ve PKK’nın ‘silah bırakması’ bağlamında şu iki seçenek üzerinde önemle durulacaktır: Birinci seçenekte; (Önceki ateşkeslerden farklı olarak) PKK’nın silah bıraktığını açıklaması ve Bölgesel Kürt Yönetimi’nin eşgüdümünde elindeki ( ABD ) silahlarını Irak makamlarına ‘emanet bırakıp’ Birleşmiş Milletler denetimindeki Mahmur Kampı’ na yerleşmeleri; daha sonra da gruplar halinde eve dönmeleri önerilecektir… İkinci seçenekte ise; ‘gerillalar’ silahsız biçimde Kandil’den inip, doğrudan Bölgesel Kürt Yönetimi aracılığı ile Habur’da Türkiye (Türk değil) Güvenlik Kuvvetleri ile el sıkışacak, ardından askeri servis araçlar ile evlerine gönderileceklerdir!...
Bir taraftan bu konudaki tartışmalar sürdürülürken; diğer taraftan ‘gerillaların’ aileleri ile görüşmeler yapılarak; TCY’nın etkin pişmanlığı düzenleyen maddesinden çocuklarının yararlanması için ‘yardımları’ istenecektir!... Böylece Türk kamuoyunda “açılım” kapsamındaki Kürt militanlar hakkında yasal işlemler yapılacağı düşüncesi oluşturulup, şişleri indirilecektir!.. Bu çalışma ile eş zamanlı olarak da PKK’nın üst düzey kadrosuna “belli güvenceler”(?!) vererek üçüncü ülkelere gönderilmeleri önerilecek; fakat onlar bu öneriye “bizim siyasal haklarımız ve faaliyetlerimiz ne olacak?” sorusu ile karşı koyacaklardır!... Türk tarafı işler bu noktaya kadar gelmiş iken, mutlaka bir orta yol arayacaktır… Ulusalcılar ve Türk Milliyetçileri olarak bilinen grupların bu önerilere şiddetli muhalefet etmeleri halinde; ‘emanete bırakılmamış’ olan silahlardan bir bölümü kılıflarından çıkartılıp silinecek ve ayın şavkı altında sınır boylarında nöbet tutan Mehmetçiklere gösterilip ‘vukuat raporlarına’ geçirtilecektir!..
Sonuçta her zaman olduğu gibi araya Birleşmiş Milletler görevlileri girecek ve Türkiye tarafına “Mahmur Kampı’ ndaki Kürt kökenli ‘Türkiye vatandaşları’ nın hiçbir soruşturmaya ve kovuşturmaya tabi tutulmadan “gönüllülük esası” na göre evlerine dönüşlerinin sağlanması planı (kararı) dayatılacaktır!… Bu son ‘seçeneğin’ Türkler tarafından kabul edileceğine, daha önce BM’in aynı kamptaki mültecilerin Türkiye’ye dönüşüne ilişkin görüşmeleri yürüten yetkililerinin çoğunluğu kesin gözüyle bakmaktadır!... Hatta aralarında ilk öğlen yemeğinde iki ‘Tekel Birasına’ bahse girenler de bulunmaktadır!...
Bu noktada uzlaşmanın sağlanması için iki tarafta ünlü-ünsüz ne kadar yetişmiş hain ‘adamı’ varsa, onlar da ellerinden geleni yapacaklardır…Bundan da kimsenin kuşku duymaması lazımdır!..Böylece gerek Türkiye tarafında ve gerekse Kuzey Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafında konuşlanmış olan bütün ‘PeKeKe’li militanlar, önce Mahmur Kampı’ na inecekler, oradan da alacakları ‘mülteci’ sıfatıyla, Birleşmiş Milletler gözetiminde ‘sıcak yuvalarına’ dönmüş olacaklardır!…
Plan özetle bundan ibarettir!...Bu süreçte ‘af’ sözcüğü hiçbir şekilde kullanılmayacaktır… 2010 yılının Nevruz Bayramına gelindiğinde yine kaymakamlar ve garnizon komutanları öncülüğünde ‘Nevruz Ateşleri” yakılıp, üzerinden birlikte atlanarak kardeşlik duyguları pekiştirilecektir!…
‘Demokrasi Açılımı’ nın orta ve uzun vadeli planları ile ilgili olarak okunabilen notlar ise şunlardı: Orta ve uzun vadeli olan planlarda Kürtlerin yurt dışında eğitim görmüş İngilizce bilenleri ‘gönüllülük esasına’ göre görev alacaklardır... Talipli olanlar Pentagon’ da uygulamalı hizmet içi eğitime tabi tutulduktan sonra, başarılı bulunanlar CIA ajanları refakatinde görev yerlerine gönderileceklerdir!… Bu nedenle bu planlar başarılı bir şekilde uygulanana kadar orta ve uzun vadeli planların içinde bulunduğu zarflar üzerindeki ‘SECRET’ (**) kaydına dışarıda ve içeride her düzeydeki ‘görevlimiz’ harfiyen uyacaktır!...
IN GOD WE TRUST!...
Av.Cemil Can -
DİPNOTLAR:
(*)Atlantic Council (Atlantik Konseyi) ve rapor hakkında aşağıdaki bağlantıları açarak daha fazla bilgi alabilirsiniz:
http://www.habervitrini.com/mhpden_acilim_tepkisi_bakan_milletin_akliyla_alay_ediyor_-418322.html
http://www.odatv.com/Siyaset/kurt_acilimi_o_raporun_neresinde-17364.html
(**)SECRET :GİZLİ;(bilgi ve malzemeye verilen gizlilik derecesi. Bak. "classified matter" ve "defense classification". )
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP